Bir kere girilmiş olan yol
Dr. Mustafa AŞULA / Em. Büyükelçi
Türkiyemiz son defa Brezilya ile birlikte, İran ile 'Nükleer Takas ' anlaşmasını imzalamakla, 9 Haziran'da gerçekleştirilen Güvenlik Konseyi toplantısında İran'a yaptırımlar uygulanmasını öngören karar tasarısı hakkındaki reyini esasen belirlemişti, başka türlü hareket edemezdi. Netekim Türkiye tasarıya Brezilya ile beraber tasarıya red oyu vermiştir. Bu kaçınılmazdı. Zira takas anlaşmasiyle murad edilen, olası yaptırımları önlemek ve bu arada İran'a zaman kazandırmaktı. Sadece ABD değil, fakat İran ile nükleer alanda en çok ve sıkı işbirliği yapan Rusya ile, Çin bile, İrana bu fırsatı tanımak ve bu ülkeye güvenmek istemediler. İrana güvenen tek biz kaldık. İnşallah bundan hayal kırıklığına uğramayız.
Konseyde oylama defteri böylece kapanmış olsa bile, bizim için görünen odur ki, bir çok dosya açık kalacağı gibi, zaman içinde, İranın hem ambargo karşısında atacağını kestiremediğimiz adımlar ve hem de nükleer olma yolunda, Batı'ya meydan okurcasına alacağı önlemler bizi sıkıntıya sokmaya devam edecektir. Ambargo kararına red oyu verdik diye Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararını yok sayamayız. İran ile, istemesek de, ileride karşı karşıya gelmek adeta mukadder.
Bu diplomatik yönetimden kazancımızın ne olduğuna baktığımızda, bilançomuz maalesef pek iç açıcı değil. İran bizi İsrail'e karşı destekliyor. Bu doğru. Ancak İran ötedenberi İsrail'e karşı, hatta haritadan silinmesini bile dillendiriyor. Fakat bu tutum İsrail'i değiştirmemiştir. Böyle olsaydı, İsrail açık denizde ' Mavi Marmara'ya silahla saldırıp 9 insanımızı öldürmeye ve ondan fazlasını yaralamaya cesaret edemezdi.
Demek oluyor ki, İran bizim açımızdan İsrail'e karşı yeterli ve etkin bir müttefik değildir.
İsrail'i tek başımıza caydırmak için tüm olanaklara elbette sahibiz. Ancak, şu sırada göründüğü gibi, ilk aşama olarak önceliği diplomasiye verecek isek, İsrail'i yola getirecek başka müttefiklere bakmalıyız ve bu müttefiklerle tabiatiyle karşılıklı 'give and take' (ver ve al ) uygulaması içine girmeliyiz. Bu kapsamda, Filistin içinde sadece bir fraksiyon olan 'Hamas'ı desteklerken, bunun getiri ve götürüsünü iyi hesaplamalıyız.