Bilgin: 2010 için ihtiyatlı iyimseriz

BDDK Başkanı Bilgin, 2009 yılında 393 milyar kredi verildiğini söyledi; 2009 yılı net kârı 20.1 milyar TL olarak açıkladı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Bankacılık sektörünün 2009 yılını 20 milyar 75 milyon TL kârla kapattığını açıklayan BDDK Başkanı Bilgin, 2010 beklentileri için "İhtiyatli iyimseriz" dedi. BDDK Başkanı, bu yıl bankacılık sektöründe büyüme öngörüsünün yüzde 15'ler düzeyinde olduğunu söyledi. Bilgin, bankaların 2009 yılı sonunda aktif büyüklüğünün ise 834 milyar TL olduğunu belirtti.

Bankalar 2009'da 393 milyar TL kredi verdi

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, Ankara'da, "Türk bankacılık sistemi 2009 yıl sonu genel değerlendirmesi" konulu basın toplantısı düzenledi.

Bilgin, bankalar tarafından 2009 yılında toplam 393 milyar TL kredi verildiğini açıkladı. Bilgin, kredilerin 2009 yılında bir önceki yıla göre yüzde 6.9 arttığını bildirdi.

Bilgin, kredilerin İlk çeyrekte yüzde 0.3 gerilediğini, buna karşın ikinci çeyrekte 0.5, üçüncü çeyrekte yüzde 2.1, dördüncü çeyrekte yüzde 4.5 oranında arttığını söyledi. Bilgin, 2009 yılında verilen toplam kredilerin yüzde 6.9  artış gösterdiğini ve toplam 393 milyar TL kredi verildiğini belirtti.

Bilgin, 2009 yılında en yüksek artışın yüzde 15 ile konut kredilerinde, en fazla düşüşün ise yüzde 19.6 ile taşıt kredilerinde yaşandığını kaydetti.

Kredilerde asıl hacmin kamu bankalarında gerçekleştiğini kaydeden Bilgin, buna karşın kredi artış oranının yıllık bazda istenen seviyede olmadığına değindi.

Kredilerinin yüzde 45,5'i kurumsal/ticari

Anılan dönemde kamu bankalarının kredileri yüzde 19,3 artarken, özel bankaların kredilerinde yüzde 0,4 azalış, katılım bankalarının kredilerinde ise yüzde 34'lük artış gözlendi."

Aralık 2009 itibarıyla bankacılık sektörü toplam kredilerinin yüzde 45,5'inin kurumsal/ticari kredilerden, yüzde 33,1'ini bireysel kredilerden, yüzde 21,4'ü ise KOBİ kredilerinden oluştuğunu belirten Bilgin, 2008 yıl sonu ile karşılaştırıldığında bireysel krediler ve kurumsal/ticari kredilerin toplam krediler içindeki paylarında artış, KOBİ kredilerinin payında ise azalış gözlendiğini söyledi.

Kredilerin türleri itibarıyla bir önceki çeyreğe göre değişimleri incelendiğinde, 2008 yılının son çeyreğinde başlayan duraklama ya da azalışların, 2009 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren tüm kredi türlerinde artışa döndüğünün gözlendiğini ifade eden Bilgin, kurumsal/ticari kredilerin 2009 yılının ikinci çeyreği dışında artış eğilimini sürdürdüğünü, bireysel kredilerde iki çeyrek boyunca gözlenen düşüşün ardından artış eğilimine girdiğini, küresel ekonomik krizin etkisiyle en fazla azalış gözlenen KOBİ kredilerinin ise 2009 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren artışa geçerek 2008 yıl sonuna göre sınırlı seviyede bir azalış sergilediğini bildirdi.

Takipteki alacaklardaki artış hızı düştü

Ekonomik krizin etkilerinin en şiddetli hissedilmeye başlandığı Eylül 2008 döneminden sonra hızlı bir artış trendine giren takipteki alacakların, Aralık 2009 itibarıyla 21,9 milyar lira seviyesine ulaştığını bildiren Bilgin, bankacılık sektörünün toplam kredilerinin 2009 yılında yüzde 6,9 artarken, takipteki alacakların aynı dönemde yüzde 55,5 oranında yükseldiğini belirtti.

Ancak, takipteki alacaklardaki artış hızının Ekim 2009 döneminden itibaren ciddi bir biçimde azaldığının gözlendiğini kaydeden Bilgin, takipteki alacaklar toplamının 2009 yılının ilk 9 ayında yüzde 50,9 artarken, son çeyrekteki artış hızının yüzde 3,1 ile sınırlı kaldığını bildirdi.

Bilgin, yılın son çeyreğindeki yavaşlamada aktiften silinen/satılan takipteki alacaklar da etkili olmakla birlikte, bu tutarlar hariç tutulduğunda dahi bankacılık sektörünün takipteki alacak oluşumunun yavaşladığının gözlendiğini belirterek, şöyle dedi:

"2008 yıl sonunda yüzde 3,7 düzeyinde olan toplam kredilerin takibe dönüşüm oranı, Ekim 2009'da yüzde 5,4'e kadar yükseldi ve Aralık 2009 itibarıyla yüzde 5,3 seviyesinde gerçekleşti.

Kredi türleri itibarıyla en yüksek takibe dönüşüm oranı yüzde 7,6 ile KOBİ kredilerinde olup, KOBİ kredileri aynı zamanda 2009 yılında takibe dönüşüm oranı en hızlı artan segment oldu."

Menkul değerler portföyü 262,9 milyar lira

Bankaların ellerindeki menkul değerler portföyünün 2009 yılında yüzde 35,5 oranında büyüyerek 262,9 milyar lira seviyesine yükseldiğini bildiren Bilgin, şu bilgileri verdi:

"Küresel krizin etkisiyle gerek kredi talebinin düşmesi gerekse de bankaların risk algılamasının yükselmesi nedeniyle bankaların menkul değer yatırımlarına talebi artmış, toplam menkul değerlerin Aralık 2008'de bankacılık sektörü toplam aktifleri içerisindeki payı yüzde 26,5 iken, 2009 yılında 5 puan artarak yüzde 31,5'e yükseldi.

2009 yıl sonu itibarıyla bankaların menkul kıymet portföyünün yüzde 97,4'ü kamu tarafından ihraç edilmiş menkul değerlerden oluşmaktadır. Aralık 2009 itibarıyla kamunun toplam borç stoku 441,4 milyar lira olup, bu tutarın yüzde 58'i bankalarca finanse edilmektedir.

Toplam menkul değerlerin yüzde 90,8'i kamu ve özel bankaların portföyünde bulunmakla birlikte, 2009 yılında kamu bankalarının toplam portföy içindeki payı yüzde 43,6'dan yüzde 40,4'e gerilerken özel bankaların payı yüzde 46,7'den yüzde 50,4'e yükselmiştir."

"Türkiye'nin Ziraat'e ihtiyacı var"

Bilgin, düzenlediği basın toplantısının ardından soruları yanıtladı.

Ziraat Bankası'nın özelleştirilmesine ilişkin soru üzerine Bilgin, Türkiye'nin Ziraat Bankası gibi bir bankaya ihtiyacı olduğunu, Ziraat Bankası'nın özellikle kimsenin gitmediği yerlerde işlem yapmak, devletin ödemelerinde tahsilatlarında aracı olmak için bu anlamda değerlendirilebileceğini ifade eden Bilgin, "bana göre, ana sözleşmesine şöyle bir hüküm konmalı. 'Belli bir büyüklüğün üzerinde kredi veremez ve kredileri dağınık küçük küçük verilir'. Dolayısıyla bu bankanın güvenliğini de bu şekilde sağlamış oluruz" diye konuştu.

Bilgin, Ziraat Bankası'na gelene kadar diğer bazı kamu bankalarının düşünmenin daha mantıklı olabileceğini düşündüğünü dile getirdi.

"Bizde tombul kedi yok"

Bir gazetecinin, ABD Başkanı Barack Obama'nın, bankaların çok fazla büyümemesine ilişkin çalışma başlatacağını hatırlatarak, Türkiye'deki duruma ilişkin sorusu üzerine, Türkiye'de "tombul kedi olmadığını", Türkiye'de bankaların toplam büyüklüğünün milli gelirin yüzde 85'ini oluşturduğunu söyledi. Bilgin, "Bizim bankacılık sistemimizde oligopol bir piyasa yapısı hakim. Öyle bankalarımız var ki o bankalarımızın grip olması bile sistemdeki bankaları daha fazla zatürre olmasına sebebiyet verebilir" dedi.

Şu anda dünya ülkeleri arasında bankaların batamayacak, batırılamayacak kadar büyümesiyle ilgili bir karar alınmış durumda olmadığına işaret eden Bilgin,"Bu alanda en mantıklı yaklaşımlardan biri kaldıraç olayı. Bir bankanın büyümesini öz kaynaklarının belli bir oranıyla sınırlamak, bu bizim sistemde 8, batı ülkelerinde 40'a kadar varmış durumda. Bu tür çalışmalara girmek yararlı olabilir" dedi.

Bunun siyasi bir karar olduğunu ifade eden Bilgin, böyle bir çalışmanın hiçbir bankaya zarar vermemesi, bankaların sağlıklılığını bozmaması gerektiğini belirtti.

"Oyunu bozan tavırları not ediyoruz"

BDDK Başkanı, özel bankaların reel sektörün yanında yer almadığına ilişkin bir soru üzerine, asil hacmin kamu bankalarında olduğunu, kamu bankalarının 2009'da hem kredilerde, hem aktifte, hem mevduatta hacim yaptıklarını, kaynağı da mevduatla sağladıklarını söyledi.

Özel bankalarla yabancı bankaların tavrının tamamen kendi iç işleyişleri, kendi kararları olduğunu, bu konuda bir baskı yapamayacaklarını belirten Bilgin, "Oyunu bozan tavırları, davranışları not ediyoruz, gerekli yerde uyarıyoruz. Bizden bazı talepleri olduğunda ona göre cevap veriyoruz" dedi.

Bilgin, bir soru üzerine, bankacılık hacmi büyük olmasa bile bazı bankaların sistemik olarak önemli olduğunu, bu bankalara daha hassas davranmak, bunlarla ilgili düzenlemelerde hassasiyete önem vermek gerektiğini ifade etti.

Bankaların kâr dağıtımı

Kar dağıtımına ilişkin soruya ise bilgin, "Üç senedir bir uygulamaları olduğunu, 3 senedir tüm bankaların buna uyduğunu" söyledi.

Bankaların çoğunun zaten kar dağıtmadığını, dağıtmak isteyenlerin kendilerine geldiğini, bazı kıstasları olduğunu, bu yöntemin 3 yıldır çok sağlıklı şekilde işlediğini kaydetti.

Bir gazetecinin, "bankaların 'hava atma zamanı geldi" dediniz. Bakan Çağlayan, 'keyif çattıklarını' söylüyor" sözleri üzerine, Bilgin, "gelinen noktada kendilerince küçük çaplı bir hava atma olabileceğini ama bunun geleceği önemsemeyecekleri anlamına gelmediğini" söyledi.

Bankacıların keyif çatmadığını, Anadolu'da dolaştıklarını, kredi pazarlama gayreti içinde olduklarını ifade eden Bilgin, "Şunu çok iyi biliyorlar, ellerindeki nakitler şişti. Bu nakdi kullandırmak zorundalar. DİBS'lere yatırırlarsa getirisi düşük, dolayısıyla bir yere yatırmak zorundalar. Eğer bankalar boğazı gören odalarında keyif çatarlarsa emin olun bu yıl sonunda keyif çatan bankacıların bilançolarını çok rahat analiz edebilirsiniz, onların karlarındaki düşmeyi görürsünüz" diye konuştu.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir