Bilgi çağında yaşamak!

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Haluk ÜNALDI / PARADIGMA CONSULTANCY

Günlük yaşantımız içinde karşı karşıya kaldığımız bütün zorluklarına rağmen, İstanbul dünyanın en mükemmel şehirlerinden birisidir. Bu güzel şehrin alınması da, bilindiği gibi, bir çağ değişiminin 'Kilometre taşı' olarak kabul edilmiştir.

Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u aldığı 1453 yılının ilk yarısında İstanbul'da yaşayanlar o günlerde bir çağ değişimine şahitlik ettiklerinin farkında değillerdi. O günler yaşanmış, geçmiş ve yıllar sonra tarihçiler İstanbul'un fethini, orta çağın kapanıp, yeni çağın açıldığı bir kilometre taşı olarak kabul etmişlerdir. O günlerde bu müthiş olaya şahit olanlar ise, bunu bilemediler.

Şimdi yine benzer durumu yaşıyoruz. Günün yoğun faaliyetleri içinde fark etmiyoruz ama bir çağ değişimine şahitlik ediyoruz. Kısaca, 'Bilgi' veya 'Enformasyon Çağı'na geçiyoruz ve bir çağ değişiminin heyecanlı günlerine şahitlik ediyoruz.

Bilgi çağının en belirgin özelliği, bilginin giderek daha büyük bir güç olarak ortaya çıkmasıdır. Geçen yüzyılda kurum ve şirketlerin kaynakları önem sırasına göre dizildiğinde, fiziksel kaynaklar birinci sırada, finansal kaynaklar ikinci sırada yer alırdı. Son sırayı ise entellektüel varlıklar, kısaca; kurumun bilgi birikimi, alırdı. Yeni yüzyıl veya yeni çağda, finansal varlıklar ikinci sıradakini yerini korurken, entellektüel varlıklar birinci sıraya çıkmış, fiziksel varlıklar ise son sıraya inmiştir. Kısaca bilgi birikimi, kurum ve şirketlerin en kritik sermayesi haline gelmiştir. Faydalı ömrü de gittikçe azalan bilgiyi yönetmek, önemli bir beceri halini almıştır. Nedir o halde 'Bilgi Yönetimi'?

Bilgi yönetimi, doğru karar verilmesini sağlamak üzere, doğru bilgiyi, doğru kimseye, doğru zamanda ulaştırabilmektir. Bilgiyi doğru kimseye, tercihen kurumun tepe yöneticisine, doğru zamanda ulaştırabilmek için öncelikle doğru olarak üretilebilmesi gerekir. Türkçe'ye her ikisini de 'Bilgi' olarak tercüme ettiğimiz için özellikle Ingilizce olarak paylaşmak istediğim enteresan bir eşitlik vardır:

'Data  +   Analysis   =  Information'

'Information + Understanding = Knowledge'

'Verilen bir durum veya süreç ile ilgili olarak, belli biçimlerde tutulmuş kayıtlar' olarak tanımlanan data veya veri, analiz edilerek enformasyona dönüştürülür. Analiz edilmiş veriye, kendi anlayışımız, birikimimiz, sezgilerimizi de katmak sureti ile bilgiye dönüştürürüz. Dolayısı ile, bize en fazla enformasyon sağlanır. Bu enformasyonu bilgiye dönüştürmek ise bizim, veya kurumların, becerisidir. Dolayısı ile, topladığımız verileri sağlıklı bir şekilde analiz edemediğimiz durumda, enformasyona ve dolayısı ile bilgiye ulaşmak imkansızdır.

Şirket veya kurumlar olarak, kurum karar vericilerinin belirlilik altında ve daha sağlıklı karar vermelerini sağlayacak 'Doğru' bilgiye hızlı ve etkin olarak ulaşabilmelerini sağlayamadığımız sürece, bilgi çağına geçebilmemiz son derece zor, hatta imkansızdır.

Şimdiye kadar çalıştığım veya danışmanlık yaptığım kurum ve şirketlerde  yaptığım gözlemlere göre, çok yoğun bir şekilde veri topluyor ancak enformasyona dönüştürecek şekilde analiz etmekte, genelde, sorunlarla karşılaşıyoruz. Verilerin en fazla grafiğini çizmeyi veya ortalamasını hesaplamayı analiz etme olarak kabul ediyoruz. Oysa, özellikle 'çarpık' verilerin ortalamaları hiçbir şey ifade etmez ve verinin çarpıklığı da hesaplanabilir. Teknolojinin desteği ile büyük ölçekte veriyi analiz etme gücünün artmasına paralel olarak, geliştirilen yazılımlar ile beraber istatistik bilimi yeniden yorumlanmaya başlanmış ve büyük ölçekte verinin analiz edilmesini ifade etmek üzere 'Veri Madenciliği (Data Mining)' kavramı ortaya atılmıştır.

Unutulmamalıdır ki, istatistik; okulda pek sevmeden, ne işe yaradığını bilmeden ve gerçek hayatta karşılaştığımız durumları modelleme ve analiz etme becerisi kazanmadan aldığımız bir iki dersten ibaret değildir. İstatistiği, bilgi çağından daha fazla pay almak isteyen toplumlar yeniden yorumluyor ve önemini tekrar fark ediyor.

Kısaca, sürekli veri topluyor ama bunu karara esas oluşturacak bilgiye dönüştüremiyor isek, 'Bilgi  Toplumu' olmak ve 'Bilgi Çağı'na uygun olarak yaşamak bizim için hayaldir.

Bu konularda ilginizi çekebilir