Bıçak kınını kesemediği yerde sistemik krizi hortlatır

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

A. Levent ALKAN / Araştırmacı-Yazar

Dünyada uygulanmakta olan karma ekonomik sistem ciddi çelişkiler yaşıyor. İşte en son cuma günü yaşadığımız SEC'in Goldman Sachs hakkında soruşturma başlatılması olayı. Konunun ne kadar önemli olduğunu "küresel sistemik krizin anatomisi kitabımda" uzun uzun değiniyor ve bu krizden çıkışın öyle kolay olamayacağının altını çiziyorum. Henüz 2001 dot.com krizinden yeni çıkılmıştı; çiçeği burnundaki o dünya bir ekonomisi, 2002'deki Sarbanes-Oxley kanunlarının çıkmasına neden olan Enron, Tycon, Worldcom vakalarını unutuvermişti. O dönemlerde sentetik ürünler pazarının gelişen boyutuna seviniyorduk. Ama bilmiyorduk ki, türev ürünlerde Gauss'un (2001) bulduğu fiyatlama kolaylığı, pek yakında havuz sistemiyle halka arzların risklerini azdıracak, sistemi çok derinden etkisi altına alacaktı. Antibiyotik tedavisini düşünün. Vücut iltihaptan temizlenir ancak, bağırsaklarımızdaki yararlı bakteriler de ölür. Sık-sık bu tedaviyi kullanırsak, vücudumuzdaki davetsiz misafirler bağışıklık kazanır. Küresel ekonomi üzerindeki belirli bölgelerde eşgüdümle yaşanan ticaret fazlası ve açığı da benzer etkilerle yaşanıyor. ABD'nin ticaret açıkları, BRIC ve Asya'nın ticaret fazlalarıyla denge bulmayı kriz de de sürdürüyor. Bu resimde yer alan Avrupa, son yıllarda ABD, BRIC ve Asya gibi ivmeli bir büyümeyi de yaşayamadı. Daha çok kendi iç sorunlarıyla boğuşur olmuştu.

Krizin bu evresinin, geride neleri bırakmış olduğuna bir bakalım: 1. "Borç/GSYIH" oranında İngiltere'yi de içine alan Avrupa'da %90, ABD'de %100, Japonya'da %200 düzeyi; 2. Bütçe açığında Yunanistan ve İrlanda'nın %13'lere varan "bütçe açığı / GSYIH" oranı ile Avrupa Bölgesi genelinin %6'larda seyreden açığa rağmen genele yayılan tehdit. 3. "Toplam Borç / GSYIH" oranı, krizin daha ilk günlerinden beri bizi düşündüren bir konuydu. Teşviklerle kamu, özel sektörün üzerindeki kamburları kendi üstüne almıştı. Kriz ne BRIC ülkelerinin maymun iştahlığını, ne PIGS ülkelerinin popülist eğilimlerini, ne hedge fonların makyajla sundukları sentetik ürünleri, ne regülasyon eksikliklerini, ne denetim boşluklarını, ne aşırı borçluluğu, ne de üsülsüzlük ve yolsuzluk yanlışlarını affetmiyor. Bir tarafta batamayacak kadar büyük (TBTF) öbür tarafta batamayacak kadar birbiriyle ilintili (TICTF) kavramlarını kullanıp, farkında olarak ya da olmayarak çelişkileri besleyip, büyütenler; bir tarafta tüketim çılgınlığını aşamayan ülkeler, bir tarafta büyüme ivmesini frenleyemeyip emtia fiyatlarını kontrolden çıkartan ülkeler, kriz içinde krizleri yaşatıyor.

Goldman Sachs olayına kadar, olumlu verilerin çoşkusu içinde çıkış stratejilerini konuşuyorduk. ABD kişisel bilgisayar pazarı Mart ayında yıldan yıla %24,2 büyüme kaydetmişti. Dünyada krize yönelik en kötünün geride kaldığı imajı güçleniyordu. Şirketler ellerindeki eski makineleri yenileriyle değiştirmeye bile başlamışlardı. Gerçi yılın geri kalanında aynı temponun sürdürülemeyeceği biliniyordu ama, yine de 2010 %15 büyümeyle tamamlanmış olacaktı. Intel, Microsoft, Sony Ericsson, Google kar sonuçlarıyla yatırımcılarını memnun ediyordu.

Krizlere giriş kolay, çıkış zor. Kolunuza saplanan bir tığ düşünün. Kaslı kısımdan içeri kolayca girer, çıkış eti paramparça edip, inim-inim iletmeden olmaz. Geçen haftanın en önemli konusu da, TC Merkez Bankası'nın (Banka) çıkış stratejisiydi. Doğu tıbbı sindirim sisteminden çıkışı, yedinci çakrayla tanımlamış, kırmızı renkle belirtmiş ve büyük önem vermişti. Kolon kanseri ve zararlı yağların emiliminin bağırsaktaki reaksiyonları, modern tıp için sindirimden çıkışın önemi yeniden keşfetmeyi gerektirdi. İşte krizden çıkışta böylesine önemli bir konudur. Banka'nın stratejisi açıklanmadan önce, ekonomi basını konu üzerinde görüş bildirmeye başlamıştı. Türkiye'nin kendi özelinden gelen güçlü büyüme ivmesi, Banka'ya faizleri artırmak konusunda dünyadan farklı bir opsiyon sunuyordu. Büyüme ve tüketim alışkanlıklarımız, inisiyatif kullanmayı haklı gösteriyordu; ancak Banka çıkış stratejisinde, birkaç yerde tekrar-tekrar altını çizerek, dünyanın dışında hareket etmeyeceğini belirtiyordu. Fazla parayı sterilize etmek konusunda kullanabileceği birçok enstrümanı bulunur. Bankalar arasında likidite koşullarındaki iyileşmeye duyduğu güven sayesinde, sadece borç verme faiz oranını yukarı çekilip, borç alma faiz oranı arasındaki makası açabilecektir. Munzam karşılıklar artırılabilecek, geç likidite penceresinde sunduğu paranın maliyetini yükseltilebilecektir. Özetle, piyasada serseri mayın gibi dolaşan fazla likiditenin adım-adım alınması gerekecekti.

Krizde en kötünün yaşanmış olduğunu teyit eden bir başka veri de tüketici güvenimizden geldi. TÜIK'in Mart verileri, önceki aya göre %3.53 artışla yıllık ortalama %1.06 düzeyinin ve %3.07 standart sapma risk düzeylerinin üzerinde bir artışa işaret ediyor.

Baz etkisi ulusal ekonomimizin tüm alanlarında hissediliyor. Tüketici güvenimizin alt bileşenlerinde tasarruf önemli bir yer tutuyor. 2009 yılı boyunca "mevcut tasarruf eğilimi", siyah grafikte ve kırmızı trend çizgili oklarla tanımlandığı gibi belirgin bir düşüş kanalı içine girmişti. Oysa 2010 yılı, "gelecekte tasarruf ederim" bekleyişlerindeki güçlenmeyle birlikte, mevcut tasarruflar da yükselmişti. Sadece ABD'de değil, ulusal ekonomimize ilişkin son veriler de krizde en kötünün yaşandığına işaret ediyor. Emtia ve petrol fiyatları, büyüme eğiliminin ne kadar da tehlikeli bir oyun oynadığını ortaya koyuyor. BRIC ülkeleri, dünya enflasyon bekleyişlerini olumsuz etkileyen fiyat artışlarını besliyordu. Tüketici, inşaatta malzeme ve tesisat fiyatlarındaki sert artışa rağmen ev fiyatlarına henüz yansıtamayan müteahhit için bu zor dönemi, alım fırsatı olarak görüyor. Konutta maliyetler; %65 malzeme, %15 tesisat ve %20 işçilik şeklinde dağılır. Fiyatların nihai konutta artmazken, malzemelerde alıp başını gitmiş olması, endişe verici gelişmelerdir. Çünkü müteahhit, fiyatta devam eden gelişmelere, ne kadar süre daha kar marjını aşağı çekerek yanıt verebilirler?

Süprizlere açık, tetikte olmak ve fırsatları kaçırmamak kısa dönemin en belirgin temasıdır. Küresel finans sistemi gerçekten zor bir dönemden geçer; bir yanı suistimaller, hükümet borçları ya da bütçe açığı ile yeni krizlerin kapılarını her an aralar, bir yanıysa fırsatları...  

Bu konularda ilginizi çekebilir