BES'te tarihe geçecek değişim olacak
Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Mete Uğurlu, "Doğrudan vergi teşviki de dahil yasal mevzuatta beklenen yeni düzenlemeler olursa, bu yılın BES'in büyük bir hamle yapacağı ve genel olarak da sigorta sektörünün tarihine kayıt düşecek değişiklik ve geliş
İSTANBUL - Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Mete Uğurlu, Bireysel Emeklilik Sistemi'nin (BES) 2011 yılında yaklaşık 370 bin katılımcı artışı ile toplam 2 milyon 650 bin kişiye ve emeklilik fonlarının toplam büyüklüğünün de 14.3 milyar TL'ye ulaşarak büyük bir başarı gösterdiğini söyledi. 2012 için de Uğurlu "2011'de BES'in hızlı bir büyüme gerçekleştireceği konusunda pozitif idim.
Şimdi 2012 için pozitif artı pozitifim. Yani çok daha fazla pozitifim. Özellikle, doğrudan vergi teşviki de dahil yasal mevzuatta beklenen yeni düzenlemeler olur ise, bu yılın BES'in büyük bir hamle yapacağı ve genel olarak da sigorta sektörünün tarihine kayıt düşecek değişiklik ve gelişmelere tanık olacağımız bir yıl olacağına inanıyorum. Sigorta sektörünü büyütme heyecanı hem sektörde hem de kamuda var" dedi.
"2012'de BES daha hızlı büyüyecek"
2011'de sektörde, BES katılımcı sayısında yüzde 19 artış olduğunu, emeklilik fonları toplamında ise yüzde 19 büyüme kaydedildiğini belirten Genel Müdür Uğurlu, şunları söyledi:
"Dünya ekonomilerinde yaşanan dalgalanmalar ve bu durumun piyasalara olumsuz yansımalarına karşın, BES başarılı bir yılı geride bıraktı. Bu başarıda tüm sektör şirketlerinin ortak emeği var. BES kendine olan güveni de tazeledi. Ancak, faizlerdeki düşüş ve Borsa'daki değer kayıpları nedeniyle, genelde döviz ve altın dışındaki yatırımlarda olduğu gibi, emeklilik fonlarının genelinde de maalesef 2011 yılı için pozitif bir tablo ortaya çıkmadı.
Ancak, sistemin geride bıraktığı 8 yılına baktığımızda BES fonları yüzde 188 nominal ve yüzde 50’de net getiriyle pozitif katkısını sürdürdüğünü görüyoruz. BES sonuçta uzun vadeli bir yatırım, dönemsel sonuçlara göre değerlendirme yapmak eksik kalır. 2008 yılında da hisse senedi ağırlıklı BES fonlarında önemli bir kayıplar olmuştu. Bu kayıplar daha sonraki yıllarda hızla telafi edildi. Nitekim, 2012 yılının geride kalan 3 haftasında fon getirileri şu ana kadar iyi. 2012'de yeni mevzuat düzenlemelerinin de desteği ile daha hızlı ve etkin bir büyüme bekliyoruz."
Anadolu Hayat Emeklilik'in de 2011 yılını başarılı tamamladığını vurgulayan Mete Uğurlu, 23 Aralık 2011 verileri ile emeklilik fon büyüklüğünde 3 milyar 25 milyon TL'ye, katılımcı sayısında da 574 bin kişiye ulaştıkları bilgisini verdi. Uğurlu, yabancı şirketlerin piyasaya girmesine ve sektörü üretimin kapasitesinin artmasına karşılık Anadolu Hayat'ın her iki kategoride de ilk sırada olduğunu, fon büyüklüğünde yüzde 21, katılımcı sayısında da yüzde 22 pazar payı ile sektör lideri olduğunu belirtti.
"Karlılıktan çok sistemin büyümesi için çalışıyoruz"
BES'in büyümesi ve daha hızlı gelişmesi için tüm şirketlerin ortak bir heyecan içinde çalıştığını, sigorta ve tasarruf bilincinin gelişmesi için ortak iletişime önem verdiklerini vurgulayan Uğurlu "Her şirket farklı bir strateji izleyebilir. Kimisi bilanço ve kârı öne alan büyüme, kimisi de pazar payı odaklı bir yaklaşımı benimseyebilir.
Örneğin, biz 2011'de 160 bin yeni BES sözleşmesi tanzim ettik. Her bir yeni katılımcı üretim ve aracı maliyetleri nedeniyle giderlerin de artması anlamına gelir. Daha düşük katılımcı sayısı hedeflenerek giderlerin azaltılması ve bilanço döneminde daha yüksek kâra ulaşılabilir. Ancak, BES'in büyük oyuncuları olarak karlılık kadar, bu aşamada sistemin büyüme potansiyelini etkin şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu nedenle, cari maliyetleri göze alarak, büyüme odaklı yoğun bir pazarlama ve satış çalışmasına ağırlık veriyoruz" şeklinde konuştu.
Hazine ile görüşmeler
Ocak ayında, tüm sigorta şirketlerinin genel müdürleri ve Hazine bürokratlarının katılımı ile Hazine Müsteşarı Sayın İbrahim Çanakçı'nın başkanlığında Ankara ve İstanbul'da kapsamlı toplantılar gerçekleştirdiğini belirten Mete Uğurlu bu konuda şu bilgileri verdi:
"Bu görüşmeler bize çok büyük umut verdi. İstanbul Finans Merkezi kapsamında finans sektörüne yönelik bir dizi mevzuat değişikliği üzerinde çalışılıyor ve sigorta sektörünün ihtiyaçlarına bu kapsamda büyük önem veriliyor. Sektörün büyümesine bu kapsamda görüşülen yeni düzenlemeler büyük bir katkı yapacak. Ürün çeşitliliği ve prim üretme kapasitesini artıracak hususlar da gündemde.
Bunların başında, BES için doğrudan vergi teşviki geliyor. Bazı alanlarda, zorunlu sigorta uygulamalarının geliştirilmesi de söz konusu olabilir. Ana hedef, ülkemizde yatırım oranını düşürmeden, tasarruf oranını arttırarak cari açığı küçültmek. Sigorta gibi uzun vadeli fon yaratan aktörlere büyük iş düşüyor. BES bu konuda öncelikli ve çok önemli bir rol oynayacak."
Sigorta sektörünün, tüm dünyada olduğu gibi, uzun vadeli tasarrufların arttırılması yönünde büyük bir rol oynayacağına inandığını vurgulayan Uğurlu, "Tüm kamu kurumları yapacakları her düzenlemede, tüm taraflarını koruyan ve ilişkileri tanzim eden yapısı ile sigorta sistemini mutlaka dikkate almalı. Zorunlu sigortaların büyümesi için de yeni tedbirler değerlendirilmeli" dedi.
"Altın ve kıymetli maden fonları gerekli"
BES'in gelişmesinde yeni ve alternatif fonların da önemli olduğuna dikkat çeken Uğurlu "Planlanan mevzuat değişiklikleri ile BES kapsamında kıymetli madenlere dayalı fonlar da çıkarılabilecek. Örneğin, 2011'de altın çok büyük bir getiri sağladı. Önceki yıllarda, altına dayalı bireysel emeklilik fonu kurulamadığı için müşterilerimizin bu yöndeki beklenti ve taleplerini karşılayamadık. Sektör olarak bir an önce bu tür fonların kurulmasını ve BES katılımcılarına piyasadaki tüm fon seçeneklerini sunabilmeyi arzu ediyoruz" diye konuştu.
Sisteme girişi teşvik edecek, çıkışı caydıracak vergi düzenlemeleri
Mevcut durumda vergi teşvikinin sadece ücretlileri ve yıllık gelir vergisi beyan eden mükellefleri kapsadığını vurgulayan Uğurlu şu değerlendirmeyi yaptı:
"Üzerinde çalışılan Doğrudan Vergi Teşviki sisteminin uygun bulunarak başlatılması durumunda, vergi mükellefi olmayan herkesin, örneğin ev kadınları gibi, vergi teşvikinden yararlandırılması halinde sisteme hamle kazandırılacağını ve halen yaşanan stopaj sorunlarının da önemli ölçüde giderileceğini düşünüyoruz. Doğrudan vergi teşviki ile BES katılımcılarına iki havuzlu bir gelir garanti edilmiş olacak.
Şu anda katılımcıların sadece yüzde 40'lık bölümü vergi avantajından yararlanabiliyor ve bu vergi avantajı da bir şekilde tasarruf yerine harcamaya gidiyor. Halbu ki, doğrudan vergi teşviki modeli ile, devlet bu kaynakları BES hesabı içinde ayrı bir havuzda tutarak katılımcıların bu kaynakları ne zaman ve nasıl kullanacağına karar verebilecek. Böylece bu fonlar sistemde kalarak emeklilik döneminde katılımcılara daha yüksek bir birikim sunmaya imkan verecek. Daha da önemlisi sistemden çıkış için caydırıcı etkisi olacak.
Şu anda BES'in en önemli sorunu, müşterilerin birkaç yıl sonra veya emeklilik süresi dolmadan sistemden çıkmaları. Bu hem katılımcıların stopaj nedeniyle parasal kaybına ve hem de 10-20 yıl gibi uzun vadeli katkı payı akışına göre planlama ve harcama yapan BES şirketlerinin aleyhine bir durum yaratıyor. Mevcut çıkış kolaylıkları ve çıkış oranları ile BES’i yeteri hızda büyütmek de giderek mümkün olamayacak."
"Türkiye'de prim oranları hala çok düşük"
BES'in her yıl gerek fon büyüklüğü gerekse katılımcı sayısı itibariyle hızlı bir büyüme göstermesine karşın, dünya örnekleri ile kıyaslandığında Türkiye'deki rakamlarının çok düşük olduğuna dikkat çeken Uğurlu bu konuda şunları söyledi:
"BES' için 2020 yılında 115 milyar TL'lik bir fon büyüklüğü ve 5.5-6 milyon katılımcı sayısı öngörüyoruz. Doğrudan vergi teşviki başta olmak üzere diğer mevzuat düzenlemeleri de gerçekleşirse fon büyüklüğü çok daha kısa sürede 150-200 milyar TL bandına çıkabilir. Kurumsal katılımı arttırmaya ve mesleki emekliliğe yönelik düzenlemelerle bu rakamlar birkaç kat büyütülebilir.
Bugün için gönüllülük esaslı BES’in, sosyal güvenlik sistemi içindeki gelecekte üstlenebileceği roller de önemli. Ülkemizde tasarruf düzeyinin arttırılması yönünde hayat sigortaları da daha etkin kullanılabilir ve bu konuda mevzuat çalışmaları var. Türkiye'de kişi başı hayat prim üretimi, 2010 yılı için 20 dolar iken, dünya ortalaması 364 dolar. Afrika ülkelerinde bile 60 dolar düzeyinde. Her yıl yüzde 15-20 büyüme ile çok fazla bir yere varamazsınız. Bizler, son yıllarda gerek hayat sigortaları ve gerekse BES'teki başarılarımızı çok daha büyük hamlelerle sürdürmek istiyoruz. Kamunun aynı hedefleri paylaşmasında da mutlu oluyoruz ve bu yılın ilk yarısında çok önemli düzenlemeleri heyecanla bekliyoruz."
"Banka desteği olmayan sigorta şirketinin işi zor"
Sigorta şirketlerinin karlılığa ulaşması önündeki engellere de değinen Uğurlu bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:
"Türkiye’nin mevcut prim üretim seviyeleri ve demografik özellikleri dikkate alındığında, sigorta sektörü büyük bir büyüme potansiyeli taşıyor. Yabancı şirketler de bunun farkında. Şu anda sektörde gerek sermaye oranları gerekse prim üretimi baz alındığında yabancı ortaklı şirketler sektörün yarıdan fazlasını oluşturuyor.
Sektörde yeni hareketlenmeler olması da sürpriz olmaz. Bankasürans ve banka kanalı desteği olmayan sigorta şirketlerinin bu rekabet koşullarında, özellikle BES ve hayat sigortalarında, işleri oldukça güç. Belirli bir ölçeğe ulaşmak zorundasınız. BES'te, şu anda toplam fonların ve katılımcı sayısının yüzde 70'den fazlasını ilk dört şirket sağlıyor. Bu şirketlerin hepsinin arkasında da büyük banka acenteleri var ve dolayısıyla üretimin büyük bir bölümü de bankasürans kanalından gerçekleşiyor. Rekabet koşulları giderek sektörü tüm branşlarda disipline edici bir rol oynayacak. BES'te şu aşamada yeterli sayıda şirket var ve ancak, 2012’de iki yeni şirketin daha sektöre katılması ve bazılarının da satışı veya birleşmesi söz konusu olabilir."