Başçı iddialı, uzmanlar temkinli
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın geçen cuma günü yaptığı "Biz 2012 yılında Amerikan Doları'nı yeneriz Türk Lirası olarak. Bu çok iddialı bir laf, bunu bir kenara yazın" açıklamasına piyasa uzmanları ise temkinli yaklaştı.
İSTANBUL - Son haftalarda doların seyri ve sıkça da Merkez Bankası'nın kurla mücadelesine tanık oluyoruz. Dolar 1.90 TL seviyelerine her yaklaştığında Merkez Bankası'ndan ciddi müdahaleler gözlüyoruz. Aynı zamanda müdahale yanında Merkez Bankası'nın ardı arkası kesilmeyen açıklamalarıyla da karşılaşıyoruz. Bu arada Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı da piyasanın yakından takip ettiği, ciddi açıklamalarda bulunuyor. Başçı'nın her konuşmasının ardından ise tartışmaların sonu gelmiyor.
Geçtiğimiz cuma günü Bursa'da DÜNYA Gazetesi tarafından düzenlenen toplantıda iddialı konuşmaları ile dikkat çeken Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın Türk Lirası'na yönelik açıklamaları uzmanlar tarafından temkinli karşılandı.
Ekonomistler, iddianın sahibini bağlayacağını belirtirken, Merkez Bankası başkanlarının döviz kurunun seviyesi hakkında görüş belirtmesinin doğru olmadığını, bu yıl da doların seyrinde belirleyici olanın geride kalan yıl gibi ECB ve FED'in karşılıklı likidite manevraları olacağını öngörüyorlar.
Başkan'ın konuşması
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, geçtiğimiz hafta cuma günü Bursa'da "Para Politikaları" konulu konferanstaki konuşmasında parasal sıkılaştırmayla hem kredilerdeki artışı düzenleyebildiklerini hem de kur üzerindeki değer kaybı baskılarını bertaraf edip, TL'ye değer kazandırma yönünde hareket edebildiklerini dile getirerek, şunları söylemişti:
"Soru şu; Türk Lirası Amerikan Doları'nı yenebilir mi? Anahtar soru bu. Güvenli liman, likit liman, tek rezerv para dünyada. Panik halinde bütün paralar değer kaybediyor Amerikan dolarına karşı. Böyle bir paraya karşı şansı var mı? Biz diyoruz ki Türkiye'de var. Çünkü bizim araçlarımız dünyanın hiçbir yerinde olmayan araçlar, çok güçlü araçlar. Biz 2012 yılında Amerikan Doları'nı yeneriz Türk Lirası olarak. Bu çok iddialı bir laf, bunu bir kenara yazın. Senenin sonunda tekrar konuşalım.
Türk Lirası'nın aşırı değer kaybetmesine izin vermeyiz. Bu nasıl kur rejimi, bu serbest dalgalı kur rejimi. Eğer fiyat istikrarına veya finansal istikrara bir tehdit gelirse biz devreye girer ve onun gene serbest piyasa koşulları içinde okşaya okşaya bir şekilde olması gereken yere doğru yönlendiririz..."
UZMANLAR NELER SÖYLEDİ?
UniCredit Men.Değ. Ekonomisti Güldem Atabay
İddia sahibini bağlar
Euro tarafında olayların karışık seyretmesine paralel ECB'nin piyasaya önemli bir miktar daha likidite vermesi bekleniyor. Bu çerçevede ABD tarafında şimdilik büyümenin kuvvetlendiğine işaret edilen veriler ile beraber doların da euro karşısında değer kazanması bekleniyor. Konuşulan parite seviyeler euro/dolar için 1.20-1.25 aralığında. Şu durumda bu sene euro ya karşı doların senesi olması bekleniyor.
Merkez Bankamız da bu senaryoyu veri almış görünmekte. Ancak, büyümeyi güçlü dolar ile kösteklemek istemeyen FED de parasal genişleme yoluna gidebilir; özellikle seçimlerden bir iki çeyrek önce. Bu da doların değer kazanma sürecini durdurur.
Bizim tarafımızda ise, merkez bankamız enflasyonun beklenenden çok yükselmesi, büyümenin beklenenden çok daha az yavaşlaması ve ağustostaki hatalı faiz indirimi sonrası TL'deki planlanan değer kaybının kontrolden çıkıyor görüntüsü vermesi üzerine acilen –adını tam olarak koymamış olsa da- faiz artırımı yaptı. Sıkılaştırma dediği faiz artırımı ve TL fonlama miktarını azaltmaktan ibaret. Faiz artırımı ve döviz piyasasına bu şekil müdahale ile TL'nin sepet bazında 2012 ilk yarıda daha değer kaybetmemesi ve ikinci yarı yılda ise özellikle Avrupa'da işlerin daha stabil hale gelmesi ile bir miktar değer kazanması beklenmeli.
Şu durumda Merkez Bankası Ağustos 2011'deki faiz indirimi nedeni olan büyümeyi destekleme hedefini bir yana koyup, çift haneye ulaşan ve yılın önemli kısmında çift hanede kalacak enflasyon ile mücadeleyi ön plana çıkardı. Enflasyon ile mücadelede başarının kestirme yolu da TL'ye değer kazandırmak. Petrol fiyatlarının seyri şimdilik en önemli risk enflasyon tarafında. Kısaca bu sene geçen sene olduğu gibi TL sepet olarak yüzde 20-25 değer kaybetmeyecek. 2.10-2.15 aralığında tutulmaya çalışılacak.
Bedeline gelince; TL-enflasyon uğruna özellikle ilk yarıda yüksek faiz, düşük büyüme olarak dönecek. Ancak Merkez'in mümkün olan en kısa sürede enflasyonu tek haneye çekip faizi tekrar düşürme çabasında olacağını düşünüyorum. Bu nedenle de zaten TL'nin değeri konusunda bu kadar agresif. "TL doları yener" ise ne yazık ki Başçı'nın kendini bağladığı bir söz olarak kalacak ve performans izlenecek bütün sene. Keza doların seyrini de ECB ve FED'in karşılıklı likidite manevraları belirleyecek.
TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Atılım Murat
Rezervi çarçur edemez
Erdem Başçı'nın iddialı açıklamalarından sonra TL biraz stabilize oldu. Merkez Bankası, TL likiditesini kısmayı sürdürüyor. Yabancı yatırımcı son bir aydır denklemin dışındaydı. Reel sektör, spekülasyon yapmak için değil borç ödemek için dolara talep gösteriyor. TCMB müdahale konusunda agresif gözükse de, rezervleri çarçur edemez. Rezervlerden 30-40 milyar dolar daha harcanabilir görüşü gerçekçi bir yaklaşım değil.
Yabancılar da bunun farkında. Cephane güçlü olsa, çoktan pes ederlerdi. Şimdilik kenara çekildiler. TL ile aynı kategorideki para birimlerine saldırıyorlar. Önemli Hazine ihalelerine kadar Türk piyasalarına karşı temkinli duruşu sürdürürler. TL cinsi yatırım araçlarına yüksek bir faizden girmeye çalışırlar.
Dış piyasalardaki ortamın da merkez bankasına yardım etmesi gerekiyor. Faizler önümüzdeki dönemde düşebilir. Likidite bollaşabilir. Başçı'nın 'güçlü TL' senaryosunu tehlikeye atabilecek gelişmeler; euronun çökmesi ve Çin ekonomisinin sert bir iniş yapması olabilir. En azından 2012'de bunların yaşanmayacağını düşünüyorum.
ING Bank Başekonomisti Sengül Dağdeviren
Başarılı olma şansı var
Bizim baz senaryomuza göre yıl sonunda dolar/TL'nin 1.78 olmasını bekliyoruz. Yılın ilk yarısı özellikle euronun dolara değer kaybetmesi dolar/TL üzerinde sıkıntı yaratabilir ancak yılın ortasında 1.20'ye düşmesini beklediğimiz euro/doların yılın ikinci yarısında yeniden toparlanmaya başlayacağını öngördüğümüz için TL'nin daha rahat olacağını öngörüyoruz. Yıl sonu euro/dolar beklentimiz de hala 1.30. Tabii baz senaryomuzda TL'nin üzerinde baskının azalacağı öngörümüzün altında yatan temel neden ekonomide beklediğimiz ciddi yavaşlama (cari dengede beklediğimiz iyileşme).
Son dönemde uygulanan yüksek faiz politikasının da bu yavaşlamayı destekleyeceğini düşünüyoruz, nitekim bu uygulamanın uzun süre devam etmesi halinde (eğer TL'deki baskı sürerse örneğin) büyümedeki yavaşlamanın daha da hızlanması dolayısıyla TL üzerinde makro ekonomik nedenlere bağlı baskının azalması beklenebilir. Tabii tüm bunlar TCMB'nin bugünlerde "Dolar/TL'nin 2.00'ye çıkacağı beklentilerinin dile getirildiği yerel psikolojisi" ile mücadele ettiği gerçeğini değiştirmiyor. Diğer bir deyişle bu psikolojik bir müdahale ve TCMB'nin ciddi bir kaynak kaçışı ile karşılaşılmadığı sürece (örnek: Global likidite krizi gibi) başarılı olma şansı var bence.
T-Bank Başekonomisti Veyis Fertekligil
Daha sakin olmalı
Öncelikle Merkez Bankası Başkanları'nın döviz kurunun seviyesi hakkında görüş belirtmesinin çok temkinli bulmadığımı söylemeliyim. Başkanın bundan önceki aynı tür demeçlerinden sonra TL'nin hızla değer kaybettiği de akıllarda. Bir hafta önce başkanın TL'nin dolara karşı fazla şansının olmadığını söylemesi de ayrıca analiz edilmesi gereken bir durumdur. Merkez Bankası başkanlarının daha temkinli ve sakin olmasının ülke ekonomisi açısından daha yararlı olabileceğine inanmaktayım.
Öte yandan, Türk Lirası'nın ABD Doları'na karşı geçen seneden daha değerli olması ya da 2012 sonunda dolar kurunun 1.90'lardan daha aşağı bir seviyede kapanması tabii ki mümkündür. Ancak bunun için küresel piyasaların bugünkü duruma göre biraz iyileşmesi, ABD'de şu anki gevşek para politikasının sürmesi, Euro Bölgesi'ndeki koşulların biraz daha normalize olması gibi koşulların gerçekleşmesi gerekmektedir.
Ayrıca Türkiye'de de cari işlemler açığının daha normal seviyeye gerilemesi şarttır. Bunun gerçekleşmesinin bir yolu da Türkiye ekonomisinin düşük bir hızda büyümesi, ithalatın ve dış finansman gereğinin ve dolayısıyla cari işlemler açığının azalmasıdır. 2012'de de böyle bir ortamla karşı karşıya kalmamız mümkündür. Bu ihtimal gerçekleştirdiği takdirde Merkez Bankası'nın istediği dolar/ TL hedefi de gerçekleşebilir ve TL değerlenebilir.
Ancak ekonomik büyüme hızından biraz fedakarlık etmek gerekecektir. Merkez Bankası'nın 2011'in ilk yarısında TL'deki değer kaybını teşvik ettiği, ancak yılın ikinci yarısında hem uyguladığı belirsizlik yaratan faiz politikaları, hem de küresel piyasalarda ve Euro Bölgesi'ndeki kriz ortamını iyi okuyamaması sonucunda TL'deki hızlı değer kaybını önleyemediği görülmektedir.
Sonuçta, yüksek cari açık veren Türkiye, son dönemde spekülatif veya gerçek, ciddi bir döviz veya dolar talebi ile karşı karşıya kalmıştır. Dışarıdan gelen fonlamanın da iyice azalması (bunda Merkez Bankası politikalarındaki çelişkilerin de payı vardır) sonucunda döviz sepetinin 2.20'lere dayandığını görmekteyiz. Merkez Bankası, 2011'in son haftasından itibaren, %10'lar seviyesine yükselen enflasyonun da bir nedeni olan kurlardaki bu çıkışı agresif müdahalelerle her yolu deneyerek önlemeye çalışmakta. Bunda bir ölçüde başarılı da oldu. Ancak bankanın brüt döviz rezervlerinin 78 milyar dolara, net döviz rezervlerinin de 50 milyar doların altına düştüğü unutulmamalı. 2012'de bankanın işi çok zor.
Ancak bir merkez bankasının temel görevi olan fiyat istikrarını sağlamayı tekrar ön plana alması olumlu bir gelişme. Yine da uygulanan karışık faiz politikası (politika faizinin %5.75 olmasına rağmen piyasadaki faizlerin %11-12'lerde olması), döviz kuru konusundaki çelişen yaklaşım ve açıklamalar ve olumsuz dış koşullar düşünüldüğünde, "Türk Lirası'nın ABD Doları'nı 2012'deki yeneceği" yönünde bir demeç vermek, bankanın kendisini bağlaması açısından da oldukça riskli ve gereksiz bir durum yaratmakta. Umarız Merkez Bankası aynı kararlılığı 2012 enflasyon hedefinin gerçekleşmesi açısından da gösterir ve enflasyon yüzde 5'li rakamlara inebilir.
Diğer taraftan, cari açığın azaltılması konusunda ekonomi yönetiminin ciddi yapısal reformlar yapması, kapsamlı sanayi teşvik stratejileri açıklaması ve ihracat-ithalat dengesizliğini gidermek için çaba harcaması gerekmektedir. Cari açığı sadece Merkez Bankası aracılığıyla ve TL'nin değerini düşük tutarak azaltmanın mümkün olmadığına inanmaktayım."