Başbakan, soruları yanıtladı
Başbakan Erdoğan, ATV ve A Haber kanallarının ortak yayınladığı "Gündem Özel" programına konuk oldu.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - Canlı yayınlanan programda soruları yanıtlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Şemdinli olayında 23'ünden itibaren iki askerin şehit düştüğünü, öte yandan 115 teröristin etkisiz hale getirildiğini söyledi. Sözlerine dün Hakkari'de şehit olan 6 asker ve 2 korucuya Allah'tan rahmet dileyerek başlayan Erdoğan, medyada çıkan haberlerin terör örgütü propagandası yapar nitelikte olduğundan şikayet etti.
Terör örgütünün son dönemde medya desteği aldığını kaydeden Erdoğan, "Bir kısım medya onlara halen bu desteği vermeye devam ediyor. Yurt içi ve Yurt dışında da var ve bu desteği vermeye devam ediyorlar. Zaten terör örgütünün en çok aradığı şey propagandasını yaptırabilmektir" dedi.
Daha önce medya yöneticileriyle terör örgütünün propagandasına karşı görüşmeler yaptıklarını ancak bu görüşmelerden olumlu sonuçlar çıkmadığını söyleyen Erdoğan, "Bir defa insanımızın moral değerlerini altüst ettikleri gibi psikolojik üstünlüğü sağlamada da terör örgütüne belli destekleri vermiş oluyorlar. Bunları görmemezlikten gelemeyiz. Bunları gayet iyi görüyoruz. Tabii bunların değerlendirmesini de kendi aramızda ona göre yapıyoruz" diye konuştu.
Zana'ya 'tetik' cevabı
Zana'ya 'tetik' cevabı
Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana'nın kendisine yaptığı ziyarette, "tetiklerden parmaklar çekilsin" ifadesini kullandığını açıklayan Başbakan Erdoğan, kendisinin de ona "Sizin bu ifadenizi kabullenmemiz mümkün değil. Tetiklerden elin çekilmesi çözüm değil. Silahların bırakılması çözümdür. Silahı terör örgütü bırakacak. Güvenlik güçleri silah bırakamaz. Silah, güvenlik güçlerinin tabii doğal enstrümanıdır. Zaten güvenlik güçlerini silahını taşıyarak güvenliği teşkil ediyor" dediğini anlattı.
İsim vermeden BDP'yi eleştiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Halen 'PKK bölücü terör örgütüdür' açıklamasını yapamıyorlar. Çünkü oradan besleniyorlar, yapabilirler mi? Yaptıkları anda akıbetlerini biliyorlar, sonlarının ne olacağını biliyorlar. Benim Kürt kardeşimi de istismar ediyorlar. Benim Kürt kardeşimin terörle bir alakası yok ki bugün ülkemizde terörizm var. Bunun bölücü terör örgütü içinde yapılanması var. Bir de bunun maalesef uzantıları var birçok yerlerde. Bugün belediyelerin bir çoğunda görünen belediye başkanları, belediyeyi yönetmiyor. Bunların tayin ettiği, gönderdiği kişiler belediyeyi yönetiyor ve tabii bunların da sicilleri malum."
115 terörist etkisiz hale getirildi
115 terörist etkisiz hale getirildi
Şemdinli'de, 23 Temmuz itibarıyla operasyon sürecinin başladığını kaydeden Erdoğan, "Bu son süreçte de yine ifade ettiğimiz medya Şemdinli'de adeta bir psikolojik harekatı başlattı. Çok çirkin bir harekattı ve bu Silahlı Kuvvetlerimizde gerekse Genelkurmay Başkanımı gerekse diğer arkadaşlarımızı moral noktasında ister istemez etkiliyor. Bizi etkiliyor ama orada karada, havada sürekli bir mücadele sürdüren güvenlik güçlerimiz var ve artık polisle iç içe müşterek bu mücadeleyi yürütüyorlar. Bugüne kadar olmayan bir şeydi bu. Bu da bizim iftihar vesilemizdir" diye konuştu.
Şemdinli ve çevresinde yürütülen operasyon neticesinde 23 Temmuz'dan bu yana etkisiz hale getirilen terörist sayısına ilişkin rakamlar veren Erdoğan, "Şu ana kadar bütün istihbarat bilgileri olarak söylüyorum. Şemdinli olayında 23'ünden itibaren bizim 2 şehidimiz var fakat 115 terörist etkisiz hale getirildi" dedi.
"Kimin medyası diye soruyorum"
"Kimin medyası diye soruyorum"
Daha fazla askerin şehit olduğu ancak gizlendiği yönündeki iddiaları yalanlayan Erdoğan, şöyle konuştu: "Bunların hepsi yalan. Malum onların kendilerine ait özel medyaları var ya oralardan, internet sitelerinden, tweetlerden falan buralardan yapılmış işler. İşte o dediğim bir kısım medya bunu haber yapmak suretiyle 'işte şu kadar asker şehit oldu gizleniyor. Şu kadar helikopter düştü, gizleniyor' falan. Silahlı Kuvvetler, şehit olan erini gizler mi veyahut da şu kadar düşen helikopterini gizler mi? Ama burada karşı taraf bir psikolojik harekat yapıyor ve bu psikolojik harekata da ne yazık ki bu medya alet oluyor. 'Kimin medyası diye' ben soruyorum bu soruyu. Hani terör örgütünün yayın organları var bunu biliyoruz ama bir de onlarla ilişkisi olmadığını söylediği halde bilerek veya bilmeyerek maalesef onların tezgahına veya onların ocağına odun taşıyanlar var. Bunları nereye kadar kabulleneceğiz. İsmen mi bunları ifşa edeceğiz. Bunları okuyanlar, benim vatandaşımın aklıselim ile değerlendirmek suretiyle gereken tavrı takınması lazım. Aynı zamanda televizyon ekranlarında izliyoruz, bunlara gereken tavrı koymamız lazım. Şu anda benim söylediğim sizlere teknik takiplerde elde ettikleri. Çünkü aşırı derecede havadan insansız hava araçlarının tespitleriyle helikopterlerimiz, uçaklarımız bütün o bölgeleri ve hassasiyetle yani sivilin yaşamadığı bölgelerde bu operasyonlar bu süre içinde yapılmıştır, yapılmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı sorusu
Cumhurbaşkanlığı sorusu
Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağına ilişkin soruyu yanıtladı.
Bu konuyla ilgili samimi duygusunu söylediğini ifade eden Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine henüz 2 yılı aşkın bir zaman bulunduğunu belirterek, "Tabii Türkiye olarak bizim de şu anda çok işimiz var. Bakın biz 2014 hedeflerini belirliyoruz ama bir diğer taraftan 2015, 2023, bunları da belirliyoruz. Tabii gündeme bu olayın bu şekilde düşmesi bizi üzmüştür. Çünkü bizim sayın Cumhurbaşkanımız'la aramızdaki mesafeyi kimsenin açmaya ne yetkisi, ne hakkı, ne de cüreti olamaz" dedi.
"Abdullah Bey'in basın danışmanının açıklamalarını mı kastediyorsunuz?" şeklindeki soruya karşılık Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tabii o da, bazı köşe yazarlarının yazdıkları da... Oradan başlayan bir süreç. Aslında bu süreç tabii ta işin şeyi, Meclis'teki düzenlemeye dayanıyor. O düzenlemenin daha sonra CHP tarafından Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar ve bu karar üzerinde malum milletvekili bakan arkadaşlarımın yaptığı bazı yorumlar oldu Anayasa Mahkemesi kararı üzerinde ki bu bir hukuku tespittir, hukuki bir yaklaşımdır, yorumdur, bu var ama daha sonra bu tekrar işte basın müşaviri arkadaşın, ki böyle bir şeye onun girmesi bir defa yani ne hakkınadır, ne haddinedir. En azından bir memurdur, böyle bir şeye o giremez. Kaldı ki biz Cumhurbaşkanımız'la aramızdaki şeyi biz kendi aramızda hallederiz zaten. Yani Cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana olsun, önceki dönemlerde olsun, kendileri Başbakan'ken ben milletvekili seçildikten sonra bana görevin devredilmesi olsun, kendilerinin Cumhurbaşkanlığı'na geliş süreçleri olsun, bunlar Türkiye demokrasisinde görülmemiş şeylerdir.
Biz bu iki kardeşlik hukukunun ötesindeki fiili durumları, hukuki durumları birlikte yaşadık zaten, ispat ettik. Kimse kalkıp bizden yeniden bunun ispatını filan beklemesin. Ha şimdi bu 2 yıllık süreçte de biz yatıp kalkıp bununla uğraşacak değiliz. Bizim şimdi yatıp kalkıp yapacağımız tek şey var; 2012'yi nasıl daha başarılı geçireceğiz, 2013'ü daha başarılı nasıl geçireceğiz, 2014 seçimlerine nasıl gireceğiz."
Yerel seçimlerle ilgili olarak aynı yıl içerisinde iki seçimin sıkıntılı olabileceğini söylediklerini anımsatan Erdoğan, "Eğer muhalefetle arkadaşlarım görüşecekler, muhalefet de kabul ederse Eylül, Ekim, Kasım, buralara yerel seçimi alabiliriz, ama bunun müşterek kararını birlikte vermek suretiyle alabiliriz dedik. Şimdi sayın Bahçeli'nin yaptığı bir açıklamayı duydum. Mesela Sayın Bahçeli, Meclis açıldıktan sonra görüşmek suretiyle bunları, yani kendileri Kasım, (6 ay önceye çekilmesi) oraya çekilmesi konusunu, böyle bir olumlu yaklaşım gördük. Bu konu oturulur, konuşulur, hakikaten mutabakatımız da olması halinde olmaması için hiç bir sebep yok. Sadece daha sağlıklı bir seçim yılı yaşayalım diye böyle bir teklif gündeme gelmiştir. Olayın aslı budur ve asla Cumhurbaşkanımız'la ilgili bizim aramızdaki hukuku kimsenin bozmaya yetkisi yoktur, haddi de de yoktur ve buradan kimseye de ekmek çıkmaz, yani boşu boşuna uğraşmasınlar" diye konuştu.
Başbuğ'un tutuklu yargılanması
Başbuğ'un tutuklu yargılanması
Erdoğan, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un tutuklu yargılanmasına ilişkin, şunları ifade etti:
"İlker paşamızla alakalı olarak ben yapılan benzetmeleri ve yakıştırmaları asla doğru bulmuyorum. Yani bir örgüt elemanıymış, bir örgütün mensubuymuş gibi bu tür yaklaşımları kesinlikle çok çok çirkin buluyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri'nde Genelkurmay Başkanlığı makamına gelmiş bir insan için bu tür bir yakıştırmanın, bu tür bir benzetmenin doğru olmadığını ve insaf dışı olduğunu kesinlikle düşünüyorum. Daha önce de söyledim tutuklu yargılanmasını dahi yargıda olmasına rağmen söylüyorum doğru bulmuyorum, tutuksuz yargılanmasından yana olduğumu da daha başta söyledim."
Kuzey Irak'la ilişkiler
Kuzey Irak'la ilişkiler
Başbakan Erdoğan, "Hükümetinize yönelik eleştirilerden bir tanesi de 'Suriye'nin kuzeyinin terör örgütü yahut yandaşlarının etki alanına girmesinden sonra hem Irak hem Suriye'nin kuzeyi Türkiye'ye artık düşman bir bölge oldu, hükümet bunu öngöremedi' diye. Böyle bir şey söz konusu mu" sorunu yanıtlarken, "Kuzey Irak yerel yönetimi, Türkiye'ye düşman olduysa peki bizim bu kadar ticari ilişkilerimiz, siyasi ilişkilerimiz Kuzey Irak Yerel Yönetimi ile niye bu kadar fazla?" diye sordu.
Türkiye'nin şu anda bölgede en yoğun dış ticaret hacminin Kuzey Irak Yerel Yönetimi ile sahip olduğunu belirten Erdoğan, "Çok ciddi rakamlardadır. Buradan olaya yatırımlar olduğu gibi, alt yapı-üst yapı noktasında çalışmaları orada Türk firmaları ağırlıklı bir şekilde yürütüyorlar. Siyasi noktada ise bizim onlarla olan görüşmelerde arkadaşlarımız anında görüşmeleri yaparlar. Çağırırlar, onlar gelirler buraya, görüşmeler yapılır, vesaire. Enerji noktasında müşterek olarak olarak atılan adımlar çok çok önemli" diye konuştu.
"Zaten Maliki'yi de bu rahatsız ediyor herhalde" denilmesi üzerine de Erdoğan, "Bu onu ciddi manada rahatsız ediyor" ifadesini kullandı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü Anayasa'ya göre merkezi yönetimin bu noktada tabii kontrolünde olması lazım. Kuzey Irak Yerel Yönetimi de diyor ki 'Hayır ben şu anda anayasaya uygun olarak işlerimi yapıyorum' diyor. O anayasaya uygun olarak işlerimi yapıyorum dediğine göre, bizim de ona saygı duymamız gerekir. Sen kalkar da Kuzey Irak Yerel Yönetimi'ne petrol ürünlerini vermezsen, o da başının çaresine bakacaktır. 'Kim bana petrol ürünlerini verir bu bölgede? Türkiye verir'. Türkiye olarak biz de diyoruz ki, 'biz sana petrol ürünlerini veririz kardeşim' diyoruz. Benzin mi? Benzin. Mazot mu? Mazot. Jet yakıtı mı? Jet yakıtı, veririz diyoruz. Ve yapılan da bu. Bunu yapıyoruz ve yapacağız.
Gelelim, Suriye'ye. Suriye noktasında, özellikle kuzeyde mevcut gelişmeler noktasında söylüyorum, buradaki söylenen şeyler sadece hayali bazı haritalardır. Bu hayali haritalara bizim göz yummamız mümkün değil. Burada ne var şu anda? Bir tarafta malum Haseki, Kamışlı o bölgedeki tablo var, öbür tarafta Afrin'deki bir tablo var. Ama ortada bakıyorsunuz Halep'le şöyle sınıra kadar olan bölgede Araplar var, Türkmenler var. Burada da böyle bir durum var. Şimdi muhalif güçler ne diyor? 'Biz burada asla böyle bir yapılanmaya müsaade etmeyiz. Gerekirse onlarla da mücadeleye başlarız' diyor. Burada şimdi neyi ilan ediyorsun? 'Bunu ilan ettik' diyorsun. Böyle bir şey söz konusu değil. Tabii burada Esed aslında buraları oralara bırakarak terk etmiş gibi görünüyor ama Kamışlı ve Haseki'de şu anda Esed'in ordusu, askeri var. Oradan tamamen sıyrılmış, çıkmış değil. O bakımdan öyle çok rahat kararı verilmiş veya verilecek bir şey değil."
Başbakan Erdoğan, "Bunda Suriye muhalefetinin de sorumluluğu yok mu? Suriye Ulusal Konseyi'nde PYD dışı Kürt unsurlar en azından temsil edilebilirdi" denilmesi üzerine de "var" ifadesini kullanarak, "Suriye Ulusal Konseyi'nin başında bir Kürt'ün olması, bu çok önemli bir karar. Bu kararı, bu Ulusal Konsey verebilmişse ve bir Kürt arkadaşlarını, kardeşlerini getirip de bu konseyin başına koyabilmişlerse bu çok ciddi bir özveridir" dedi.
Esed finali oynuyor
Esed finali oynuyor
Erdoğan, "Şu anda Esed'in artık son zamanlarına gelindiğini söyleyebilir miyiz" sorusu üzerine ise şunları söyledi:
"Şu andaki görüntü o. Biliyorsunuz, İstanbul Türkiye için ne ise Halep Suriye için odur. Ankara Türkiye için ne ise Şam Suriye için odur. Yani biri siyasi merkez, birisi ticari merkezdir. Bu ticari merkezde Halep de şu anda aldığımız haberlere göre Esed yönetimi bir yığma gayreti içerisinde. Fakat muhalif güçler özellikle kırsaldan kuşatma noktasında çok başarılılar. Çok ciddi bir bölümü onların kontrolü, onların hakimiyeti altında. Zannediyorum ki artık finali oynuyorlar. Durum bu. Her geçen gün Esed'in sonu daha da yaklaşıyor diye inanıyorum."
"Final" ifadesini kullandığı hatırlatılarak, "birkaç hafta, birkaç ay mı?" denilmesi üzerine ise Erdoğan, "Tabii gün vermek falan mümkün değil. Mesela Birleşmiş Milletler'de şu anda genel kurulda 133 ülkenin Esed'in aleyhine vermiş olduğu karar ve 30 küsur ülkenin çekimser kalması ki bunların içinde malum Rusya'da çekimser kaldı, bunlar önemli gelişmeler" karşılığını verdi.
Obama'nın sopalı fotoğrafı
Obama'nın sopalı fotoğrafı
ABD Başkanı Barack Obama'nın kendisiyle telefon görüşmesi yaparken çekilen fotoğrafıyla ilgili yorumların hatırlatılıp değerlendirmesinin sorulması üzerine de Erdoğan, şunları söyledi:
"Ben tabii Sayın Obama'nın o konuşmamız esnasında hangi pozisyonda olduğun, neyle, nasıl konuştuğunu bilemem. Ben o fotoğrafın ne denli doğru olduğunu da bilemem. Çünkü benim karşımda gerek Oval Ofis'te gerek diğer zamanlarda gördüğüm Sayın Obama gayet saygılı ve bu saygısını bizden hiçbir zaman eksik etmemiş olan bir dostumdur, bir arkadaşımdır. Bu noktada ben o medyadaki yorumlara, o komik bazı yapılan şeylere falan da pek iltifat etmiyorum. Çünkü ben baş başa tanıdığım Obama'yı konuşuyorum. O Obama da benim karşımda ciddidir, duruşuyla saygılıdır, saygındır."
Vekil oğlunun 'teşhis skandalı'
Vekil oğlunun 'teşhis skandalı'
Hatay'da bir milletvekili çocuğunun karşısında sıraya geçirilen polislerle yüzleştirilmesi olayını da yorunmlayan Başbakan, şu ifadeleri kullandı:
"Bu olayın iki boyutu var. Birincisi, benim gençlik kolları başkanımın oradaki kantinde çalışması yanlıştır. Çalışmaması gerekirdi. İkincisi, vekil oğlunun oraya gitmesi, orada bir tartaklanma olayını yaşanması söz konusu maalesef.
Polislerin, vekil oğlunun karşısına bu şekilde çıkarılmaları yanlış bir olay. Bir tespit gerekecekse şikayetçinin onları görmesi, ancak onların görmemesi gerekir. Burada ilginç bir düzenleme yapılıyor.
Bu tezgahın içerisinde maalesef CHP vekili var ve içeriden servis yapanlar var. Oradaki emniyet müdürü durumu iyi yönetememiş. Tablo üzüntü vericidir ve içişleri ile adalet bakanlarıma gerekli talimatları verdim. Çalışmalar yapılıyor ve gerekli karar verilecek."
Polis müdürü Sedat Selim Ay hakkındaki işkence iddiaları
Erdoğan, emniyetteki atamayla ilgili haberlere ilişkin soruyu şu şekilde cevapladı:
"Bu arkadaşla ilgili yapılan spekülasyonlar üzerine içişleri bakanlığından bütün dosyalar ve AİHM kararları önüme geldi. Bu arkadaş suçlu olarak görünmüyor, hakkında mahkumiyet kararı yok.
Bu yargısız infazdır. Yargıya gitmiş ve verilen kararlar ortada. Hüküm, delileriyle ortaya konulmadıktan sonra bir insana suçlusun diyemezsiniz. Aradan 14 yıl geçmiş, bu sürede yazı yazmayablar; hele hele Diyarbakır gibi bir ilde görev yapan bu arkadaşımızla ilgili yazmayanlar, İstanbul’a gelince niye rahatsız oldular bunu sormak lazım. Aradan 14 yıl geçiyor ve şimdi ortaya çıkıyor. Dosyaya baktım; ne hüküm var ne de AİHM aleyhinde karar vermiş.
Asıl işkence burada başlıyor. Bazı medya grupları, bazı köşe yazarları yazdı diye terörle mücadele etmiş bir arkadaşımızı onlara yedirmeyiz.
(Gerçekten işkenceci olduğuna inanırsanız...) Olur mu ya, orada değil meslekte tutmayız.
Çok ilginçtir, ismi geçen bayan terör örgütünün bir mensubu. Ve kendisi pişmanlıktan istifade ediyor... Sonra işkenceyle ortaya çıkyor. Ciddi tezgahlar var burada. Terör örgütü mensubu olan biri ve teröriste karşı benim polis müdürümü yemeye kalkıyorlar. Kusura bakmasınlar yedirmeyiz..."
Bu konularda ilginizi çekebilir