Başbakan, Akil İnsanlar Heyeti ile buluşuyor

Çözüm süreci kapsamında önemli rol oynayan Akil İnsanlar Heyeti üyeleri, Başbakan Davutoğlu ile pazar günü buluşacak

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Çözüm süreci kapsamında önemli rol oynayan Akil İnsanlar Heyeti üyeleri, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile 19 Ekim Pazar günü saat 12.00'de Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde gerçekleştirilecekleri toplantıda, süreçte gelinen noktayı değerlendirecek. 

Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı Can Paker, çözüm sürecinin olumlu bir şekilde sonuçlanması için verilecek her türlü göreve hazır olduklarını söyledi. 

Geçen hafta meydana gelen olayların ardından heyetteki bazı kişilerle bir araya geldiklerini belirten Paker, "Kendimizi sorumlu hissettiğimiz için bu toplantıyı gerçekleştirdik. Anadolu'da dolaşırken topluma barışın önemini ve gerekliliğini anlattık. Bu ziyaretlerimizde toplum bize sürecin izlenmesi görevini verdi. Biz de bunu sorumluluk olarak gördük" dedi. 

Paker, akil insanlar olarak çözüm sürecinde toplumun temsilcisi olarak yer aldıklarını dile getirdi.  

"Bu süreçte her türlü göreve hazırız" diyen Paker, sözlerini şöyle tamamladı: 

"Bu süreçte yer alan bütün siyasi aktörlerle temas etmeye, yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmaya ve toplumun isteklerini onlara aktarmaya hazırız. Başka bir siyasi aktör olan Abdullah Öcalan dahil tüm siyasi aktörlerle görüşebiliriz. 

Çözümün sağlanabilmesi için tüm aktörlerin bir paydada toplanması gerekiyor. Bizler de toplumdan aldığımız görüşler doğrultusunda sürece fayda sağlamaya çalışıyoruz. Bu süreçte toplumun temsilcisi olarak katkıda bulunmak istiyoruz." 

Yılmaz Ensaroğlu: Çözüm sürecinde en büyük problem güven eksikliği 

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı Yılmaz Ensaroğlu da hükümetin ülkenin farklı yerlerinde yaşayan ve çalışan, farklı siyasi, felsefi ve dini eğilimleri olan, böylesine çeşitlilik arz eden bir grupla biraraya gelip konuşmasının önemli ve anlamlı olduğunu söyledi. 

Akil İnsanlar Heyetinde yer alanlarla bir araya gelinmesinin hükümetin farklı seslere kulak vermesi ve onlarla bu konuyu son gelişmeler ışığında değerlendirmesi demek olduğunu anlatan Ensaroğlu, Akil İnsanlar Heyetinde yer alanların az 3 ay boyunca ülkenin değişik yerlerine gittiğini ve toplumla doğrudan sorunu konuşup tartıştığını, toplumun nabzını tuttuğunu belirtti. 

"Ondan sonra bu üstümüze bir damga gibi adeta yapıştı kaldı. Herkes bir kriz çıktığı anda 'akil insanlar nerede' diye soruyordu. Bu nedenle arkadaşlarımız kendi aralarında bir araya gelerek gördükleri toplumsal baskı nedeniyle girişimlerde bulunmayı düşünüp harekete geçiyorlardı" diyen Ensaroğlu, hükümetin doğrudan görüşmesinin son derece olumlu olduğunu vurguladı. 

Toplantının sürece olumlu katkı sağlamasını umduğunu dile getiren Ensaroğlu, çözüm sürecinin masadan hiç kalkmadığını, hükümetin ve Kürt siyasi aktörlerin hep masasında olduğunu anlattı. 

"Ama tüm olan biten gösteriyor ki bu sürecin daha sıkı, yüksek bir motivasyonla büyütülmesi ve yürütülmesi gerekiyor. Taraflar arasında sürece dahil edilmesi gerekenlerin kişi ve kuruluşlarla iletişimin daha yoğun olması lazım" diyen Ensaroğlu, çözüm sürecinde en büyük problemin güven eksikliği olduğunu söyledi. 

"Tarafların karşılıklı birbirini suçlaması bizi bir yere götürmüyor" 

Güven eksikliğinin son olayların daha da kötü bir biçimde derinleştirdiğini ifade eden Ensaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı: 

"Bunun bir an önce sarılması gerekiyor. Gençlerin çıkıp kendi hegemonyalarını kurup, egemenlik göstergesi olan işlere işlemlere başvurması, son olaylar üzerine hükümetin güvenlik tedbirlerini artırmak için düzenlemelere girişmesi aslında olumsuz rahatsız edici gelişmeler. Son olaylar üzerine kimsenin bunlara karşı çıkacak mecali yok adeta. Oysa bu düzenlemeler özgürlüklerimizin biraz daha kısıtlanmasına yol açabilir. Hükümetin güvenlik tedbirlerini alırken, kamu güvenliğini sağlayacağım derken insan hakları ve demokrasi açısından bizi geriye götürecek düzenlemelere girmekten uzak durması lazım. Bu güvenlikçi güvenlik önlemleri alırken özgürlük ve çözüm sürecine ilişkin duyarlılığı sürdürmesi gerekiyor. Herkesin bir kere karşı tarafın yerine kendisini koyarak 'biz nerede yanlış yaptık, bundan sonra ne yapmalıyız' diye sürekli sorması gerekiyor. Yoksa tarafların karşılıklı birbirini suçlaması bizi bir yere götürmüyor." 

Kezban Hatemi: Görüşmenin içeriği çözüm süreci 

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Grubu Başkan Vekili Kezban Hatemi ise pazar günü yapacakları görüşmenin içeriğinin çözüm süreci olduğunu belirterek, bundan sonra çözüm ve barışın devamının sağlanması gerektiğini dile getirdi. 

Sekteye uğratmak, engelleme gibi girişimlerin olacağını, bunun işin tabiatında bulunduğunu anlatan Hatemi, örneklerinin de yaşandığını, İrlanda'da çok kez barışı engellemek ve barışa sekte vurmak için bu tip olayların yaşandığını anımsattı. 

Önemli olanın süreci diyalog yöntemiyle sürdürebilmek olduğunu dikkati çeken Hatemi, şöyle devam etti: 

"Yörenin kanaat önderleriyle bu olayı sakin ve soğukkanlı tutmak lazım. Hafta sonu Diyarbakır'daydım. HÜDA PAR ve HDP yetkilileri ile görüştüm. Yörenin kanaat önderleriyle toplantılarda biraraya geldim. Yörenin kanaat önderleri de devrede. Halk çok derece rahatsız. Asla olanları tasvip etmiyor. Barıştan yana ve kan dökülmesini istemiyor. Artık çözüm sürecinin kesintisi olmaz. Liderler sus bile dese halk artık orada değil. Bundan sonra tarafların oturup çözüm sürecinden barıştan ne anladıklarını sağlıklı bir şekilde açık ve net bir şekilde ortaya koyması gerekiyor." 

Aklın, sağduyunun olması, dünyadaki örneklerin de dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Hatemi, 1980 yılında İrlanda'da başlayan sürecin 1996 yılında mecliste kanun çıkarılırken metroda bombaların patladığını, bunlardan ders alınması gerektiğini aktardı. 

Hatemi, "Biz patlatmayalım. Çünkü sadece insanımız ölüyor ve Kürt kardeşlerimiz ölüyor. Dolaysıyla bu acıları insanlara yaşatmaya seviyesiz siyasetçilerin hakkı yoktur. Barış dilinin iyi kullanılması, Öcalan'ın biraz daha direkt ve aracısız konuşmasının temini, daha çok irtibat, Kandil ile irtibat bütün bunlar masamıza yatırıldı. Pazar günü de bunları konuşacağız" ifadelerini kullandı.  

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Grubunda yer alan Ahmet Faruk Ünsal da çözüm sürecinin bir şekle en azından kamuoyunun önünde bağlanmaması ve Suriye'nin Kobani (Ayn el Arap) kentinde yaşanan gelişmelerin artık somut adım atılması gerekliliğini açıkça ortaya koyduğunu söyledi. 

"Bu adımı akil adamlar heyetleriyle görüşmenin çok önemli ve değerli buluyorum.  Çözüm sürecinin bir bağımsız kurul tarafından gözlemlenmesi gerekiyor. Hakem heyet vasfına sahip olanlar akil insanlar heyetinden de çıkarılabilir. Taraflar hata yapabilir, tutulması gereken sözleri yerine getiremeyebilir" diyen Ünsal, bunun gözlenmesi gerektiğini bildirdi. 

Tarık Çelenk: Kamuoyunun beklentilerini Davutoğlu'na ileteceğiz

Akdeniz Bölgesi Grubu Sekreteri Tarık Çelenk ise ülkede ve bölgede yaşanan gelişmelerin, olayların çözüm sürecine etkilerinin değerlendirilmesi amacıyla "Çözüm Sürecine Sivil Katkı" başlıklı bir toplantı yaptıklarını ve toplantıda Başbakan Ahmet Davutoğlu'ndan randevu alınması yönünde karar çıktığını belirtti.  

Bu doğrultuda pazar günü Başbakan Davutoğlu ile görüşeceklerini söyleyen Çelenk, toplantıda çözüm sürecinde gelinen gelişmeleri aktaracaklarını ifade etti. Kamuoyunun beklentilerini Başbakan Davutoğlu'na ileteceklerini dile getiren Çelenk, "Çözüm sürecinde sivil toplumun nasıl devreye gireceği, hükümetin bu konuda nasıl bir köprü kuracağı, sivil topluma nasıl katkı sağlayacağı konusunda görüş alışverişinde bulunacağız" dedi.  

Çelenk, toplumsal bir kırılganlık yaşandığını söyledi. Kandil için sivil bir inisiyatif oluşturulması gerektiğine işaret eden Çelenk, sivil inisiyatifin Kandil, Abdullah Öcalan ve Ankara ile görüşmesi gerektiğini bildirdi.  

Bu konularda ilginizi çekebilir