”Bankaların stratejileri krizi derinleştirdi”

Maliye Bakanı Şimşek, "ortalık toz dumanken, bankaların tipik reaksiyonu gösterip çok temkinli bir patikada işlerini yürüttüğünü" söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bankaların kriz dönemindeki stratejilerinin, reaksiyonlarının, krizin Türkiye'ye yansımasını sınırlamadığını belirterek, "Hatta belki de derinleştirdi" dedi.

Şimşek, TİM Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada, dünya ekonomisinin krizden hızlı şekilde çıkmaya başladığını vurgulayarak, ABD'de güçlü büyüme sinyallerine rağmen, uzun dönemli faizlerin çok düşük seviyede seyrediyor olmasının ümit verici olduğunu ifade etti.

Şu anda dünyadaki tasarrufların global yatırımlara oranla daha yüksek seyrettiğinin söyleyebileceğine değinen Şimşek, AB'deki olumlu gelişmelere işaret ederek, Yunanistan gibi bazı ülkelerde ortaya çıkan sıkıntıların Avrupa çapında sıkıntıya yol açmamasının olumlu olduğunu belirtti.

Şimşek, para politikası, maliye politikası desteklerinin hangi zamanlamayla geriye alınacağının önemine dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Muhtemelen faiz indirimleri çok daha yavaş şekilde geriye alınacak. Gerçi gelişmekte olan ülkelerde faiz artışlar başladı ama gelişmiş ülkelerde bu daha tedrici olacak. Bu da olumlu. Yapılan bazı çalışmalar, faiz indirimlerinin 2012'ye kadar bile tekrar geriye alınamayacağına, 2008 sonrasında gündeme gelen faiz indirimlerinin 2012'ye kadar kısmen de olsa devam edebileceği yönünde fikirler var. Tabii ki bu dünya ekonomisi açısından olumlu."

İşgücü piyasasındaki kötüleşmenin durduğunun görüldüğünü, 2010 yılının ikinci yarısından itibaren muhtemelen iyileşme ortaya çıkacağını dile getiren Şimşek, dünya ekonomisine ilişkin genel görünüme bakıldığında, artıların eksilerden fazla olduğunun, büyümede beklenenden daha hızlı bir toparlanma görüldüğünü söyledi.

Faizlerin tek hanede tutulması

Bakan Şimşek, Türkiye ekonomisinde dördüncü çeyreğe ait göstergelerin, Türkiye'nin son çeyrekte güçlü büyüme performansı ortaya koyduğuna işaret ettiğini, son birkaç aya bakıldığında, hemen hemen bütün göstergelerde iyileşmenin söz konusu olduğunu ve bunun güçlü büyümeye işaret ettiğini belirtti.

İhracatta, kapasite kullanım oranlarında geçen yıla göre toparlanma, sanayi üretiminde toparlanmanın, gerek 2009'un dördüncü çeyreği ve bu yılın ilk çeyreğine ilişkin büyüme rakamlarının güçlü çıkacağını gösterdiğini kaydeden Şimşek, Türkiye'deki büyüme sinyallerinin kalıcılığı konusunda iyimser olduğunu ifade etti.

Türkiye'nin bunu sağlayacak koşullara sahip bulunduğunun altını çizerek, kriz döneminde Türkiye'de bankacılık sektörünün krizin etkilerini sınırlamada fazla bir rol oynamadığını kaydeden Şimşek, şöyle devam etti:

"Ortalık toz dumanken, bankalar tipik reaksiyonu gösterip çok temkinli bir patikada işlerini yürüttü. Bu tabii ki krizin etkilerinin Türkiye'ye yansımasını sınırlamadı, hatta belki de derinleştirdi. Ama faizlerin geldiği noktayı düşünürsek, tek haneli faizler var Türkiye'de, ilk defa. Liberal, açık piyasa ekonomisine geçtiğimizden bu yana ilk defa, suni olmadan piyasa tarafından belirlenen tek haneli bir faiz dönemindeyiz. Bankaların bilançoları güçlü. Kamu sektörü borçlanma ihtiyacını azaltıyor. Bu üç ifademi yan yana koyun. Bankalarda sermaye oldukça güçlü, dolayısıyla kredi verme imkanları oldukça fazla. Sermaye yeterlilik oranı yüzde 20'nin üzerinde, likidite durumları iyi, varlık kaliteleri iyi, karlılıkları yüksek. Ellerinde imkan var. Hazine, kamu sektörü olarak biz borçlanma ihtiyacımızı aşağı çekiyoruz. Öte yandan da faizler, mesela Hazine'nin borçlanma faizlerine baktığımız zaman, vadesine göre değişiyor ama 1 yıl ile 10 yıl arasındaki vadelere baktığınızda faizler, aşağı yukarı yüzde 7 ile 11 arasında değişiyor. Peki, bankacılık sektörü reel ekonomiyi desteklemeyecek de ne yapacak? Bence fazla da bir seçenekleri de yok. Onun için ben, o konuda iyimserim. Hem destekleyecek kapasiteleri var, potansiyelleri var, hem de desteklemeleri için gerekli makro ekonomik ortam ve koşullar var. Hatta bu koşullar onları zorlayacak. Bu konuda ben oldukça rahatım."

Faizlerin tek haneye düşmesinin sadece bilanço dinamikleri anlamında etkisi olmayacağına değinen Şimşek, bunun, tüketicilerin, hane halkının, mevcut borçlarını geri ödemelerinde, yeni borçlanma imkanları konusunda destek sağladığını anlattı.

Şimşek, faizleri tek hanede tutulabilirse, üreticilere destek sağlanacağını vurgulayarak, "Çünkü faizleri tek hanede tutarsak, gerek tüketimi teşvik etmiş olacağız, gerekse yatırımları teşvik etmiş olacağız ve bu bütün olarak ülkenin kalkınmasında refah seviyesinin yükselmesinde büyük bir katkısı olur" dedi.

"Vergi tabanını genişletiyoruz"

Şimşek, Türkiye'nin telekomünikasyon ve ulaştırma altyapısı alanında önemli gelişmeler katettiğini anımsatarak, ''Diyebilirsiniz ki, akaryakıt gibi konular aklınıza gelebilir, fakat şöyle bir husus var, tabii ki gönül ister ki bu vergiler daha düşük olsun. O yönde de çabalarımız olacak önümüzdeki dönemde. Ama bir şartla o da şu, biz şu anda ortaya koyduğumuz vizyon ve tedbirlerle vergi tabanını genişletiyoruz'' dedi. Gelir İdaresinin bunun için son dönemde epey bir çaba harcadığını, birkaç hafta önce kira gelirlerini beyan etmeleri için 50 bin kişiye mektup gönderdiğini söyledi.

"Vergiler yüksek değil"

Vergi konusuna da değinen Bakan Şimşek, şunları ifade etti:

''Şehir efsaneleri var, 'Türkiye'de vergi yükü çok ağır' diye. Aslında iddia edildiği gibi ağır değil. Bazı ürünlerde tabii ki vergi oranları yüksek, örneğin iletişimde, akaryakıtta, bazı ürünlerde, otomotiv alanında kısmen yüksek. Ama size bir rakam vereyim. Türkiye OECD ülkeleri arasında yüzde 24,2'lik oranıyla biliyorsunuz OECD'de 30 tane ülke var, vergi yükü açısından baktığınız zaman Türkiye 30 ülke içinde 29. sırada ve vergi yükü de yüzde 24,2. Dolayısıyla iddia edildiği gibi ne gelir vergisinde ne kurumlar vergisinde vergiler yüksek değil. Vergilerin yüksek olduğu alanlar yok mu? İstihdam üzerinde vergi yükü yüksek. 2002 yılında istihdam üzerindeki vergi yükü yüzde 42,7'ydi. OECD ülkeleri arasında en yüksek vergi yükü sıralamasında 2. sıradaydı. 2009'da bu oran yüzde 36,2'ye düştü ve 7 basamak geriledik şu anda 9. sıradayız. Tabii ki biz bu alanda da ortalamayı yakalamak isteriz. Asgari ücretin büyük bir kısmını vergi dışı bıraktık.

Bunun yanında başka şeyler de düşünülebilir belki ama bunların hepsi imkan meseleleridir. İmkanınız yokken lehte sektörel vergi düzenlemeleri veya başka düzenlemeler yaptığınız zaman bu açık bir şekilde borçlanma gereğini artırır. Bu da zamanla faizi artırır. Faizin artması Türkiye için büyük bir handikap olur. Bu nedenle bu konularda daha temkinli ve imkanlar çerçevesinde hareket etmek durumundayız. Biz aslında sorunu biliyoruz, çözümler de belli. Çözüm vergi tabanını genişletmektir. Vergi tabanı genişletilir ve kamu sektörünün harcamaları sınırlı tutulursa o zaman genişleyen vergi tabanından elde edilen imkanı sizin hizmetinize sunulur.''

"Gündemimizde vergi indirimi yok"

Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şimşek, vergi tabanını genişletmede başarılı olunması, yeni olanaklar oluşması durumunda bunu üreticiye yansıtacaklarını söylediğini hatırlatan Şimşek, "Kayıt dışını azalttığımız ölçüde, vergi tabanını genişlettiğimiz ölçüde, bütçe imkanları ölçüsünde tabii ki önümüzdeki dönemlerde, arz yönlü yani üreticimizin üzerindeki yükleri azaltacak şekilde bir yaklaşıma gireriz. Ama şu an itibariyle, gündemimizde hiçbir vergi indirimi, sektörel veya başka türlü vergi indirimi yok" dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir