Bankaların kar kaybı 4 milyar TL'yi bulacak
TBB Genel Sekreteri Keskin, alınan önlemlerin Türkiye bankacılık sektörünün 2011 yılı karına olan etkisinin 4 milyarı bulacağını söyledi.
Ece CEYHUN
NEVŞEHİR - Türkiye Bankalar Birliği Genel Sekreteri Ekrem Keskin, TCMB'nin zorunlu karşılıklardaki artış kararının bankacılık sistemine maliyet etkisinin 150 baz puan olduğunu ve bunun 120 baz puanın ise zorunlu karşılıklara faiz ödenmemesinden kaynaklandığını söyledi.
Keskin, zorunlu karşılıklara yeniden faiz ödenmesini talep ettiklerini de belirtti. Merkez Bankası zorunlu karşılıklara 1 Ekim'den beri faiz ödemesi yapmıyor. Keskin, son kararlarla beraber sektörün kârlılığında, daha önce yüzde 15 olarak hesapladıkları kâr hacmindeki azalmanın, bu koşullar altında yüzde 20'nin üzerinde olmasını ve kârlarda 4 milyar liranın üzerinde bir kaybın olmasını beklediklerini de ifade etti.
TBB'nin "Çok Yaşa Bebek" projesi kapsamında Nevşehir'de düzenlenen toplantıda sektöre ilişkin değerlendirmeler yapan Keskin, bankaların henüz bu maliyet artışlarını yansıtmadığını kaydederek "Aracılık maliyetlerinin artması nedeniyle ürün ve hizmetlerin fiyatlarının değişmesini bekliyoruz. Faiz oranlarında düşüş durdu, yukarı yönlü baskı başladı. Kredi faizlerinde şu ana kadar 30-40 baz puanlık artış var. Bankalar tamamını henüz yansıtmadı. Geri kalanın yansımasını nisan ayının ikinci yarısı ya da mayıs başı gibi bekliyoruz" dedi.
Bankacılık sektöründe alınan önlemlerin de etkisiyle kredilerde büyümenin hız kestiğinin görüldüğünü ancak ikinci yarıda bunu daha da net görüleceğini belirten Keskin, kredilerdeki büyüme hızına bakılırken, ithalatı ya da cari açığı daha fazla etkileyen kredilerde konsantrasyonun artırılabileceğine dikkat çekerek şöyle konuştu: "Yüzde 25'lik kredi büyümesini bankalar yönetmekte zorlandıklarını düşünüyor.
Örneğin büyük santral kredileri, proje kredileri bu kapsamdan ayrıştırılabilir mi? Bununla ilgili TBB olarak ekonomi yönetiminden bir talebimiz oldu. Devlet Bakanı Ali Babacan ile yapılan toplantıda kredilerdeki büyüme hızının tüm kredilerde değil de ithalatı ya da cari açığı daha fazla etkileyen kredilerde konsantrasyonun artırılabileceği gündeme geldi. Rekabeti artırıcı, ihracat kredileri veya döviz kazandırıcı sektörlere açılan krediler farklı değerlendirilebilir. Bunu Sayın Babacan da olumlu değerlendirdi. Biz bunu bankalar arasında değerlendiriyoruz. Üyelerden görüş alıyoruz. Onların bu değerlendirmesini yönetim kurulunda görüşeceğiz."
Keskin açık piyasa işlemeleri (APİ) yoluyla TCMB'nin piyasaya para verdiğini, ama zorunlu karşılıklarla daha fazlasını çektiğini belirterek "8 Nisan verilerine göre 34 milyar TL APİ işlemleri yoluyla verilmiş, bankacılık sisteminden çekilen para ise yine bu tarih itibariyle 52 milyar TL. Bu da bankacılık sisteminin likidite açısından MB'ye bağımlılığını artırdı" diye konuştu.
İmkanı olan kurumlar yurtdışından borçlanıyor
Yılın ilk 3 ayında bankacılık sektöründe kredilerin yüzde 7 büyüdüğünü ifade eden Keskin, bu büyümede ilk çeyrek sonunda bankaların bilançolarını büyütmeleri ile ilgili aldıkları kararların da etkisi olduğunu belirterek, 6 Nisan tarihi itibari ile yıl sonuna göre kredilerde 5 milyar liralık bir azalmanın olduğuna dikkat çekti. Keskin, kredilerde büyümenin hız kestiğinin altını çizerek, "Yavaşladı demek için daha somut bilgiye ihtiyaç var" dedi.
En hızlı büyümenin KOBİ kredilerinde olduğunu ifade eden Keskin (Şubat itibariyle yıllık %55), tüketici kredilerinde ise Mart sonu itibariyle yüzde 45 büyüme olduğunu ifade etti. Keskin, büyük ölçekli firmaların ise artan faizlere duyarlı davranıp yurtdışından borçlanmaya gitme yolunu seçtiğini belirterek "Aracılık maliyetlerinin yükseltilmesinin kredibilitesi büyük olan ve yurtdışından borçlanan firmaları TL yerine yurtdışından borçlanmaya götürecek diye korkuyoruz. Finansal sektörün rekabet gücü azalıyor ve içeride aracılık maliyetlerinin yükselttiğiniz andan itibaren pazarı yurtdışına kaptırıyor finansal sektör" diye konuştu.
Sisteminin toplam mevduatının yıl sonuna göre yüzde 2 arttığını belirten Keskin, mevduattaki artış hızının kredilerdeki artış hızının gerisinde kaldığını bunun da bankalar için likidite baskısı yarattığına ve bu nedenle bankaların yurtdışından borçlanmalarının arttığına dikkat çekti.
1 aylık mevduattan 3 aya doğru kayış var
Keskin, mevduatın vade yapısına bakıldığında ise, yıl sonuna göre 1 aylık mevduattan 3 aylık mevduata doğru bir kayış olduğunu ifade etti.
Keskin, 1 aylık mevduatın toplam mevduata oranının yüzde 24'ten yüzde 19.9'a, 3 aylık mevduatın oranının ise yüzde 55'ten yüzde 59.2'ye yükseldiğini bunun da olumlu bir gelişme olduğunu kaydetti. Tasarruf oranının yüzde 12.6 ile 2010'da son 30 yılın en düşük düzeyine gerilediğini de aktaran Keskin, tasarruf açığının da yüzde 6.6 düzeyinde olduğunu ifade etti. Keskin, "Türkiye bu tasarruf açığı ile bu hızda büyürse ileride ciddi problem yaşar. Uzun vadeli yaklaşıma ihtiyaç var" dedi.
Yabancının portföy yatırımında artış var
Keskin, yurtdışı yerleşiklerin menkul kıymet portföyünün büyüdüğünü örneğin DİBS yatırımlarının 2010 Mart döneminde 22 milyar 150 milyon dolar seviyesinden 37 milyar 624 milyon dolar düzeyine yükseldiğine dikkat çekti. Son bir yılda 15 milyar dolarlık giriş olduğunun altını çizen Keskin, portföy yatırımlarının rekor seviyelerde dolaştığını da anlattı.
Zayıf özkaynak problemini 2001'de yaşadık
Bankaların özkaynaklarının yıl sonuna göre hiç değişmediğine dikkat çeken Keskin, "Çünkü özkaynakları destekleyecek kâr artışı yok. Hatta tam tersime kâr azaldı. Eğer finansal sektörde dış şoklar ya da istikrarsızlık olacak ise bunun panzehiri özkaynaklar. Özkaynakların zayıflaması ekonomik şoklara karşı bağışıklığının azalması anlamına gelir. Reel sektörde güçlü özkaynağa sahip olmalı. Özkaynakların zayıflamasının sonuçlarını 2001 yılında biz, 2008 de ise küresel piyasalar çok ağır bedeller ödeyerek öğrendi. Zayıf özkaynaklar herkesin başına bela oluyor" dedi.
Özkaynak kârlılığında azalmanun olduğunu belirten Keskin, şu anda bunun yüzde 16'lar düzeyinde olduğunu, ilk çeyrekte yüzde 12-14 olan tahminlerinin ise yüzde 12-13 'lere gerileyeceğini söyledi.
Gelişmeler 520 bin küçük hissedarı etkiledi
TCMB'nin zorunlu karşılıklarını açıklamaya başladığı Eylül ayından itibaren halka açık bankaların piyasa değerinin 125 milyar dolardan 105 milyar dolara gerilediğini belirten Keskin, "Halka açık bankalarda 520,000 kişi bankacılık sisteminin hisselerini elinde tutuyor. Bu da toplam gerçek kişi hisse senedi yatırımcısının yarısından fazla. Bu süreçten etkilenmiş durumda. Dolayısıyla bankaların piyasa değerindeki düşüş piyasaların alınan önlemlerin bankalar üzerindeki etkisini yansıtması açısından önemli. En çarpıcı etki burada" dedi.
Keskin ekonomi yönetiminin son düzenlemelerinin bankacılık sektörüne olan yabancı ilgisine etkisi konusundaki değerlendirmesinde ise şunları söyledi: "Uluslararası yatırımcıların Türkiye'ye ilgisinin azalacağını düşünmüyorum. Finansal sektöre ilgi devam edecek. Kısa dönemde ilgi azalabilir. Yavaşlayan ekonomiye yabancıların ilgisi her zaman azalabilir. Ama uzun dönemde artabilir. Ama biz bankaların özkaynakların zafiyetinin uğramaması gerektiğini düşünüyoruz. Kârı görmeyen hiçbir yatırımcı hiçbir sektöre yatırım yapmaz."
Esnafla 13 banka el sıkışacak
Türkiye bankalar Birliği'ne üye 13 banka ile Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu tarafından yapılacak protokolün Rekabet Kurulu'na bugün gönderileceğini de kaydeden Keskin, bu bankaların Akbank, Abank, Denizbank, Eurobank Tefken, HSBC, Şekerbank, Tekstilbank, Ziraat bankası, Garanti Bankası, Halk bank, İş Bankası, Vakıfbank ve Yapı Kredi'nin olduğunu kaydetti. Keskin, şimdi kadar yapılan İstanbul ve Anadolu Yaklaşımı gibi kapsamlı yapılandırma projelerinin kanunla yapıldığına dikkat çekerek "Bankalar tamamen gönüllü bir yaklaşımla hareket ediyorlar. Onun için rekabet Kurulu'nun görüşü sorulacak" dedi.