Balyoz avukatları, önerileri değerlendirdi
TBB Başkanı Feyzioğlu'nun yeniden yargılama önerilerine ilişkin değerlendirmede bulunan Balyoz ve Ergenekon davalarının avukatları, Feyzioğlu'nun önerisinin yeterli olmadığını savunuyor
ANKARA - Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu'nun, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasıyla ilgili önerisinin ardından, kamuoyunun yakından takip ettiği Ergenekon, Balyoz, Şike, KCK davasının da arasında bulunduğu yüzlerce davada yeniden yargılamanın gündeme gelip gelmeyeceği tartışılıyor.
Balyoz ve Ergenekon avukatları, Feyzioğlu'nun önerilerini değerlendirdi.
"Balyoz Planı" ve "Ergenekon" davasında bazı sanıklarının avukatı Celal Ülgen, yaptığı açıklamada, TBB Başkanı Feyzioğlu'nun önerisinin olumlu olduğunu, ancak eksik yönleri bulunduğunu söyledi. Özel yetkili mahkemelere ilişkin geçici 2. maddenin kaldırılmasıyla bu mahkemelerdeki işlerin genel mahkemelere devredileceğini belirten Ülgen, "İşler genel yetkili mahkemelere devredildi diyelim; genel yetkili mahkemeler aynı HSYK'ya, aynı yargı iklimine tabi mahkemeler olacak. O nedenle özel yetkili ağır ceza mahkemeleri gibi çalışmayacağını kimse garanti edemez. Aynı o mahkemeler gibi yapabilir" diye konuştu.
Bu yolla çözüme ulaşılamayacağını savunan Ülgen, şöyle devam etti:
"Bu nedenle TBMM'de bir araştırma komisyonu kurulması, Susurluk raporu gibi yargı içine sızmış çetenin yaptıklarının tespit edilmesi gerekir. Bu tespitin üzerine bir takım değişiklikleri kurmak gerekir. Bu süreci uzatmaz. Aksi takdirde, 'kurunun yanında yaş da yanar, bazı suçsuzlar da var' deniliyor. Durum böyle değil. İhbar, deliller, davanın açılması hepsi kurgulanmış. Bu nedenle kökten bir çözüm bulunmalı. Geçici 2. maddenin kaldırılması önerisinden sonra genel yetkili mahkemelere dosya geldiğinde tutukluluk ne olacak, Barolar Birliğinin önerisinde bu yok. Diyelim yeni mahkemede yeniden yargılama başladı, mahkeme 2 yıl sürdü, bu insanlar 2 yıl daha tutuklu mu kalacak? Bunun bir çözüme kavuşması lazım.
Önerim, silahı eline almamış, şiddete bulaşmamış, baskı ve şiddet uygulamamış kişilerin devlet aleyhine işlenen suçlarda yasayla derhal serbest bırakılması. Sadece yurt dışına çıkış yasağı konabilir. Bu kişiler derhal tahliye edilmeli ve bütün işlemler ondan sonra başlamalı. Bunun yasal düzenlemesini yapmak o kadar basit ki. Koşulları var, şiddete başvurmamış, silah eline almamış olacak, KCK'lı kim olursa olsun hepsini kapsayacak"
"Yeni gelecek hakimlerin bu kumpasın içinde olup olmadıklarını nereden bileceğiz?"
Balyoz Planı davasında 18 sanığın avukatı Haluk Pekşen de özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasıyla belirlenen yeni hakimlerin davalara bakmasının öngörüldüğünü hatırlatarak, "Yeni gelecek hakimlerin bu kumpasın içinde olup olmadıklarını nereden bileceğiz" diye sordu.
Özel yetkili mahkemeler yerine genel mahkemelerde karar verilmesi halinde dosyanın yeniden Yargıtay'a geleceğini hatırlatan Pekşen, şöyle devam etti:
"Dosya Yargıtay 9. Ceza Dairesine geldi. Daire, Balyoz Planı davasını oy birliğiyle onamış, niye görüşünü değiştirecek? O halde yapılması gereken bunlar değil. Yapılması gereken, devletin elinde bu davayı tümüyle ortadan kaldıracak belgeler ve bilgiler olduğunu biliyoruz, bunların mahkemeye sunulması. Buna dair bilgiler bize de geliyor. Nerede ne tür dokümantasyonlar var, biliyoruz. Bu dokümantasyonun mahkemeye teslim edilmesiyle bu davanın tüm sonuçları ortadan kaldırılabilir. Ya da Parlamento devreye girer, bu davayı tüm hukuki sonuçlarıyla ortadan kaldırır. Bu kadar basittir. Sadece TSK ile ilgili davalarda bu yapılabilir. Bunun bir kumpas olduğunu, artık TSK'yı bir kumpasa düşürme olduğu konusunda herkes hemfikir"
"Kaos yaratır"
YARSAV Başkanı Murat Arslan da Feyzioğlu'nun teklifinin amacı itibariyle önemli bulduğunu ancak teklifin hukuk açısından uygulanabilirliği olmadığını savundu.
Teklifin "hukuk kaosu" yaratacağını öne süren Arslan, "Kesin hükümle sonuçlanan davalar açısından Yargıtay'a takdir hakkı vermeyecek şekilde kanunla böyle bir düzenleme yapmak ciddi bir kaos çıkarabilir. Kesin hükümle düzenlenen bir yargı kararını yasayla kaldırdığın zaman burada kamu düzenini bozmuş olursun" dedi.
Özel yetkili mahkemelerle ilgili tartışmaların zamanında Devlet Güvenlik Mahkemeleri açısından da yapıldığını hatırlatan Arslan, şunları kaydetti:
"Kesin hükümle sonuçlanmış davalara bu şekilde müdahale edersen geçmişe doğru hepsine müdahale etmek zorunda kalırsın. Onlar da böyle bir taleple gelebilirler. Belli davalara özel düzenleme yapmak istediğin zaman talebi çok fazla genişletmek zorunda kalırsın. Çünkü her konuda bundan mağdur olan insanlar var. Bu sefer değişik gruplar kendileriyle ilgili davalarda aynı talepte bulunacaklar. Bu da kaos yaratır.
Buradaki tek çözüm 'orduya kumpas kuruldu' sözü üzerine gidilecek ve savcılık burada işlem başlatacak. Bunu söyleyenlerin, gerekirse Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ifadesi alınacak. Bunun üzerine gidilip, bu sonuçlandırılacak, gerçekten kumpas var mı yok mu somut veri elde edilecek, o zaman yargılama yenilenecek. Milli orduya kumpas kurulduğunu somut olarak çözmeden bir şey yapmanın anlamı yok, hukukta kaos çıkar. Problemler kumpastan kaynaklanıyorsa bunu ortaya koymak durumundalar. Hükümet bunu net şekilde dile getirdiğine göre elinde delil vardır. Yargılamanın yenilenmesinin kuralları belli. Bunun dışında bir yasayla düzenleme ciddi bir kaosa yol açabilir ve taleplerin çok genişlemesi sonucunu doğurur.