Bakan Bağış'tan Müslüman ülkelere Gazze eleştirisi
Bakan Bağış, "bazı Müslüman ülkelerin liderlerinin, Papa 16. Benediktus'un gösterdiği hassasiyeti gösteremediğini" söyledi.
ANVERS - Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İsrail'in Gazze'ye insani yardım götüren gemilere kanlı saldırısı karşısında "bazı Müslüman ülkelerin liderlerinin, Papa 16. Benediktus'un gösterdiği hassasiyeti gösteremediğini" söyledi.
Belçika'nın Anvers kentinde Türk sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle biraraya gelen Bağış, "İnsanlara gıda, hastalara ilaç, çocuklara oyuncak götürmek için yola çıkmış gönüllülerin, korsanlığa özenen İsrail askerlerinin saldırısına hedef olduğunu" belirterek "Bugün dünyanın dört bir tarafında vicdanı olan herkes bu olay karşısında çok ciddi bir duyarlılık sergiledi. Ümit ediyorum ki bu devlet terörü, Gazze'ye uygulanan insanlık dışı blokajın kaldırılmasına vesile olacaktır. Filistin halkının kendi egemenliklerini belirleyecekleri, gerçekten demokratik bir yönetime kavuşabilecekleri, dünya ile iletişim ve ulaşım imkanlarının açık olacağı bir devlete kavuşmalarının önü açılacaktır" dedi.
Gazze'ye insani yardım götüren gemilerde onlarca ülkenin vatandaşı bulunduğunu hatırlatan Bağış, "Ama hiçbir ülke Türkiye'nin gösterdiği dik duruşu görtermemiştir. Bazı Müslüman ülkelerin liderleri, Papa'nın gösterdiği hassasiyeti bile gösterememiştir" şeklinde konuştu.
"Şu anda eğer dünyada Gazze'ye uygulanan ambargonun kalkması için, Filistin devletinin kurulması için farklı merkezlerde farklı çalışmalar yürütülüyorsa, Türkiye'nin kararlılığı neticesinde olmuştur" diyen Bağış, Orta Doğu'da biran önce barışın egemen olmasını, dini ve milliyeti ne olursa olsun bütün insanların huzur içinde yaşamasını istediklerini vurguladı.
"Türkiye'nin müslüman ülke olması AB için avantaj"
Egemen Bağış, Türkiye'nin "halkı Müslüman olduğu için AB'ye alınmadığı" şeklindeki görüşlerin hatırlatılması üzerine şunları kaydetti:
"Resmen söylenmese de Türkiye'ye karşı duranların bir kısmının zihinlerinin arkasında bu tür endişeler olabilir. Ama Türkiye, rahmetli Adnan Menderes'in AB'ye ilk müracaatı yaptığı 1959 yılında da Müslüman bir milletti. Rahmetli İsmet İnönü 1963'te Ankara Anlaşmasını imzalarken dinimiz yine İslamdı. Rahmetli Turgut Özal tam adaylık statüsünü netleştirirken, Tansu Çiller Gümrük Birliği anlaşmasını imzalarken, 2004'te Sayın Başbakanımız (Recep Tayyip Erdoğan) o tarihi 17 Aralık zirvesinde masaya yumruğunu vurup Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerine başlayabilmesi için tarih alırken Türkiye Müslüman idi, yeni olmadı. Yani 1959'dan bu yana Türkiye'yi üyelik konusunda umutlandıranlar, bu süreci canlı tutanlar Türkiye'nin Müslüman olduğunu bilmiyorlar mıydı?"
Bağış, "Türkiye'nin İslam dininin benimsendiği bir ülke olması AB için bir dezavantaj değil tam aksine avantajdır. Bugün 5 milyonu Türk olmak üzere Avrupa'da 30 milyona yakın Müslüman yaşamaktadır. Bunların entegrasyonu açısından, özellikle gençlerin doğru mesajı anlayabilmesi açısından, demokrasi kültürüyle İslam kültürünün uzun yıllardır birlikte, huzur içinde yaşandığı Türkiye çok önemli bir ilham kaynağıdır" diye konuştu.
Başmüzakereci Bağış, Türkiye'nin AB sürecinin "sadece İslam coğrafyasında değil, kendini batıdan izole edilmiş hisseden Afrika'da, Hindistan ve hatta Çin'de yakından takip edildiğini" belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Eğer Türkiye üzerine düşen bütün sorumlulukları yerine getirdikten ve bunca yıl AB tarafından umut verildikten sonra hala bazı AB üyeleri tarafından inançlarından dolayı engellenirse, işte o zaman birilerinin rüyası gerçekleşir, medeniyetler çatışması meydana çıkar. Ama Türkiye AB yolunda gerekli adımları attıktan sonra, kendi vatandaşlarının da standartlarını yükselterek AB üyesi olduğu zaman, 100 küsür ülkenin desteğini alarak Türkiye'nin İspanya'yla birlikte eşbaşkanlığını yaptığı medeniyetler ittifakı gerçekleşmiş olur."