Aydın Doğan Ödülü, yönetmen Nuri Bilge Ceylan'ın oldu
Ödül, ilk kez bir sinemacıya verildi
İSTANBUL - Aydın Doğan Vakfınca 14 yıldır düzenlenen "Aydın Doğan Ödülü", Hilton Oteli Şadırvan Salonu'ndaki törenle sinema alanında yönetmen Nuri Bilge Ceylan'a verildi.
Ödül töreninde konuşan Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Aydın Doğan Vakfının bir geleneğe dönüştürdüğü, Türkiye'nin bilim, kültür ve sanat dünyasına hizmet etmiş olanlara verilen bu ödülün, Türkiye açısından çok büyük bir zenginlik ve kazanım olduğunu belirterek, ödül törenini düzenleyen ve emeği geçenlere teşekkür etti.
Günay, ödülün bu yıl "sinema"ya verilmiş olmasının, Türkiye'de başarıya şahitlik etmek açısından özel bir değer taşıdığını vurgulayarak, "Nuri Bilge Ceylan'ın uluslararası alanda Türk sinemasının gücünü, sesini dünyaya tanıtmasının öncesi ve sonrasında yine benzer isimler, benzer kuşaklar uluslararası alanlarda başarılara imza atmaya başladılar. Arkasının geleceğini umut ediyorum" diye konuştu.
Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Candan Fetvacı da "Aydın Doğan Ödülü"nün her yıl, kültür, sanat ya da bilim alanında çalışmalarıyla ülkeye ve dünyaya katkılarda bulunmuş, mükemmeliyeti temsil eden, mesleğinin zirvesine ulaşmış bir kişiye verildiğini söyledi.
Fetvacı, şöyle devam etti:
"14 yıldır verilen bu ödüller, sadece bir isimler listesi değil, hayatımızın kalitesine katkıda bulunanları simgeleyen kıymetli kilometre taşlarıdır. Bu yıl Yönetim Kurulumuz, ödül konusu olarak sinemayı belirledi. Son yıllarda sinemamız yurt dışında katıldığı festivallerde gördüğü ilgi, aldığı ödüllerle tanıtımımızda önemli bir yere sahip. Yurt dışındaki bu gelişmelere paralel olarak yurt içinde de sinemamız önemli bir aşama kaydetti. Gerek film sayısı gerekse gördüğü ilgi kalitenin de yükselmesini sağladı. Bu gelişmede tüm sinema çalışanlarının yanı sıra yaratıcı yönetmenlerimiz de önemli bir paya sahip. Bu yıl ödüle değer bulunan Sayın Nuri Bilge Ceylan da yaptığı filmler, katıldığı festivaller, aldığı ödüllerle bu yönetmenlerin en başlarında geliyor. Beyaz perdeye aktardığı hayatlarla ufkumuzu zenginleştirdi, sinemamızın da dünya çapında tanınmasına yol açtı. Sayın Ceylan'ı vakfımız adına kutluyor, başarılarının devamını diliyor, genç sinemacılara yol gösterici olacağını, onlara güç ve cesaret vereceğini biliyorum."
Ceylan da her şeyin bazen çok soyut geldiğini ifade ederek, "Dışardan bakınca bu ben değilmişim gibi yabancılaşıyorum" dedi. Sinemaya mütevazı olarak başladığını belirten Ceylan, şunları söyledi:
"Yani kendi köşemizde filmimizi yaparız, kimse de fazla ilgilenmez diye düşünüyorduk açıkçası. Hatta yaptığım ilk filmlerin filme benzediğinden bile emin değildim. Ben, sinemaya kendime göre bana dokunaklı gelen ama başkaları için fazla da önemli olmadığını hissettiğim hayatın belli bir boyutunu anlatmaya çalışmak, anlamaya çalışmak için girdim. Dolayısıyla çok da günlük hayatımızın içinde paylaşamadığımız hayatın bu boyutunu sinema yoluyla paylaşabileceğimizi zannetmiyorduk. Bir bakıma denize bırakılan şişe gibi, karanlığa gönderilen mektup gibiydi bu filmler. Sonuçta insan ısrarla bir şeyler yapınca galiba oluyor."
Film yapmanın tuhaf bir süreç olduğunu kaydeden Ceylan, insanın, filmi bitirdiği zaman neye benzediğini tam olarak bilemediğini, aylar süren montaj süreçlerinden sonra filme karşı tamamen körleştiğini ve daha çok filmin kötü yanları göze battığı için de tuhaf bir başarısızlık duygusu oluştuğunu söyledi.
Ceylan, Türk sinemasının son yıllarda büyük bir canlanma içinde olduğunu belirterek, bunun dünyanın da ilgisini çektiğini kaydetti.
Türk toplumunun çok dinamik olduğunu dile getiren Ceylan, "Bu dinamizm, sanatı da ister istemez körüklüyor. Bu ödülün bu sene sinemaya verilmesinin çok doğru bir karar olduğunu düşünüyorum zamanlama olarak. Ödülün naçizane temsilcisi olarak da beni göstermiş oldukları için jüri üyelerine ve herkese çok teşekkür ediyorum" diye konuştu.
Konuşmaların ardından Günay ve Aydın Doğan'ın eşi Sema Doğan tarafından Ceylan'a ödülü verildi.