Auster ve CHP birlikte İsrail'e gitsinler
Başbakan Erdoğan grup toplantısında ABD'li yazar Paul Auster'in 'İsrail'de tutuklu gazeteci ve yazar yok' sözlerine cevap verirken CHP'nin davetini de eleştirdi.
ANKARA - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Eğer O yazar (Paul Auster) CHP'nin davetine icabet eder de buraya gelirse, lütfen Türkiye'den sonra birlikte İsrail'e gitsinler. Aksi takdirde bu seyahat eksik kalır. 'İsrail'de tutuklu gazeteci ve yazar yok' demek, en hafif tabiriyle yalancılıktır, cahilliktir" dedi.
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, geçen hafta yoğun şekilde tartışılan, son derece kasıtlı şekilde çarpıtılan bir kampanyaya dönüştürülmek istenen bazı hususları paylaşmak istediğini belirterek, "Sizin, teşkilatımızın ve en önemlisi de aziz milletimizin bu kampanyayı görmesini, iyi analiz etmesini, bu kampanyanın arkasındaki zihniyeti iyi değerlendirmesini rica ediyorum. Genişletilmiş İl Başkanlarını toplantısında söylediklerimin A'dan Z'ye arkasındayım" dedi.
Türkiye'nin ekonomi, demokrasi ve diplomasideki başarılarıyla, gücüyle, etkinliğiyle dünya medyasında geniş şekilde yer aldığını, kimi zaman Türkiye lehine, kimi zaman Türkiye aleyhine haber ve yorumlar yapılabildiğini anlatan Erdoğan, yoğun mesaisi içinde bu haber trafiğiyle çok da ilgilenmediğini, yoğunluğu gereği seçici davrandıklarını kaydetti.
Polemiği başlatan Kılıçdaroğlu
Geçen hafta sonu bir gazetede, Amerikalı yazarın, bir edebiyatçının, Türkiye ile ilgili ifadelerinin yer aldığını hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Normal şartlarda bunlar dikkate alacağımız, önem atfedeceğimiz ifadeler değil. Bellli ki o yazar Türkiye hakkında çok yanlış bilgilendirilmiş, yanlış yönlendirilmiş ve yabancı olduğu bir konuda da haksız yorumlar yapmış. Biz buna güler geçeriz. Ancak buradan gözden kaçırılan, saklanan bir durum var; Bu Amerikalı yazarın sözleri CHP Genel Başkanı tarafından cımbızlandı ve iç politika malzemesi haline getirildi. Bu tartışmayı, bu polemiği başlatan biz değiliz. CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'dur. Tabii bu ifadeler iç politika malzemesi haline getirilince biz de bu yazarın ifadelerine dikkat kesildik. O esnada şunu da farkettik. Türkiye'yi antidemokratik bir ülke olarak değerlendiren, Türkiye'ye gitmeyeceğini ifade eden o yazar, en son 2010 yılında İsrail'e gitmiş, orada Yazarla Konferansına katılmış, İsrail devlet adamlarıyla görüşerek birlikte fotoğraf çektirmiş. Biz bunu hatırlatınca o yazardan çok anlamlı bir karşılık geldi; 'İsrail'de tutuklu gazeteci ve yazar yok' dedi. Bizim Anamuhalefet partisi genel başkanı, bu ifadeleri adeta bir papağan gibi Türkiye'de tekrarladı. O da 'İsrail'de tutuklu gazeteci sayısı kaç, Başbakan önce onu öğrensin' dedi. Önce Sayın Kılıçdaroğlu'nu, bu tarihe geçecek ifadelerinden dolayı tebrik ediyorum. Umuyorum ki bu sözleri bir papağan gibi tekrar ederek, birilerinin o çok arzuladığı, takdirine, teşekkürüne, hayranlığına mazhar olmuştur. Umuyorum ki İsrail'e arka çıkan bu sözleriyle birilerinin gözüne girmiştir. Hatırlarsanız Mavi Marmara katliamından sonra bizim İsrail'e yönelik eleştirilerimize de Telaviv'den değil, Sayın Kılıçdaroğlu Keşan'dan cevap vermişti. Ardından 'Ben olsaydım Mavi Marmara'nın gitmesine izin vermezdim' diye, Türk siyaset tarihine adını altın harflerle yazdırmıştı, tabii teneke..."
Yabancı yazarlara çanak tutuyor
Erdoğan, en son ifadeleriyle 'İsrail'de tutuklu gazeteci sayısı kaç?" diyerek Kııçdaroğlu'nun zirve yaptığını belirterek, "Tabii biz bekledik ki Sayın Kılıçdaroğlu kendi cümlelerini kurabilsin, kendisi politika üretebilsin. Ama maalesef bu mümkün olmuyor. Bakıyorsunuz bir gün BDP'nin vagonu, papağanı oluyor, bir başka gün çıkıyor yabancı yazarlara çanak tutuyor" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun, CHP olarak yazarı Türkiye'ye davet ettiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben buradan Sayın Kılıçdaroğlu'na tavsiyede bulunmak istiyorum; eğer O yazar CHP'nin davetine icabet eder de buraya gelirse, lütfen Türkiye'den sonra birlikte İsrail'e gitsinler. Aksi takdirde bu seyahat eksik kalır. Şöyle Gazze'yi gören bir tepede birlikte piknik yapsınlar. Arkalarına dünyanın en büyük açıkhava hapishanesi olan Gazze'yi alarak koro halinde o söylediklerini tekrar etsinler; 'İsrail'de tutuklu gazeteci ve yazar yok' desinler. İsrail'de tutuklu gazeteci ve yazar yok demek, en hafif tabiriyle yalancılıktır, cahilliktir. Bunu söylemek Gazze'ye, Batı Şeria'ya haksızlıktır. Bunu söylemek bir yardım gemisinde şehit edilen 9 masum insana haksızlıktır. O plajda güneşlenen o yavrucuklara haksızlıktır. Filistin davasına, mücadelesine, şehitlerine ve sürgünlerine haksızlıktır. Öyle Filistinli yazar ve şairler var ki sürgünde, gözleri vatan hasretiyle açık gittiler. Hapishanelere bile razıydılar, yeter ki kendi topaklarını bir kere öpebilsinler."
İsrail'de tutuklu gazeteci, yazar yok' demek, Mahmut Derviş, Naci Ali'ye, 30 yıl ülkesine gidemeyen Barguti'ye haksızlık, insafsızlık olduğunu belirten Erdoğan, "Eğer Sayın Kılıçdaroğlu ve o yazar, Filistinlileri insan, yazar ve gazeteci olarak görmüyorlarsa, illa İsrailli arıyorlarsa onun da çok sayıda örneği var. Gitsinler İsrailli gazetecileri, İsrail Askeri Sansür Kurumuna sorsunlar. Onlar eğer cesaretleri varsa, İsrail'deki ifade özgürlüğünü anlatırlar" diye konuştu.
Humus'un hesabı sorulacak
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında Suriye'deki olayları da değerlendirdi. Erdoğan, "Er ya da geç Humus'un hesabı sorulacaktır" dedi.
Erdoğan şöyle devam etti: "Suriye bizim izin sıradan komşu değildir, Suriye halkı sıradan bir halk değildir. Suriye'nin her metrekaresinde bizim ortak tarihimizin izlerini görürsünüz. Suriye halkı bizim kardeşimizdir. Bu kardeşlik tarihe kanla yazılmış bir kardeşliktir. Suriye'de olanlara sessiz kalamayız. Suriye halkına sırtımızı dönmeyiz. Biz, anamuhalefet gibi kendi halkını katleden zalimlerin sırtını sıvazlamayız. CHP gitsin Baas Partisi'ne destek versin."