Atalay'dan paralel devlete yalanlama

Beşir Atalay, Başbakan’a sunulduğu iddia edilen iki bin kişilik raporla ilgili olarak, “Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil” açıklamasını yaptı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu'nun "Başbakan Erdoğan'a devlet içindeki paralel yapının planına ilişkin ayrıntılı bir istihbarat raporu sunuldu" sözlerini yalanladı.

Beşir Atalay, bir TV kanalında yaptığı açıklamada böyle bir listenin kesinlikle söz konusu olmadığını söyledi.

AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu konuyla ilgili olarak twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Başbakan’a sunulan istihbarat raporunda devlet içindeki paralel yapının planı detaylarıyla yer aldı. 42 ilde yapılacak cadı avı engellendi. 2 bin rütbeli emniyetçi, akademisyen, bürokrat, hakim, savcı, basın mensubu, işadamı var. Örgütün şifresi aralarında” demişti. 

Çözüm sürecinin hükümetin önündeki en önemli konulardan birisi olduğuna işaret eden Atalay,  bu konuda kararlılığın ve hassasiyetin sürdüğünü, sürecin sağlıklı yürümesi için ellerinden geleni yapmaya devam edeceklerini bildirdi. Atalay, şunları kaydetti: 

''Önümüzdeki hafta biliyorsunuz bizim bir Demokratikleşme Paketimiz var, geçen ay içinde Meclis'e gönderdik, yani Başbakanımız 30 Eylül'de açıklamıştı. Şu anda yaklaşık 24 maddeden oluşuyor. Değişik kanunlarda, bazı değişiklikler öngörülüyor veya yeni bazı hükümler getiriliyor. Bugün grup yönetimimizle de saat 14.00'te toplantımız var. Geçen Bakanlar Kurulu toplantımızda onun kararını verdik. Önümüzdeki hafta Demokratikleşme Paketi'nin görüşmelerine Anayasa Komisyonunda başlanacak. Bugün grup yönetimimizle görüşeceğiz, Anayasa Komisyonunda hafta içinde başlanmasını arzu ediyoruz. Bugün onun kararı verilmiş olacak. İkinci olarak bu konuda önemli gördüğümüz, yine paketin içinde ama müstakil bir yasadır, kişisel verilerin korunması, onun da hızla üzerinde çalışıp hemen Meclis'e göndereceğiz ve en hızlı yasalaşacaklardan birisi de o olacak."  

Son günlerde kişisel veriler ve dinlemelerle ilgili pek çok şeyin gündeme geldiğini ifade eden Atalay, söz konusu yasanın kişilerin hak ve hukukunun korunması açısından önemli olduğunu vurguladı. Aslında kendilerinin bunu daha önce gündemlerine aldıklarını hatırlatan Atalay "Ama Demoktratikleşme Paketi içinde açıklamadan sonra henüz Meclis'e gitmemişti, şimdi onun son şeklini Adalet Bakanlığımız ile çalışıyoruz ve onu Meclis'e göndereceğiz sanıyorum önümüzdeki hafta o da Meclis'e gider'' şeklinde konuştu. 

Bir yanda çözüm süreciyle ilgili düzenlemeleri, demokratikleşme paketini hızlı şekilde reelize etmeyi,  bir yandan da çözüm sürecine vurguyu artırmayı istediklerini ifade eden Atalay, olup bitenlerden sonra bütün bu sorunların üstesinden gelmenin en iyi, en etkili yolunun daha fazla demokratikleşme, daha şeffaf bir toplum, daha fazla demokrasi ve milletin hakemliğinin daha fazla etkili olması olduğunu belirtti. 

[PAGE]

BDP'nin görüşmeleri ve tutuklu milletvekilleri 

BDP'nin görüşmelerine de değinen Atalay, BDP heyetinin, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve İçişleri Bakanı Efkan Ala ile bugün görüşeceğini hatırlatarak, ''Arkadaşlarımızla bu konuları çalışıyoruz. BDP ile daima bir araya geliniyor. Tabii İmralı ziyareti ile ilgili de orada da normal program devam ediyor, bir aksama yok. İmralı ziyareti ile ilgili BDP bugün herhalde Adalet Bakanımız ile görüşecekler, ondan sonra başvurularını yapacaklar. Bugünkü görüşmelerden sonra herhalde bir takvim ve kimlerin gideceği belirginleşmiş olur'' değerlendirmesinde bulundu.  

Atalay, "BDP'liler tutuklu milletvekillerinin sorunlarını çözecek mi? Tutuklu milletvekillerinin içine Sebahat Tuncel ile Engin Alan da girecek mi" sorusunu yanıtlarken de "Tabii iki milletvekilini ayırmak gerekiyor, bu tutuklularla ilgili yürütülen bir çalışma ve o bugün grup başkanvekilleri arasında görüşme konusu olacak. Meclis'te bugün grup başkanvekilleri bu konuda bir diyalog içinde olacaklar'' dedi. AK Parti'nin bu konuda hazırlığı olduğunu ama üç grubun bir araya gelip, onun içeriğini, kapsamını birlikte belirlemelerinin daha uygun olacağını belirten Atalay, şunları söyledi: 

''Sanıyorum bugün o konuda bir belirginlik olur. O konuda biz kararlıyız, tekrar ifade etmek isteriz. Anayasa Mahkemesinin o gerekçeli kararından sonra diğerlerinin de serbest bırakılması gerekiyordu,  tutukluların. Dolayısıyla biz yargının o kararını paylaşmıyoruz. Ama şimdi yargı o tür bir tutum içinde olduğu için de yasal bir düzenlemeyle, gerekiyorsa anayasal bir düzenlemeyle bunun çözülmesini arzu ediyoruz. Parti ve hükümet olarak bu konuda kararlıyız'' 

[PAGE]

Dinlemelerde "haklı gerekçe" için yasal düzenleme   

Kişisel verilerin korunmasıyla ilgili çalışmaları hızlandıracaklarına dikkati çeken Atalay, toplumda kişinin mahremiyetinin, onurunun korunmasının çok önemli olduğunu, bu konuda daha fazla adım atılması gerektiğini vurguladı. Atalay, görüşlerini şöyle dile getirdi:  

''Dinlemeye ilişkin çalışıyoruz. Doğrusu burada da yasal dinlemelerle ilgili, yani yargı kararına dayalı dinlemelerle ilgili üzerinde biraz daha fazla çalışılması gerekiyor, bunların da daha gerekçeli hale getirilmesi yani çok  zayıf verilerle, gerekçelerle değil tutuklamadaki düzenlemeyle olduğu gibi eğer tutuklama olacaksa sadece karar değil bu kararın haklı gerekçelerinin de de artık olması lazım. Dinleme gibi konularda da yargı kararı evet ama yargının da kararının gerekçeli ve ikna edici olması anlamında düzenlemeler üzerinde de doğrusu çalışmayı planladık. Bu konulara biraz daha hassasiyetimizi artıracağız. Bütün vurgu şu; toplumda daha fazla demokrasi, daha fazla şeffaflık ve insanının daha fazla korunması. Bütün sorunlarla mücadelelerde, bu terörle mücadele de dahil eğer varsa devletin içinde de  farklı yapılanmalar, o da dahil, her konuda daha fazla demokrasi ve daha fazla açıklık politikası, bunlar olduğu sürece tabii milletin hakemliği daha fazla olur ve sağlıklı bir toplum düzeni ancak o zaman yürür. Bu konudaki daha fazla demokrasi konusundaki çabamız sürecek.'' 

Başbakan Yardımcısı Atalay, dinlemelerde "haklı gerekçe" için yasal düzenleme yapılabileceğini dile getirerek, "Bunu daha fazla gerekçelendirme, sağlam gerekçelere dayandırma ihtiyacının ortada olduğu görülüyor" dedi.   

[PAGE]

"Güven vermeyen, korsan toplantı gibi bir görüntü var" 

Atalay, her toplumda yargının kilit bir fonksiyonu olduğuna, yargıda güven vermeyen tutum görüldüğünde insanların umutsuzlaştığına işaret etti.  

Türkiye'deki kurumsal güven araştırmalarında yargıya güvenin hep yüzde 50'nin altında kaldığını anımsatan Atalay, güven oranının yüzde 80, 90 düzeyinde olmadığı toplumlarda haksızlık ve adaletsizlikler yaşanacağını ifade etti. Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"HSYK'nın son günlerdeki tutumu bu manada herkesi çok düşündürdü. Ortada bir tablo var, bunların sebepleriyle ilgili tartışmalara çok girmiyorum ama ortada kamuoyuna yansımış görüntü var, vatandaş gözüyle bakarsak. İstanbul Adliyesinde bir şeyler oluyor. Bir savcı çıkıyor basın mensuplarına bildiri dağıtıyor, bunlar ekranlara yansıyor. Bir yanda hükümet yönetmelikte bir değişiklik yapmış. Onu da Barolar Birliği yürütmeyi durdurma talebiyle Danıştaya götürüyor. Bir yandan da yargıyla ilgili ortada başka tartışmalar var.  

Tam bu sırada HSYK toplanıyor. Aslında bu toplanma da tartışılıyor. Hükümette bir değişiklik olmuş, kendileriyle yıllardır çalışan Adalet Bakanı o gün görevine veda ediyor, devir teslimi var. Yeni bir Adalet Bakanı tam o gün görevine başlıyor. Adalet Bakanının, müsteşarının haberi yok. Kendileri hemen bir araya geliyorlar adeta güven vermeyen, korsan toplantı gibi bir görüntü var burada, işin doğrusu. Yani HSYK'nın içinden dışarıya bu yansıyor. Orada bir karar alınıyor. O karar, tamamen Danıştaydaki yürütme durdurma talebiyle ilgili. Mahkemede daha konu görüşülmeden, karar verilmeden o konuda bir görüş açıklıyorsunuz. Bunu, yargının üst kurulu kendisi yapıyor. Danıştayda ilgili daire görüşmeden bunlar açıklama yapıyor. O daire bu açıklama karşısında ne yapabilir? Tamamen etki altında. 'Belki yine böyle karar verecekti' denilebilir, o ayrı bir şey. Öyle olmadı. HSYK açıklama yaptı 'bu, böyle olmalıdır' diye, o mahkeme de öyle karar verdi. Ama o toplantıda HSYK, bir savcının basına bildiri dağıtması gündemine bile almıyor. 'Bir savcı çıkıp basına bildiri dağıtabilir mi, bu nasıl olabilir' diye gündemine bile almıyor. Bunlar hep soru işaretleri. Şimdi, üç kişiyle ilgili değerlendirme yapacakmış, gündemlerine almışlar galiba ama o gün çok önemliydi. Geç kalınmış bir şeydir. Şimdi ne değerlendirecekler, onun sonucunu göreceğiz." 

"Birinci derece yargı mensuplarının seçmesi birinci tercihimiz değildi" 

Vatandaşın yürütme ve yasamayı seçimlerle değiştirebildiğine dikkati çeken Atalay, yargıyı ise kimsenin değiştiremediğini söyledi. Demokratik ülkelerde üç erkin ayrı olduğunu ancak her erkin millet tarafından denetlendiğini belirten Atalay,  "Bizim yargıyla ilgili temel sorunumuz, millet denetlemiyor. Yargının oluşumunda da milletin bir katkısı yok, yargının kararından sonra da milletin yapacağı hiçbir şey yok. Demokratik ülkelerde ya jüri sistemiyle ya yargıçların seçilmesiyle yahut parlamentonun yüksek yargı mensuplarını seçmesiyle milli irade devreye girer" diye konuştu.  

Türkiye'de jüri sisteminin hayata geçmesinin kolay bir şey olmadığına vurgu yapan Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Şunun mutlaka olması gerekir, yüksek yargı üyelerinin, HSYK da dahil, en azından mutlaka parlamento tarafından, milletin temsilcilerince seçilmesi, milletin denetleyebileceği bir mekanizmayı kurmak gerekir. HSYK üzerinde tabii çalışılacak. Bunu daha önce, yargı reformu içinde, bizim parti düzenlememizde, savcıların veya hakimlerin, birinci derece yargı mensuplarını seçmesi birinci tercihimiz değildi. Sonradan o, o şekle geldi. Hatta o seçimin yapısı bile biraz Anayasa Mahkemesinin o zaman müdahalesiyle farklılaştı. Bunu, HSYK'nın ve yüksek yargı mensuplarının milletle daha fazla irtibatını kuracak, vatandaşın, milletin denetim yapacağı şekle getirilmesi kaçınılmaz. Demokraside üç erkin ayrımı tamam ama üç erki de millet denetlemeli. Eğer denetim dışıysa keyfilikler orada kaçınılmaz olur. Yargıyla ilgili herkese güven veren bir yapıyı kurmak lazım, bu siyasetin en önemli konularından birisi haline geldi gibi görünüyor."   

Bu konularda ilginizi çekebilir