Arkadaş Türkiye’ye de Fransız

AKPM Genel Kurulu'na hitap eden Başbakan Erdoğan, Avrupalı parlamenterlerin sorularına sert yanıtlar verdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

STRASBOURG - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'deki dini özgürlüklerle ilgili soru yönelten kadın parlamentere, "Türkiye’yi yakından takip etmiyorsunuz. Zannederim arkadaş Fransız. Ama Türkiye’ye de Fransız" diye cevap verdi.

Erdoğan, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Genel Kuruluna hitap etti. Yaptığı konuşmada, laiklikten, Ortadoğu'daki gelişmelere Türkiye'nin AB sürecinden, basın özgürlüğüne kadar birçok konuda görüş bildirdi. Erdoğan hitabının sonunda Avrupa vekillerinin sorularını yanıtladı.

Barajı indirmek demokrasiyle ilintili değil

Bir vekilin "Demokratik süreçlerden söz ettiniz, ancak neden yüzde 10’luk seçim barajını indirmediniz?" sorusuna Başbakan Erdoğan şöyle yanıtladı:

"Hapse girmiş bir liderim. Dört ay hapis yattım. Ondan sonra parti kurdum ve sekiz yıldır iktidardayız. Bunun en güzel değerlendirmesini halkım yapıyor. Bunu böyle yaptığına göre, burada bir incelik var.

Yüzde 10’u halk koymadı, bizde yüzde 10’la geldik. Partimizi kurduk, 16 ayda iktidar olduk. Yani bu bir gerçeği gösteriyor. Nasıl kurulduktan 16 ay sonra iktidar olduk? Sağ, sol kanatta kalmadık, merkezde yer aldık. Yüzde 10 barajını indirmek demokrasiyle ilintili değildir. Avrupa’da yüzde 7-8 de var. Bizden önce tek başına iktidarların olduğu dönemde Türkiye’nin çıtası yükselmiş, koalisyonların olduğu dönemde ise çıta düşmüştür.

Size soracak değiliz

Türkiye’yi yargılama içinde olanlar kendilerine baksınlar. Seçim barajı demokrasiyle ilgili değil. Barajı gerekirse biz düşürürüz, halkımız isterse düşürürüz, isterse olduğu gibi tutarız. Size soracak değiliz. Biz, ülkemizde yeni sorunlar yaşatmak istemiyoruz. Ama baraj konusunda size soracak değiliz, halkımızla tartışırız. 74 milyonluk Türkiye kararı verir. "

Yargı kurumları ifade özgürlüğünü kısıtlamak için mi kullanılıyor?

 ''Basın, ifade özgürlüğünden bahsettiniz, acaba yargıdaki bazı kurumlar ifade özgürlüğünü kısıtlama amaçlı kullanılıyor mu? Orhan Pamuk'un devlete karşı hiç bir eylemi olmamıştır. Aynı durumda olan başkaları da var ama onlar bugün cezalandırılıyorlar ve ifade özgürlüğü sınırlandırılıyor'' şeklindeki sözler üzerine Başbakan Erdoğan, şu yanıtı verdi:

''Pamuk'un  kitabıyla alakalı olan... Tabii bir suç duyurusunda bulunulmuştur. Yargıya bir suç duyurusunda bulunulduğunda yargı bu suç duyurusunu değerlendirmek durumundadır. Değerlendirilmiştir ve iş olumlu bir şekilde de sonuçlanmış bitmiştir.

Darbecilerle ilişkili gazeteciler yargılanıyor

Diğerlerine gelince, değerleriyle ilgili süreç, yazılarından, düşüncelerinden dolayı değil, çeşitli suç örgütleriyle terör örgütleriyle olan ilişkileri ve darbecilerle olan ilişkileri sebebiyle bir yargı süreci söz konusudur.

Bunlar yargı tarafından belgelendiği için yürütmeye böyle bir görev verilmiştir ve yürütmenin bu noktada biliyorsunuz herhangi bir adım atması söz konusu değildir. Yargı, bağımsızlığına dayalı olarak kalkıp yürütmeden bu talepte bulunmuştur. Böyle bir görevi yüklemiştir ve bunun gereği yapılmıştır.

Şu anda ise tutukluk süreci içerisinde daha değişik belgelerin, bilgilerin ortaya çıktığını biz tabii ancak yargının zaman zaman yapığı açıklamalarda duyuyoruz. Yine medyaya yansıyan bazı bilgileri almak suretiyle öğreniyoruz. Temenni ediyorum ki bu tür şeyler çıkmasın bir an önce bunlar da neticelensin ancak şunu söyleyebilirim; uzun süreli tutukluluk noktasında da rahatsızlığımız vardır. Bunlar ne kadar süratle neticelendirilirse bizlerde o kadar mutlu oluruz, memnun oluruz.''

İmamın Ordusu sorusu

Bir parlamenterin ''Kadın teşkilatına değindiniz ama heyetinizde hiç kadın olmadığını tespit ediyorum. Umarım gelecek sefer heyetinizde kadınlar da olur. Basın özgürlüğünün önemini vurguladınız. (İmamın Ordusu) kitabı sansüre uğradı ve Ahmet Şık isimli gazeteci tutuklandı. Bunun sebebini bize açıklar mısınız? Yayından önce önce yapılan sansürün ve yazarının tutuklanmasının sebebini açıklar mısınız?'' sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Öncelikle alkışlayanlara çok teşekkür ediyorum. Çünkü bizi alkışlıyorlar, sağ olsunlar. Bir diğeri heyetimizde bayan arkadaşlarım burada. Ben bugün buraya sadece şahsım ve iki bakan arkadaşımla geldim. Bayan milletvekili arkadaşlarım da konsey üyesi olarak buradalar. Bir şey çok önemli... Dedim ya önyargılardan arındırılmış bir yapı çok çok önemli.

Kitapları toplatan ben değilim

Az önce sorduğunuz kitapla ilgili, bu kitapları toplatan ben değilim. Bu basılmamış kitapla ilgili bu tutuklanan medya mensuplarının belge, bilgileri değimiz olay var ya, işte bu belge ve bilgiler ardından neyin geldiğini gösteriyor ki yargı, yürütmeye 'burada şöyle bir hazırlık var, hemen siz bu hazırlığın üzerine gidin' diyor ve o hazırlığın üzerine gidildiğinde ortaya bu çıkıyor.

Bombayı kullanmak suçtur ama bombanın hazırlanmasındaki malzemeleri kullanmak da suçtur. Diyelim ki bir yerde bombanın kullanılmasında ne varsa, fitilinden ta diğer maddelerine varıncaya kadar ne varsa bunun ihbarı gelmişse, güvenlik güçleri gidip bunları toplamaz mı, almaz mı? Çünkü bu da bir suç teşkil etmektedir. Gider onları alır.

Burada da eğer daha önce gelmiş belgeler ve bilgiler içerisinde bu tür hazırlıkların olduğu varsa, yargı da bununla ilgili kararını vermiştir ve güvenlik güçlerimizden 'şu adreste böyle bir hazırlık vardır, gidin bu hazırlığı alın gelin' demiştir. Bu hazırlık daha sonra internet sitelerine kitap olarak adeta girmiştir ve internet sitelerinde de bunun içinde neler olduğu ortadadır.

Yargının kararlarıdır

Bu gerçekleri herhalde görmek isabetli olacaktır diye düşünüyorum. Bu, yürütmenin yapmış olduğu bir eylem değil, yargının almış olduğu bir karardır. Burada şunu söylemek zorundayım, hep işimize geldiğinde bağımsız yargıdan bahsediyoruz, bağımsız yargıyı her yerde savunuyoruz ama Türkiye'ye gelince, Türkiye'de bağımsız yargı istemiyorsunuz. Ya? Yürütmeye bağımlı bir yargı istiyorsunuz. Kusura bakmayın yürütmeye bağımlı bir yargı yok. Bağımsız bir yargı var, bağımsız yargı da görevini yerine getiriyor. Olayın aslı budur.''

Arkadaş Fransız ama Türkiye’ye de Fransız 

Erdoğan'a Türkiye'deki dini özgürlüklerle ilgili soru yönelten kadın parlamenter "Bütün dini azınlıkların eşit bir şekilde ibadet yerlerine erişim ve ibadet haklarını, ibadetini nasıl garanti edebilirsiniz? " dedi.

Parlamenteri Türkiye'ye davet etmek istediğini söyleyen Erdoğan, "Türkiye’yi yakından takip etmiyorsunuz. Zannederim arkadaş Fransız. Ama Türkiye’ye de Fransız. Bakınız, biz, Ortodoks Patrik’i seçimi, Lozan Antlaşması’na göre Sensinot Meclisi’nde yapılır. Sensinot Meclisi’nin seçtiği kişi, anlaşma gereği T.C vatandaşı olmak zorundadır. Bugün, Türkiye vatandaşı olmamasına rağmen, biz buna göz yumuyoruz Ülkemizde her vatandaşımızın ibadet edebilmesinin sigortası durumundayız. Kimse “biz ibadetimizi yapamıyoruz” diyemez, derse bize karşı saygısızlık yapar. Kim derse, bizzat ilgileneceğim" diye konuştu.

Bu konularda ilginizi çekebilir