Arınç'tan o operasyonlara tepki
Manisa'da bazı derneklere yapılan operasyonlara tepki gösteren Başbakan Yardımcısı Arınç, ''Ben şimdi Manisa’ya oy verin diyeceğim, dedim de zaten. Haklarında yeterli delil bulunmadıkça, makul şüphe bunların ötesine geçmek lazım'' dedi
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Manisa'da bazı derneklere düzenlenen operasyonlara yönelik eleştirilerde bulunan Arınç, bugün açıklanan Balyoz Davası kararı ve Hanefi Avcı hakkı verilen cezanın bozulması kararını değerlendirdi.
NTV canlı yayınında Oğuz Haksever'in sorularını yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, şöyle konuştu:
Balyoz'da beraatin gerekçesi
Bugün de Balyoz'un gerekçeli kararı açıklandı. Delillerin sahte olduğu ifadesi var. Bunun yanı sıra Hanefi Avcı'nın hakkında verilen ceza da bozuldu. Soracağım soru hukuk güvenliği için daha yapılacak işler var mı gerçekten? Son bir tahliye tartışması olmuştu.
5-6 yıldır geçmiş olan önemli bir davaydı. Yüksek rütbeli subaylardan başlayarak devam eden bir davaydı. Adına belge denilen bir takım kağıtlar konuşulduğu zaman bunalrın ciddiyeti üzerine dava açıldı. Mahkumiyet kararları verildi. Yargıtay kararları tasdik etti. AYM bireysel başvurular ve sonunda beraat.
Eğer deliller sahte ise, üretilmiş ise, deliller üzerinde oynanmış ise mahkemenin vereceği başka karar yok. Buna benzer Ergenekon davası var bildiğiniz gibi. Hanefi Avcı için verilen karar, o da 4 küsür yıl yattıktan sonra bir şekilde tahliye edilmişti.
Özellikle son 10 yıl içerisinde bu davalar çok önemlidir. Bir yargılanan kişiler, iki iddialar, üçüncüsü de yargının durumuna bakmamız gerekiyor. Bu kararları veren mahkemeler önceden özel yetkili mahkemeler olarak biliniyordu. ÖYM'lerin yargılama usulleri de çok farklıydı. Buradaki önemli iddia şudur, bu hakim ve savcıların emniyette hazırlanan bilgi ve belgelerle hareket ettikleri ve sonunda delil mahiyetinde sayılmaması gerekirken sanıkların aleyhlerine kullanılan delil durumuna geldi.
Şüphesiz bunu yapabilecek durumda değilim ama bu kararları vermiş olan hakimler, irade birliği içinde olan savcılar, zaman zaman tahliye kararlarının redleri, duruşma dışındaki davranışlar böyle bir sonucu hazırlamışsa, yargı makamlarının adaletsizliğinden şüphelenebilecek bir iddia varsa, belki onların aleygine dönecek bir süreçten bahsedebiliriz.
Yargı tarihimizde bir ilk
Yargı tarihimiz içinde bir ilk yaşandı. Geçtiğimiz günlerde bazı kişiler için, yetkileri dahilinde olmamasına rağmen işlemler yapıldı.
Sulh ceza hakimlikleri var, yargı dışında o hakimin karar vermesi gereken durumunda, kim varsa reddi hakim talebinde bulunuldu. Asli ceza hakimi bunların tamamını kabul etti. Tam tahliye edilecekken bir başka sulh ceza hakimi, bu yok hükmünde karardır, böyle talebin bize gelmesi gerekirdi, reddedileceksek bir kaçımız bunu yapmalıydı dedi. Adalet Bakanlığı HSYK el koydu.
Kararlar yok farz edildi ama o iki hakim görevden el çektirildi, müfettiş raporlarıyla da mahkemeye sevk edilip tutuklandı.
Bu son verilen kararları birlikte düşünmek mümkün. Geçmişe dönük, cezaların bu kadar yüksek verilmesine göz yuman insanlar hakkında en azından HSYK'nın yapacğaı şeyler vardır. Suç teşkil ediyorsa dava açılabilir diye düşünüyorum.
Yargıya güven dip yaptı
Farkına varmasaydınız ne olurdu?
Hükümetler yıkılırdı, siyaset çökerdi. TBMM güçsüzleşirdi. Yargı elden çıkmış olsaydı, zaten şu anda yüzde 20’lerde yargıya güven. İnsanların adalete olan güveni çok zayıfladı. Hukuk kendi kendini restore etmeli. En güvenilir 10 kurum hakkında anketler yapardık. Yargıya güven bizim üstümüzdeydi, şimdi dip yaptı. 78 milyon insan bu adaletin yargının hali ne olacak diye gittikçe ümitsizleşiyor. Yargının kendi içinde bir ahlak reformunu gerçekleştirmesi lazım.
Ne olurdu, adalet ortadan kalkardı. Siyaset kalkardı. Bir seçilmiş hükümet var birileri darbe yapıyor. Bir bakan bir vekil bir başbakan hakkında tutuklama kararının çıkması. MİT Müsteşarı, kanun diyor ki başbakan izniyle yargılayabilrsin. Ona rağmen bir savcı gel bakalım senin ifadeni alacağız diyor. “Gel seni içeri atacağım” demektir bu.
Bu ara kurunun yanında yaş da yanabiliyor
Paralel yapı mücadelesinin neresindesiniz?
Hükümetlere devlete karşı mücadele eden bir grup bir cemaat bir oluşum bir paralel devlet yapılanması varsa, bununla her hükümet mücadele eder. Varlık sebebi buna bağlıdır. Bu sadece AK Parti meselesi değildir. Geçmişte bu insanlara güven duymam, bazı hizmetlere katılmış olmam, benim bu düşüncemi değiştirmez. Her cemaatin bir dini topluluk olarak hayırdan başka bir şey düşünmeyen insanların bir araya geldiği bir topluluk olarak, devlete talip olmaması gerektiğini düşünüyorum.
Bu devleti ben yöneteceğim dedikleri anda buna her hükümetin karşı çıkması lazım. Bugün yapılan mücadele bundan sonraki iktidarların da mücadelesidir. Ama onlar AK Parti’nin hedef alındığı bir işte onlarla iş birliği yapmayı da arzu edebilirler. Bir mücadele yürüyor. Bu mücadelenin hukuka ve vicdana uygun olması lazım. Bu ara kurunun yanında yaş da yanabiliyor. Bunları bizzat görmek de mümkün.
Manisa'daki operasyonlara tepki gösterdi
Manisa’da son günlerde bir şeyler oluyor. STK örgütlerine baskın yapılıyor. İş adamları örgütü var, aktif öğretmen derneğiydi galina, eğitimciler derneğiydi. Giriyorlar dosyalarına bakacaklar ama polisler geliyor güpegündüz. Acaba bunlar ne arıyorlar? Bunlar masum STK’lar. Bunların bir terör evi gibi basılıp deşifre edilmesi, o insanlar için çok hayati önemli. Bugün de ayrıca 5 tane derneğe baskın yapılmış. Bunlar kurban derisi topladı mı, bağış öbür tarafa mı gitti. Bunların yanlış olduğunu düşünüyorum. Bunlar bir hükümete karşı komplo yapılmış olabilir.
Bütün bunlar mücadeleyi yolundan saptıracak şeyler
Ben şimdi Manisa’ya oy verin diyeceğim, dedim de zaten. Bana demezler mi biz seni tanıyoruz, seviyoruz. Ama sen de bizim sevdiğimiz adamları basıyorsun. Örgütçü gibi emniyet müdürü şöyle yapıyor, böyle yapıyor dese ben ne diyeceğim? Ayıptır günahtır. Haklarında yeterli delil bulunmadıkça, makul şüphe bunların ötesine geçmek lazım.
Bunların hepsi mimar, öğretmen, esnaf. Manisa’nın eşrafı hakkında. Makul şüphe var basayım, derileri nereye vermişler. Bütün bunlar bu mücadeleyi de yolundan saptıracak şeylerdir. Emniyet müdürünü çağırıp soramadım ama, akıllı bir mücadele hukuk içinde bir mücadele, yargı kararına bağlanmadıkça herkesi masum sayan bir mücadele yapmamız lazım.