Anonim şirketler ile işçilere yardım vakfı arasındaki ilişki!
Soner ALTAŞ / Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müfettişi
Başlık ilk bakışta ilginç gelebilir, anonim şirketler ile işçilere yardım vakfı arasında ne ilişki var diye. İsterseniz hemen konuyu izah etmeye başlayalım. Bilindiği üzere, her alanda olduğu gibi, ticari hayatta da nitelikli işgücü, kurumların en önemli ve vazgeçilmez unsurlarından birisidir. Son yıllarda, kurumsal yönetim ilkelerine geçişin yaygınlaşması ve artı bir değer olarak yansıtılması, bu manada şirket çalışanlarının paydaş olarak görülmesi ve önceki dönemlere kıyasla memnuniyetlerini kazanma yönünde önemli adımlar atılması, konunun anonim şirketler yönünden de önemsendiğini ortaya koymaktadır. Bu aşamaya son yıllarda ulaşılmış olsa da, günümüzden yarım asrı aşkın bir süre önce kabul edilen ve halihazırda da yürürlükte olan Türk Ticaret Kanunu, daha o dönemlerde işçiler yararına olan düzenlemelere yer vermiştir.
Türk Ticaret Kanunu'na göre, anonim şirketlerin, işçileri yararına sandık veya vakıf kurmaları ve kârlarının bir kısmını çalışanları yararına ayırmaları mümkündür. Kanun, bu konuda iki yöntem öngörmektedir. Birinci yönteme göre, anonim şirketler, ana sözleşmelerinde hüküm bulunmak ya da sonradan anasözleşme değişikliğine gitmek suretiyle, işçileri yararına yardım sandıkları veya vakıf, kooperatif, dernek gibi yardım örgütleri kurabilir ve bunların devamı amacıyla şirket kârından yedek akçe ayırabilirler. Hatta, kurulacak olan bu yardım sandık veya vakıfları için, şirket kârından ayrılan yedek akçenin yanısıra, işçilerin kendilerinden de aidat alınabilir.
İkinci yöntemde ise, şirket ana sözleşmesinde bu konuda bir hüküm bulunmamakla birlikte, anonim şirket genel kurulu, şirket işçileri yararına yardım sandıkları veya diğer yardım teşkilatı kurulmasına ve bunların yaşatılması amacıyla şirket kârından yedek akçe ayrılmasına karar verir.
Görüldüğü üzere, her iki yöntem de oldukça basittir ve herhangi bir formalitesi bulunmamaktadır. Netice itibariyle, burada önemli olan şirket yönetim kurulunun iradesi ve isteğidir. Çünkü, her ne kadar iş genel kurula ya da şirket ana sözleşmesine bırakılmış ise de, konuyu genel kurulun takdirine sunacak ya da şirket ana sözleşmesinde bu yönde değişiklik yapılmasını teklif edecek olan anonim şirket yönetim kuruludur. Kaldı ki, genel kurulun, kendisine bu konuda bir teklif gelmeden ve her şeyden önemlisi de toplantı gündemine bu yönde bir madde konulmadan, anılan hususları görüşüp kararlaştırması mümkün değildir.
Kriz dönemlerinde birçok vatandaşımızın işini kaybetmek zorunda olması, hepimizi olduğu kadar şirket yönetimlerini de derinden yaralamaktadır. Her ne kadar işsizlik fonunun varlığı, işini kaybedenleri kısa süreli olarak rahatlatsa da, anonim şirketlerin işçileri için yardım sandığı veya vakfı kurmalarının, sadece kriz dönemindeki kayıplara değil, işçilerin gelecekteki yaşamlarına da olumlu katkı sağlayacağı kanısındayız. Hatta, bireysel emeklilik sigortasının cazibesini artırdığı şu günlerde, işçiler için kurulacak vakıflara şirket kârından aktarılacak paralar ile birlikte işçilerden alınacak düşük miktarlı aidatların bireysel emeklilik fonlarında değerlendirilmesi, diğer bir deyişle, şirket işçilerinin bireysel emeklilik sigortası sahibi yapılmaları, en azından çocuklarının geleceklerine güvenle bakmalarına imkan sağlayacaktır. Böylece, 10 ya da 20 personeli olan anonim şirketlerin de "bu kadar kişi için vakıf mı kurulur" şeklindeki kaygıları ve karamsarlıkları giderilmiş olacaktır.