Anayasa Mahkemesi'nin MİT kararı
Devrimci Karargah davasında dosyaya ‘delil’ olarak konulan MİT raporu ile ilgili başvuruda, raporun ‘özel hayatın gizliliğini’ ihlal ettiğine karar verildi
ANKARA - Anayasa Mahkemesi, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Devrimci Karargah davasında dosyaya ‘delil’ olarak konulan MİT raporu ile ilgili başvuruda, raporun Anayasa'nın 20. maddesinde düzenlenen ‘özel hayatın gizliliğini’ ihlal ettiğine karar verdi. Yüksek Mahkeme, demokratik bir toplumda, doğruluğu hiçbir şekilde sorgulanamamış ve denetime tabi tutulmamış istihbari nitelikteki bilgilerin dava dosyasına konularak alenileştirilmesinin kabul edilemez olduğuna hükmetti.
Kararların gerekçesi Resmi Gazete'de yayınlandı
Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurulara yönelik kabul edilebilir ve kabul edilemez bulduğu kararların gerekçesi Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı. Ercan Kanar’ın özel hayata ilişkin bilgilerin yer aldığı istihbarı nitelikte ve delil olarak kullanılamayacağı belirtilen bir raporun yürütülen soruşturma ve açılan davada delil olarak kullanılması ve bu raporla ilgili kamu görevlileri hakkında kovuşturma yapılmaması nedeniyle adil yargılanma hakkı ve özel yaşama saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin başvurusunu kabul edilebilir buldu.
Serbest avukatlık yapan Kanar’ın da aralarında bulunduğu bazı kişilerle ilgili İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nce İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturma dosyasına bir yazı gönderildi. Yazının ekinde Milli İstihbarat Teşkilatınca (MİT), silahlı bir devrim gerçekleştirmeyi amaçlayan "Devrimci Karargâh'' (DK) adlı örgüt hakkında ‘Etüt’ adıyla hazırlanan ve örgüt hakkında çeşitli tespit ve değerlendirmeler içeren istihbarı nitelikli bir rapor yer aldı. Etüdün tüm sayfalarının altında ‘Çok Gizli’ ve ‘İstihbari Nitelikte Olan Bu Bilgiler Hukuki Bir Delil Olarak Kullanılamaz’ ibareleri yer aldı.
Özel hayatın gizliliği ihlal edildi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma sonunda, başvurucunun aralarında olmadığı bazı kişiler hakkında, silahlı terör örgütüne üye olma, iftira, başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçlarından İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde kamu davası açıldı.
Başbakanlık soruşturma izni vermedi
Başvurucu mahkemeden MİT tarafından hazırlanan raporun dava dosyasından çıkarılmasını talep etti ancak mahkeme tarafından kabul edilmedi. Başvurucular, raporu hazırlayanlar hakkında ‘görevi kötüye kullanma, hakaret, iftira, özel hayatın gizliliğini ihlal’ suçlarından suç duyurusunda bulundu. Başsavcılık ise söz konusu MİT mensuplarının yargılanması için Başbakanlık'tan izin talep etti. Başbakanlık soruşturma izni vermedi.
Bunun üzerine Kanar Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Anayasa Mahkemesi ise İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Devrimci Karargah davasında dosyaya ‘delil’ olarak konulan MİT raporu ile ilgili başvuruda, raporun Anayasa'nın 20. maddesinde düzenlenen ‘özel hayatın gizliliğini’ ihlal ettiğine karar verdi.
Adalet Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi’ne sunduğu görüşünde özel hayat kavramının tek bir tanımı olmadığını ve geniş bir kavram olduğuna dikkat çekti.
Yıkıcı unsurlara karşı gizli gözetim çalışmaları yapmak zorunda kalınabilir
Bakanlık ayrıca AİHM'in, istihbarat ajanslarının demokratik bir toplumda meşru olarak var olabileceğini kabul ettiğini, vatandaşların gizli gözetimi konusundaki yetkinin sadece demokratik kurumları korumak için mutlaka gerekli olduğu durumlarda sözleşme kapsamında kabul edilebileceğini açıkça belirttiğini, demokratik toplumların çok sofistike casusluk ve terörizm yöntemleri ile tehdit edildiklerini, bunun sonucu olarak da devletin bu tür tehditlere etkin bir şekilde karşı çıkabilmek için kendi yargı alanında hareket eden yıkıcı unsurlara karşı gizli gözetim çalışmaları yapmak zorunda kaldığı gerçeğini kabul ettiğini ifade ettiğine dikkat çekti.
Devlet kişilerin özel ve aile hayatına keyfi olarak müdahale edemez
Devletin, kişilerin özel ve aile hayatına keyfi olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin haksız saldırılarını önlemekle yükümlü olduğuna dikkat çeken Anayaza Mahkemesi, başvurucunun icra ettiği avukatlık mesleğiyle ilgili ve mesleği nedeniyle oluşan ilişkileri hakkında olumlu veya olumsuz çağrışım yapacak değerlendirmelerin özel yaşamla ilgili olduğunun kabul edilmesi gerektiğini ifade etti. Yüksek Mahkeme, bireysel başvuru konusunun özel hayata saygı hakkı kapsamı içinde olduğu konusunda tereddüt bulunmadığına işaret etti.