Akkuyu nükleer santrali'nden sonra ikinci nükleer santral için doğru adres: Kırıkkale
Serdar İSKENDER / Makina Yük. Mühendisi TÜTEV Enerji Danışmanı
Ülkemizin nükleer enerji rüyası 1950'li yıllarda başladı. 1956 yılında kurulan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK)'nun düzenleyici kuruluş olarak çalışmalarına başlamasıyla, nükleer enerji Türkiye gündemine girmiştir. TAEK'in kuruluşundan bugüne kadar, 1977, 1983, 1996, 2008 yıllarında dört kez nükleer enerji santrallerinin kuruluşuna yönelik ihale yapılmasına rağmen, dört ihalede farklı nedenlerden dolayı iptal edildi.
Nükleer santral ihalelerinde başarılı olamayan Türkiye, 50 yıllık hayalini gerçekleştirmek üzere, 2010 yılında yeniden harekete geçti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Ocak ayında Rusya'ya yapmış olduğu ziyarette Türkiye'de elektrik üretimi için nükleer enerji santralinin kurulmasına yönelik işbirliği yeniden gündeme geldi ve çalışmalar başladı. Bürokratlar tarafından yapılan çalışmalar sonucunda, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti arasında “Türkiye'de Akkuyu Sahası'nda Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliği Anlaşması” hazırlandı.
Medyada yer aldığı kadarıyla, hazırlanan anlaşma, kısa bir süre sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin onayına sunulacak. 50 yıldır beklenen anlaşmayı Türkiye adına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Rusya adına ise devlet şirketi Rosatom imzalayacak. Rosatom, TBMM'nin onayından sonra Türkiye'de üç ay içerisinde nükleer şirketi kuracak. Türkiye'de kurulacak şirket yüzde 100 Rus sermayeli olacak ancak yüzde 51'i Ruslar'da kalmak şartıyla şirket hisseleri satılabilecek. Akkuyu nükleer santrali için gerekli izin başvuruları bir yıl içinde yapılacak. Tüm izinlerin alınması durumunda Rosatom'un, en geç 2017 yılında ilk üniteyi işletmeye alması gerekiyor. Üretilecek elektriğin kilowat saatine ise en fazla 15.33 cent ödenecek. Santralin faaliyete geçeceği ve alım garantisinin zorunlu olduğu ilk 15 yıllık dönemde ortalama birim fiyatın 12.35 cent olması bekleniyor.
Adana-Mersin illerimizin sanayileşme ve nüfus yoğunluğu nedeniyle, artan elektrik enerjisi talebinin nükleer enerjiden karşılanabilmesi için ilk nükleer santralin Akkuyu'ya yapılacak olması uygun bir tercih olarak gözükmektedir. Enerji yönetimi açısından Akkuyu'dan sonra ikinci nükleer santralin Sinop'a kurulacağı dile getiriliyor. Sinop'a nükleer santral kurulması kararının nasıl alındığı ve değerlendirme kriterleri konusunda kamuoyuna net bilgiler verilmiyor. Sinop ve çevresinin nüfus yoğunluğu oldukça düşüktür. Ayrıca, bölgede yoğun elektrik enerjisi talebi de bulunmamaktadır. Sinop'ta nükleer enerji kullanarak elektrik enerjisi üretilip, üretilen elektriğin enerji kullanımının yoğun olduğu Marmara Bölgesi'ne iletimi gibi bir düşünce dikkate alınmış olabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde de, Sinop tercihi uygun olmamaktadır. Çünkü, Sinop'ta üretilecek elektriğin Marmara Bölgesi'ne taşınması sırasında yüzde 3-4 oranında elektrik enerjisi kayıp olacaktır.
Elektrik üretiminde kullanılan nükleer enerji santralleri, tüm dünyada yoğun elektrik enerjisi talebinin olduğu bölgelerin hemen yakınında, deniz ya da büyük bir nehrin kenarında kurulmaktadır. Bu açıdan değerlendirme yapıldığında, Akkuyu'dan sonra ülkemizde nükleer santral kurulması açısından en uygun yer Orta Anadolu'nun kalbi konumundaki Kırıkkale'dir. Stratejik, jeopolitik ve askeri açıdan yapılan değerlendirmelerin sonucunda petrol rafinerisi kurulan Kırıkkale, ikinci nükleer santralin de kurulması için en uygun bölgelerden biridir.
Ülkemizde doğup, denize dökülen en büyük akarsuyumuz Kızılırmak'ın, Kırıkkale'den geçmesi, nükleer santralin su ihtiyacının karşılanması için önemli bir avantajdır. 59 nükleer santralle, kullandığı elektriğin yüzde 80'nini nükleer enerjiden karşılaya Fransa'da, Loire nehri üzerinde 14 adet nükleer santral bulunmaktadır. Loire nehri üzerinde bulunan nükleer santraller soğutma suyunu nehirden alıp, tekrar nehre vermektedirler. Loire nehri üzerinde balıkçık yapılmakta ve insanlar yüzmektedirler. Fransa'da ki Loire nehrinin yerini Kızılırmak alabilir. Kızılırmak nehrinin geçtiği iller değerlendirildiğinde nükleer santral kurmak için en avantajlı il, Kırıkkale'dir. Kırıkkale'de bulunan Orta Anadolu Petrol Rafinerisi ve savunma sanayiimizin gözbebeği konumundaki Makine Kimya Endüstrisi Fabrikaları (MKE)'nın yoğun elektrik enerjisi talebinin nükleer enerjiden karşılanması en uygun çözüm olacaktır.
Kırıkkale'nin diğer avantajı ise gerek nüfus, gerekse sanayi açısından elektrik enerjisine talebi çok yüksek olan ve her geçen gün de artmaya devam eden başkent Ankara'ya yakın oluşudur. Kırıkkale'de kurulacak 5 bin MegaWatt gücündeki bir nükleer santral, Ankara'nın elektrik talebinin de karşılanmasını sağlayacaktır. Kırıkkale'nin Ankara'ya yakın oluşu nedeniyle, elektriğin Ankara'ya iletimindeki kayıplarda ihmal edilebilecek kadar düşük olacaktır.
İkinci nükleer santralin Kırıkkale'de kurulacak olması, Orta Anadolu'da çok yüksek olan işsizlik problemin çözülmesine de katkı sağlayacaktır. Nükleer santralin inşası ve bazı mekanik ekipmanların üretimi Ankara- Kırıkkale'de faaliyet gösteren Ar-Ge alt yapısına sahip savunma sektöründe çalışan şirketler tarafından yapılabilecektir. Özellikle, Kırıkkale'de bulunan savunma sanayiine çalışan, hassas üretim kabiliyetine sahip, teknik alt yapısı hazır MKE Fabrikaları'nda, nükleer enerji santrallerinde kullanılacak ekipmanların üretimi yapılabilecek, bu sayede nükleer enerji teknoloji transferinin gerçekleştirilmesi sağlanabilecektir.
Kullandığı enerjinin yüzde 76'sını, kullandığı petrolün yüzde 93'ünü, kullandığı doğal gazın yüzde 99'unu ithal eden ve enerjide dışa bağımlılığı her geçen gün hızla artan ülkemizde, Akkuyu'da kurulacak nükleer santralle birlikte eş zamanlı olarak kurulacak, ikinci nükleer santralin Kırıkkale'de Kızılırmak kenarına kurulması jeopolitik, askeri ve ekonomik açıdan uygun olacaktır. Bu amaçla, zaman kaybetmeden TAEK aracılığıyla Kırıkkale'de yer lisanslaması çalışmalarına başlanmalıdır.