Adana'da yeni başkan seçimi gerekli
CHP lideri Baykal, belediye başkanlığının 4 yıl boyunca vekalet yoluyla doldurulmasının doğru bir yaklaşım olmadığını söyledi. Baykal, 'Dursun Çiçek'le görüşme' iddialarını da reddetti
ANKARA - Hükümetin bütün olanakları değerlendirmesini ve Adana'da en kısa zamanda bir belediye başkanlığı seçimi şartlarını yaratmasını isteyen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Adana'da bir belediye başkanlığı seçimine gidilmelidir" dedi. Baykal, Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek'in, internette yayımlanan bir ses kaydında kendisiyle görüşme yaptığı yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını söyledi.
Baykal, Parti Meclisi (PM) toplantısı öncesi açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Aytaç Durak'ın, hakkındaki iddialar nedeniyle görevden alınmasıyla Türkiye'nin en büyük illerinden biri olan Adana'da belediye başkanlığının boşaldığını dile getiren Baykal, belediye başkanlığı seçimlerine 4 yıllık bir süre olduğunu hatırlattı.
Adana'da belediye başkanlığının vekalet yoluyla doldurulması halinde 4 yıl boyunca yönetimin vekaletle yürütüleceğine işaret eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu iyi ve uygun bir çözüm, doğru bir yaklaşım değildir. Gereken, bunca tartışmadan, suçlamadan, görevden almadan, belirsizlikten sonra doğrudan Adana halkının kararına yönelmektir. Adana'da bir belediye başkanlığı seçimini gerçekleştirmektir. Bu en doğru çözümdür. Buna ihtiyaç vardır. Şu andaki yasal çerçeve bu amaca kolayca ulaşılmasına izin vermiyor olabilir ama ben hükümetin bütün olanakları değerlendirmesini ve Adana'da en kısa zamanda bir belediye başkanlığı seçimi şartlarını yaratmasını istiyorum. Adana'da bir belediye başkanlığı seçimine gidilmelidir."
Hükümetin tüm hukuki olanakları irdelemesi gerektiğini söyleyen Baykal, "Çıkış yolu, bir aday dayatma şeklinde olmamalıdır. Bu şartlarda seçim yenilenmeyecekse ne zaman yenilenecektir?" diye konuştu. Karar alındıktan sonra bunu gerçekleştirmenin yollarının bulunacağını kaydeden Baykal, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bunu gerçekleştirmek için siyasi partilerin seçilmiş belediye meclisi üyeliklerini boşaltması gerekiyorsa biz CHP olarak bu fedakarlığı yapmaya hazırız. CHP olarak Adana'da bir yerel seçimi gerçekleştirebilmek için seçilmiş arkadaşlarımız istifa ederler. Diğer siyasi partiler de bu doğrultuda bir karar alırsa, AKP de belediye meclisi üyelerinin istifasına hazır olduğunu ifade edecek olursa, umut ediyorum MHP de bu tercihi paylaşacaktır. Hep birlikte Adana'da belediye meclis üyeliklerini boşaltarak yeni bir büyükşehir belediyesi oluşması için ne gerekirse onu yaparız. Bu doğru, demokratik bir yaklaşımdır. Bu aşamada böyle bir halk tercihinin ortaya çıkmasında ayrıca yarar da vardır. O nedenle biz hükümetin, Adalet ve Kalkınma Partisinin, Adana halkının, Adanalı'nın kendisinin belediye başkanı seçmesinin kapısını açmasını istiyoruz.
Belediye meclisi üyelerinin kendi aralarındaki bir tartışmalı sürece bu iş emanet edilmemelidir. Yetki, sahibine devredilmelidir."
"İdari kararlarla bu mücadele olmaz"
Bir gazetecinin, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak'ın hakkındaki iddiaların ardından görevden alındığını hatırlatarak, bunun yolsuzluklarla mücadelede bir ilk adım olup olmadığını sorması üzerine Baykal, "Bir ilk adım mıdır bilemiyorum. Bu mücadele hukuk zemininde yapılıyor. İdari kararlarla bu mücadele olmaz" dedi.
"Siyasi tercihlere göre belediye başkanlarını ayıklayarak, alınması gerekenleri himaye ederek, teşvik ederek, birilerini işine gelmediği için görevden alarak yolsuzlukla mücadele yapılamayacağını" savunan Baykal, "Yolsuzlukla mücadele hukuk zemininde yapılır. Eğer hükümet hukuk zemininde bu mücadeleyi vermek istiyorsa, İçişleri Bakanı, hakkında iddia ortaya atılan bütün belediye başkanlarıyla ilgili soruşturma kapısını açmalıdır. Bunu engellememelidir. Bütün iddialar yargıya intikal ettirilebilmelidir. İçişleri Bakanlığı ve hükümet, bazı belediye başkanlarının arkasından çekilmelidir. Mücadele öyle olur" diye konuştu.
Baykal, bir siyasi tartışmanın sonucunda bu kararın alındığını izleniminin oldukça yaygın olduğunu belirterek, işin gerçeğinin yargı kararıyla ortaya çıkacağını söyledi.
"İçişleri Bakanlığı ve Hükümet, bazı belediye başkanlarının arkasından çekilmelidir" sözleriyle kastettiğinin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek olup olmadığının sorulması üzerine de "Hükümetin arkasından çekilmesi gereken belediye başkanı sayısı oldukça yüksektir" dedi.
'Dursun Çiçek'le görüşme' haberleri doğru değil
"Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek'in, internette yayımlanan bir ses kaydında kendisiyle görüştüğünü söylediği" ifade edilerek, iddiaya ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Baykal, şöyle konuştu:
"Hayır, öyle bir görüşme yapmadım ne bir televizyon kanalında ne bir gazete binasında ne de bir başka yerde. Sayın Dursun Çiçek ile bir araya gelip, herhangi bir görüşme yapmadım. Bu doğru değildir. Öyle anlaşılıyor ki karalamayı, suçlamayı, gerçek dışı iddialar ortaya atmayı bir siyasi yöntem olarak kullanmak isteyenler oldukça yaygındır, düşündüğümüzden daha yaygındır. Bu yöntemi ulu orta kullanmaktadırlar, sorumsuzca bu iddiaları ortaya atmaktadırlar. Bu iddianın benimle ilgili yönü kesinlikle gerçek değildir."
Anayasa teklifi 'iyi düşünülmemiş bir proje'
Anayasa değişiklik teklifindeki imzalara ilişkin iddialara yönelik soruyu da yanıtlayan Baykal, bu işin tüm aşamalarında tartışma, yanlışlık, hazırlıksızlık ve emrivaki bulunduğunu, iyi düşünülmemiş bir proje olduğunu söyledi. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunu tabii parlamento süreci işlerken arkadaşlarımız değerlendirecekler. Komisyonda ele alınacaktır, genel kurulda konuşulacaktır. Yargıya intikal edecek bir tarafı olursa bu değerlendirilecektir ama benim söyleyebileceğim bu konuda hukuk duyarlılığı kesinlikle bir tarafa itilerek, 'yaptım oldu' anlayışıyla yola çıkmışlardır ve bunun her aşamada yanlışlıkları kendisini göstermektedir. Öyle anlaşılıyor ki bu o da bu çerçevede bir gözüküyor."
Baykal, anayasa değişikliğine ilişkin AK Parti ile BDP arasında bir pazarlık yapıldığı iddialarına işaret edilmesi üzerine, şöyle konuştu:
"Bu aşamada kimseyi suçlamak istemem, konu önemlidir. Herhangi bir küçük yarar hesabının ötesinde ülkeyle ilgili çok temel bir konuyu değerlendiriyoruz. Bu temel konunun ülkemize çok büyük sorunlar, sıkıntılar yaratması kaçınılmaz gözüküyor. Böyle bir olaya ben hiçbir sorumlu siyaset adamının ve hiçbir siyasi partinin küçük siyasi yarar, çıkar yaklaşımı içinde değerlendirme yapmayacağını umut ediyorum. Şu anda bunun tersinin gerçekleştiğine dair bir somut olay da yoktur. Konuşuluyor, görüşülüyor. Herkes tabii bu görüşmelerde uygun gördüğü konuları dile getiriyor ama ben bu paketin parlamentoda AKP dışındaki tüm siyasi partiler tarafından soğuk bir biçimde değerlendirildiğini, kimsenin bunun faziletine inanmadığını, bunun haklılığını paylaşmadığını, bazılarının belki 'bu yanlışı yapmanda sana yardımcı olurum ama karşılığında da şunu beklerim' hesabı içine girdiğini gösteriyor. Öyle bir tablo zaten bu projenin tereddüt yaratmış olduğunu ortaya koymaktadır. Haklı bir tereddüttür bu. Ayrıca, AKP milletvekillerinin de kendi aralarında bu konuda bir rahatsızlık içinde olduğuna dair açıklamalarını da basından okuyoruz. Bunu ben saygıyla karşılıyorum. Bu çok doğru bir yaklaşımdır. Hiçbir milletvekili, hangi partiye mensup olursa olsun bu kadar büyük bir yanlışa gözü kapalı, siyasi talimatla sürüklenemez, sürüklenmemelidir. Bir bağımsız değerlendirme yapma anlayışında olan milletvekillerinin ortaya çıkabileceğine ben inanıyorum, güveniyorum. Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Öz saygısını kaybetmemiş, Türkiye'ye karşı sorumluluğunun bilincinde olan AKP'li bazı milletvekillerinin bu yanlışa alet olmayacağına güveniyorum."
Baykal, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, anayasa değişiklik paketiyle ilgili CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne başvurusuna yönelik bir değerlendirmesinin bulunduğu hatırlatılarak, ne düşündüğünün sorulması üzerine de henüz ayrıntılı olarak göremediğini, bir değerlendirme yapacak noktada olmadığını söyledi.
Tekel işçilerinin engellenmesi
Tekel işçilerinin TÜRK-İŞ önünde toplanmasının engellenmesine ilişkin soruyu da yanıtlayan Baykal, işçilerin haklı bir mücadele verdiğini ve bu mücadelenin toplum tarafından saygıyla karşılandığını ifade etti.
İşçilerin engellenmelerinin üzüntü verici olduğunu söyleyen Baykal, "Bunun Türkiye'de ülkeyi yönetenleri rahatsız etmesi için ne neden var?" dedi. Eyleme karşı zorlayıcı önlemlerin alınmasının yanlış olduğunu savunan Baykal, bunun yakışıksız bir durum olduğunu, kınadığını söyledi.
"Bu büyük bir demokratik hazımsızlıktır" diyen Baykal, "Buna niye izin vermiyorsunuz? Bu ne zorbalık, bu ne biçim anlayış? Çok üzülüyorum. Bu hazımsızlık, bu zorbaca yaklaşım toplumumuz tarafından kınanacaktır. Biz CHP olarak Tekel işçisi arkadaşlarımızla tam bir dayanışma içerisinde olacağız. Özgüvenini kaybetmiş bir iktidar... Vatandaşlarının demokratik şikayet hakkına karşı bu hazımsızlık çok üzüntü vericidir" diye konuştu.
Soruların ardından bugünün 1 Nisan olduğunu hatırlatarak, kendisine şaka yapılmadığı için gazetecilere teşekkür eden Baykal, sözlerini şöyle tamamladı:
"Nisan geldi ama acı bir Mart geçirdiğimizi hatırlatmak istiyorum. Terör konusunu unutmaya çalışıyoruz, bu konuyu siyasi gündemimizden çıkarmaya çalışıyoruz. 'Terör yoluyla siyaset yapmanın hiçbir şekilde kabul edilemez olduğu gerçeğini herkese kabul ettirmeye başladık' diye umutlanmak istiyoruz, öyle bir noktada, şöyle bir bakınca sadece Martta sekiz şehidimizin, dokuz yaralımızın olduğunu hatırlamak üzüntü verici oluyor.