AB ve Türkiye reform çabalarını ele alacak
AB'den bir yetkili, "AB'nin Türkiye'yi demokratik ve müreffeh bir ülke olarak mümkün olduğunca yakın tutması bizim çıkarımıza. Türkiye'nin reform çabaları konusunda bir güncelleme talep edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Avrupa Birliği'nden (AB) bir yetkili, perşembe günü yapılacak "Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog Toplantısına" ilişkin, "AB'nin Türkiye'yi demokratik ve müreffeh bir ülke olarak mümkün olduğunca yakın tutması bizim çıkarımıza." dedi.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn'ın perşembe günü Türkiye'ye yapacakları ziyarete ilişkin arka plan bilgilendirme toplantısı düzenleyen bir AB yetkilisi, görüşmede gündeme gelebilecek konular hakkında bilgi verdi.
Mogherini ve Hahn'ın Ankara'daki "Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog Toplantısı" çerçevesinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı ile bir araya geleceğini belirten yetkili, görüşmede dış politika ve katılım süreci olmak üzere iki ana başlık üzerinden temasların yürütüleceğini bildirdi.
Dış politikayla ilgili Türkiye ile AB arasındaki Suriye, Ortadoğu Barış Süreci, Kudüs, Gazze, Libya ve Irak gibi meselelerdeki iş birliğinin ele alınacağını aktaran yetkili, diğer taraftan Gümrük Birliği, vize serbestisi, terörle mücadele ve verilerin korunması gibi konuların görüşüleceğini belirtti.
Gelecek hafta Belçika'nın başkenti Brüksel'de AB-Türkiye Ortaklık Komitesi'nin düzenleneceğini ifade eden yetkili, burada da AB-Türkiye ilişkilerinin siyasi, ekonomik, ticari ve teknik gibi tüm boyutlarıyla ele alınacağını söyledi.
Mogherini ve Hahn'ın ziyaretinin gelecek dönemdeki takvimin belirlenmesi ve iletişim kanallarının açık tutulması bakımından önemli olacağını dile getiren yetkili, toplantıda aynı zamanda AB'nin Türkiye'nin reform konusundaki çabaları hakkında güncellenmesinin mümkün olacağını anlattı. Yetkili, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin reform çabaları konusunda bir güncelleme talep edeceğiz. Ağustos ayında Reform Eylem Grubu bir araya gelmiş ve reformların AB ve AB Konseyi'nin standart ve normları çerçevesinde gerçekleştirilmesinin istendiği açıklanmıştı. Eylem Grubu'nun bir sonraki toplantısı aralık ayının ortasında olacak, bu yüzden ne aşamada olduklarını görmek istiyoruz. Çünkü Eylem Grubu'nun yargının revize edilmesi, yeni bir insan hakları eylem planının oluşturulması gibi sonuçlarını ihtiyatlı şekilde olumlu karşılamıştık. Bu, bizim için önemli çünkü üye ülkeler bu tür gelişmeleri müzakere ve Gümrük Birliği gibi konularla bağlantılı görüyor."
"AB'nin Türkiye'yi mümkün olduğunca yakın tutması çıkarımıza"
Ekonomik durumun görüşmelerde gündeme geleceğini belirten yetkili, bu çerçevede Türk ve AB şirketlerini etkileyen ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarının da görüşüleceğini söyledi.
Ele alınacak dış politika konularının başında Suriye meselesinin geldiğini ifade eden yetkili, şöyle devam etti:
"İdlib'deki Türkiye'nin diplomasi çalışmasını son derece takdir ettik çünkü İdlib'de başka bir krizin, insani felaketin önüne geçildi. Eğer önlenmeseydi bu daha fazla insanın sınıra itilmesi anlamına gelirdi ki bunların arasında sadece mülteciler değil aynı zamanda kimsenin ne Türkiye’de ne de AB’de istemeyeceği kişiler de oluyor. Yani bu insani yönünün yanı sıra aynı zamanda bir güvenlik meselesi."
Türkiye'nin AB'ye katılım süreciyle ilgili somut gelişme olup olmayacağının sorulması üzerine yetkili, bunun hem Türkiye'nin iç meselelerinin seyrine hem de Türkiye'nin üye ülkelerle ilişkilerinin düzelmesine bağlı olduğunu söyledi. Yetkili, şu ifadeleri kullandı:
"Brüksel'le ilişkilerinizi düzeltmek istiyorsanız, üye ülkelerden kaçınamazsınız. Çünkü Brüksel, üye ülkelerin birleşimi. Tüm üye ülkelerin kabul etmesi gereken noktalar söz konusunda olduğunda, onları görmezden gelemezsiniz. (AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude) Juncker'in yazın söylediği şu sözü tekrar edebilirim, AB'nin Türkiye'yi demokratik ve müreffeh bir ülke olarak mümkün olduğunca yakın tutması bizim çıkarımıza. Bu yakınlık katılım da olabilir, şu anki gidişatın devamı da olabilir. Bence katılım sürecinin ötesine geçen ve Türkiye'nin coğrafi konumundan kaynaklanan birçok konuda iş birliği yapabiliriz, terörizm, göç, ekonomik konular gibi."
Türkiye'nin uzun zamandır Kudüs konusunda ortak bir AB-İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) toplantısı talep ettiğinin hatırlatılması üzerine yetkili, iki tarafın Kudüs konusundaki fikirlerinde fazla bir farklılık olmadığını vurguladı. Yetkili, Kudüs'ün Filistin devleti kurulduğunda her iki ülkenin de başkenti olması gerektiğini anımsattı.