AB, Türkiye'ye karşı daha uzlaşmacı olabilir
AB Liderler Zirvesi bugün toplanıyor. Zirvede, daha öncekinin aksine, Türkiye'ye karşı daha uzlaşmacı mesajlar verilmesi bekleniyor.
Avrupa Birliği ile Türkiye arasında aylar süren söz düellosunun ardından AB liderlerinin, bugün yapacakları zirve toplantısında Ankara'ya karşı daha uzlaşmacı bir tavır ortaya koyacağı belirtiliyor. Buna rağmen bazı üyeler hâlâ Türkiye'nin ilerleme kaydedilemeyen tam üyelik başvurusundan doğan yardımların kesilmesini istiyorlar.
Almanya Başbakanı Angela Merkel geçen ay ülkesindeki seçim öncesi Türkiye ile üyelik müzakerelerine son verilmesini AB liderleri ile tartışmaya açmayı savunmuştu. Merkel'in seçimdeki başlıca rakibinin Türkiye'ye karşı aldığı sert tutum üzerine, aynı politikayı izlediği biliniyor. Ancak diplomatlar, her ne kadar AB içinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın otoriter tavırlarından duyulan kaygı sürüyorsa de, yeniden iktidarı aldıktan sonra Merkel'in Türkiye'nin tam üyelik girişiminin resmen iptali konusunda artık ısrarcı olmayacağını söylediler.
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras'ın dün Washington'da ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı ortak basın toplantısında Türkiye'yi bir demokrasi olarak görüp görmediği şeklindeki bir soru üzerine Ankara'yı eleştirmekten kaçınması, AB'nin bu yeni politikasının ilk işareti oldu. Çipras, "Türkiye'nin Avrupa'ya dönük yolunu desteklemeye devam ediyoruz. Bölgesel güç olarak Türkiye'ye saygı duyuyoruz ve Avrupa perspektifine yönelik kalmaya devam etmesi gerektiğine inanıyoruz" dedi.
Erdoğan'ın bu hafta yaptığı Polonya ziyaretinde de Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda daha ileri bir ifade ile, Türkiye'nin sonuçta AB üyesi olacağını umduğunu söyledi ve ülkesinin İngiltere ile birlikte savunduğu, AB'nin doğuya doğru genişlemesi gereğini vurguladı.
Müzakere süreci öldü mü?
Onlarca yıl üyelik görüşmelerini bekleyen Türkiye'nin 2005'te başlayan katılım müzakereleri, Erdoğan'ın iktidara geldikten sonra başlattığı ekonomik reformlarla aynı zamana denk gelmişti. Buna rağmen Almanya ve Fransa, darbe girişiminden önce de bu denli büyük Müslüman nüfusa sahip bir ülkeyi AB'ye alma konusunda hep ikircikli oldular.
Yıllarca sonuçsuz kalan müzakereler için AB yetkilileri artık bu sürecin öldüğünü söylüyorlar ve insan hakları gruplarının yeterli kontrol ve denge mekanizmaları içermediğini söyledikleri başkanlık sisteminde Erdoğan'ın yetkilerinin daha da artacağına işaret ediyorlar.
Türkiye'ye verilen yardımların durumu
Bazı kuzey AB ülkeleri de AB'nin müzakere süreci içinde Türkiye'ye verilen yardımların kesilmesini çünkü, müzakerelerin fiilen kesilmiş olduğunu söylüyorlar. Üst düzey bir AB diplomatı, "Türkiye'ye verilen fonların sayısını ve hacmini azaltmalıyız ve bunları hükümete değil, sivil toplum kuruluşlarına yönlendirmeliyiz" dedi.
AB'nin Suriyeli mülteciler için Türkiye'ye verdiği paranın yanı sıra Ankara 2014-2020 yılları arasında 4.4 milyar euro mali yardım alacak ancak bu miktarın çok az bir bölümü altyapı gibi projelere bağlanmış durumda. Diplomatlar, bu fonların bir kısmının Türkiye ile AB arasında 2016 yılında yapılan göçmen anlaşması uyarınca kullanılabileceğini söylüyorlar. Bu anlaşmaya göre AB 2018 yılı sonuna kadar Türkiye'ye 3 milyar euro vermeyi taahhüt ediyor.