70 milyar dolar sermayeyle kar etmezsek bizi atarlar
TBB Başkanı Özince, reel sektörün zarar ettiği dönemde bankaların yüksek kar ettiği eleştirilerini haksız buldu
İZMİR - Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Ersin Özince, reel sektörün zarar ettiği dönemde bankaların yüksek kar ettiği eleştirilerinin haksız olduğunu, bankacılık dışında da yüksek kar eden sektörler bulunduğunu, burada öz sermayeye bakılarak değerlendirme yapılması gerektiğini belirterek, "70 milyar dolar sermayeyle biz kar etmezsek bizi atarlar" dedi.
Özince, birliğin İzmir Ticaret Odası'nda yapılacak yönetim kurulu toplantısı öncesinde gazetecilerle sohbet etti.
Toplantıda bir gazetecinin, kamuoyunda, bankalar yüksek kar ederken reel sektörün sıkıntı içinde olmasının eleştirilere neden olduğu, bankalarla reel sektör arasında bir kopuşun olup olmadığı yönündeki sorusu üzerine Özince, bankaların çok üzerinde kar eden sektörlerin bulunduğunu, bu konuda basının da doğru bir yorumlama yapması gerektiğini söyledi.
Özince, bu değerlendirmelerin doğru olmadığını, sektörün özvarlık karlılığına göre bakıldığında bu konuda lider konumda olmadığını söyledi. Özince, şöyle konuştu:
"Basınımızın bu konudaki yorumları değerlendirmesinin zamanı geldi. Bu konuda yapacağı, kendi bilgilerini değerlendirip Türkiye'de kar eden birçok iş olduğunu görmek, göstermektir. Aksi taktirde boyuna biz bize böyle ağlaşıp duruyoruz. Türkiye'de para kazanılmıyor, diyoruz. Niye yatırımcı gelsin?
Bankacılık sektörü yeni yılda kredileri yüzde 13 hızında artırdı. Kar etmeyen işe kredi vermediğimize göre. Zarar eden çok iş var. Biz de de var. Aramızda karlı olmayan, karı düşük olan banka da var. Bu söylemleri çağdaş Türkiye aşsın artık. 70 milyar dolar sermayeyle biz kar etmezsek bizi atarlar. Bakın bugün bu kadar yabancı sermaye girdi sektörümüze, halen birçoğumuz Türk. Türk bankacısı oturuyor dümende. İyi idare ediyor da ondan."
Özince, bankacılığın çok şeffaf bir sektör olduğunu, kar zarar ne çıkarsa paylaştırıldığını, kayıt dışılık gibi bir şeyin de söz konusu olmadığını, ne kazanılırsa vergisini ödediklerini belirterek, "Dükkan açalım, istihdam artıralım diyoruz, açtığımız dükkana bile ilave vergi veriyoruz. Herkese örnek olsun" dedi.
Bankaların uygun kaynak bulamamasına rağmen doğru fizibilitesi olan, ülkenin geleceği için gerekli olan projeleri finanse etmekte hiç tereddüt etmediğini belirten Özince, "Bakın maalesef kim kaldı. İzmir Limanı özelleştirmesi olsaydı, gelseydi bankacılık sektörünün önüne. Bakın nasıl yarış edecektik. Yarın yine yapılsın, yine yarış ederiz. Ya da yarış değil konsorsiyum yaparız üçer dörder banka" dedi.
Kredi kartı borçlarının yapılandırılması
Kriz sonrasında kredi kartlarıyla ilgili bankaların kendi aralarında sağladığı mutabakatla, 20 milyar lirayı aşkın sorunlu kredinin 10 milyar lirayı aşkın bölümünü yapılandırdığını, bunların da yüzde 80'inin tuttuğunu söyleyen Özince, "İşler de yavaş yavaş düzelmeye başladığına göre yapılandırdığımızın yüzde 80'i batmayacaktır kanaatindeyim" dedi.
Ersin Özince, bankacılık sektörünün kar etmesinde en çok faizlerin düşüşünün etkili olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Daha düşük faizli tahvil almaya devam etmeseydik, Türkiye'nin bu krize bulaşmayacağına inanmasaydık bugünkü faiz oranlarına gelinir miydi? Bu dönemde Türkiye Cumhuriyeti riskini en büyük biz aldık.
Bizim faiz gelirlerimizde şu anda dönemsel bir yükseklik, eskiden devletine inanmanın avantajını yaşama söz konusu. Bu tüm tahvil yatırımcılarında var. Netice itibarıyla bugün faiz gelirlerimiz oldukça daraldı. Hiçbir zaman da artık faiz marjlarımız geçmişteki seviyelerde olmayacak.
Komisyon ve masraf unsuru öne çıktı. Yani artık halkımızın geçmişte faizle kompanse edilen, paranın günlük değeriyle kompanse edilen masraf mefhumunu bir tarafa bırakıp, masraflı komisyonlu bankacılık hizmeti almaya kendini alıştırması lazım. Oranlar yüksek mi? Olabilir. Onun da çaresi serbest rekabettir. Bizim amacımız hiç tereddütsüz en kaliteli hizmeti en uygun fiyatla vermek olacaktır.
Bankacılık hizmetinin uluslararası kıyasla Türkiye'de pahalı olduğunu düşünmüyorum. Ama halkın da en ekonomik bankacılığı en kaliteli esasla alması için dikkatli olması lazım. Gereksiz yere pahalı hizmet almaması lazım. Memnuniyetle görüyoruz ki elektronik bankacılık hızla yaygınlaşıyor. Bunda genç nüfusun da etkisi var."
Yabancı ilgisi
'Yabancıların bankacılık sektörüne ilgisi ne oranda?' şeklindeki soru üzerine Özince, bankaların borsaya açık olan hisselerin çok büyük bölümünün yabancıların elinde olduğunu, bankaların borsadaki hisselerinin en az yüzde 50'sinin yabancılarda olduğunu belirterek, yabancı stratejik yatırımcısının ise biraz beklemeyi tercih edeceğini ifade etti.
Özince, şunları kaydetti:
@page@
"Bakın şimdi bir takım beyanlar var. Orta boy banka, büyük boy banka vesaire. Bunlar ortadan kalkana kadar bekler. Stratejisini ona göre belirler. Küçük banka alıp organik mi büyüsün? Doğrudan büyük bir alım mı yapsın? Yeni stratejik yatırımcının dünyada ve ülkemizde yeni düzenlemeler olacaksa bunu bekleyeceğini düşünüyorum. Türkiye, çevresindeki ortamın piyasaların merkezi olacaktır. Yabancı yatırımcıların da şu anda buraya bir köprü olarak geliştirme düşüncesini görmesek, İstanbul Finans Merkezi düşüncesini ortaya atmayız. Bankacılık sektörüyle ilgili 'Şu satacak, bu alacak' deniyor ama ilgi hiçbir zaman azalmayacaktır. Bunda hiç tereddütünüz olmasın. Türkiye'de kayıtlı banka anonim şirketleri de sermayedarlarda değişiklik olsa da ana sermayedar iradesini hiç yitirmeyecekler diye düşünüyorum."
"Ekonomiyi riske edecek büyüklükte bankalarımız yok"
Toplantıda bir gazetecinin Devlet Bakanı Ali Babacan'ın orta ölçekli bankalar istediklerini açıkladığını, şu günlerde TEB ve Fortis Bank'ın da ortaklık görüşmesi yürüttüğünü belirterek bu konuda Bankalar Birliği'nin görüşlerini sorması üzerine Özince, bankacılık sektörünün elde ettiği karlılıkta bankacıların başarılı yönetiminin etkisine işaret etti.
Özince, şunları kaydetti:
"Bugün Türk bankacılığı uluslararası bir başarı denebilecek bir performans gösterirken bunu doğru adımlar atarak sağladı. Bankacılığın karı dikkat çekiyor ama en önemli marifetlerimizden biri güçlü sermaye yapısına kavuşmamız, iyi risk yönetimi yapıyor olmamızdır. Tesadüfen bu duruma gelmedik. Türk bankacılık sektörü aktiflerinin neredeyse tamamı Türkiye ekonomisiyle ilgili risklerden oluşuyor. Dışarıda önemli bir şeyimiz yok. Biz iyi gidiyoruz.
Tabii ki Türkiye ekonomisi geçmişte bankacılık krizlerinden sıkıntı çekti. Durumun iyi olması, iyi zamanlarda önlem alınmamasını gerektirmiyor. Biz serbest piyasa ekonomisine uygun, Türk bankacılık sektörünü GSMH'ye oranı itibarıyla büyütecek her tür düzenlemenin yerinde olacağı kanaatindeyiz.
Türkiye'de en büyük bankalarımız dahil uluslararası büyük banka tanımında ekonomiyi riske edecek büyüklükte bankalarımız henüz yok. Türkiye'de bankacılık sektörü GSMH'nin topu topu yüzde 80'ine denk geldi. Finans merkezi diyebileceğimiz ülkelerde, krizden çok etkilenen İrlanda'da 6 katı büyüklükte olduğunu görüyoruz. Ki İrlanda bunu da sessiz sakin geçiyor. O kadar bankayla da bu sorunu aşıyor. Hükümetimizin tüm bankalarımızı geliştirecek her tür önlemi BDDK ile birlikte almasını biz de olumlu karşılıyoruz. Bizimle gerektiği zaman gerektiği her tür istişare yapılacaktır."
Sorunlu krediler
Özince, bir gazetecinin kredi kartı borçlarının yarattığı riskle ilgili sorusu üzerine, bu konuda son dönemde olumlu gelişmelerin yaşandığını belirterek, "Sorunlu kredilerle ilgili en iyi şey, kredi kartı dahil hepsinde artış hızının azalmakta olması. Artık krizin hissedilmeye başladığı dönemlerdeki gibi yukarı doğru gitmiyor. Kafayı eğdi, aşağı doğru gidiyor. Tüketici kredisi faizleri çok düşük ama herkesin ödeyebileceği borca girmesi lazım" diye konuştu.
Özince, İstanbul'un finans merkezi olmasıyla ilgili Ekim başında bir düzenleme yapıldığını, dünyada yaşanan uluslararası finans krizini ciddi bir fırsata çevirebilmek için çok daha iyi performans gösterilmesi, tanımların netleştirilmesi gerektiğini de kaydetti.
Bir gazetecinin Türk bankacılık sektörünün krizdeki Yunanistan'da banka alması gibi bir girişiminin olup olamayacağı yönündeki sorusunu yanıtlayan Özince, Yunanistan'ın bankacılığa daha doymuş bir ülke olduğunu, sektörün daha ziyade potansiyeli yüksek olan yerleri tercih ettiğini belirtti.
Özince, "Gördüğünüz gibi kriz görülen ülkelerde banka almaya kalksak o kadar çok aday var ki. Türk bankalarının Yunanistan'da bir alım yapacağını düşünmüyorum" diye konuştu.
Özen: Faizler yükselme trendinde
Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, erken seçim gibi gelişmelerin de etkisiyle faizlerin yükselmesi halinde bankacılık sektörünün karlılığının nasıl etkileneceği konusundaki bir soru üzerine ilk üç aylık bütçede iyi bir performans sergilendiğini belirterek, şöyle dedi:
"Seçim dönemlerinde harcama artar, bunun bütçeye etkisi ne kadar olur, bunu takip edeceğiz. Artık faizlerin bundan sonra yükselme treninde olduğunu söyleyebiliriz. Çok yükselir, az yükselir buna bakacağız, bütçe performansıyla, enflasyonla alakalı bir şey. Bankacılık sektörünün karlılığını nasıl etkileyecek derseniz döviz faizlerinde bir yükseliş beklemiyoruz. Bilançomuzun yabancı para tarafında bir risk beklemiyoruz. Türk lirası tarafında çok olumsuz etkileneceği ben düşünmüyorum. Ancak karlılığımızdaki belli bir ivmenin de kaybolmasına neden olacaktır."
Özen, ihracatçıların TL'nin aşırı değerli olduğu yönündeki iddialarının tartışılmasının yersiz olduğunu, serbest piyasada belirlenen bir kurun söz konusu olduğunu, TL'nin değerini artırdığı dönemlerde de ihracatın arttığını ifade etti.
Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Faik Açıkalın
Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Faik Açıkalın, sorunlu kredi kartlarında nakit çekimin kaldırılması gibi önlemleri içeren bir düzenlemenin görüşüldüğünü ancak henüz sonuçlanmış bir şey olmadığını, görüş alışverişinin sürdüğünü dile getirdi.
Sohbet toplantısı sonrası Bankalar Birliği Yönetim Kurulu toplantısına geçildi.
Toplantıya Başkan Özince'nin yanı sıra Akbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Binbaşgil, Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Faik Açıkalın, Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, Türkiye Ekonomi Bankası Genel Müdürü Varol Civil, Şekerbank Genel Müdürü Meriç Uluşahin, Turkish Bank Genel Müdürü Abdullah Akbulak, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Genel Müdürü Halil Eroğlu, Eurobank Tekfen Genel Müdürü Yardımcısı Bülent Nur Özkan katıldı.
Mali sektör 'sığ'
Birliğin İzmir Ticaret Odası'nda (İZTO) düzenlenen yönetim kurulu toplantısı sonrasında İZTO Meclis Salonunda ''İş Dünyası ile Bankacılık Sektörü İzmir Buluşması'' başlıklı toplantı gerçekleştirildi.
Bankacılık ve sermaye piyasasından müteşekkil mali sektörün GSMH'ye oranının yüzde 50-60 civarında bulunduğunu, bunun gelişmekte olan ülkeler ortalaması olduğunu anlatan TBB Başkanı Özince, şöyle devam etti:
''Dünyanın ilk 20 ekonomisinden biri olmakla övünmekle birlikte maalesef mali sektörümüzün sığ olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Bu sığlık olmasa o kadar çok konuda rahat edeceğiz ki. En pratik örnek, ihracat yapıyoruz, kuru beğenmiyoruz. Türk Liramız birçok fiyatlama gibi kendi borsalarımızda fiyatlanıyor. Kendi piyasamız sığ. Küçücük alışlar, küçücük satışlar her şeyin fiyatını, Türk Lirası da dahil etkiliyor. Dolayısıyla bizim değil küçük dalgalardan, tsunamilerden etkilenmememiz için piyasaları derinleştirmemiz lazım ki, büyük gemiler içinde emniyetle yüzebilsin. Piyasaları derinleştirmek de biz bankacıların birinci konusu. Biz mali piyasaların bir ayağıyız, ikinci ayağı olan sermaye piyasası da doğrudan doğruya sizin. Sermaye piyasası ile ilgili önlemler istemek de en başta sizin hakkınız ve konumuzun gereği.''
İstanbul için destek istedi
Özince, adı nedeniyle yanlış anlaşıldığını belirttiği ''İstanbul Finans Merkezi'' projesine İzmir iş dünyasının destek vermesini isteyerek, projenin tüm Türkiye'yi daha liberal, vergisi ödeyenlerin ve yatırımcıların cenneti yapacak bir proje olduğunu söyledi.
İstanbul finans Merkezi projesinin İstanbul'daki, İzmir'deki tüm oyunculara, borsalara aynı hizmeti daha liberal mantıkla vereceğini dile getiren Özince, projenin sadece ülke çapında değil, Türkiye'nin bulunduğu bölgeye de özellik kazandıracağını anlattı.
Özince, ''Bu, şu işe yarayacak. Dünyanın ilk 20 ekonomisi arasında büyüyen ekonomimiz, bu demografide büyüyecekse daha büyük motora ihtiyaç vardır'' dedi.