2010'da tarım ürünleri
Ertürk DEMİREL / Araştırmacı - Yazar
Merkez Bankası 2010 senesi için faizlerde yukarı doğru bir çıkış olabileceği sinyalini verdi, petrol fiyatları yükselmeye başladı, emtia piyasasındaki fiyat çıkışları beklenenden dik bir seyir izliyor. Krizden çıkmayı umduğumuz önümüzdeki dönemlerde tüm bunlar üreticiler üzerinde maliyet baskısı yapacağa benziyor. Bu nedenlerledir ki bazı ekonomistler ikinci bir dalgadan bahsediyor. Emtia piyasasında, tarımsal ürünlerde yaşanan gelişmeler ise hem tüketiciyi hem de ilk elde çiftçimizden perakendeciye bir çoğumuzu ilgilendiriyor. Bu gelişmeler doğrultusunda ekonomimizde önemli bir yeri olan tarım ürünlerine göz gezdirmekte fayda var:
Buğday fiyatları düşerken ekmek fiyatı artıyor
Tüm dünyada emtia piyasalarında ve Türkiye'deki yurtiçinde ticaret borsalarında buğday fiyatları hızla düşüyor. Buğdayın un hali ise ekmek maliyeti içinde yüzde 21. Un maliyeti içinde buğday maliyeti ise yüzde 70 civarındadır. Ancak buğday fiyatlarındaki gerilemeye rağmen ekmek fiyatlarında düşüş olmaması aksine zam telaffuz edilmesi dikkat çekici. Elli kilogramlık çuval un fiyatları geçtiğimiz kasım ayında 42.96 liradan 39.33 liraya kadar düştü. Bu rakam 2008 yılında 42.45 TL idi. Yine 50 kilogramlık çuval un fiyatı 2003-2006 yıllarında ortalama 28 lira civarındayken 2007'den itibaren yükselmeye başladığı görülüyor.
Yerel ekmek fırınları ise zammın nedenini belediyelerin sebep olduğunu savunuyorlar. Biliyorsunuz bir çok belediye halk ekmek adı ile ekmek satışını gerçekleştiriyorlar. Bu da mevcut yerel fırınların üretim kapasitelerinin düşmesine ve birim maliyetlerinin yükselmesine neden oluyor. Bu nedenle fırıncılar zam yapmaları gerektiklerini savunuyorlar. Fiyatlardaki artışın bir nedeni de son yıllarda artan buğday ithalatı. Bu yıl 22 milyon/ton buğday üretimi beklenirken son beş yılda 1.1 milyon/ton ithalat yapıldığı görülmekte. TMO verilerine göre son dört yılda 985 bin ton ekmeklik, 95 bin tonda yumuşak buğday ithal edilmiş. Elbette bu ithalat rakamları da buğday fiyatlarının 2007 yılından itibaren yükselişe geçmesini açıklıyor.
Kuru üzüm fiyatı ihracatı engelliyor
Kuru üzüm üretim ve ihracat merkezi bildiğiniz gibi Ege Bölgesi'dir. Ege Kuru Meyve İhracatçıları Birliği kuru üzüm ihracat fiyatındaki artış nedeni ile 01/09-19/12 arasında kuru üzüm ihracatının yüzde 20 azaldığına dikkat çekiyor. Bu da ihracatta yaklaşık 18 bin tonluk bir düşüş demek.
13 Ocak'ta yapılan Tariş Üzüm Birliği Olağan Genel Kurulu'nda yapılan konuşmalarda üreticilerin yüksek girdi maliyetleri ve yetersiz desteklemelerden dolayı dünyayla rekabet edemediği vurgulandı. Bu elbette ülkedeki hemen hemen tüm üreticilerin sorunu. Ancak üreticilerin arkasında özellikle Tariş gibi yıllık 30-40 bin ton kuru üzüm alarak sektöre destek veren bir kurum varken bunun değerini de bilmek gerekiyor. Başta Tariş olmak üzere tüm üreticilerin ortak talebi ise piyasayı alıcıların değil üreticilerin belirlemesi.
süt ve et fiyatlarında dalgalanma korkusu
Süt üreticilerinin sorunları konuşulurken en büyük yanılgı dünyanın farklı bölgelerindeki süt üreticilerle mukayese yapılmasıdır. Özellikle Güney Amerika, Yeni Zellanda ve Batı Avrupa ile yapılan kıyaslamalar çok da doğru olmuyor ne yazık ki. Öncelikle Güney Amerika'daki hayvancılık meraya dayalı olduğu için bizdekinin aksine yem maliyetleri bulunmamakta. Avrupa'da ise çiğ süt fiyatı ortalama 20,3-38,8 avro/100 kg iken ülkemizde ise 22,4-30,2 avro/100 kg olarak görülmektedir. Yani süt fiyatları ortalama Avrupa ülkeleri ile aynı seviyelerde. Ancak bizde birim başına düşen elektrik, mazot, yem gibi maliyetler nispeten daha yüksektir. Bu da üreticide kâr baskısı yaratıyor. Maliyetlerin düşürülmesi için öncelikle üreticilerin hazır yemden uzak durması gerekiyor. Diğer yandan çiğ sütün çiftçiye ne kadar kâr sağladığını ise yem fiyatları ile karşılaştırabiliyoruz. Yem fiyatının süt fiyatına oranının bir buçuk olması gerekirken bu ülkemizde ne yazıkki başa baş bile değildir. Diğer bir çözüm de üreticilerin Çanakkale Biga'da olduğu gibi organize bir kooperatifçilik anlayışına geçmeleri. Bunu başarı ile gerçekleştiren Biga bugün Türkiye'deki süt fiyatını neredeyse tek başına belirleyebilen bir organizasyon haline gelmiş durumda.
Son dönemlerde hayvancılıkta beklediği kârları yapamayan üreticilerde hayanlarını kestirmeleri nedeni ile de zincirleme olarak hem et hem de süt fiyatlarını olumsuz yönde etkilediler.
Pirinç üretimini bozulan ekoloji etkiliyor
Dünyadaki en büyük pirinç ihracatçıları Mısır, Vietnam, ABD, Hindistan, Tayland, Çin ve Pakistan'dır. Ancak bunlardan üçü yani Mısır, Hindistan ve Vietnam 2007 yılından bu yana ihracatlarına dönem dönem sınırlama getirmekte ve pirinç talep ve fiyatlarını etkilemekteler. İhracatlarına bu şekilde ket vurmalarının sebebi ise ekolojik bozulmanın getireceği kıtlık ve sosyal bir patlama korkusu. Yani 2008 yılında Haiti, Mısır ve Filipinler'de ekmek fiyatlarında görülen sokak gösterilerinin tekrarlanması korkusu.
Filipinler'de ise yaşanan büyük kasırgalar nedeni ile pirinç üretiminde son çeyrekte 1.3 mio ton kayıp yaşanırken ithalatın da aynı sebeple %68 artması bekleniyor. Güney yarımkürede kasırgalar nedeni ile pirinç üretiminde görülen düşüşün, pirinç fiyatlarının metrik ton fiyatının 638 dolardan 1038 dolara çıkarabileceği öngörülüyor.
Haiti, Mısır, Senegal ve Filipinler'de insanlar temel gıda maddelerine ulaşamamaları nedeniyle sokaklara dökülürken, Atlantik'in ötesinde, ABD'de pirinç fiyatları "Uluslararası Meta Endeksi" işlemleri ve tarımsal borsa yatırım senetlerinden dolaylı yoldan etkileniyor. Bu fiyat dalgalanmaları da BM Gıda ve Tarım Örgütü'nün yaptığı gıda yardımlarını azaltıyor. Bu şekilde kelebek etkisi ile bir fiyat etkileşimi oluşarak mutfağımızın vazgeçilmezi pilavın alınabilirliği her gün azalıyor.