'Turquality şirketin ikinci patronu oldu'
DÜNYA Gazetesi ve Pro Group işbirliğinde düzenlenen "Turquality Vizyon Turu" toplantılarına konuk olan Çilek Mobilya Genel Müdürü Muzaffer Çilek Turquality sürecini "Şirkete patron gelmiş gibi oldu ama biz bu patrondan memnunuz" şeklinde değerlendiriyor.
Gamze ŞENER
İSTANBUL - DÜNYA Gazetesi ve Pro Group işbirliğinde düzenlenen "Turquality Vizyon Turu" toplantılarının ilk konuğu Çilek Mobilya Genel Müdürü Muzaffer Çilek oldu. Yaklaşık 5 yıllık Turquality deneyimine sahip olan Çilek Mobilya, Turquality dendiğinde akla ilk gelen firmalardan biri.
Çilek, programın sağladığı avantajları "İlk 6 ay eksiklerimizi gördük. Sonunda bizi Turquality'ye almasalar da olur dedik. Çünkü programın bizden istediklerini gerçekleştirebilirsek zaten başarılı olabiliriz diye düşündük" sözleriyle ifade ediyor.
Turquality sürecini "Şirkete patron gelmiş gibi oldu ama biz bu patrondan memnunuz" diyerek açıklayan Çilek'e göre dünya markası olmak isteyen Türk şirketler kurumsallaşmaya sırtını dönmemeli.
Turquality'ye 2007 yılında dahil olduklarını söyleyen Çilek, programı, sadece markalaşmaya kattıkları için değil, işletme ve kurumsallaşmaya kattığı değer nedeniyle de oldukça önemli buluyor. Çilek, "Turquality de bu anlamda 'Aile şirketi yönetim tarzı ile marka olamazsın' diyor. Şirketin kendini iyileştirmesini, ondan sonra pazara açılmasını öğütleyerek bir anlamda işi öğretiyor. Her yıl kontrollerini düzenli olarak gerçekleştiriyor.
Yapamadıklarını ve yaptıklarını değerlendirerek kapsamlarını genişletiyor. Zaten bir yere gelmiş daha çok büyümek isteyen şirketlere destek veriliyor" açıklamasını yapıyor. Kendini eksik ya da yetersiz gören şirketlerin de başvuruda bulunmasını öneren Çilek, "Kabul edilemeseler bile en azından eksiklerini görüp, bir sonraki yıla kadar bu eksiklerini giderebilirler" diyor.
Şirketlere 'kurumsallaşmam gerek' algısını getiriyor
Turquality'nin ilk olarak patronları düşünmeye sevk ettiğini belirten Çilek, "Ben iyi bir marka olacaksam kurumsallaşmam lazım farkındalığını getiriyor. Eğer kurumsallık yoksa bırakın uluslararası pazara açılmayı şirketi ülke içinde bile büyütemezsiniz. Turquality, tüm yöneticilerin CV'lerine bakıyor, 10 yıldır o kurumda bile çalışsa dikkatle inceliyor. 'Bilgi teknolojilerinin ne kadar kullanıldığı, departmanın isminin doğru olup olmadığı, şirkette kaç departman olduğu, belli yerlere dayılar, yeğenler mi yerleştirilmiş, her departman kendi bilgisine göre mi yönetiyor, koordinasyon var mı' dahil olmak üzere uluslararası Amerikan şirketleri tarafından 6 ay boyunca şirket didik didik ediliyor" sözleriyle işleyiş hakkında bilgi veriyor.
Şirketlere stratejik iş planı getiriyor
"Derli toplu olduğunu sandığımız grubun daha da kurumsallaştığını ve eksiklerimizi fark ettik" ifadesini kullanan Çilek sözlerini şöyle sürdürüyor, "Program, stratejik iş planlarını yazdırmayı amaçlıyor. Mesela genel müdürün stratejisini, ihracat müdürü ya da üretim müdürü ne kadar biliyor? Ortak bir iş planı ve bir strateji olması lazım. Turqality önce bunu öğretiyor. 5 yıllık bir stratejik plan koyuyor. Hedef ülke ve o ülkeye yönelik planlar belirleniyor, eksikse tamamlanıyor.
Program tarafından yönlendiriliyorsunuz ve program size bu sistemi yerleştiriyor. Önce bilgi teknolojileri gündeme geliyor ve ortak bilgi veri kullanımları, istatistikler, raporlar, iş planları, ülkelere göre ayrı planlar geliştirmeye başlıyorsunuz. Kurumsal bir kültüre kavuşmuş oluyorsunuz. 87 Turquality markasının 20-30 tanesi kurumsallaşmış firmalar olabilir. Turquality onlara bu anlamda belki bir şey katamaz ama maddi katkıları olabilir. Turquality'ye girenler iki türlü karda. Markası, reklamı, kirası için maddi destek alıyor, kurumsallaşmayı sağlıyor ve her depertmana ister istemez kurumsallık girmiş oluyor."
'Yapardım ama param yok' dediğinizde Turquality destek veriyor
"Belki de yönetim kurulunun genel müdüre sormadığı hesapları Turquality soruyor. Şirkete patron gelmiş gibi oldu ama biz bu patrondan memnunuz. Çünkü üstüne bir de para alıyoruz" diyen Çilek, "Programın en büyük katkısı stratejik bir iş planı ortay koyarak çalışmayı öğretmesi oldu. Kıyıda köşede kalmış stratejimizi somutlaştırdı. İlk yıl bir şey katmadı. Ama cironun artması, performansın büyümesi, kurumsallaşmak anlamında her ay, her yıl geliştik.
Denetim gününden başlayan bir katkı var. Daraldığımız yerde, 'ben bunu yapardım ama maddi olanaklarım yetmiyor' dediğimiz yerde devlet bize bu destek verdi. 2007 yılında yüzde 25 olan ihracatımız, yüzde 45'e çıktı. Biz iç piyasa ve ihracat dengesini yüzde 50-50 diye düşünüyorduk. Turqality kapsamına girince ihracat hedefimizi yüzde 90'a çıkardık. Yurtdışında reklamı az yaparken daha çok yapma şansımız oldu" yorumunu yapıyor.
Acemiliğimizi attık, 5 yıl içinde usta olacağız
Turquality'nin şirketin hedeflerini de değiştirdiğini kaydeden Çilek, "5 yılda 70-80 ülke olan ihracat pazarlarımızı, 10 ülkeye indirdik. Acemiliğimizi atlattık. Bir 5 yılda ihracatta ustalık dönemine geçeceğiz. Markayı dünyaya yaymada önümüzde bir fırsat olduğunu düşünüyoruz. Eksik kadrolarımız tamamlandı. Moraller iyi ve hedeflerimiz var. Her yıl yüzde 25 büyüme hedefimiz var. 66 ülkede 480 satış noktamız var. 200 milyon TL perakende ciroya ulaştık.
İhracatımız da cironun yüzde 50'sini oluşturuyor. Hedeflerimize artık bir sıfır ilave etmek istiyoruz. 200 milyon TL'lik ciroyu 2 milyara, 1600 çalışanımızı 16 bine, 33 bin metrekareyi 330 bine çıkarmak istiyoruz. 300 şehirde varız 3 bin şehirde olmak istiyoruz. Agresif bir biçimde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Mobilya sektöründe 5 yıllık plan içinde ortalama yüzde 25 büyüme hedefledik. Her hafta bir mağaza açma sloganı ile çalışıyoruz. Sektörün toplam ihracatı 1.4 milyar dolar. 2023 hedefimiz 444'ten bin 380 mağazaya ulaşmak" değerlendirmesini yapıyor.
Şimdiye kadar Turquality'ye dahil olmuş 10 şirkete hizmet verdiklerini söyleyen Uyumsoft Genel Müdürü Mehmet Önder de , program kapsamında işletmelerin öncelikle altyapı çalışmalarına önem vermesi gerektiğini vurguladı.
Turquality bizde farkındalık yarattı
İnoksan Pazarlama Müdürü Esra Altay ise İnoksan'ın Turquality sürecini şu sözlerle değerlendirdi, "Turquality bizde farkındalık yarattı. Birçok şeyi yaparken, yapmadıklarımızı da gördük. Turquality bize 2 milyon dolar üstü ihracat yaptığınız ülkeler diye bir soru sordu. Biz cevap veremedik. Ancak 80 ülkeye ihracat yapıyorduk. Odaklanmamız gerektiğini anladık.
Hemen analiz yaptık ve bu ülke sayısını 15-20 ülkeye çektik. Bu ülkeleri yeniden artırmaya başlıyoruz. Diyarbakır'da 2 milyon TL'lik ciromuz varken, Rusya'ya neden 2 milyon dolarlık satışımız yok sorusunu sorduk. Bu durum içler acısıydı. Odaklanmamız gerektiğini fark edip, Rusya ihracatımızı büyütmeye karar verdik. Yöneticilerimiz yeniliklere direndi. Araştırmaları değerlendirmeye başladık, kısa vadeli stratejilerimizi belirledik. Turquality'nin en çok kurumsallaşma ve işletme performansına etkili olduğunu düşünüyorum.
Çilek: 'Alışkanlıklarımız değişiyor, nereden çıktı Turquality' dedik
Turquality sürecinin başında bazı zorluklarla da karşılaştıklarını belirten Çilek, "Tüm yöneticilerimiz 'Alışkanlıklarımız değişiyor, nereden çıktı' bu dedi. 3-4 ayda ise uzun vadedeki fayda anlaşıldı. Şimdi tek olumsuzluk bürokratik işlemler" ifadesini kullanıyor. Çilek, "Turquality'e girecek olanlara tavsiyem, şirkette bir Turquality masası oluşturmaları. Bir kişi hatta olabiliyorsa 2 kişi sadece bu işle ilgilenmeli. Mevzuatı kısa zamanda öğrenebilir ama İngilizce bilmesi şart. Yurtdışında açtığınız mağazaların tespit edilip, belgelenmesi lazım." değerlendirmesini yapıyor.
Vehbi Varlık: Turqality'nin en büyük sırrı liderlik
İnoksan Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Varlık ise Turquality sürecinde yeni olduklarını belirtiyor. "Yıllar önce niyet ettik. Ancak kendimizi yeterli görmediğimiz için başvurmadık. Hata yapmışız. Bizim yetersiz gördüğümüz alanlarda müracaat edenler kabul edildi. Biz kendimizi cezalandırmış olduk" diyen Varlık, " Marka desteği alıyoruz. Büyük faydaları olacağına inanıyorum.
Değişme algısını oturtmak zor. Sistem sizi ister istemez bir standarda çekiyor. Markalaşmanın ve Turqality projesinin başarıya ulaşmasının en büyük sırrı liderlik. Projenin başına doğru liderler koyabilirsek ilerleyebiliriz. Bu program için de liderler yetiştirmeliyiz. Madem Turquality'de de bir milli takım oluşturuyoruz lider yetiştirmeliyiz" görüşünü savunuyor.
Ancak 2023'e 10 markayla girebiliriz. Söz konusu projenin sadece ticari bir mesele değil, Türkiye ile ilgili bir durum olduğunu ifade eden Varlık, "Turqality programı kapsamında 10 yıl neredeyse bitti. Bence 10 yılda 10 marka sloganı yerine 2023 yılına 10 marka ile girebiliriz. Çünkü 2004'te başladık yolculuğa ve ancak toparlandık. Bence 2014 yılında 10 tane dünya markası çıkmaz. Bir yere gelmişlerin içinde birilerine destek verilmeli" diyor.
Türkiye'de pazarlama ve marka anlayışının oturmadığını, program kapsamında en büyük avantajın, şirketlerin pazarlamayı öğrenebilmeleri olduğunu ifade eden Varlık, "Müthiş şeyler üreten firmalar var ancak markalaşma ve kurumsallaşmadan geri durdukları için yeterince iyi değiller. EIP'si olmayan hiçbir kurum Turquality'nin önünden geçirilmemeli. Kimlere vermişler dedirtiyorsanız güvenilirliği kaybedersiniz. Her firma birbirini yürekten desteklemeli. Bence öncelikle ülke marka olmalı. Daha önceki yıllarda bizi yurtdışında adam yerine koymuyorlardı. Şimdi çok iyi bir dönemdeyiz. Turizmdeki tanıtımı burada da sürdürmeliyiz.
10 yılda 10 marka hedefi Popstar yarışması gibi
"10 yılda 10 marka hedefini popstar yarışmasına benzetiyorum" diyen Varlık şu açıklamayı yapıyor, "Bütün Türkiye sanki sadece bu 10 firmayı bekliyor gibi bir algı var. Diğerleri kendi kendine yarışıyor gibi bir hava var. Türkiye'nin en büyük sorunu ihracat. Herkes toplu sefer ile sahneye çıkmalı. Devlet, 'İhracat yapanın yanındayım' demeli. Her yıl için hedef koyulmalı. Bunlar ülke imajını ister istemez yükseltecek.