'Türkiye’de gastronominin geleceğine yatırım yapıyoruz'
Türkiye’nin profesyonel mutfaklarına ‘yaşlandırılmış et’ gibi farklı lezzetler sunan Metro Toptancı Marketleri şimdi de gıda dışı alanda ‘ilham’ vermeye hazırlanıyor
HANDAN SEMA CEYLAN
YURT HABERLERİ
Hotel, restoran ve cafe... Pazarlama dünyası bu üçlüyü her birinin ilk hecelerini alıp ‘horeca’ olarak adlandırıyor. Türkiye’de 25’inci yılını kutlayan Metro Toptancı Market’in kısa bir süre önce Gıda Satın Alma Direktörü iken Gıda ve Gıda Dışı Satın Alma Direktörü görevine getirilen Thomas Rudelt de profesyonel müşterileri ‘horeca’nın ana odakları olduğunu belirterek, “Türkiye’de gastronominin geleceğine yatırım yapıyoruz” diyor.
Metro’nun üç müşteri grubu var; ofisler, esnaf ve horeca. Pazar araştırmaları yaptıklarını ancak “Bizim için bilginin gerçek kaynağı her zaman müşteri” sözlerini vurgulayan Rudelt, “33 yıllık Metro tecrübem bana bunu öğretti. Biz de müşterilerimize ilham veriyoruz. Geleceğin trendlerini paylaşıyoruz” şeklinde konuşuyor. Bir örnek veren Rudelt, “Yemek pişirirken en çok gaz ocakları kullanılıyor. Ama bildiğiniz gibi vakit nakittir. Daha hızlı bir teknoloji olan elektrikli ocakları da satıyoruz. Ama bunlar daha hızlı pişirdiği için müşterilerimize tüyolar da vereceğiz” diyerek, şunları söylüyor: “Dünya trendleriyle de müşterimizi tanıştırıp, farklılaştırmalarını sağlıyoruz. Bunu sadece müşterimiz için değil, çalışanlarımız için de yapıyoruz. Gastronomiye odaklandık. Tüm çalışanlarımızın da bu anlayışta olmasını istiyoruz. Metro’da çalışan herkesin gastronomi gustosu olmasını istiyoruz. Sadece müşterilerimize değil, çalışanlarımıza ve tedarikçilerimize de yatırım yapıyoruz. Biz Türkiye’de gastronominin geleceğine yatırım yapıyoruz. Bu alanda da önümüzdeki günlerde açıklayacağımız yeni bir yatırıma hazırlanıyoruz.”
'Yaşlandırılmış et’ gibi pek çok özel gıda ürününü müşteriyle buluşturduklarını anlatıyor Rudelt ve “Gıda dışında da en büyük müşterimiz çok net horeca. Onların hayallerini, tutkularını anlamak bizim için çok önemli. Gıdada yaptığımız birçok şeyi; yeni, niş ürünler sunmayı, gıda dışında da devam ettirmek istiyoruz. Gıda ve gıda dışı tamamlayıcı bir platformda olacak. İçecekler ve bardakları gibi... Müşterilerimizin gıda ihtiyaçları var. Örneğin menüyü hazırlamalarında onlara balıkla ilgili bir danışmanlık verdiğimiz noktada, gıda dışında da aynı alanda onlara fikir vermeye çalışıyoruz. Masa, masa örtüleri, tüm elektrikli aletler, bıçaklar, tencereler, tavalar, yemek takımları gibi” diyor.
İftar konsepti fikri de verecek, ışıklandırma da...
Önemli projelerinden birini ‘ekipler kurup özel günler için müşterilerine ilham verecek yaratıcı işler yapmak’ olarak açıklıyor Rudelt, bunu “Örneğin Ramazan döneminde restoranlarını nasıl farklılaştıracaklar. İftar için farklı, sahur için farklı konseptler... Işıklandırma, süsleme önerileri de getirebiliriz. Bir danışmanlık ekibi gibi düşünün. Yoğun tempolarının içinde belki müşterilerimizin bunları düşünecek zamanı olmuyor. Bunu onlar için kolaylaştırmak istiyoruz” şeklinde açıklıyor.
Et reyonundaki kasap gibi ayakkabıyı da uzmanı satacak
Rudelt’in ‘gıda dışı’ alanda Güneşli mağazasında başlayacak bir de pilot projesi var. Bu konuda şunları söylüyor: “Gıdada et reyonumuzu kasap uzmanımız yönetiyor. Bu işleyişi ‘gıda dışı’na da taşımak istiyoruz. Mesela spor ayakkabılar yıllardır iyi satış yaptığımız, çok sevdiğimiz bir kategori. Bu kategorideki reyon şefl erimizin de profesyonel olmasını istiyoruz.
Doğru ayakkabıyı, doğru kişiye satıyor muyuz? Size hangi ayakkabı uygun olur, ayağınızı nasıl basıyorsunuz, nasıl bir postürünüz var... Bu anlayış tüm gıda dışı ürünlerimiz için bu geçerli olacak” diyor. Rudelt, şunları söylüyor: “Eğer bir cep telefonu alacaksanız, internetten araştırma yapıyorsunuz. Sonra alışveriş yapmaya geldiğinizde sizden daha fazla bilgisi olan birine danışmak istiyorsunuz. Biz bunu görüyoruz ve elemanlarımızı eğitiyoruz.
Metro Akademi adında bir eğitim departmanımız var. Bunun içinde Taze Ürünler Akademisi, Kasap Akademisi bulunuyor. Mesela şimdi çok yeni bir şey yapıyoruz: Yaşlandırılmış et. Sizin reyon görevliniz onu hiç tatmadıysa, hiç kesmediyse, nasıl satabilir. Herkesin eline et veriyoruz, bıçak veriyoruz. Profesyonel hizmet veriyorsanız, onlar kadar profesyonel olmalısınız. Bir de bize ette, balıkta, meyve sebzede yardımcı olan üç profesörümüz var.”
Yeni kategoriler ekliyoruz
Metro Market’lere yeni kategoriler de eklediklerini anlatıyor Rudelt. Bunlardan ikisi, paketleme ve güvenlik malzemeleri. Paketlemede, karton kutular, güvenlikte alarmlar, kilitler yer gibi bir çok ürün yer alıyor.
Rudelt, “Bir horeca müşterisi mağazanın bir ucundan girip diğer ucundan çıkarken, gıda ve gıda dışı A’dan Z’ye ihtiyaç duyabileceği her şeyi alıp çıkabilecek. Ya da yeni bir yer açarken, biz ona bu alanda da gereken tüm hizmeti tek bir yerden sağlıyor olacağız” diyor.
Türkiye coğrafi işarette zengin ama logosu yok
Türkiye’de gıda da 1500 potansiyel coğrafi işaretli ürün var, gıda ve gıda dışı olarak baktığımızda 2 bin 500 ürünü buluyor. Avrupa 300 yıldır çalışıyor, 28 ülkede 1260 coğrafi işaretli ürünü var. Türkiye’nin potansiyeli çok yüksek. Sokaktaki insanın bu değerin farkına varması için devlet bir çalışma yapmalı. Diğer ürünlerden onu ayıracak bir logosu yok. Logo insanlara, ‘bu yetkili mercilerin onayından geçmiş bir gerçek bir Finike Portakalı’ diyor. Biz bir logo yaptık. Bunun ulusal logosu olmazsa, herkes kendi logosunu yapacak. İnsanların kafası karışacak."
Metro, köydeki üreticiyi global tedarikçi yapıyor
Türkiye’de 180’i aşkın ‘coğrafi işaretli ürün’ var. Henüz bu kavram dilimize çok yerleşmedi ama sağlıklı yaşam trendi ile birlikte insanlar belli bir yöreye özgü, geleneksel üretim biçimleriyle üretilen ürünlere rağbet göstermeye başladılar. Taşköprü sarımsağı, Finike portakalı, Kars kaşarı, Ezine peyniri, bunlardan birkaçı. Metro’nun reyonlarında tam 52 coğrafi işaretli ürün yer alıyor. Bu ürünler, yurtdışındaki Metro’lara da yollanıyor. Geçen yıl 13 ülkedeki Metro’ya 10 ürün coğrafi ürün yollanılarak 6 milyon euroluk bir ihracat da gerçekleştirilmiş. İlerde bunun 28 ülkeye çıkarılması hedefleniyor. Tüm bu çalışmalar içinde Kalite Güvence Departmanları’nın önemli bir yere sahip olduğunun altını çiziyor Thomas Rudelt ve şunları söylüyor: “Sadece; gittim baktım, üretim yeri uygun değildi, biz bu ürünü alamayız demiyorlar. Üreticiye biz sizinle çalışmak istiyoruz, şunları değiştirin, hatta onların değiştirilmesine yardımcı oluruz, eğitim de veririz, yeter ki ürününüzü satabileceğimiz hale getirin diyorlar. 4 binden fazla yerel üreticiyle çalışıyoruz. Aradaki insanları çıkarıp, doğrudan çiftçilere dokunuyoruz. Tarladaki adamı bilinçlendiriyoruz. Taşköprü’de 200 üreticinin Global GAP sertifikası almasına öncülük ettik. O vizeyle ürünleri gümrüklerde herhangi bir analiz yapılmadan yurtdışına çıkabilir."