'Sıcak para'yla büyümeye devam
Orta Vadeli Program ve Mali Plan'da 2011 - 2013 için giderek yükselen cari açık öngörüldü. Buna göre sıcak parayla büyüme modeli devam edecek.
Naki BAKIR
ANKARA - 2011-2013 dönemine ilişkin üç yıllık Orta Vadeli Program hedefleri, sıcak paraya dayalı büyüme modelinin işaretlerini verdi.
Program hedefleri, temelinde sıcak para girişlerinin yattığı TL'deki değerlenmenin etkisiyle ithalata dayalı bir milli gelir büyümesine paralel olarak dış ticaret ve cari işlemler açıklarındaki büyümenin de hızlanacağını; istihdam yaratmayan bu büyüme modeli nedeniyle yüksek işsizlik sorununun da süreceğini gösteriyor. Programda 2010 yılı için büyüme tahmini yüzde 6.8 olarak açıklandı. 2009 programında büyüme hedefi yüzde 3.5'ti.
Ekonomide üç yıllık döneme ilişkin makro ekonomik hedefleri içeren Orta Vadeli Program ile Mali plan, aylar süren gecikmenin ardından, Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı. 2011-2013 döneminde öngörülen kümülatif enflasyon yüzde 16'ya ulaşırken, dolar kurunda cari olarak yüzde 8 dolayında bir artış öngörüldü.
TL'de reel olarak yüzde 7 dolayında bir değerlenmeye işaret eden bu dengede, yüzde 4.5-5.5 bandında bir büyüme seyri büyüme sürdürülürken, dış ticaret açığı ve cari açığın hızla büyüyeceği, işsizlik oranında ise önemli bir düşüş olmayacağı, hükümetin projeksiyonlarına da yansıdı. Kümülatif olarak yüzde 15.8 büyüme öngörülen üç yıllık dönemin sonunda yıllık dış ticaret açığı 85 milyar dolara, cari işlemler açığı 47.8 milyar dolara ulaşırken, işsizlik oranının sadece 0.8 düşerek yüzde 11.4'le yüksek düzeyini koruyacağı bekleniyor.
Büyüme hedefi
Kriz yılı olan 2009'daki yüzde 4.7'lik küçülmenin ardından, 2010 yılı büyüme oranının yüzde 6.8 olarak gerçekleşeceği tahmin edildi. Programın, üç yıllık yeni dönemdeki büyüme vizyonunun fazla iddialı olmadığı göze çarptı. Gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) büyüme oranının 2011'de yüzde 4.5, 2012 yılında yüzde 5 ve 2013 yılında yüzde 5.5 düzeyinde gerçekleşeceği öngörüldü.
Cari fiyatlarla bu yıl 1 trilyon lirayı (730 milyar dolar) aşması beklenen gayri safi yurt içi hasılanın, 2011'de 1 milyar 215 milyon TL (781 milyar dolar), 2012'de 1 milyar 343 milyon TL (847 milyar dolar) ve 2013 yılında 1 trilyon 485 milyar liraya (913 milyar dolar) ulaşması hedeflendi. Buna göre 2010 yılında 1,5054 TL düzeyinde oluşması beklenen ortalama dolar kuru, 2013 yılı için 1,6265 TL düzeyinde öngörülüyor. Bu da kurda üç yıllık dönemde yüzde 8 dolayında bir artışa işaret ediyor.
Kişi başına milli gelir 2008'i iki yılda yakalayacak
Kişi başına milli gelirin bu yıl 10 bin 43 dolar olması, 2011'de 10 bin 624, 2012'de 11 bin 405 ve 2013 yılında 12 bin 157 dolara yükselmesi hedeflendi. Buna göre küresel krizin ekonomideki tahribatı nedeniyle küçülen kişi başına milli gelirde 2008 düzeyi, iki yıl sonra yakalanmış olacak. 2007 yılındaki 9 bin 333 dolarlık düzeyinden, son çeyreğindeki krize rağmen 2008 yılında 10 bin 436 dolara yükselen kişi başına GSYH, krizin en fazla etkili olduğu 2009 yılında ise 8 bin 578 dolara gerilemişti.
Hükümetin projeksiyonları, kişi başına milli gelirin 2010'un yanı sıra 2011'de de 2008 düzeyinin altında kalacağı, 2012'den itibaren ise bu düzeyi aşacağı yönünde.
Enflasyon kur artışını ikiye katlıyor
TÜFE bazında yıllık enflasyonun bu yıl yüzde 7.5 olacağı tahmin edildi. Yıllık enflasyon hedefi 2011 için yüzde 5.3, 2012 için yüzde 5 ve 2013 için yüzde 4.9 olarak belirlendi.
Buna göre, kur artışının yüzde 8 dolayında beklendiği 2011-213 döneminde kümülatif enflasyon yüzde 16 olacak. Bu da TL'de dövize karşı reel bazda yüzde 7 dolayında daha değerlenme anlamına geliyor. TL'de beklenen değerlenmenin ise krizden çıkışla birlikte yeniden hızlanan Türkiye'ye yönelik sıcak para seyrinin etkili olduğu tahmin ediliyor. TL'deki reel değerlenmenin dış açıkları büyütücü etkisi ise Orta Vadeli Plan'ın dış ticaret ve cari işlemler açığı hedeflerinde de kendini gösteriyor.
Dış ticaret açığı rekor kıracak
Krizden çıkışla birlikte 2010'dan itibaren yeniden hızlı bir büyüme sürecine giren dış ticaret ve cari işlemler açıklarının, Plan döneminde bu eğilimi sürdürerek rekor düzeylere ulaşacağı görülüyor. 2010 yılının tümünde 65.8 milyar dolar olması beklenen dış ticaret açığının, 2011'de 72.5 milyar, 2012 yılında 79 milyar ve 2013'te 85 milyar dolara kadar ulaşacağı öngörülüyor.
Hükümetin projeksiyonlarına göre bu yıl 111.7 milyar dolar düzeyinde beklenen ihracat 2013 yılında 160 milyar dolar, bu yıl 177.5 milyar dolara ulaşacağı tahmin edilen ithalat ise 2013'te 245 milyar dolara ulaşacak. Cari işlemler açığının da bu yıl 39.3 milyar dolar olacağı, büyümesini sürdürerek 2011'de 42.2 milyar, 2012'de 45.1 milyar ve 2013 yılında 47.8 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Büyüme işsizliğe çare olmuyor
Sıcak paranın ucuzlattığı döviz nedeniyle ithalata dayalı olarak yaşanacak büyümenin istihdama katkısı düşük olduğu için işsizlik oranı yüksek düzeyini koruyacak. 2011-2013 döneminde öngörülen kümülatif yüzde 15.8'lik büyümeye karşılık, aynı dönemde işsizlik oranında sadece 0.8 puanlık bir düşüş öngörülüyor. Bu yılın sonunda yüzde 12.2 düzeyinde gerçekleşeceği tahmin edilen genel işsizlik oranının, 2011'de de yüzde 12 ile adeta değişmeyeceği, 2012'de yüzde 11.7, 2013 yılında da yüzde 11.4 ile yüksek düzeyde gerçekleşeceği bekleniyor.
2007 yılında yüzde 10.3 olan işsizlik oranı, son çeyreğine küresel krizin damgasını vurduğu 2008'de yüzde 11'e, büyük bölümünde krizin etkili olduğu 2009'da ise yüzde 14 düzeyine yükselmişti. Aylık bazda ise Şubat 2009'da yüzde 16.1'le tarihi zirveye ulaşan işsizlik oranı, izleyen dönemde gerileyerek haziranda yüzde 10.5 düzeyine indi. Özellikle yaz döneminde mevsimsel etkiyle düşen işsizlik oranının bu yıl son çeyrekte yeniden yüksek çıkma olasılığı bulunuyor. Bu durum da yıllık ortalama bazda işsizlik oranının Programda öngörülen yüzde 12.2'yi aşma olasılığını gündeme getiriyor.
Bütçe açığı küçülecek
Bu yılın tümünde merkezi yönetim bütçe gelirlerinin yüzde 17.3 artışla 252.8 milyar, giderlerin ise yüzde 10.7 azalarak 297 milyar lira olması, bütçe açığının yüzde 16.1 küçülerek 44.2 milyar lira düzeyinde gerçekleşmesi bekleniyor. Bütçe açığının plan döneminde küçülmeye devam ederek 2011 yılında 33.5 milyar, 2012 yılında 32.3 milyar ve 2013 yılında 24.4 milyar liraya kadar düşürülmesi hedefleniyor. Bu yıl yüzde 4 düzeyinde beklenen bütçe açığının GSYH'ye oranının 2011'de yüzde 2.8'e, 2012'de yüzde 2.4'e ve 2013'te yüzde 1.6'ya çekilmesi öngörülüyor. 2010 yılı sonunda yüzde 3.4 olacağı tahmin edilen kamu kesimi açığının GSYH'ya oranının, program dönemi sonunda yüzde 1.2'ye inmesi hedefleniyor. Aynı şekilde, 2013 yılı genel devlet açığının GSYH'ya oranının da, 2010 yılında gerçekleşmesi beklenen yüzde 3.7 düzeyinden yüzde 1.1'e düşmesi öngörülüyor.
2010 yılında GSYH'ya oran olarak yüzde 1.0 düzeyinde olan faiz giderleri ve özelleştirme gelirleri hariç kamu kesimi fazlasının program dönemi sonunda yüzde 1.7'ye yükseltilmesi hedefleniyor. 2010 yılında yüzde 39.,1 olarak gerçekleşeceği tahmin edilen genel devlet harcamalarının GSYH'ya oranının, 2013 yılında yüzde 36.1'e düşmesi bekleniyor. Bu yıl yüzde 34.4 olacağı tahmin edilen genel devlet faiz dışı harcamalarının GSYH'ya oranının, sürekli bir azalma trendi içerisinde program dönemi sonunda yüzde 32.6'ya geriletilmesi hedefleniyor. 2010 yılında yüzde 35.0 olacağı tahmin edilen özelleştirme gelirleri hariç genel devlet gelirlerinin GSYH'ya oranının, 2013 yılında yüzde 34.3 olması bekleniyor. 2010 yılında yüzde 26.2 olarak gerçekleşeceği tahmin edilen sosyal güvenlik primleri dahil vergi yükünün (vergi ret ve iadeleri hariç) GSYH'ya oranının, 2011 yılında yüzde 26.4'e yükseleceği ve program dönemi sonunda tekrar yüzde 26.2 düzeyine gerileyeceği öngörülüyor.
GSYH'ya oran olarak, 2009 yılında yüzde 45.5 düzeyinde gerçekleşen AB tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun 2010 yılında yüzde 42.3 düzeyine gerilemesi bekleniyor. Söz konusu oranın düzenli bir azalma trendi göstererek, program dönemi sonunda yüzde 36.8 düzeyinde gerçekleşmesi öngörülüyor. Program döneminde gerçekleştirilmesi öngörülen özelleştirmeler sonrasında küçülen KİT sisteminin, doğalgaz tüketiminin arzın altında kalmasının da etkisiyle 2010 yılında yüzde 0.3 olması tahmin edilen faiz dışı fazlasının GSYH'ya oranının program dönemi sonunda yüzde 0.1 faiz dışı açığa dönüşmesi bekleniyor.
2011-2013 Dönemi Bütçe Çağrısı da yayımlandı
2011-2013 Dönemi Bütçe Çağrısı ve Hazırlama Rehberi de Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlandı. Konuya ilişkin tebliğde, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin, Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Bütçe Çağrısı'nın ekinde yer alan Bütçe Hazırlama Rehberi ile DPT tarafından hazırlanan Yatırım Genelgesi ve eki Yatırım Programı Hazırlama Rehberi'ne uygun olarak 2011, 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin bütçe tekliflerini hazırlayacakları bildirildi.
Tebliğe göre, kamu kaynaklarının kullanımında, Orta Vadeli Program ve Orta Vadeli Mali Plan'da belirlenen politika ve öncelikler doğrultusunda hareket edilecek, yürütülmekte olan faaliyet ve projeler gereklilik, etkinlik ve verimlilik açısından gözden geçirilerek kamu harcamalarının sağlıklı bir temele kavuşturulması sağlanacak. Kamu idareleri, Program ve Mali Plan, Bütçe Çağrısı ve eki Bütçe Hazırlama Rehberi ile Yatırım Genelgesi ve eki Yatırım Programı Hazırlama Rehberi'nde yer alan makro politikalar, hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklükler, ödenek teklif tavanları, genel ilkeler ve standartlar ile çok yıllı bütçeleme anlayışını esas alarak gider ve gelir tekliflerini sunacaklar.
Borçlanma stratejisi
"Stratejik ölçütlere dayalı borçlanma politikası" 2011-2013 döneminde de sürdürülecek, orta ve uzun vadede piyasa risklerinin kontrol altında tutulacak. Bu kapsamda, nakit ve borç yönetiminde oluşabilecek likidite riskinin azaltılması için güçlü rezerv tutulacak, ortalama vadenin payı piyasa koşulları elverdiği ölçüde uzatılacak, vadesine 12 aydan az kalmış senetlerin payı azaltılacak. TL cinsi borçlanma ağırlıklı olarak sabit faizli enstrümanlarla yapılarak faizi gelecek 12 ay içinde yenilenecek senetlerin payı düşürülecek.
Nakit iç borçlanma ağırlıklı olarak TL cinsinden yapılarak, iç borçlanma içinde döviz cinsi/endeksli senetlerin payının azaltılacak. Söz konusu stratejik ölçütlerle uyumlu olarak hazırlanan finansman programı çerçevesinde, AB tanımlı genel yönetim nominal borç stokunun GSYH'ye oranının 2011'de yüzde 40.6'ya, 2011'de yüzde 38.8'e, 2013'te yüzde 36.8'e düşürülmesi hedefleniyor.
Kamu sabit sermaye yatırımları 2011'de azalacak
Kriz yılı 2009'daki hızlı düşüşün ardından toplam sabit sermaye yatırımlarında 2010 yılındaki sabit fiyatlarla büyümenin yüzde 22'ye ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu yıl kamunun sabit sermaye yatırımlarındaki büyüme yüzde 28.6, özel kesimin yatırımlarındaki büyüme de yüzde 20 dolayında bekleniyor. Ancak, 2011 yılında sabit sermaye yatırımlarının kamuda yüzde 8.9 kısılacağı, özelde yüzde 10, toplamda ise yüzde 5.5 düzeyinde bir artış göstereceği öngörülüyor.
Toplam sabit sermaye yatırımlarının izleyen iki yılda da kamuda yerinde sayacağı, toplamda ise özel kesimden kaynaklanan artışların 2012'de yüzde 8.7, 2013'te yüzde 9.6 olacağı tahmin ediliyor. Merkezi yönetim bütçesi kapsamında 2011 yılında 21.6 milyarı sermaye gideri, 4.3 milyarı da sermaye transferi olmak üzere 25.9 milyar liralık yatırım ödeneği öngörülüyor. Bu tutarın 2012'de 28.9 milyar, 2013 yılında 31.7 milyar liraya çıkarılması hedefleniyor.
Tüketimdeki canlanma yatay seyredecek
Kriz döneminde daralan toplam tüketiminde, bu yılın tümündeki büyümenin sabit fiyatlarla kamuda yüzde 7.6, özelde yüzde 4.1 ve toplamda yüzde 4.4 olacağı tahmin ediliyor. Toplam tüketimde sabit fiyatlarla artışın 2011'de yüzde 4.5, 2012'de yüzde 4.2, 2013'te yüzde 4.4 olması bekleniyor. Projeksiyonlara göre bu yıl sabit fiyatlarla yüzde 7.9 artması gereken toplam nihai yurt içi talepteki 2011'de yüzde 4.8, 2012'de yüzde 5.2 ve 2013'te yüzde 5.6 artacak.
Toplam yurt içi talebin de bu yılki yüzde 9.1'lik artışın ardından 2011 ve 2012 yıllarında yüzde 5.4, 2013'te yüzde 5.7 artması bekleniyor. 2010 yılı ortalamasında 72.7 milyon kişi olarak tahmin edilen nüfusun, üç yılda yüzde 3.3 artarak 2013 ortalamasında 75.1 milyon kişiye ulaşacağı tahmin ediliyor.