'Savunma şirketleri birleşin!' raporu

Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan Savunma Reformu Raporu’nda, savunma sanayiinin yeniden yapılandırılması ve güçlü şirketler oluşturulması önerildi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

MEHMET KAYA

ANKARA - Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan ve genel olarak savunma, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yapılanması ve siyaset ile ilişkilerine yönelik değerlendirmeler içeren Savunma Reformu Raporu’nda, savunma sanayiinin yeniden yapılandırılması ve güçlü şirketler oluşturulması önerildi. Rapor, bu şirketlerin en az yüzde 51 oranında halka açılmasını da tavsiye etti. 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün isteği üzerine hazırlanan raporun önemli bir kısmı da savunma sanayiine yönelik önerilere ayrıldı. Abdullah Gül daha önce de Devlet Denetleme Kurulu’nu görevlendirerek Savunma Sanayii Müsteşarığı’nın kapsamlı bir incelemesini yaptırmıştı. 

Makine Kimya KİT olmaktan çıkmalı 

Raporda, benzer alanlarda faaliyet gösteren Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı şirketlerinin birleştirilmesi önerildi. Rapor, TSKGV’nin misyonunun günümüz şartlarına göre gözden geçirilmesinin uygun olacağı değerlendirmesini yaptı. TSKGV şirketlerinin “stratejik değeri olan” işlere yoğunlaşması, savunma sektörü dışında da işler üstlenmesi, daha fazla KOBİ kullanması teklif edildi. Bu güçlü şirketlerin de en az yüzde 51 oranında halka arz edilmesi tavsiye edildi. Türk savunma sanayii firmalarından birinin dünyanın en büyük 50 savunma şirketinden biri olmasını hedefl emesi gerektiğini belirtildi. 

Raporda, mevzuat nedeniyle hantallaştığı eleştirilerine maruz kalan Makine Kimya Endüstrisi Kurumu’nun da KİT statüsünden çıkarılarak anonim şirkete dönüştürülmesini ve mülkiyetinin de Savunma Sanayii Destekleme Fonu’na geçmesi önerildi. Fon yönetimindeki şirketin yeniden yapılanmasının ardından hisselerinin borsada satılması ve bu süreçte Savunma Sanayii İcra Kurulu tarafından yönetilmesi tavsiye edildi. 

Raporda, savunma sanayiinde “kazanılması gerekli yetenekler” başlığı altında öncelikli sanayi-teknolojilere de yer verildi. Bunların başında uzun menzilli kara, deniz ve havadan atılan silah ve mühimmat sistemleri sayıldı. 

Uzay ortamının kullanılabilmesi, kısa sürede sonuç almaya yönelik, uzun sürmesi halinde de harekatın devamlılığını sağlayabilecek bir nitelik vurgusu yapıldı. Buna ek olarak kimyasal biyolojik, radyolojik nükleer (KBRN) tehdide karşı koruma da raporda yer aldı. Bu kapsamda, hava ve füze savunma, elektronik harp, sınır ötesi askeri varlık bulundurabilecek stratejik intikal ve üs bölgesi oluşturulması yetenekleri, nanoteknoloji, biyoteknoloji, robotik sistemler ve kuvvetlerin eğitimlerinin buna göre yapılandırılması raporda öncelikli alanlar olarak yer aldı. 

Süreçlerin hızlandırılmasına ve yerlileşmeye vurgu 

Raporda, tedarik edilen ürünlerin teknolojisine ve özelliklerine yönelik atıfl arla örtülü olarak milli yeteneklerin geliştirilmesinde gerçekçilik vurgusu da yapıldı. TSK’nın ihtiyaç duyduğu bir ürünün yurtiçinde bulunmaması halinde Ar-Ge faaliyetini de içerecek şekilde yurtdışından satın almaya gidildiği, bunun da tecrübelere dayalı olarak sıkıntılı bir süreç anlamına geldiği kaydedildi. 

Raporda, ana bakım merkezleri, ikmal- bakım merkezleri, tersaneler vb. tesislerin işletilmesinde yurtiçi firmalardan daha fazla faydalanılması tavsiye edildi. 

Bu merkezlerin işlevselliğinin artırılması için de “Devlet Tesislerinde Özel Firma Yönetimi Sistemi (Government Owned Contractor Operated- GOCO) benzeri bir yöntem tasarlanması önerildi.

Bu konularda ilginizi çekebilir