'Özür dile Cemil Çiçek'
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in kendisinden milletin huzurunda özür dilemesi gerektiğini söyledi ve ekledi: Ben açıklamayı yapmasam düzeltmeyi yapacak mıydın?
EDİRNE - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Edirne Mimar Sinan Spor Salonunda yapılan bölge toplantısında, Türkiye, bayrak ve gelecek için mücadele ettiklerini vurguladı.
Eski bakanlar hakkındaki Meclis Soruşturma Komisyonu haberlerine getirilen yayın yasağını sert sözlerle eleştiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Parlamento gündeminde 17 Aralık soruşturmaları var. Adı yolsuzluğa bulaşmış dört bakan parlamentoya gelip, soruşturma komisyonuna ifade verecek. İki gün gittim ama gitmeden önce bir olay oldu, mahkemeden bir karar çıkardılar. Bakanların verdikleri ifadeler medyada yer almasın diye medya yasağı getirdiler."
Kılıçdaroğlu, karar üzerine açıklama yaptığını ve parlamentoyu, parlamento başkanını göreve çağırarak, "Parlamento yolsuzluk yapanların hamisi olmamalı" dediğini ifade etti. Parlamentonun itibarını önce başkanının koruması gerektiğini dün 11.00'de söylediğini, sonra TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in yurt dışından kendisini eleştirdiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bakın dostlarım, 25 Kasım 2014 saat 19.43, Anadolu Ajansı bir haber geçiyor, diyor ki 'TBMM Başkanlığının yazısı üzerine Ankara mahkemeleri yayın yasağı getirdi'. Ben ertesi gün 11.00'de konuşuyorum. Arkadaşlarıma 'Düzeltme yapıldı mı' diyorum, 'hayır' diyorlar. parlamentonun itibarını korumaya çalışıyorum. 'TBMM yolsuzluk yapanların hamisi olamaz' diyorum. Meclis başkanından yine tık yok. Bir süre sonra Çiçek itiraz ediyor, 'Ben böyle bir şey yapmadım' diye. Saat 16.11 düzeltme yapılıyor. Şimdi ben açıklama yapmasaydım sen düzeltme yapacak mıydın. Yapmayacaktın."
'Yoksa ağabeyinden mi talimat alıyorsun'
Parlamentonun itibarını kendisinin koruduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Parlamentonun itibarını koruyan benim, ayaklar altına alan sensin. Ben açıklamayı yapmasam düzeltmeyi yapacak mıydın. Her kurumun yöneticisine, başına gelen kişiye, haberler konusunda bilgi verilir. Sen de bilgilendirildin. Neden itiraz etmedin. Yoksa ağabeyinden mi sen de talimat alıyorsun" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, iktidarın demokrasiye uygun hareket etmediğini ileri sürdü. Demokrasilerde siyasi partilerin işlevleri olduğunu, siyasi partilerin programlarıyla halkın karşısına çıkıp oy istediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları anlattı:
"Vatandaş kimi isterse hükümetini kurar devleti o yönetir. Devlet olmak ayrı, devleti yönetmek ayrı. Siyasi partiler devleti hukukun üstünlüğü çerçevesinde yönetirler. Siyasi parti devlet olmak için gelirse onun adı demokrasi değildir. Anayasa, hiçbir kuruma hiçbir partiye hiçbir sınıfa, zümreye ayrıcalık tanınamaz, herkes hukukun önünde eşittir der. Siz üstünlerin hukukunu topluma egemen kılmak istiyorsanız bu doğru bir davranış değildir. Demokraside bunun yeri yoktur. AKP bir devlet partisidir, bir siyasi parti değildir. Valisi 'Ben AKP'nin valisiyim' diyor, kaymakamı, memuru ben devletin değil AKP'nin memuruyum diyor."
'Davutoğlu ziyarete gelirse MİT belgelerini gösteririm'
Kılıçdaroğlu, MİT'le ilgili iddialarını kanıtlayacak başka belgeleri, Başbakan Ahmet Davutoğlu'a, kendisini ziyarete gelmesi halinde gösterebileceğinin söyledi.
"MİT bizi dinliyor, AKP hükümetine servis götürüyor, bizi karıştırmak istiyor" dediğini, Başbakan Davutoğlu'nun ise bunun bölgesini göstermesini istediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Sen gerçek anlamda Başbakansan bunun belgesi hazır ama sen diyorsan ki ben sana söyleyeyim. 2 Şubat 2012 tarih veriyorum, Adalet ve Kalkınma Partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı, ağabeyi bir konuşma yapıyor, 'Ey Kılıçdaroğlu, sen mercek altındasın senin nefes alışını bile takip ediyoruz' diyor. Elinde mercek var da beni izlemiyor ya, devlette bu işi yapan organlar var, Sen o dönem Adalet ve Kalkınma Partisi'ndeydin, sen bunun ne anlama geldiğini bilmiyorsan, Başbakanlık koltuğundan boşuna oturuyorsun. Sorun da bu zaten."
Kılıçdaroğlu, 13 Ağustos 2013'te MİT'in CHP milletvekilleriyle ilgili fişleme belgelerinin yayımlandığını hatırlatarak, "Peki Başbakan bu belgeleri bilmiyor mu, tamamını biliyor, isim isim biliyor. Davutoğlu bana diyor ki, 'Belge var mı elinde'. Çarşaf çarşaf yayımlandı, hangi belgeden söz ediyorsun ama istiyorsan ve ben devletimi, ülkemi seviyorum, kurumların yıpranmasını istemiyorum ama sen bir gün özel ziyaretime gelirsen sana görmediğin belgeleri de göstereceğim" diye konuştu.
'MİT fişlemeleri kabul etti'
Kılıçdaroğlu, 13 Haziran 2013'te mahkemenin MİT'e bir yazı yazdığını ve itiraz olmadığını, "O fişlemeleri biz yaptık" denildiğini öne sürdü. Bu durumun demokrasilerde olamayacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Hangi demokraside olur bu. Milletvekilini fişlersin, CHP'li iş adamını fişlersin, genel başkanını 'mercek altına aldım' dersin. Sonra 'Ey Kılçdaroğlu bunun belgesi nerede' dersin. Hadi canım sen de. Başbakan olsan muhatap alacağım da sen Başbakan değilsin kusura bakma" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, 28 Ocak 2009'da Eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ın meclis kürsüsünde, 'Yanlış işiniz, yasal olmayan işiniz yoksa dinlenmekten korkmayın' dediğini anımsattı. Dinlenmekten korkmadığını belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bizim korkumuz yok zaten. 'Beni dinliyorlar, dinlemezseniz de namertsiniz' dedim. Ben çocuklarıma 'Evdeki paraları sıfırla' demedim, yatak odalarında boy boy para kasaları yok, ben hayatım boyunca ihale takipçiliği yapmadım, ben namuslu adamım açık ve net söylüyorum, bizim geleneğimize, bizim inancımızda kul hakkı yemek yoktur. Biz her inanca saygılıyız, biz inanç ticareti yapan parti değiliz. MİT milli olmak zorundadır. Bir siyasi partiye hizmet eden kuruluş gayri millidir. O bilgiyi alıp kullanan parti de gayri millidir."
Kılıçdaroğlu, sadece MİT'in değil devletin pek çok kurumunun millilikten uzaklaştığını iddia etti. Amasya ziyaretinde yaşadıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Amasya'ya gittim, CHP'ye oy veren mahalle muhtarları geldi. Kaymakam soruyor, 'Neden CHP'ye bu kadar oy verdiniz, sizin yolunuzu yapmayacağız, suyunuzu getirmeyeceğiz' diyor. Davutoğlu'nun bundan haberi yok mu, var ama ağabeyi izin verdiği ölçüde konuşuyor. Söylemiştim karikatür gibi adam. Emin olun öyle. Diyor ki 'Ben Başbakanım'. Dün ağabeyi esnafa konuşuyor. 'Size kredi açacağız' diyor. 'Borcunuzu kapatıp emekli olacaksınız' diyor. Davutoğlu seni seviyorum. İyi bir adamsın. boynunda bir davul olduğunu biliyorum ama tokmağı artık eline al. Ben senin için diyorum."
'Erdoğan'ın esnafa kredi açma yetkisi yok'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, esnafa kredi açıklamasıyla ilgili bir yetkisinin olmadığını da öne süren Kılıçdaroğlu, "Sen Başbakansan demeyecek misin, 'Ey Cumhurbaşkanı benim görev alanıma sen neden müdahale ediyorsun. Bu ülkede sen misin Başbakan, ben miyim Başbakan. O tokmağı ver elime. O tokmak senin elinde olmayacaktır' bunu söyle" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Davutoğlu'na yol açtığını ileri sürdü. Davutoğlu'nun Şanlıurfa'da konuştuğunu ancak tokmağın sesinin Ankara'dan geldiğini öne süren Kılıçdaroğlu, şunları anlattı:
"Çünkü ağabeyi Ankara'da. Sen Başbakan mısın, sanal Başbakansın. Ben sana söylüyorum. Adam gibi görev yap. Görev alanına müdahale ettirme. Görev alanına müdahale ettirirsen sen bu ülkede Başbakanlık yapamazsın. Benim görevim ana muhalefet partisi olarak ülkede demokrasiyi korumaktır. Herkes görevini yapacak. Milli İstihbarat Teşkilatı'nı niye eleştiriyorum, milli olsun diye. Görevini yapsın, yasaların dışına çıkmasın diye. Seni niye eleştiriyorum, görevini yap diye. Görev alanına birisi müdahale etmesin diye. Sen bana teşekkür edeceksin. Göreceksin ben görevimi yapıyorum, sen görevini yapmıyorsun. Ağabeyinin sözünden çıkmıyorsun. O dairenin dışarısına çık. Biraz Başbakanlık koltuğuna otur, görevini yap."
Kılıçdaroğlu, Başbakan Davutoğlu'nun, koltuğa oturduğunu söylediğini anımsatarak, "Biliyorum 23 Nisan'da o koltuğa çocuklar da oturuyor. Onu da ben çok iyi biliyorum. Türkiye iyi yönetilmiyor. Bir yönetim boşluğu var. Başbakanlık koltuğunda oturan başbakanlık görevini yapamıyor. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan da cumhurbaşkanlığı görevini yapamıyor" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin yönetim krizini aşması gerektiğini, bunun için kendilerine de görev düştüğünü belirtti. Yönetimin sağlıklı bir şekilde yeniden rayına oturtulması gerektiğini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları anlattı:
"Kim yapacak bunu. Açık ve net söylüyorum 77 milyon yurttaşıma sesleniyorum. Türkiye'de yeniden demokrasiyi inşa edecek, yönetimi sağlıklı rayına oturtacak parti Cumhuriyet Halk Partisi'dir. CHP gelirse sosyal yardımlar kesilecek diyorlar. Sosyal yardım alan bütün yurttaşlarıma sesleniyorum. Senin sosyal yardımından beş kuruş dahi kesilmeyecektir. Tam tersine aldığın sosyal yardımı CHP iki katına çıkaracaktır. Sanki ceplerinden ödüyorlarmış gibi sanki babalarının parasıymış gibi CHP gelirse biz gideriz, bu yardımlar kesilir. O yardımlar bu ülkenin devletinin bütçesinden ödeniyor. Sen meraklanma. Biz o yardımları iki katına çıkaracağız. Üstelik onun yoksulluğunu afişe etmeden ödeyeceğiz."
'Ezilenlerin partisi'
Kılıçdaroğlu, CHP'nin yoksulların, ezilenlerin partisi olduğunu söyledi. Önlerinde zorlu bir yol bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Önümüzde rakibimiz bir siyasi parti değil. Bir devlet partisi var. Valisiyle, kaymakamıyla, emniyet müdürüyle bir devlet partisi var. Cumhuriyet Halk Partililerin görevi nedir, zoru başarmaktır ve mücadele edeceğiz. O nedenle bizi zorlu bir yol bekliyor. O nedenle ben sizlere yol arkadaşlarım diyorum. Benim yol arkadaşlarım yurttaşlarımla kucaklaşan onların dertlerini dinleyen ve dertlerine derman olan yol arkadaşlarım. Bu yol zor ama başarılmaz değildir. Eğer bu ülkede ulusal Kurtuluş Savaşı'nı en zor koşullarda verdiysek, bu savaşı da öyle vereceğiz. Demokrasiyi ve ve özgürlüğü yeniden inşa edeceğiz. Herkesin iş, herkesin aş sahibi olduğu Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz."
Toplantı, konuşmanın ardından basına kapalı devam etti.