'Ortaklık arkadaşlıktan da öte, bir yoldaşlıktır'
Bir yaz tatilinde, birlikte sandalet markası yaratmaya karar veren iki arkadaş: Gözde Güreralp ve Merve Müftüoğlu. Yarattıkları "Mysabella", bugün modaseverlerin gözdesi...
Bu hafta iki konuğum var... İki değerli girişimci... Gözde Güreralp ve Merve Müftüoğlu, bir yaz tatilinde sandalet markası yaratmaya karar vermişler. Ve başarılı olmuşlar. Bugün "Mysabella" moda bloggerlarının en revaçta markalarından biri haline gelmiş. İhracat yapıyorlar. Şans eseri tanıştım her ikisiyle. Hikâyelerini dinlediğimde, sizlere mutlaka anlatma gereği duydum. "Olmaz, yapamayız" dememişler. İçtenlikler tebrik ettim her ikisini de. Paylaşmasak olmazdı.
- Markanızı anlatır mısınız ?
Mysabella, 2012 yılında klasik sandalet anlayışına farklı bir tarz, rahatlık getirmek, aynı zamanda kadının sandaletle de şık olunabileceğini göstermek için oluşturduğumuz markadır. İlk mağazamızı İstanbul Bebek'te açtıktan sonra bizim için en iyi ikinci lokasyonun Bodrum Palmarina olduğunu düşünüp orada da açtık. İnternet üzerinden dünyanın dört bir yanına satışımız var. Dubai, Tel Aviv, İspanya, Zagreb, İtalya olmak üzere birçok ülkede seçkin mağazalarda yer almaktayız. Her sene İtalya Milan Micam Fuarı'na kendimizi yenilemek ve geliştirmek, aynı zamanda Mysabella'yı farklı ülkelerde tanıtmak için katılıyoruz. Swarovski ile işbirliğimizin Mysabella'nın küresel bilinirliliği açısından çok etkili olduğunu düşünüyoruz.
- Bu işi yapmaya ne zaman karar verdiniz? Ortaklık kolay oldu mu ?
Bu işi yapmaya beraber çıktığımız bir yaz tatilinde karar verdik. Ortaklık her zaman dikkat edilmesi ve özen gösterilmesi gereken bir yol arkadaşlığıdır. Biz ortaklık dışında çok yakın iki arkadaşız, artık neredeyse konuşmadan anlaşabiliyoruz. Bu ortaklıkta bizi en yoran nokta, her yere beraber gitmek gibi bir huyumuz. Karar veremediğimiz konularda da hâlâ kura çekiyoruz.
SANDALETLE DE ŞIK OLUNUR DEDİK VE BAŞARDIK!
- Sizin işiniz moda ile alâkalı. Dünyada moda paradigması ne durumda? Nereden nereye geldi?
Dünyada moda, Sanayi Devrimi'nin başlaması ile 1900'lü yılların başında ortaya çıkmış ve coğrafi koşulları ile şekillenmiş, değişiklik göstermiş. Artık insanlar sürekli modayı takip ediyor. Mesela gittiğimiz WGSN seminerleri ve fuarlarla moda öncülerinin, gelecek sezonlarda nelerin moda olacağını biz de görüp takip ediyoruz. Ayakkabı modası büyük bir değişime uğradı. Daha etnik, bohem bir tarza bürünürken rahatlık daha fazla ön planda olmaya başladı. Alışılmadık ökçeler, tüyler, bantlar, transparan elemanlar, boncuklar ve ponponlara ayakkabıların üzerinde daha çok rastlamaya başladık. Biz de bu değişimlere kendi klasik sandaletlerimize yeni modeller ekleyerek ayak uyduruyoruz.
HEDEFİMİZ DÜNYA MARKASI OLMAK
- Bu işte eğitimin, ilişkilerin ve tecrübenin payı yüzde kaçtır?
Her ikimiz de değişik eğitimler aldık. Her meslekte olduğu gibi ayakkabı işinde de eğitimin önemi büyük. Ancak biz o kadar çok denedik, uğraştık ve öğrendik ki neredeyse eğitim almış kadar olduk. İnsan ilişkisi hayattaki en önemli başarıdır. Her insanın farklı konularda yardımı olduğunu bu işte bir kez daha gördük. Tecrübe ise zamanla oluşan bir şeydir. Şu an ne kadar tecrübeliyiz desek de daha önümüzde çok çok uzun bir yol var.
- Bu işte ekmek var mı? Varsa girişimciler nereden başlamalı ?
Her işte olduğu gibi bu işte de başarılı olursan tabii ki kazanç gelir. Ancak bu işi kurduğumuz andan itibaren yolumuz çok uzun ve meşakkatli oldu. Çünkü sizin de bildiğiniz gibi Türkler ayakkabı sektöründe bir İtalyan ya da İspanyol markaları kadar başarılı değiller. Hatta ilk katıldığımız fuarda standımıza gelen yabancıları Mysabella'nın bir Türk markası olduğuna inandırmakta hayli güçlük çektik. Bizim hedefimiz bir Türk ayakkabı markasının da dünya markası olabileceğini göstermek. Girişimcilere önerebileceğimiz konu bu işi en alt noktasından başlayarak öğrenmeleri. Çünkü o zaman önlerine çıkan her zorlukta çözüm üretme yetileri olur.
GÜLDÜĞÜMÜZ DE OLDU AĞLADIĞIMIZ DA...
- Hiç unutamadığınız bir anı var mı? Sizleri çok güldüren ya da şaşırtan, belki de kızdıran?
Bizi en çok heyecanlandıran olay kurulduktan birkaç ay içerisinde dünyanın dört bir yanına online satış yapmaya başlamamızdır. Başımıza gelen en kötü ama sonradan çok güldüğümüz olay ise ilk katıldığımız fuarda ayakkabı numunelerimizin olduğu bavulu bırakıp başkasının bavulunu almamızdı. Bunu fark ettiğimiz an, çaresizce birbirimize bakıp ağlamaya başlamamıştık. Hiç unutamayız.
- Bu markayı hangi seviyeye çıkarmayı hayal ediyorsunuz ?
Hedefimiz Mysabella'yı sandalette bir dünya markası yapmaktır.
- Türkiye'de iş kadını olmayı nasıl tarif ederdiniz ?
Türkiye'de iş kadını olmak ve ayakkabı sektöründe olmak bambaşka iki konu. Bizim sektörümüz genel olarak erkek hegemonyasındadır. Fuarlardaki birkaç kadın girişimciden biriyiz. Gelecekte sayımız artacak. Buna eminiz.
FERRAGNI SANDALETLERİMİZİ GİYİNCE...
- Sosyal medya yaptığınız işte ne kadar etkili?
Artık pazarlama tüm dünyada sosyal medya üzerine kaydı. Bizim için de aynı durum söz konusu. Bir örnek verecek olursak dünyaca ünlü blogger Chiara Ferragni, Mysabella sandaletlerini giydikten sonra dünyanın dört bir yanına online satışa başladık. Bizim işimizdeki çok önemli dönüm noktalarından biridir.
AİLEDE ÖZGÜR OLMAK ÇOK ÖNEMLİ...
- Ailelerinizin hayattaki seçimlerinize etkisi oldu mu? Her ikiniz de nasıl bir ailede büyüdünüz ?
M. MÜFTÜOĞLU: Anlayışlı, her zaman hedeflerinin peşinden gidilmesi gerektiğini söyleyen, çalışkan, fedakâr bir o kadar da anlayışlı bir ailede büyüdüm. Benim seçimlerime her zaman saygı duyup desteklediler. Aldığım eğitimle hiç alâkalı olmayan bir meslek seçtiğimde de yine bana güvendiklerini ve arkamda olduklarını söylediler. Mysabella'nın başarısını gören babamın bana yolladığı çiçekte ‘Seninle gurur duyuyorum canım kızım' yazısını gördüğüm an benim için dünyalara bedeldi.
G. GÜRERALP: Mimar bir anne babanın kızları olarak ablamla özgür yetiştik. Seçimlerimde beni hep desteklediler. Her zaman onların fikirlerinden yardım aldım ve şimdi de onların benim başarımı görmeleri beni çok mutlu ediyor.
- Başka hangi mesleği tercih ederdiniz ya da ne yapmak istediniz ?
M. MÜFTÜOĞLU: İşimi çok seviyorum ama başka bir meslek seçseydim avukat olmak isterdim. Başkalarının hakkını savunmak en büyük özelliklerimden biridir.
G. GÜRERALP: Yaptığım işten çok memnunum ancak yemek yapmak konusunda iyi olduğumu düşünüyorum. İyi bir aşçı olmak isterdim.