'Ölümcül Tuzak' bu kez seyirciye kuruluyor
Aksiyon filmlerinin güzel yönetmeni Kathryn Bigelow, 2010'da Oscar'a uzandığı savaş filminin ardından Usame Bin Ladin operasyonunu vizyona taşıyor.
dunya.com - Irak işgali sırasında bir bomba imha uzmanının hikayesini anlatan 'Ölümcül Tuzak' (The Hurt Locker) ile Oscar kazanan yönetmen Kathryn Bigelow, "militarist drama" çizgisini sevmiş olacak ki, bu sefer de Usame Bin Ladin'in öldürülüşünü anlatan filmi 'Zero Dark Thirty' ile seyircinin karşısına çıkıyor.
Ölümcül Tuzak, Bigelow'a onlarca ödül yanında bolca da eleştiri getirmişti. Film, ABD propagandasına hizmet ettiği, yaşananların gerçeklikten uzak olduğu öne sürülerek tartışılmış ancak Hollywood sinemasının en kısır yıllarından biri olan 2009'un en iyi film ve en iyi yönetmen de dahil olmak üzere 6 Oscar ödülünü kazanmıştı.
Eleştiriler etkili olmuş olacak ki, Bigelow yeni filminde görece olarak daha objektif bir bakış sunuyor. Ölümcül Tuzak'ta, "her şeyi uzaktan meraklı gözlerle izleyen" ya da operasyonun ortasında 'hey dostum na'ber' diyerek dalan "aptal" Iraklılar gibi bir hataya bu sefer düşülmemiş. Nihayet düşmanını da insan olarak çizebilen Bigelow, 10 yıllık insan avını 'düşman'ın trajedisini de göz ardı etmeden anlatıyor.
İşkence filmde başlıyor, salonda devam ediyor
İşkence sahneleri ile açılan film, ilk yarım saatinde seyircinin ilgisini toplamayı başarıyor. Geçen yıl en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscar'ına aday olan güzel oyuncu Jessica Chastain, canlandırdığı CIA ajanı Maya ile bu yıl da en iyi kadın oyuncu Oscar'ına aday oldu. Maya'nın yıllar süren takip boyunca geçirdiği dönüşüm, ABD'nin savaş esirlerine uyguladığı zulüm ile paralel gelişiyor. İlk girdiği sorguda işkenceyi insanlık dışı bulan Maya, zamanla esirleri 'uygun' yöntemlerle sorgulamakta yanlış bir yan görmüyor.
Belgesel mi film mi karmaşası
Açılışta yakaladığı tempoyu ortalarına doğru kaybederek belgesel havasına giren film, sabırsız izleyicileri rahatsız edecek düzeyde durgunlaşıyor. 2,5 saatlik film süresi, yarım saatin ardından ciddi bir sabır testine dönüşüyor. Ladin'in peşindeki gerçek kişilerin anlattıklarına dayanılarak yazıldığı öne sürülen senaryo, belki de bu yüzden takibin sonuçsuzluğa sürüklendiği yılları anlattığı dönemde sönümlenmeye başlıyor. Tarafsızlık konumunu da aynı noktalarda kaybetmeye başlayan film, son yarım saate kadar düşük temposunu koruyor. Ladin'in izi tekrar bulunduktan sonra ise toparlanma başlıyor ve filmin ortalarında uyuyakalan seyirci fazla bir şey kaybetmeden seyre devam edebiliyor.
Yıllar içinde yaşanan ve filmin dramatik hikayesine çok fazla katkısı olmayan olayları uzun uzun anlatan Bigelow, tıpkı ölümcül Tuzak'ta olduğu gibi ortalama seyirciyi sıkarken, festival seyircisine göz kırpıyor. 2010 yılında tutan bu formül, birbirinden iddialı filmlerin yarışacağı 2013 ödüllerinde bol adaylık getirmesine rağmen, yönetmeni hayal kırıklığına uğratabilir.
Jason Clarke: Ben buradayım
Dan isimli bir başka CIA ajanını canlandıran Jason Clarke ise gösterdiği performansla dikkatleri üzerine çekiyor. Clarke'ın başrolü çaldığı bölümlerde filmin seyir zevki bariz bir şekilde yükseliyor. Jessica Chastain ile aynı seti paylaştığı bir diğer film 'Kanunsuzlar' (Lawless)'daki kısa rolüyle de 'ben buradayım' demiş olan aktör, can verdiği Dan karakteri sayesinde Chicago film eleştirmenleri tarafından en iyi yardımcı oyuncu adaylığına aday gösterildi.
Amerikan haftasında kazanmak zor
The Hurt Locker'daki propaganda çizgisini yumuşatan, hareketli kamera kullanımını da azaltan Bigelow'un, film ile belgesel arasında gidip gelen Zero Dark Thirty ile yılın iddialı filmlerinden birine imza attığını söylemek zor.
İlginç hikayesini, anlatmakta zorlanan film, bu haftanın vizyona giren bir diğer Amerikan hikayesi "Lincoln" karşısında çok şansı yok.
dunya.com puanı :
Haftanın diğer vizyon filmleri
[PAGE]
Lincoln
Bu hafta biri yerli 5 film vizyona girecek. Yönetmenliğini Steven Spielberg'ın yaptığı "Lincoln" filminin senaryosunu John Logan ile Tony Kushner yazdı. Tommy Lee Jones, Sally Field ve Daniel Day-Lewis'ın rol aldığı biyografi filminde, 1861-1865 arasında yaşanan iç savaşa öncülük eden ABD'nin 16. Başkanı Abraham Lincoln'un yaşadıkları ve bu savaşı sonlandırma isteği konu ediliyor.
"Mutlu Aile Defteri"
Haftanın yerli yapımı "Mutlu Aile Defteri" filminin yönetmen koltuğunda Nihat Durak oturuyor. Senaryosunu Ali Demirel, Volkan Sümbül ve Emre Özdür'un yazdığı filmde, Binnur Kaya, Büşra Pekin, Tuncel Kurtiz, İlker Aksum ve Öner Erkan izleyicilerin karşısına çıkacak.
Komedi ve dram türündeki filmin konusu şöyle:
"Sert ve otoriter bir mizaca sahip emekli Albay Yıldırım Taşyumruk, günün birinde damdan düşer. Bu olay, yıllar önce kendisinden koşa koşa kaçan evlatlarını yeniden aynı çatı altında buluşturur. Yıldırım Bey artık daha güçlü, daha hızlı ve daha öfkelidir ve çocuklarının sakladığı sırları ortaya çıkarmakta kararlıdır. Çocukları ise yalanlarını sürdürmeye çalışırken her geçen gün daha da köşeye sıkışmaktadır. Kafası gittikçe karışan Yıldırım Bey, yalanların kime ait olduğunu bir süre sonra ayırt edemez olur. Aslında önemli olan ise en sonunda bu 5 benzemez insanın tekrar aile olmayı başarıp Mutlu Aile Defteri'nde yer alıp alamayacaklarıdır..."
"Tepelerin Ardında"
Cristian Mungiu'nin yönettiği "Tepelerin Ardında" filminde, Doru Ana, Luminita Gheorghiu, Liliana Mocanu ve Dionisie Vitcu rol alıyor. Yetimhanede birlikte büyüyen iki kızın arkadaşlığını anlatan dram türündeki filmde, talihsiz durumları birlikte atlatan iki yakın arkadaşın yetimhane yaşamından sonra yolları ayrılmalarının ardından yaşadıkları olaylar izlenebilecek.
"Penguen Kral"
Yapımcılığını Anthony Geffen ve Sias Wilson'ın üstlendiği "Penguen Kral" isimli animasyon filminde, genç ve sevimli bir penguenin zaferlerle dolu epik hikayesi beyaz perdeye taşındı.
Kendine eş bulabilmek için rakipleriyle yarışan, buzullar, karlar ve ölümcül dalgalar arasında havadan, karadan ve sudan gelen tehlikelere karşı mücadele etmek zorunda kalan sevimli kahraman, asıl zorlu görev geldiğinde kendisine sonuna kadar güvenen ailesi tarafından yalnız bırakılması sonucu yaşadıkları anlatılıyor.