'Muhatap alınacaksa parlamentoda HDP var'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Muhatap alınacaksa HDP var parlamentoda, meşru, onunla oturur konuşursunuz. Neden Öcalan? Bütün Kürtleri temsil ediyor mu? Hayır" dedi
ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Bilkent Üniversitesi Politik Düşünce Kulübü'nün düzenlediği, "Muhalefetin Çözüm Sürecine Bakışı" konulu konferansa katıldı.
Konferansta konuşan Kılıçdaroğlu, "Muhatap alınacaksa, HDP var parlamentoda, meşru, onunla oturur konuşursunuz. Neden Öcalan? Bütün Kürtleri temsil ediyor mu? Hayır. Ama ben ülkede etnik kimlikten kaynaklanan bir sorun varsa çözmek istiyorum. Parlamentoda temsilciler var, oturup konuşursunuz, çözersiniz. Ben o nedenle Öcalan'a ayrı bir yer verilmesini, mekan tutulması, sekretarya gibi olguların çok doğru olduğu kanısında değilim" dedi.
"Meşru zemin dışına çıkılmaması lazım"
Meşru zeminin dışına çıkılmaması gerektiğini vurgulayan CHP lideri, devletin meşru zeminin dışına çıkması durumunda saygınlığını yitireceğini savundu.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Şimdi sorun, Abdullah Öcalan ile dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki bir görüşmeydi. Şimdi Davutoğlu ile Öcalan arasında görüşmeler yapılıyor. Ne görüşüyorlar kimse bilmiyor. Ne vaatlerde bulunuyorlar, kimse bilmiyor. Biz, Akil Adamlar Heyeti'ni şunun için istemiştik. Devlet meşru olan insanlarla görüşür. Meşru insanlarla görüşür. Devlet elbette ki gizli görüşmeler yapar. Ama gizli görüşmeler kamuoyuna yansımaz. Yansıdığı andan itibaren devlet onu tanımaz" diye konuştu.
Öğrencilerin sorularını yanıtladı
Konuşmasının ardından öğrencilerin sorularını da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Bu sorun parlamentoda kabul edilse bile halkların barış içinde yaşayabileceğini düşünüyor munuz?" sorusuna, "Halk barış içinde yaşıyor da bölen politikacılar" yanıtını verdi.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin son 10-12 yılda müthiş bir kutuplaşmanın içine girdiğini savunarak, "İnanç, etnik kimlik üzerinde halk ayrıştırıldı. Siyasi partiler kendi tabanını bloklaştırdı. Çağdaş demokrasilerde din üzerinden, etnik kimlik üzerinden siyaset yasaktır. Biz demokrasiyi savunan bir yapıyı savunmak ve geliştirmek zorundayız. Bazı siyasi partiler etnik kimlik üzerinden siyaset yapıyor. Bu acımasızca kullanılıyor, halkın arasında hiçbir sorun yok" şeklinde konuştu.
CHP'nin "Atatürkçülük ve Kemalist" kimliğine yönelik bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Ben Atatürkçüyüm önce onu söyleyeyim. Ben 'Savaş meydanlarında kazanılan zaferler, ekonomik olarak taçlandırılmadıkça, zafer sayılmaz' diyen Atatürkçüyüm. 'Yurtta Sulh, Cihanda Sulh' diyen Atatürkçüyüm. Benim Atatürk'ten anladığım bu, birilerinin Atatürk'ten anladığı değil" dedi.
CHP'nin tezkereye "Hayır" oyu vermesi
CHP'nin tezkereye "Hayır" oyu vermesine yönelik bir soru üzerine, Suriye ve Irak tezkeresiyle ilgili tavırlarının çok net olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Biz kendi topraklarımızda CHP olarak yabancı askerin gelmesini istemiyoruz, nokta. İkinci olarak, Kobani'deki insanlık dramına dikkat çektik. Bu konuda Batı'yla ittifak içinde olmalıyız, bunu da gayet açık bir şekilde ifade ettik" şeklinde konuştu.
Eğer oradaki halk korunacaksa, bunun doğrudan Türkiye tarafından yapılmasını savunduklarına işaret eden Kılıçdaroğlu, "Biz neden 'Hayır' oyu verdik, yabancı asker istemiyoruz, tampon bölge istemiyoruz, uçuşa yasak bölge istemiyoruz, hayır, IŞİD'le mücadeleyse buyurun mücadele edelim. Suriye'nin içişlerine müdahaleyi de doğru bulmuyoruz" değerlendirmesini yaptı.
"AB Yerel Özerklik Şartı'nı savunuyoruz"
Kemal Kılıçdaroğlu, "Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı"nı savunduklarını vurguladı.
Kendisinin bunu söylediği zaman, "Siz, özerk Kürdistan'ı savunuyorsunuz" dendiğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Yok öyle bir şey. Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, Hakkari için neyse, İzmir için de o. Tekirdağ için neyse, Diyarbakır için de o" dedi.
Kılıçdaroğlu, belediyelerin zaten özerk olduğunu savunarak, "Bazen o kadar komik şeyler söylüyoruz ki belediyeler idari ve mali açıdan özerktir diye. 1930'lardan günümüze kadar gelen ve sonra da değişen yasanın birinci maddesinde var zaten. Belediyeler zaten idari ve mali açıdan özerk kuruluşlardır" diye konuştu.
Bir başka soruya karşılık olarak Kılıçdaroğlu, devletin doğrudan Öcalan'la görüşmesini savunmadığını vurguladı. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Muhatap alınacaksa, HDP var parlamentoda, meşru, onunla oturur konuşursunuz. Neden Öcalan? Bütün Kürtleri temsil ediyor mu? Hayır. Ama ben ülkede etnik kimlikten kaynaklanan bir sorun varsa çözmek istiyorum. Parlamentoda temsilciler var, oturup konuşursunuz, çözersiniz. Ben o nedenle Öcalan'a ayrı bir yer verilmesini, mekan tutulması, sekretarya gibi olguların çok doğru olduğu kanısında değilim."
"YPG terör örgütü değildir"
Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin "YPG terör örgütü değildir" yönünde açıklamalarının olduğunu belirtmesi üzerine ise TBMM'de üniversite öğrencilerinin kendisini ziyaret ettiğini anımsatarak, şunları söyledi:
"İstanbul Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden bir öğrenci, bana PYD'yi sordular. Ben de terör tanımı yaptım onlara. Terör nedir? Eline silah alıp kendi siyasal, ekonomik düşüncesini veya başka bir amaçla masum insanları, kadın, erkek, çoluk, çocuk demeden öldürür, buna biz terörist deriz. Bu, eğer bir örgütün içindeyse de ona terör örgütü deriz. Bu tanım çerçevesinde siz PYD'yi de PKK'yı da değerlendirin ama bütün dünyanın kabul ettiği bir gerçek var, listelere girmiş PKK bir terör örgütüdür, Bunu söyledim."
"Neden CHP sola dair adımlar atmıyor?"
"Neden CHP sola dair adımlar atmıyor? Neden ısrarla sağcı politikalara yönelme eğilimi var" yönündeki bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, parti programlarının belli olduğunu ve bundan asla ödün vermeyeceklerini bildirdi.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"İlkelerimizden de vazgeçmeyiz. Bir gerçeğin iyi bilinmesi lazım, karnı aç insana laikliği, özgürlüğü, demokrasiyi anlatamazsınız. Ben sizi Adana'da sabahın dördünde işsizler kahvesine götüreyim. Bizim politikalarımız insanların bu değerleri üzerine inşa edilmiştir. Aile sigortasını geliştirdik. 'Solcu' deyince dinsiz, 'sağcı' deyince dindar algılanıyor. Bu kadar saçma sapan birşeyi yıllarca halka yutturdular. Böyle birşey yok. Neyin, nasıl çözüleceğini biliyoruz. Önce vatandaşın soruna kilitlenip o sorunu çözmemiz lazım. Bir insanın ekonomik özgürlüğü yoksa, siyasi özgürlüğü olmaz. Biz proje üretiyoruz, bütün siyaseti dar kalıplar üzerinde yaparsanız yanlış olur. CHP yerinde duruyor ama CHP toplumun bütün kesimlerini kucaklamak istiyor. Biz Türkiye'nin birleştirici gücü olmak istiyoruz. Türkiye'nin yeniden ama yeniden ayağa kalkması lazım. Toplumun sorunlarını bir kenara bırakıp, kendini zenginleştiren bir anlayış olmaz."
Türkiye'nin bir Ortadoğu bataklığına sürüklenmek istendiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, yanlış politikaların Türkiye'nin Ortadoğu'daki itibarının kaybolmasına neden olduğunu savundu.
"ODTÜ'ye vereceğiz"
Yeni Cumhurbaşkanlığı binasına yönelik eleştirilerde bulunan Kılıçdaroğlu, mahkeminin yürütmeyi durdurma kararına rağmen buranın yapıldığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Aksaray, Osmanlı'nın batış dönemindeki Dolmabahçe Sarayı'na benziyor. Yasa dışı. Oraya gidenlere gitmeyin kirlenmeyin diyorum, giderseniz kirlenirsiniz. Mahkeme karar vermiş, yürütmeyi durdurma vermiş, 'Ben bildiğimi okurum' diyor. Neyinize yetmiyor mütevazi bina. Bu şatafat ne? O nedenle oraya gitmeyeceğiz, CHP iktidarında biz orayı ODTÜ'ye vereceğiz" ifadelerini kullandı.
"Başkanlık sistemi gündemde, CHP ne yapacak?" sorusu üzerine ise Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Size şu sözü verebilirim, asla umutsuz olmayın. Parlamentoda, diğer alanlarda mücadele edeceğiz. Umuzsuzluk bu topluma yakışmıyor. Biz eğer doğruları söylüyorsak, bu sorunu aşarız. Çünkü bu kaygı sadece sizde yok. Başkanlık sisteminin geleceğine inanmıyorum, parlamentoda bir kişi kalsak da bunun mücadelesini yapacağız, geçirmeyeceğiz. İki yüz yıllık parlamenter geleceğimiz var."
Kılıçdaroğlu, üniversiteden ayrılışı sırasında bir gazetecinin "Peşmergelerin Kobani'ye Türkiye'den geçeceği" yönündeki haberlerin sorulması üzerine "Yabancı asker istemiyoruz kendi topraklarımızda" yanıtını verdi.