'MB ile kavga eden bir cumhurbaşkanı...'

Cumhurbaşkanı Adayı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, "Bağımsızlığı tartışılmaya bile açılmaması gereken Merkez Bankası’yla bile kavga eden bir Cumhurbaşkanı ister misiniz?” diyerek Başbakan Erdoğan'ı eleştirdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Cumhurbaşkanı Adayı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye ekonomisini değerlendirdi. Türkiye’nin en büyük ekonomik sorununun dış borç ve cari açık olduğunu belirten İhsanoğlu, birkaç hafta önce Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın da açıkladığı gibi Türkiye’nin bir seneden az bir süre içerisinde ödemesi gereken kamu ve özel dış borcun toplamının 169.5 milyar dolar olduğunu ifade etti. 

İhsanoğlu, “Bunun üzerine bir de cari açığı ekleyerek, toplamda 220-230 milyar dolar arası bir finansman ihtiyacı olduğunu, Sayın Bakan kendisi belirtti. Türkiye’nin istikrarlı bir politik tablo, kararlı ve güçlü ekonomik politikalar ve her zaman altını çizdiğimiz iç huzur ve dışarıda itibara ihtiyacı vardır. Siz herkesle kavgalı olursanız, komşu ülkelerdeki krizleri çözemezseniz, nasıl finans akışını sağlayacaksınız, yatırımı ve yatırımcıyı nasıl çekeceksiniz? Komşu ülkelerle ve Avrupa ile ticari ilişkileri kriz öncesi döneme nasıl döndüreceksiniz? Bunlar bağırıp çağırmakla, toplantıları terk etmekle olmaz. Ne ekonomik gelişimin ne de uluslararası itibarın üslubu bu değildir” dedi. 

"Merkez Bankaları bağımsız olmalıdır"

Başbakan Erdoğan’ın dış ilişkilerdeki “kavgacı” tutumunun içeride de bağımsız ekonomi kurumları ile sürdürdüğünü savunan İhsanoğlu, şöyle devam etti: 

“Merkez Bankaları dünyanın her ülkesinde bağımsızlığı tartışılmaz olan kurumlardır. Ancak son dönemde maalesef bizim ülkemizde Başbakan Erdoğan’ın Merkez Bankası’na yönelik ağır sözleri hepimizin malumu. Merkez Bankası faiz politikasında bir takım adımlar atıyor, birileri çıkıp diyor ki ‘Bu faiz lobisi, bu Merkez Bankası yanlış yapıyor’. Merkez Bankası bünyesinde Türkiye’nin en iyileri olan yüzlerce ekonomist görev yapıyor. Bunun yanı sıra Merkez Bankası’nda Türkiye’de hiç kimse de olmayan veriler bulunuyor. Böyle bir durum da faiz politikasını Türkiye’nin bu alanda en donanımlı kurumu değil de sen mi belirleyeceksin? Bağımsızlığı tartışılmaya bile açılmaması gereken Merkez Bankası’yla bile kavga eden bir Cumhurbaşkanı ister misiniz?” 

Halkın artık kavga istemediğini belirten İhsanoğlu, “12 sene önce devletin tepesinde bir kavga oldu. Ufak bir kavga. O gün Sayın cumhurbaşkanı, dönemin başbakanına tartışma içerisinde Anayasa kitapçığını fırlattı. Ekonomi çöktü, herkesin cebindeki 100 liranın 50 lirası buharlaştı. O kadar sakin iki insanda bu yaşanmış ise orada öfkeli birini düşünün” değerlendirmesinde bulundu. 

"Çiftçi kan ağlıyor"

Hükümetin tarım politikalarını da eleştiren İhsanoğlu, “Dünyadaki en önemli krizlerden bir tanesi gıda krizidir. Topraklarında her türlü üretim için uygun imkanlara sahip, 3 tarafı denizlerle çevrili, geniş nüfuslu Türkiye'de tarım sektörünün GSYH’daki payının giderek azalıyor. Mukayeseli üstünlüğümüzün bulunduğu gıda, tarım ve hayvancılık gibi sektörlerin finansman erişimleri yok. Tarım sektörü, çiftçi kan ağlıyor” dedi. 

"Hala gericilik örneği sunan bir yaklaşım benimsiyoruz"

İhsanoğlu, Türkiye’nin OECD üyesi ülkeler arasındaki konumunun da iyileştirilmesi gerektiğini kaydetti. Kalifiye istihdam ve bilimin ekonomik gelişim açısından önemine vurgu yapan İhsanoğlu, şunları dedi: 

“Çalışan nüfusumuzun ortalama eğitim süresinin 6.5 yıl (Dünyada 137. sıradayız) olduğu bir ortamda, ekonomiye katma değer sağlayacak, bilgi çağında büyümeyi hızlandıracak bir iş gücünün varlığından bahsedebilir miyiz? Türkiye’nin, Ar-GE ve inovasyon esaslı bir üretim kültürü oluşturması gerekiyor. Bugün AR-GE ve inovasyonla ivme yapan, büyüyen ekonomileri görmek için sadece Batı’ya değil Doğu’ya, Yakın Doğu’ya, Uzak Doğu’ya ve Körfeze de bakabilirsiniz. Bilime, ilme gereken önem verilmiyor. Bilgi paylaşımının sınır tanımadığı dünyada biz hala bilgi paylaşımını kısıtlayan, yasaklayan, interneti sınırlayan gericilik örneği sunan bir yaklaşım benimsiyoruz. İnsana, bilgiye ve insan gücünü yetiştirmeye yeterli önem verilmiyor. Türk ekonomisinin verimliliğinin, gelirinin ve rekabet gücünün artmasındaki en önemli bileşen insan gücüdür, buna yatırım yapmak gerekiyor.” 

Bu konularda ilginizi çekebilir