'Kimse oraya haşlanmak için gitmedi'
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın bugünkü konuşmasına ilişkin olarak açıklamada bulunan TBMM Başkanı Çiçek, "Kimse oraya haşlanmak, tokat yemek ve azarlanmak için gitmedi" dedi
ANKARA - TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın Anayasa Mahkemesi'nin kuruluşunun 52. yıl dönümü nedeniyle yaptığı konuşmaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, hem siyasiler cephesinde hemde sosyal medyada büyük yankı bulan açıklamalar için, üslubun yargı makamına yakışan bir üslup olmadığını belirterek, "Kimse oraya haşlanmak, tokat yemek ve azarlanmak için gitmedi" ifadelerini kullandı.
Gömlek değiştirmek gibi ifadelerin, siyasi ifadeler olduğunu söyleyen Çiçek, "Yüksek mahkemenin kuruluş gününde kişisel kanaatiniz bu bile olsa konuşulacak ifadeler değil." şeklinde konuştu.
"İstatistik kurumu yapacak değil"
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çiçek, AYM Başkanı Kılıç'ın, "Yargıdaki paralel yapılanmayla ilgili belgeler varsa çıkarın" ifadelerinin sorulması üzerine Çiçek, bunların, şikayete bağlı konular olmadığını vurguladı.
Konuşulan konuların ceza hukuku alanıyla ilgili olduğunu anlatan Çiçek, şöyle devam etti:
"Ceza hukuku alanıyla ilgili konularda bir kaç suç dışında, bunlar şikayete bağlıdır- iddia edilen her konu, bizatihi savcıların, yargı makamlarının doğrudan araştıracağı, soruşturacağı konulardır. Bu hususları ortaya çıkaracak olan da yine yargının kendisidir. İdare makamları, bu soruşturmalara yardımcı olmak mecburiyetindedir. Yoksa idare makamları tek başına yapacak değil. Paralel yapı, darbe gibi konular ceza hukuku anlamında suç teşkil edebilecek ifadeler, iddialardır. Bu iddialar ister birinin başvurusu üzerine olur, ister basında yer alır, ister bir konuşmada dinlenmiş olur, bu konuları cumhuriyet savcılarının, kendiliğinden araştırma, inceleme, soruşturma konusu yapması gerekir. Bunu yaparken de ihtiyaç duyduğu neyse, bunu idare makamları karşılamak zorundadır. Bu, o makamların da anayasal yükümlülüğüdür. Bu soruşturmaları kim yapacak, herhalde nüfus müdürlüğü, istatistik kurumu yapacak değil. Yapacak olan yargı kurumudur. Suç teşkil eden bir şeyin soruşturmasında en önce yetkili olan yargı makamları, cumhuriyet savcılarıdır. Seçim boyunca da bu ifadeler, iddialar sıkça gündeme geldiğine göre, bundan sonraki iş yargıya aittir."
"Yargının görevi olamaz"
TBMM Başkanı Çiçek, siyasete yön vermek, dizayn etme, demokrasiye ayar verme gibi bir hastalığın nüksettiğini söyledi. Çiçek, eskiden bunu başkalarının vermeye çalıştığını belirterek, "Siyasete, demokrasiye ayar vereceğiz" derken, demokrasinin ve Türkiye'nin ayarının bozulduğunu, bugünkü tatsız ortama gelindiğinin altını çizdi.
Bir başkalarının yine siyasete ayar verme, siyaseti düzeleme, dizayn etme gibi yeni bir role soyunmaması gerektiğini ifade eden Çiçek, bu türlü bir görevinin yargının asla görevi olmadığını bildirdi.
Bu tür algılamalardan herkesin kaçınması gerektiğini dile getiren Çiçek, yargı camiasının, 13 bin 500-14 bin kişilik bir büyük camia olduğuna işaret etti. Çiçek, "Hepsi adına, hepsini böylesine bir tartışmanın içine çekecek konuşmalardan biz kaçınalım ama yargı da kaçınsın. Çünkü bugünkü yargı tartışılır hale geldiyse bunun önemli ayaklarından biri, yargı kurumlarının başındakilerinin ve bir kısım yargı mensuplarının yaptıkları açıklamalardır, geçmişte de" diye konuştu.
"Demokrasilerde bu kadar imtiyaza gerek yok"
"Bugün keşke, bir örnek başlatılsaydı, örnek olsaydı, herkese, hepimize bir özeleştiriyle başlasaydık, özeleştiri adına bir ya da iki cümle ancak bulabildim" diyen Çiçek, ancak bunun yetmeyeceğini söyledi. Çiçek, şunları kaydetti:
"Keşke bu yapılsaydı. Konuşmalara bundan sonra böyle başlasak. Evvela özeleştiri yapsak, sonra başkalarından, başka kurumlardan, erklerden beklentilerimizi söylesek. Aksi takdirde hep başkalarını eleştirir, biz o eleştiriyi kendimiz yapmazsak o yeni imtiyaz arayışlarıdır. Buna gerek yok. Demokrasilerde bu kadar imtiyaza gerek yok. Artık Türkiye olarak, doğru sözlerin arkasına, doğru örnekleri koymanın zamanı çoktan geldi ve geçiyor. Demokrasi, hukuk devleti, yargının önemi adına Türkiye'de söylenmedik söz kalmadı. Ama doğru örnekleri yeteri kadar koyamadık. Bunu koyabilmenin yolu, artık bundan sonraki konuşmalara bir özeleştiriyle başlamaktır."