'İran gerilimi' sıcak çatışmaya dönüşebilir

Gül, Türkiye'nin bölgesindeki gelişmeleri izleme lüksü bulunmadığını belirterek, askeri hazırlığın zorunluluk olduğunu, İran'ın nükleer programı çerçevesindeki gerilimin de sıcak çatışmaya dönüşebileceğini söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Harp Akademileri Komutanlığı'nda verdiği konferansta, 2003 yılında Tahran'da yapılan İKÖ Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda hukukun üstünlüğü, hesap verilebilirlik ve cinsiyet eşitliği gibi demokrasinin temel ilkelerini geçerli kılacak şekilde İslam ülkelerine kendi evlerini düzene koymaları çağrısında bulunduğunu hatırlattı.
 
Askeri hazırlık zorunluluk
 
Gül,  milletleri aziz, devletleri ise güçlü kılanın, şüphesiz onların köklü kurum ve gelenekleri olduğunu, 23 asırlık mazisi olan Silahlı Kuvvetleri'nin de milletin göz bebeği kurumlarından biri olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu:
"Bu çerçevede 'Arap Baharı' ile küresel güç dengesinin Asya-Pasifik'e kaymasının stratejik yansımalarına dair görüşlerimi sizlerle paylaşacağım. Konuşmamda ikinci olarak yeni küresel stratejik iklimin güvenlik ve güç kavramlarını nasıl etkilediğine değineceğim. Son bölümünde ise Türkiye'nin bu gelişmelerin şekillendireceği yeni küresel dengelerde yerini almak için ne tür politikalar izlemesi gerektiği hakkındaki fikirlerimi anlatacağım. Bu kapsamda, Türkiye'nin savunma stratejisinde gerçekleştirmesini gerekli gördüğüm reformlardan bahsederek, ülkemiz için yeni bir güç konsepti ortaya koyacağım."
 
Tarihin akışı hızlandı
Küreselleşmenin gerçekten tarihin akışını hızlandırdığını ifade eden Gül, bunun toplumların siyasi, ekonomik, sosyolojik ve kültürel kimyalarını değiştirdiğini kaydetti.Suriye'de akan kanın devam ettiğine, Irak'ta mezhepsel temelde siyasi istikrarsızlık yaşandığına, İran'ın nükleer programı çerçevesinde odaklanan gerilimin de sıcak bir çatışmaya dönüşme ihtimali bulunduğundan bahseden Gül, "Yakın komşularımızda cereyan eden bu istikrarsızlık ortamı, bölgesel ve küresel güç mücadelesinin provasının yapıldığı yeni bir soğuk savaş sahnesine dönüştürülmek istenmektedir" dedi.
 
Bölgedeki gerilimin sıcak çatışmalara veya iç savaşa sebep olması durumunda, yeni bir belirsizlik ve kaos ortamının doğmasının yüksek bir ihtimal olduğunu belirten Gül, "Bu şartlar altında, Türkiye'nin gelişmeleri uzaktan izleme lüksü de yoktur. Bir yandan her türlü olumsuz senaryoya karşı hazırlanırken, diğer yandan böylesine bir felaketin önüne geçmek için diplomasinin tüm imkanlarından azami ölçüde yararlanmak mecburiyetindeyiz. Dolayısıyla Türkiye için diplomatik aktivizm ve askeri hazırlık bir seçenek değil, zorunluluktur" diye konuştu.
 
Gül'den İsrail'e: Stratejik miyopluğu bırak
Gül, "Daima İsrail'e olan çağırımız şu oldu; stratejik miyopluğu bırak, gayet dikkatli şekilde analiz et, 50 yıl sonrayı, daha ileriyi düşünerek hareket et ve gerçek güvenliği sağlayıcı adımları sağlam bir barışla at" dedi.
 
Gelecek vizyonunu anlattı
Cumhurbaşkanı Gül, güvenlik kavramına daha bütüncül ve küresel bir anlayışla yaklaşmamız gerektiğini vurgulayarak, "Çevre güvenliği, enerji güvenliği, biyolojik güvenlik, gıda güvenliği, nükleer güvenlik ve siber güvenlik gibi kavramlar üzerinde de artan şekilde kafa yormalıyız. Söz konusu tehdit ve felaketlerle mücadelede askeri ve sivil yeteneklerin uyumlu ve birbirini tamamlayıcı şekilde kullanılması giderek önem taşımaktadır" diye konuştu.
21. yüzyılın ilk çeyreğinde, ABD, AB, Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya ve Türkiye gibi büyük güçlerin uyumuna dayanan bir güç dengesinin ortaya çıkmasının kuvvetle muhtemel olduğuna dikkati çeken Gül, "Ülkemizin söz konusu güç dengesinde hak ettiği yeri alması için silahlı kuvvetlerimiz dahil tüm kurum ve kuruluşlarımızın şimdiden bu vizyon çerçevesinde çaba göstermeleri elzemdir" dedi.
 
Etkin, çevik, dinamik, vurucu ve esnek bir silahlı kuvvetler
Cumhurbaşkanı Gül, çağın tehlikelerinin değişen şartlarına ayak uyduracak şekilde daha etkin, çevik, dinamik, vurucu ve esnek bir silahlı kuvvetler yapısının, belki her zamankinden daha fazla önem kazandığına dikkati çekerek, "Bu, dünyanın halen çok sorunlu bir bölgesinde merkezi bir konumda yer alan ülkemiz için herkesten daha fazla geçerlidir" dedi.
Gül, ünlü Türk düşünürü Farabi'nin 'erdemli toplum', 'erdemli şehir' kavramlarından yola çıkarak, Türkiye'nin 'erdemli güç' olarak hareket etmesi ve bu yolda ilerlemesi gerektiğini düşündüğünü söyledi.
 
Çözümleri ertelememeliyiz
Gül'ün konuşmasında öne çıkan diğer ifadeleri şunlar:
-"Güvenlik güçlerimizin bugüne kadar canları pahasına ortaya koyduğu mücadele, bize terör sorununu demokrasiyi genişleterek ve toplumsal uzlaşıyı güçlendirerek çözme imkanını verecektir."
"Millet olarak, milli birlik ve bütünlüğümüz konusunda hiçbir tereddütümüz olmamalıdır. Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan cumhuriyetimizin temel nitelikleri konusunda tam bir mutabakat içinde olduğumuzdan hiç şüphem yoktur."
-"Dolayısıyla, sun'i ve abartılı korkulara kapılmadan, sorunların üzerine cesaretle gitmeli ve çözümlerini ertelememeliyiz. Milletimizin bekasını ilgilendiren her sorunu, çağdaş dünyanın gerçeklerine uygun olarak, demokrasi ve ortak değerlerimiz temelinde çözmek basiretini göstermeliyiz."
-"Demokrasiyi tüm kurum, teamül ve evrensel kriterleriyle benimsediğimiz vakit ülkemizde gerçek barış ve huzuru yakalayabiliriz. Bu bağlamda, gelişmiş bir demokrasinin sadece seçimler sonrasında çoğunluğun iradesinin icraata yansıması olmadığını belirtmek isterim."
-"Gelişmiş bir demokrasi, anayasal düzen içinde tüm kurum ve kuruluşlar bakımından fren ve denge sistemlerinin hakim olduğu bir rejimdir. Hukukun üstünlüğü ilkesi zemininde temel hak ve özgürlüklerin herkes için kıskançlıkla korunduğu, adaletin gecikmeden tecelli ettiği bir düzendir."
Bu konularda ilginizi çekebilir