'İnadına mini etek desinler...'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ATO Congresium'da düzenlenen TÜRGEV Yurtları Toplu Açılış Törenine katıldı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da düzenlenen TÜRGEV Yurtları Toplu Açılış Töreninde yaptığı koşmada, "TÜRGEV onlar için bir tehditti. Çünkü TÜRGEV, inancını, tarihini, kültürünü bilen, araştıran, sorgulayan, öğrenen, üreten şuurlu gençler yetiştirmek istiyor. Vatanına bağlı, milletine sevdalı gençler yetiştirmek istiyor. Bunu hazmedemediler" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, "Gittiler, kendi ayaklarıyla o yapıya teslim oldular. Sen kendi ayağınla gidersen, o da seni hem kullanır hem de şantajını yapar. İşte günlerdir gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlanıyor, görüyorsunuz yaşanan rezilliği. Biri diğerine montajlı, dublajlı kasetler veriyor, öteki ona biatını bildiriyor, arada birbirlerini tehdit, hakaret etmekten, alaya almaktan da geri durmuyorlar. Bu nasıl hastalıklı bir ilişkidir" şeklinde konuştu.

Millet asla onlara bu ülkenin kaderini teslim etmez

"Buyrun şu anda Pensilvanya'nın ikinci yakalama emri çıktı. Beraber kontak kurdukları kişilerin yakalama emirleri çıkıyor. Ne oluyoruz, nereye gidiyor bu iş? Şimdi 17-25 Aralık'ın sırları ortaya çıkmaya başladı, görüyoruz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye'de kendilerine payandalık yapan, yol arkadaşlığı yapanlardan da boşuna medet ummasınlar. Millet asla onlara bu ülkenin kaderini teslim etmez, bu ülkenin yönetimini teslim etmez. Bunu böyle bilsinler."

 TÜRGEV 17-25 Aralık darbe teşebbüsünün en önemli hedeflerinden biriydi. Böylesine güzel hayırlı hizmetler yapan bir kurum niçin hedef alınır? Bu soruyu sormak ve bunun cevabını aramak durumundayız. Bu kurumun hizmetleri iftiralarla niçin engellenmek istenir? Destek veren insanlar özel olarak tespit edilip niçin saldırıya uğrar?

Fakir fukaranın evlatlarının sığındığı bu kapıya niçin kilit vurulmaya çalışılır? Tüm bunlar yolsuzluk gibi gerçekten alçakça ahlaksızca bir kılıfla niçin yürütülür? Aslında cevap kendi içinde gizli. Dikkat ederseniz Türkiye'nin ne kadar milli kurumu projesi varsa hepsiyle birlikte TÜRGEV de hedef alınmıştı. Halk Bank'tan ne istedilerse, küresel projelerden niçin rahatsız oldularsa, TÜRGEV'in üzerine de aynı rahatsızlığı yaşadılar.

'Bunu hazmedemediler'

Kendi ankebut sistem için güneydeki sevdikleri ülkenin, özellikle de ikamet ettikleri yerdeki destekçilerinin çıkarları için TÜRGEV'i tehdit olarak gördüler. TÜRGEV vatanına bağlı gençler yetiştirmek istiyor. Bunu hazmedemediler.

'İstismar ettiler'

Onlar bu vasıfların tam tersi mahiyette nesil istiyorlar. Yani biri ak diyor diğeri kara. Böyle olunca anlaşabilmeleri mümkün değildi, nitekim olmadı. Bu yapı milletimizin hayır konusundaki eğitim konusundaki duygularını hassasiyetini istismar etti. Yardım diyerek zekat diyerek kurban diyerek topladıkları paraları götürdüler Türkiye aleyhindeki lobilere, partilere aktardılar, yurt içinde ve yurt dışında.

'Milletimiz bunu gönlünden sildi'

Sadece yurtiçinde değil, aynı şeyi yurtdışında da yaptılar ve ülkemiz aleyhine lobiler oluşturmak için bunu yaptılar. Allah rızası için diyerek, karın tokluğuna çalıştırdıkları insanların emeğini karanlık oyunlarının malzemesi yaptılar. Milletin feraset duvarına çarpıp milletin tokadını yiyip yerlerine oturdular. Bu milletin gönlünden sildiği hiç kimse biliniz bir daha ayağa kalkamaz. Milletimiz bunu gönlünden sildi. Şimdi tüm STK'larımıza, vakıflarımıza, derneklerimize çok büyük görevler düşüyor, yurt içinde yurt dışında.

Hiçbir yerde bu yapının ortadan kalkmasıyla herhangi bir hizmetin kesintiye uğramasına izin vermeyeceğiz.

Daha çok çalışacağız, koşturacağız. Meselenin özünden amacından en küçük bir sapmaya mahal vermeden bu hizmetleri daha iyi başarılısıyla yürüteceğiz.

Milletimiz için buna mecburuz. Geleceğimizin teminatı gözlerimizin nuru evlatlarımız için mecburuz.

Şimdi yurt dışındaki okullar için inşallah Milli Eğitim Bakanlığı'mız hükümetimize hazırlığı sundular ve MEB öncülüğünde ama tamamen sivil yapıya sahip bir Maarif Vakfı adıyla vakıf kuruluyor. Oralardaki eğitim hizmetlerini artık bu vakıf yürütecek. Yurt dışında acaba ne olacak sorusu cevabını buluyor.

Yurt içinde de ne barınma ne burs konusunda en küçük bir aksamaya yol açılmayacağına inanıyorum. Az önce bakanımız 400 bin öğrenci kapasitesine ulaştığını zaten ifade ettiler.

Yeni okullarla üniversitelerle ülkemizin en önemli STK'ları olma yolunda yürüttüğünüz çalışmalarda sizlere başarılar diliyorum. Vakıf geleneği bize özgüdür. Ecdadımız tarafından geliştirilen bu kurumsal yapı bugün ABD başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde uygulanıyor. TÜRGEV'in nispeten yeni bir vakıf olmasına rağmen titiz çalışmalarıyla kısa sürede milletimizin gönlünde müstesna bir yer etmeye başladığını görüyorum.

Az önce de izledik, burada TÜRGEV ve Ensar Vakfı'nın oluşturdukları vakıfla da şu anda ABD'de attıkları adım gerçekten çok çok bizleri mutlu eden, orada master ve doktora öğrencileri için şu anda inşa edilecek olan bu yurtla birlikte çok çok farklı bir gelişme başlamış oluyor.

'28 Şubat'ı farklı yad edeceğiz'

28 Şubat 1997'de ve 28 Şubat geliyor, yad edeceğiz. Ama bu defa farklı yad edeceğiz.

Nerelerden nerelere. Kudret kuvvet sahibi olan Allah'tır. Bugünleri gördük. Şimdi 17-25 Aralık 2013'te köklerinden sarsılmak istenen bu mirasa sahip çıkmak boynumuzun borcudur. Zahirde farklı gözükse de aslında her iki teşebbüste aynı amaca yönelikti. Amaç bu milletle kadim medeniyeti arasındaki bağları koparmaktı. Böylece milletimiz istikametsiz, hedefsiz bir topluluk haline dönüştürülecekti.

 'Şantajla, kasetle, montajla dinlemeyle esir alacaktı'

Biz buna izin vermedik. Milletimiz için bu mücadeleyi veriyoruz. Meseleyi Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesi gibi göstermeye çabalayanlar, aslında bu yapının kendilerine de düşman olduğunu iyi biliyorlar.

Bu yapı darbe teşebbüsünde başarılı olabilseydi hepsini esir alacaktı. Şantajla, kasetle, montajla dinlemeyle esir alacaktı. Onları da bu büyük tehditten kurtardık, bu çok önemli.

Ama gittiler o yapıya teslim oldular. Sen kendi ayağınla gidersen o da seni hep kullanır. İşte günlerdir gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlanıyor. Biri diğerine montajlı kasetler veriyor, öteki ona biatını bildiriyor, arada birbirini tehdit etmekten hakaret etmekten de geri durmuyorlar. Bu nasıl hastalıklı bir ilişkidir?

Şimdi hedef 7 Haziran. Bu nasıl bir çarpık ilişkidir. Ama her iki tarafa da yakışır. Çünkü cibilliyetlerinin gereği bu.

'Onlar inadına mini etek desin...'

Varsın onlar kendilerine icazetli şakirtler yetiştirsinler, inadına dekolte inadına mini etek diye feveran etsinler, biz TÜRGEV ile diğer vakıflarımızla derneklerimizle birlikte inancına tarihine bağlı nesiller düşünen tartışan gençler yetiştirmek için çalışmaya devam edeceğiz.

'Ne oluyor? Nereye gidiyor bu iş?'

Şu anda Pensilvanya'nın ikinci yakalama emri çıktı. Ne oluyor? Nereye gidiyor bu iş? Şimdi 17-25 aralığın sırları ortaya çıkmaya başladı görüyoruz. Türkiye'de kendilerine yol arkadaşlığı yapanlardan da boşuna medet ummasınlar. Millet onlara bu ülkenin yönetimini teslim etmez.

Şunu çok açık net söylemek zorundayım. Bizim ilişkimiz tarihimizle. Tarihten aldığımız ilhamla geleceği inşa etmek. Yani kökü mazide olan ati anlayışının gereğini yerine getirmek. Biz bunların tabiatının bunların cibilliyetinin gereğini tamamen bir kenara koyan ve tam anlamıyla eşrefi mahlukat olan insana yakışanı yapmanın gayreti içerisindeyiz. Bu bir dürüstlük ilkesidir.

Özgecan Aslan cinayeti

Ekmeği olmayana ekmek, okula gidemeyene eğitim imkanı sağlamak mecburiyetindeyiz.

Özgecan kızımızla ilgili yaşanan yenilir yutulur değil. Arka arkaya üç dört beş kızımızla, bayanla olanlar yenilir yutulur değil. Nasıl oldu da biz bu hale geldik. Bu konuda bu vakıflarımızın çalışmaları çok önemli. Tabi bu bir vahşet. Bunların da yargıda karşılığının hem kısa sürede, hem de en yüksek derecede verilmesi gerekiyor.

Birçok şeyler tartışılıyor, daha ileri ifade kullanmadan şunu diyorum.

Adaletin terazisi yerini milim şaşmadan bulmalıdır diyorum. Bunun olması şart. Üstat ne diyordu "İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,"

Bizim üzerimizde bu kadar mukaddes yük var. Bunun gereğini yerine getirmemiz lazım. Bu olayları yaşamamamız lazım. Bu vesileyle bir şeyi yaşadık. Mehmet Bey’in o irfan dersi unutulacak bir ders değildi. Baba bütün bu acılar içerisinde tüm insanlığa, insanlık dersi verdi. İşte burada hepimizin ortak almamız gereken dersler de var ayrıca. Bu da çok manidar. Ben kendilerine anneye babaya bu noktada da Allah razı olsun diyorum. Onlar tahrik unsuru olmadılar.  Bu ülkede böyle babalar da anneler de varmış dedirttiler.

Rütbe beklemeden mal beklemeden tehditlere saldırılara sıkıntılara göğüs gererek bu yolda yürüyeceğiz.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir