'Hedef haline getirildim'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika'nın keşfine yönelik sözleri nedeniyle batı medyası tarafından hedef haline getirildiği söyledi
İSTANBUL - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezindeki, 30. İSEDAK Toplantısı'nın açılış töreninde konuşma yaptı. Konuşmasında Amerika'nın keşfiyle ilgili kendisine yöneltilen eleştirilere değinen Erdoğan, batı medyası tarafından hedef haline getirildiğini söyleyerek şu şekilde konuştu;
"I. Dünya Savaşı'nın 100. yıl dönümünde İslam dünyasında kurgulanan siyasete dikkat çektiğim için en ağır eleştiri ve hakaretlerin hedefi yapıldım. Amerika kıtasına Müslümanların ulaştığını söyledim. Bilimsel gerçeklere dayanan bu tezi sadece tekrar ettiğim için batı medyası ve içimizdeki yabancılaşmış bazı kompleksçiler tarafından hedef haline getirildim."
Bu süre içerisinde İSEDAK'ın ülkeler, halklar için, tüm insanlık için hayırlı adımlar atmasının, şahsının ve tüm üyelerin gayesi olacağını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Niyetimiz hayr, inşallah akıbet de hayr olacaktır. 30. toplantıyı açarken Allah'tan yolumuzu, bahtımızı açık etmesini, gayretlerimizi hayra tebdil etmesini diliyor, bunun için dua ediyorum. İslam ülkeleri gerek ticaret, gerek kalkınma göstergeleri açısından son yıllarda önemli ilerlemeler kaydetti. Son 10 yılda dünya ticareti içerisinde İslam ülkelerinin payı yaklaşık yüzde 50 artmış bulunuyor. Bu dönemde iş ticaretimizde de çok önemli gelişmeler yaşandı. İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler arası ticaret yüzde 50'nin üzerinde bir artış kaydetti. Yine 2002-2012 yılları arasında küresel reel büyüme oranı ortalama yüzde 2.7 olarak gerçekleşmişken İslam ülkeleri aynı dönemde ortalama yüzde 5,4 büyüdü."
Erdoğan, bu ve benzeri rakamların ekonomik anlamda İslam ülkelerinin başarılı performans sergilediğini gösterdiğine vurgu yaparak, sözlerini şöyle devam ettirdi:
"Ancak sizler de takdir edersiniz ki ekonomik anlamda bu kadar iyi olan İslam ülkeleri, insani ve siyasi manada tarihinin en büyük krizlerini de eş zamanlı olarak yaşıyor. Bazı üye ülkelerimiz kişi başı milli gelirde dünyada en üst sıralarda yer alırken, birçok üye ülkemiz de ne yazık ki en alt sıralarda yer alıyor. 57 üye ülkemizden 21'i Birleşmiş Milletler en az gelişmiş ülkeler kategorisinde bulunuyor. Nihayetinde hepimiz insanız. İnanın bu tabloyu kendi nefislerimize izah edebilmenin yolu yoktur. Ayrıca hepimiz bir Allah'a inanıyoruz, hepimiz hesap gününe inanıyoruz. Kendimize, nefsimize, vicdanımıza izah edebilsek bile böyle bir gelir uçurumunu hesap gününde o yüce mahkemede izah edebilmenin asla ve asla yolu yoktur."
'Mesele sadece yoksulluk değil'
"Hepimiz günde birkaç hurma ile açlığını bastıran bir peygamberin ümmetiyiz" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hepimiz kendisi aç olduğu halde, ailesi, torunları aç olduğu halde hediye edilen birkaç hurmayı komşularına, kardeşlerine hediye eden, paylaşan, hayatı boyunca sofradan bir tek kez olsun bile tam doymadan kalkan bir nebinin takipçileriyiz. Komşusu açken tok yatanı uyaran hem de çok ağır şekilde uyaran bir rehberin arkasından gidiyoruz. Kardeşliğin ve paylaşmanın dini İslam'ın mensupları olarak mevcut manzarayı izah edebilmenin ve meşrulaştırabilmenin yolu olmadığını hepiniz, hepimiz çok iyi biliyoruz. Mesele sadece yoksulluk, sadece gelir dağılımındaki adaletsizlik de değil."
İslam coğrafyasının durumu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam coğrafyasının tarihinde hiç olmadığı kadar kanla, acıyla, gözyaşı ve çatışmayla anılır hale gelmiş durumda olduğunu anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hemen her gün farklı ülkelerde bir hatta birkaç tane Kerbela'ya şahit oluyoruz. Her gün kardeşlerimiz can veriyor, her gün çocuklarımız ölüyor, çocuklarımız yetim, öksüz kalıyor, kadınlarımız ölüyor. En emin yerler olması gereken mescitlerimiz, türbelerimiz ne yazık ki yine bizzat Müslüman olduğunu iddia edenler tarafından alçakça, barbarca, vahşice katliam mekanlarına dönüştürülüyor. Kendi mescitlerimizi, kendilerini Müslüman diye tanıtan canilerden emin hale getiremediğimiz için işte en kutsal mekanlarımızdan biri Mescid-i Aksa gözlerimizin önünde barbarların postallarıyla çiğnenebiliyor. Sesimiz çıkıyor mu, konuşabiliyor muyuz? Hayır. Bizler inanın gerek içimizdeki sorunları gerek dışarıdan gelen saldırıları durduracak, hem coğrafyamızda hem yeryüzünde barışı kalıcı şekilde tesis edecek güce sahibiz."
Erdoğan, eğer istenirse Irak'ta akan kanı durdurmanın mümkün olabileceğini, eğer arzu edilirse Suriye'de çocukların ölmesinin önüne geçilebileceğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Az önce Rabbimin ayetlerini dinledik. Bu ayetlerde Rabbim bizi ikaz ediyor. Bu ikazların içerisinde 'adaleti tesis edinceye kadar zulmedenin karşısında taraf olun' diyor. Her şey açık net ortada. Eğer birlik olunursa, eğer birlikte hareket edilirse, neredeyse bir asırdır devam eden Filistin'in yalnızlığı ayıbına derhal son verilebilir" diye konuştu.
'Altınlarını seviyorlar, elmaslarını seviyorlar...'
Sorunları dışarıdan birilerinin gelip çözmeyeceğini, kendi sorunlarını sadece ve sadece kendilerinin çözebileceklerini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bakın açık açık söylüyorum, dışarıdan gelenler İslam coğrafyasının petrolünü seviyorlar, altınlarını seviyorlar, elmaslarını seviyorlar, ucuz iş gücünü seviyorlar, çatışmalarını, kavgalarını, anlaşmazlıklarını seviyorlar, inanın bizi sevmiyorlar. Dışarıdan gelenler, yüzümüze dost gibi görünenler, bizim ölümüzü, bizim çocuklarımızın ölüsünü seviyorlar. Buna daha ne kadar seyirci kalacağız? Buna daha ne kadar sabredecek, daha ne kadar tahammül edeceğiz? Bu acı manzara karşısında daha ne kadar mazeretlere sığınacağız? Şii olmak, Suriye'de öldürülen çocukları, Suriye'de katledilen 300 bin masumu, yerinden edilen 7 milyon insanı seyretmeye bahane olabilir mi? Yine soruyorum, Sünni olmak, türbelere yapılan saldırıları, terör örgütlerini, seçilmiş yöneticilerin darbeyle görevden uzaklaştırılmasını, hakkını arayanların sokakta vurulmasını meşrulaştırabilir mi?"
Erdoğan, bütün kalbiyle, bütün samimiyetiyle İslam coğrafyasının tamamına, hangi mezhepten olursa olsun tüm Müslüman kardeşlerine bir çağrı, bir davet yaptığını aktararak, "Ne olur şöyle kenara çekilelim ve manzaraya bir bakalım. Kim kazanıyor, kim kaybediyor? Ölümlerden kazanan kim, çatışmalardan kazanan kim, aramızda var olan sorunlardan kazanç sağlayan kim? Eğer bu soruların cevaplarını verebilirsek, o cevapların gereğini yerine getirmek için bir küçük adım dahi atabilirsek, işte o zaman çözümün fitili tutuşturulmuş demektir" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından bazı başlıklar şöyle:
"Bu acı manzara karşısında daha ne kadar mazeretlere sığınacağız. Soruyorum? Burası bir aile meclisi. Dünya bizi dinliyor. Şii olmak Suriye'de öldürülen çocukları, Suriye'de katledilen 300 bin masumu, yerinden edilen 7 milyon insanı seyretmeye bahane olabilir mi? Yine soruyorum, Sünni olmak türbelere yapılan saldırıları, terör örgütlerini, seçilmiş yöneticilerinin darbe ile görevden uzaklaştırılmasını, hakkını arayanların sokakta vurulmasını meşrulaştırabilir mi?"
"Bütün kalbimle samimiyetimle ve hasbiliğimle İslam coğrafyasının tamamına hangi mezhepten olursa olsun, tüm Müslüman kardeşlerime bir çağrı, bir davet yapıyorum. Ne olur, şöyle kenara çekilelim ve manzaraya bir bakalım. Kim kazanıyor, kim kaybediyor? Ölümlerden kazanan kim, çatışmalardan kazanan kim, aramızda var olan sorunlardan kazanç sağlayan kim? Bu soruların cevaplarını verebilirsek, o cevapların gereğini yerine getirmek için bir küçük adım dahi atabilirsek işte o zaman çözümün fitili tutuşturulmuş demektir"
"BM'nin gerçek manada bir reforma ihtiyacı vardır. Şu anda bütünüyle İİT acaba bir etkinlik bu anlamda yapabildi mi? 197 ülke var, bunun içerisinde 57 ülke İİT'nin üyesi. Bir şey yapabildik mi, yaptık mı? Hayır. Ne zaman, ne gibi adım atacağız? Buralarda stratejilerimizi gözden geçirmemiz lazım"