'Geri kabul' anlaşmasının karşılığı 'vize muafiyeti
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Biz AB'yi artık biliyoruz. AB'nin kuralları ile oynuyoruz. İmzaya imza, söze söz, eyleme eylem" dedi.
İSTANBUL - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Almanya'da öldürülen Türk vatandaşlarının hesabının sorulacağını söyledi. Vize konusunda ise Davutoğlu, "Vize muafiyetini almadan hiçbir şekilde geri kabul anlaşması imzalamayız" dedi. Davutoğlu Türkiye'nin hedefinin "AB standartlarında demokrasi, Çin standartlarında üretim" olduğunu kaydetti.
Davutoğlu, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenen Dünya Türk Girişimciler Kurultayı'nın 8 Bakanın katılımıyla yapılan İnteraktif Bakanlar Oturumu'nda yaptığı konuşmada yurt dışında vatandaşlara sağlanan hizmetler, vize politikası, bölgesel politikalar ile küresel bağlamda Çin ile olan ilişkiler konularında değerlendirmede bulundu.
Yurtdışındaki Türk vatandaşlarının güvenliğinin ve hukukunun Türk devletinin teminatı altında olduğunu hatırlatan Bakan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Almanya'daki her vatandaşımızın bir damla kanının dahi hesabı sorulacak bir meseledir. Bu konuda kimsenin tereddüdü olmasın. Özellikle son çıkan haberden sonra yakından takip ediyoruz. Bütün hukuki çalışmaları yapacağız. Bu kardeşlerimizin şehit edilmesi, özellikle şehit ifadesini kullanıyorum çünkü siyaseten öldürüldüler. Adli bir vaka sebebiyle değil. Bir ırkçılık dolayısıyla, Türk oldukları için öldürüldüler, onları şehit addediyoruz. Bizim onurla taşıdığımız kimlik sebebiyle öldürüldüler. Onların hukukunu da sonuna kadar takip ederiz. Bundan kimsenin tereddüdü olmasın Türkiye Cumhuriyeti devletinin kudretinden de kimsenin tereddüdü olmasın. Bu meselenin takipçisi olmaya devam edeceğiz."
"Doğalgazımız yok, insanımız var"
Ahmet Davutoğlu, vize politikaları konusunda bilgi verirken de, hiçbir ülkeden vize istemediklerini, bunun vatandaşa hizmet ve güven anlamı olduğunu, vatandaşın her hareketinin Türkiye'nin gücü olduğunu söyledi.
Türkiye'nin 2023'de dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmesi gerektiğini, diğer 9 ülkenin ise kıta ölçekli ülkeler olduğunu söyledi.
Davutoğlu, "Bizimle eşit şartlarda aynı ölçeğe sahip Japonya var. O zaman ne yapacağız? Siyasi sınırlarımız aynı kalacak, ama ekonomi sınırlarımızı değiştireceğiz ve ekonomide sınır tanımayacağız. İtalya, Fransa Almanya hattını çizin, Çin'e kadar olan bölgede bütün Avrasya'nın en büyük sanayi üretimi bizdedir. En serbest, ekonomik kuralları işleyen sağlıklı ekonomisi bizde. O zaman yapmamız gereken ne? Biz enerjiyi çıkarıp, doğalgaz satmadığımıza göre, tek kaynağımız insan olduğuna göre insanımızı hareketlendireceğiz. İnsanımızın önündeki her türlü duvarı yıkacağız. Her ülke ile vizeleri kaldırıyoruz. Dün Kolombiya Cumhurbaşkanı geldi. Onlarla da vizeleri kaldırıyoruz. Başta 'kaçak olur' diye eleştirildi. Bizim bu politikadan elde ettiğimizi kazanç o riskleri kaldıracak ölçüdedir. Biz insanımıza vatandaşlarımıza güveniyoruz. Nerede olursak olalım vatandaş çok hareket edince, kimi kaçırılıyor Afganistan'da, kimisinin gemisine el konuluyor, her yerden sıkıntı geliyor. Biz bunun için varız. Sıkıntı olmayacak diye biz bu büyük vizyondan kaçarsak, devletin kuvvetli olma, müşfik olma görevini yerine getiremeyiz" diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, daha önce AB'nin "vizeleri kolaylaştıralım" dediğini, ufak tefek makyaj düzeltmeler yapmak istediklerini, maalesef Gümrük Birliğinden bu yana bununla yetirmek durumunda kaldıklarını dile getirerek, 2009 yılında Troyka toplantısında dönem başkanının Türkiye adına "Biz vizeyi kolaylaştırmak istemiyoruz. Vize kolaylaştırmasını zaten yapmak zorundasınız. Biz tam ve gerçek anlamda vize muafiyeti istiyoruz' teklifinde bulunduğunu hatırlattı.
Geri kabul anlaşmasının karşılığı vize muafiyeti
Türkiye'den ne istediklerini sorduklarında, "Biyometrik pasaport, entegre sınır yönetimi ve geri kabul anlaşmasını" istediklerini dile getiren Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bütün kurumlarımızla çalıştık 6 ay içinde biyometrik pasaporta geçtik. Entegre sınır yönetimiyle ilgili çok ciddi adımlar attık. Geri kabul anlaşmasını da imza aşamasına getirdik. Her şey bitti. 'Şimdi bize bir komiser tayin edin ve vize muafiyet görüşmeleri yapalım bu sene' dedik. Bazı ülkelerin direnişiyle bu başlatılmadı. 'Siz geri kabul anlaşmasına imza atın sonra bakarız' dediler. Şunu söyledim; Biz AB'yi artık biliyoruz. AB'nin kuralları ile oynuyoruz. İmzaya imza, söze söz, eyleme eylem. Annan müzakerelerini yürütürken bir sürü sözler verildi hepsi unutuldu. Biz bu sefer vize muafiyetini almadan hiçbir şekilde geri kabul anlaşması imzalamayız. Bize 'sizde de değişiklikler oluyor' dediler. Ama T.C Devleti rejim değiştirdi, verdiği sözde durdu, Osmanlının borçlarını son kuruşuna kadar ödedi. Bu konudaki tutumumuz şu; Geri kabul anlaşması Avrupa için önemli, biz bunu biliyoruz. Bunu hemen imzalayabiliriz. Ne zaman vize muafiyetini ilkesel olarak kabul ettiklerini beyan edip, işte AB müzakerelerine başlamamış olan Sırbistan, Makedonya ile aynı şartlarda bizimle müzakereyi başlatırlar, o zaman onu parafe ederiz. Onlar uygulamaya başlar, biz de uygulamaya başlarız. Çünkü 1995'de Gümrük Birliği anlaşması ile biz serbest dolaşımı almamız lazımdı. Şimdi karşı tekliflerle geliyorlar. Vize kolaylaştırma için her türlü görüşmeyi yapacağız. Ama geri kabul anlaşmasının karşılığı vize muafiyeti. Kesin garanti verilmeden imzalamayız. Avrupa'nın her yerinde Türk iş adamları gidecekler. Aslında bu Avrupa'ya da istifade getirir. Vize olmaması durumunda Yunan ekonomisine en büyük katkı Türkiye'den gelir."
Diplomaside iç içe halkalar
Davutoğlu, bugün de Suriye'de yönetimin Türkiye'nin tavsiyelerini dinlemeyip, halkına zulmetmesiyle ortaya çıkan durum dışında bütün komşularla ilişkilerin mükemmel olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"Biz 'diaspora' tabirini değiştiriyoruz. Öncelikle içini değiştiriyoruz. Sadece yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızı değil, bizimle geçmişte beraberliği olan bütün akraba topluluklarını kendi diasporamız olarak görüyoruz. Yani iç halka, yurt dışındaki vatandaşlarımız. Onun hemen dışındaki halka, Arnavutlar, Boşnaklar, Çerkezler, Kafkasya... Bütün o toplulukların Amerika'da, Avrupa'da... Azeriler, bütün Türk Cumhuriyetleri ikinci halka. Üçüncü halka bir şekilde Türkiye'den göç etmiş ve sonra vatandaşlık kaybetmiş herkes" diye konuştu.
Çin ile ilişkiler
Özbekistan içinde yaşanan sıkıntılar olduğunu, Türkiye'nin de Özbekistan ile sıkıntılar yaşadığını dile getiren Davutoğlu, iş adamlarının orada karşılaştıkları sorunları bildiklerini, ama bunların Türkiye'den kaynaklanan sıkıntı değil, maalesef Özbekistan'ın kendi içinde yaşanan sıkıntılar olduğunu söyledi.
Gürcistan ile artık pasaport kullanılmadığını, Abhazya ile ilişkileri geliştirmeye çalıştıklarını, Çin'in de önemli bir ticari partner ve dünyanın yükselen gücü olduğunu ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Çin ile ilişkileri en üst düzeye getiriyoruz. Çin'e özel bir politika ile yaklaşıyoruz. Başbakan'ımızın da özel ziyareti olacak. Bu politikada Asya'nın doğusunda ve batısında yükselen iki gücün eşit, ortak bir sinerji çıkarma çalışması olacak. Bizim kalkınmamızdaki ilke demokrasi. Millet egemenliği bağlamında bizim Çin ve AB'den farkımız şu. Hedefimiz AB standartlarında demokrasi, Çin standartlarında üretim.
Sizler bizim en büyük gücümüzsünüz. Bizlerin yürüttüğü vazife sizlerin karşılaştığı problemleri çözmek. Burada mazeret olmayacak. 24 saat yetmiyorsa 25. saati arayacağız. 7 gün yetmiyorsa 8 günü bulacağız. Çünkü biz vaktin de bereketlendiğine inanan insan topluluğuyuz. Eğer hedef adalet ve millete hizmet ise vakit de bereketlenir. Biz her zaman sizlerin hizmetinizde olacağız. Sizlerin ürettiği her değerin dış politikamıza katkısı olduğuna inanıyoruz. Allah yolunuzu açık etsin."