'Dünyanın en kolay işi devleti yönetmek'
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, ''Dünyanın en kolay işi devleti yönetmek. Devlette her şeyin hukuku, kuralı vardır'' dedi
İSTANBUL - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde, partisinin Ankara bölge toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, eski Başbakanlardan Bülent Ecevit, kurtuluş savaşı önderleri, iş kazalarında hayatını kaybeden işçiler ve şehitler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan toplantıda, Türkiye'nin 9 ayrı bölgesinde örgütlerle bir araya geleceklerini, bunun ilkini Ankara'da gerçekleştirdiklerini söyledi.
Türkiye'nin iyi yönetilmediğini, halkın beklentilerine uygun bir yönetimin olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de bir yönetim boşluğu var. Başbakan, başbakan koltuğunda değil, Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı koltuğunda değil. İki farklı koltuk, iki farklı söylem... Türkiye bir kaosa terk edilmiş durumda" diye konuştu.
"Yasalara göre bir sorumlu var, Başbakanlık koltuğunda oturuyor. Boynunda davul da var, ama tokmak elinde değil, tokmak başka bir yerde" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Böyle bir yönetimle Türkiye ilk kez karşı karşıya geliyor. Soru şu, böylesine ciddi bir yönetim boşluğunun olduğu Türkiye'yi kim daha güzel, daha doğru yönetebilir Kim halkın çıkarlarını savunabilir Bu soruyu hep beraber soracağız. Sorumlu yurttaş olmanın birinci koşulu soru sormaktır. Ülkede boşluk var mı Kaos, işsizlik, yoksulluk var mı Hepsi var. Adalet de yok. Her yurttaş düşünecek, ülkenin tarihine bakacak. Bugüne kadar krizlerden, olumsuzluklardan kurtaran parti hangisidir Vatandaşım bunu oturup, düşünecek. En karanlık günlerinde, tarihin hangi dönemine bakarsa baksın 1919-2014, en kritik sorunların adeta çözülemediği bir süreçte bir parti gelmiştir ve bütün sorunları çözmüştür. Gerekirse bedel ödemeyi de göze almıştır. Çünkü bizim için önemli olan koltuklar değil, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının bekası ve çıkarlarıdır."
Kılıçdaroğlu, soru sormanın, demokrasinin "olmazsa olmazı" olduğunu ifade ederek, "İş cinayetleri oluyor, insanlar ölüyor, 301 insan ölüyor, 18 kişi hayatını kaybediyor. Soru şu, neden Türkiye'de bu kadar büyük iş cinayetleri oluyor 'Efendim bizim kömürümüz var, kömürü çıkarmak için yapıyoruz bunu, yer altına indiysen artık ölümü göze alacaksın.' İyi de benim insanım göze alıyor da Alman, Amerikalı, Fransız, Hollandalı niye göze almıyor" diye sordu.
"O koltuktan ayrıl faizler iner"
Son 30 yılda dünyanın en büyük kömür rezervine sahip Almanya'da 3 işçinin öldüğünü belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Türkiye'ye bakın, böyle bir şey olabilir mi? Soru soracağız ve düşüneceğiz. Almanya'da niye böyle oluyor, Türkiye'de niye böyle oluyor? Bizim insanlarımız günahkar mı onun için ölüyorlar? Alın terini dökmek, çoluk çocuğuna ekmek götürmek için gidiyor o yerin altına. Bu ülkenin refahı için gidiyor ama siz onu ölüme gönderiyorsunuz. Sorunun cevabı şu, neden böyle oluyor Çünkü ülke akılla yönetilmiyor, cevabı bu. Akılla yönetilen bir ülkede, bu tür iş cinayetleri olmaz. Akılla yönetilen bir ülkede adalet olur, herkesin işi, aşı olur. Deniyor ki, 'CHP gelirse döviz, faiz yükselir, borcumuzu ödeyemeyiz.' Döviz yükseliyor mu Yükseliyor. CHP mi iktidarda Bas bas bağırıyorlar, 'faizler yüksek, inmesi lazım.' İyi de kim indirecek? Sen Başbakan değil misin? İndir o zaman. İndiremiyorsun. O zaman koltuktan ayrıl, bak bakalım o faizler nasıl iner hep beraber gösterelim bu millete."
"CHP gelirse ülkeyi yönetemez" denildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Bunu doğru söylüyorlar, CHP iktidara gelirse vallahi de billahi de bunlar gibi yönetemez. Çünkü biz hırsızlık yapmasını bilmeyiz, ayıp sayarız. 'Böyle bir şey olmaz' deriz. Biz, kul hakkı yemeyiz, kul hakkına saygı gösteririz. Biz, saraylarda yatıp kalkmayız, mütevazı evlerimizde otururuz. Biz, herkesin inancına, kimliğine saygı gösteririz. Dini, siyasete alet etmeyiz, dine duyduğumuz saygıdan ötürü. Etnik kimliği siyasete alet etmeyiz, insanların kimliğine duyduğumuz saygıdan ötürü. Biz CHP'yiz, bunlar gibi ülkeyi yönetemeyiz zaten" ifadesini kullandı.
"Bakan götürüyor, Başbakan götürüyor..."
Kılıçdaroğlu, dünyanın en kolay işinin bir devleti yönetmek olduğuna değinerek, devlette her şeyin hukukunun, kuralının bulunduğunu söyledi. Kurumların, yasayla belirlenmiş çerçeve içinde görevlerini yapmasını sağlamanın siyaset olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunu yaptığınız zaman, zaten bir sorun olmaz. Ama, Kamu İhale Kurumu'na müdahale edip, 'şu ihaleyi objektif yapma, bizim yandaş köşede bekliyor, evde de ayakkabı kutularını sakladı, ihaleyi buna verin' dersen, devleti iyi yönetemezsin. Çünkü ne yapacak oradaki bürokrat? Bütün kanunları çiğneyecek. Düşünüyor, 'bakan götürüyor, başbakan götürüyor, benim günahım ne Ben de götüreceğim' diyor. 'O, çocuklarının yatak odalarında saklıyor, ben de evde ayakkabı kutusunda istif edeyim' diyor. Olmaz, devlet böyle yönetilmez. Devlet, akılla, bilgiyle, bilimle, ahlakla yönetilir. Devlet budur, yönetmek zor değildir. Vergi alacaksınız. Nasıl alacaksınız? Kanunu, kuralı var. Ama siz, 'benim yandaşımı görmeyin.' İtiraz etti iş adamı, ona dünyanın cezasını kesiyim. O zaman devleti yönetemezsiniz, başka şeyler çıkar."
Devlet yönetiminde istişarenin, danışmanın, ortak aklı egemen kılmanın önemli olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, "Bakanlar Kurulu, Parlamento, muhalefet, iktidar bunun için vardır. Oturup tartışacaksınız, doğru yolu bulacaksınız. Gerçekleri bulacaksınız. Toplum nasıl daha fazla, daha güzel şekilde zenginleşir, mal varlığına kavuşur, herkesin işi, aşı olur bunun mücadelesini yapacaksınız" dedi.
"CHP'nin bir sorumluluğu var"
"Eğer, ortak aklı egemen kılmazsanız olmaz. 'Benim dediğim doğrudur, benim dediğimin dışında kimse bir şey söylemeyecek' diyorsanız, orada devleti yönetemezsiniz" diyen Kılıçdaroğlu, bunun adının "diktatörlük" olduğunu söyledi. Toplantıda örgütlerin temsilcilerini dinleyeceklerini ve ona göre yol haritası belirleyeceklerini aktaran Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bizim bir sorumluluğumuz var, CHP'nin bir sorumluluğu var. Ülkeyi yönetmeye talipsek, ülkeyi nasıl yöneteceğimizi de oturup anlatmak zorundayız. Bilgiyle donanmak, neyi nasıl söyleyeceğimizi bilmek zorundayız. Yolumuz, zor bir yoldur. Sıradan bir siyasal partiye muhalefet etmiyoruz, bir AKP devletine karşı mücadele ediyoruz. Valisi, kaymakamı, emniyet müdürü, müdürleri, devleti, herkesiyle tek parti devletine karşı mücadele ediyoruz. Mücadelenin zor, güç olduğunu biliyorum ama biz CHP'liysek, Kuvayi Milliye geleneğinden geliyorsak, hiç kimseye demokrasi yolunda pabuç bırakmayacağız. Bu, bizim bu halka verilmiş namus sözümüzdür."
"Ayakta duran tek güç CHP"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl de 2015 seçimlerine hazırlık çalışmaları kapsamında bölge toplantıları yaptıklarını söyledi. İktidarın icraatları ve aldığı kararlar nedeniyle, 2015 seçimlerinin hayati önem taşıdığını ifade eden Bingöl, cumhuriyetin kazanımlarını yok eden, kurumları ele geçiren hükümete karşı, ayakta duran tek gücün CHP olduğunu savundu.
CHP'nin Ankara, Çankırı, Çorum, Kırşehir, Kırıkkale, Bolu, Düzce, Yozgat, Kastamonu, Bartın, Zonguldak ve Karabük il örgütleri yöneticilerinin katıldığı toplantı, Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ardından, basın kapalı devam etti.