'Dişi hayvanlar kesime gidiyor, 2009 krizi yeniden yaşanabilir'
Et fiyatlarındaki yükselişin hayvan kesimine baskı yaptığını belirten Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Genel Sekreteri Hüseyin Velioğlu, “2009 yılında yaşanan krizin tekrar yaşanmasından endişeliyim” dedi
Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Genel Sekreteri Hüseyin Velioğlu, hayvancılığa sıfır faizli destek verilmesiyle ilgili ilgisiz herkesin sektöre yatırım yaptığını, ancak bu durumun sektör açısından sakıncalı olduğunu bildirdi. “Ankara’da otel işletip Ağrı’da uzaktan kumandalı hayvancılık yapamazsın” diyen Velioğlu, ithalata yönelik talep artışının da çok tehlikeli olduğunu bildirdi. Yükselen et fiyatlarıyla birlikte süt hayvanlarının kesime gitmeye başladığını belirten Velioğlu, 2009 yılında yaşanan krizin tekrar etmesinden endişeli olduğunu kaydetti. Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Hüseyin Velioğlu, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe’nin sorularını cevaplandırdı.
Süt üreticisinin fiyat şikayetleri neden kaynaklanıyor?
Bu yarınki et-süt fiyatının ne olacağının bilinmemesinden kaynaklanıyor. Buğdayın, çayın fiyatını herkes biliyor. Çünkü devlet alım yapıyor. Şu anda Türkiye dünyanın en pahalı buğdayını yiyor. Sektörde, gümbür gümbür ithalat var, yılbaşından sonra kararname çıkmıştı. Film koptu yine. Besilik hayvan talebi 60 bini geçti. 2009-2010 yılında olduğu gibi dişi hayvan kesildiğine ilişkin haberler geliyor. Et fiyatı yükseliyor. Damızlıkların kasaba gitmesini istemiyoruz. İnsanlar 3-4 sene uğraşıyor, tam süt verimi artıyor, doğrudan kasaba gidiyor. Kötü bir sezona girdik, bilmiyorum ne olacak? Geçen yıl para kazandık ama istikrar olmadığında sektör bir yere gitmez. Devlet bile üç yılık orta vadeli mali plan açıklıyor. Bizimki günlük, saatlik belirleniyor.
Kısa bir süre önce sektör yasaya kavuştu. Bu, sektöre ne katacak?
2002’de AB’ye uyum çerçevesinde yasamız çıkarılmıştı. Birkaç kez değişti. Son olarak 2011’de 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri Kanunu çıktı. Bizim kanun bunun içine yerleştirildi. O kanun sadece bir paragraftı ama Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş ve yeni düzenleme için 1 yıl süre verilmişti. Şimdi 3.5 sayfa kanunumuz var. Yeni yasa ile birlikte artık 270 tane ıslah birliğinin temel kanunu oldu. Ancak yöneticilerin özlük haklarıyla ilgili bazı sıkıntılar var. Eşit düzeydeki sivil toplum kuruluşlarının yöneticisi, bizim başkanların aldığı ücretin iki katını alıyor. Kanunumuzun olmadığı geçiş döneminde ciddi sıkıntılar yaşadık. Belgelendirmelerimiz askıya alınmış olmasına rağmen, vergi ödemeye devam etti. Yasamız kuruluşumuzun 17’nci yıldönümünde çıkartıldı.
Sütteki belirsizliği açabilir misiniz?
Temel sıkıntı insanların önünü görmekte yaşadığı zorluklar. Günde en az 20 ilden telefon alıyoruz, insanlar et süt fiyatının gidişatını soruyor. Hayvanını kestirip kestirmeyeceğini soruyor. Ocakta süt fiyatlarında 5 kuruş artış bekliyorduk. Olmadı. Mart ve nisan aylarında süt bollaştığı zaman fiyatlar nasıl oluşacak? Sanayicinin elini taşın altına koyup bizi mağdur etmemesi lazım. Martta süt fiyatlarında düşme olması halinde tam bir hayvan katliamı yaşanacaktır. Zaten et fiyatlarındaki yükseliş hayvan kesimine baskı yapıyor. Süt fiyatlarının düşmesi de sıkıntı yaratır.
Projeksiyonda ne olmalı?
Her yıl enfl asyon kadar arşta bile yeter, biz başka bir şey beklemiyoruz. Süt Konseyi son 2 yılda bir taban tutturdu. Bölgesel fiyatlar kalmadı. Konsey sayesinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na teşekkür ediyoruz. Ancak konseye marketçi ve girdi üretenler gelmiyor. Hiçbir market yüzde 30’dan aşağı mal satmaz. Biz yüzde 10’a bile razıyız. Sanayi grubu ise marketlerin kendisini çok sıkıştırdığı yönünde yakınıyor. Ödemelerin çok geç yapıldığından şikayetçiler. Fabrikanın parasını 6 ayda ödemiyorlar. Politikaların Tarım Bakanlığı koordinasyonunda, Maliye ve Hazine’nin bir araya gelerek belirlenmesi gerekir. Baharda fiyatlar çok düşecek diye korkuyoruz. İthalata bağımlıysan ucuz materyal veren ülkeler, tekrar zam yaparlar.
Yerli hayvan sayısının %40’ı kadar ithalat şansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İthalatta yerli ırkın yüzde 40’ı kadar ithal hayvan getirme şartı, yüzde 100’e çıkarıldı. Yani 100 tane yerli hayvana karşılık 40 tane ithal getirebilirken, artık 100 tane gelecek. Yarın doğrudan et ve kasaplık hayvan gelirse bu ülke üretimin sürdürülebilirliği açısından çok şey kaybeder. İnsanlar, 2009 sıkıntısını tekrar yaşar. Besilik genç hayvan gelsin, ama hazır kasaplık hayvan veya et gelirse hiç katma değeri yok. AB verdiğimiz destekleri eleştiriyor. 2015’ten itibaren AB anaç sığıra 75 euro, buzağıya 75 euro ödüyor. Bunlar 150 euro veriyor, bizim destekler 100 euroyu bile bulmuyor. Çevremizde ithalat potansiyeli olan ülkelerin sayısı çok fazla. Buğday üretimine karşı değilim ama buğday alanlarının bir kısmında yem bitkisi yetiştirip onun yerine buğday ithalatı yapsak daha çok katma değer yaratmış oluruz.
İhracatta neler yapılabilir?
Geçen yıl Pakistan’a gittik. Aylık 3 milyon ton süt istiyorlar. Orada işletme kurmayı öneriyorlar. 180 milyonluk ülke süt olmadığı için süt tozu ithal edip çocuklarına içiriyor. Trakya’nın tam ari olmazı lazım. Damızlık hayvan ihracat üssünün burası olması lazım. Arilik belgesi var ancak tam ari değil. 300 milyon lira harcansa bu iş rahatlıkla çözülür ve uluslararası ihracat üssü olur. Orta Doğu, Balkan ve Türk Cumhuriyetleri hedefimiz. TİKA ile ortak çalışıp proje yapıyoruz. 10 milyar liralık destekleme bütçesi içinde 300 milyon lira para değil. Yılda 20 bin hayvan satsak, sınıfımız bir anda yükselir. Esmer Simental ırkında kombine hayvanda 1 milyon sayısını yakaladık.
Eleman bulma sıkıntısı devam ediyor mu?
Merkez Birliği olarak proje geliştirdik. İş-Kur’a sunduk. Sürü yöneticiliği yapacak bin 200 kişi arıyoruz. Sigorta, et, sütü bedava vermeyi öneriyoruz. Kimseyi bulamıyoruz.
Otelciler depolara et doldurmaya başladı
Bir sıkıntımız da 3-4 aydır koyunda yaşanıyor. İnsanlar koyun tüketmiyor. Herkes danaya hücum edince memlekette dana kalmadı. Otelciler turizm sezonu yaklaşınca depolarını doldurmaya başladılar. Fiyat artacak beklentisiyle bunu yapıyorlar. Uçuk fiyatlara karşıyız. Bizim 1.15 liraya sattığımız sütün yağını alıp niye 3 liraya satıyorlar. AB’de bu oran 1’e 2’dir. Okul sütünün her gün dağıtılması lazım. En az 5 yıl olması lazım. Haftada üç kez dağıtılıyor. Buna biraz daha kaynak aktarılması lazım.
“Otobandan mı toprak yoldan mı gideceğiz?”
Toprak yoldan, duble yoldan veya otobandan mı gideceğimize karar verelim. Model, idareciler değişince değişmesin. Avrupa bizden bıktı. Damızlık fiyatı 2 bin 200 eurodan 2 bin 600 euroya çıktı. Almanya, Avusturya, Çekoslovakya karıştı. 1.5 ayda 400 euro arttı. Bu para vatandaşımızın cebinden çıkıyor. Ufak çiftçi, kış sezonu, kredi taksiti gelmiş, düğün yapacak, hazır fırsat çıkmışken satmaya çalışıyor. Sıfır faizli kararname, sektöre katkı sağlamıyor. Son 2 yılda kapanan birçok çiftlik var. Çünkü insanlar yatırım yapmış ama döndüremiyor. AB’de süt sığırcılığı yapmak için aile 2 sene kursa gidiliyor. 300 bin euro destekle işletme kuruluyor. Bizdeki gibi uzaktan kumandalı değil. Ankara’da otel işletip Ağrı’da hayvancılık yapamazsınız. Doğu ve Güneydoğu için 5 yıllık projeksiyon sağlıklı olur.