'AKP rejiminin maliyeti senede 30 milyar dolar'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bir hükümetin, bir devleti nasıl soyduğuna hep beraber tanık olduk. Ve bunun çok ağır faturasını Türkiye ödedi, ödemeye de devam ediyor" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Barolar Birliği'nde (TBB) düzenlenen '17/25' sempozyumunda konuştu.

Bugün 17-25 Aralık operasyonlarının birinci yılı olduğuna dikkati çeken kılıçdaroğlu, "Bir yıl önce bugün hepimizi şaşkınlığa uğratan bir olayla karşılaştık. Emin olun ilk duyduğumda inanamadım, böyle bir şey olamaz dedim. Ama aşama aşama bütün gerçekler bizim önümüze konuldu" dedi.

Adaletin soylu bir kavram olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bir bilge diyor ki; 'Adalet, kutup yıldızı gibidir. Yerinde sabit durur, bütün kainat onun etrafında döner.' Adalet budur, insanın vicdanıdır" diye konuştu.

GSMH'nın yüzde 5'i yolsuzluğa 

BM tarafından açıklanan rapora göre, dünyada her yıl yaklaşık 2,5 trilyon dolarlık yolsuzluk yapıldığına, 1 trilyon doların rüşvet olarak ödendiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, B20'ye göre dünya gayri safi milli hasılasının yüzde 5'inin yolsuzluğa harcandığını aktardı.

'Yolsuzluğun olduğu ülkede hukuk olmaz'

Yolsuzluğun, bir toplumun derinden çürümesine yol açacağını, kültürü, ahlakı, dünyaya bakışını değiştireceğini, her şeyi 'para' merceğiyle görmeye, kişisel çıkarları her şeyin üzerinde tutmaya yol açacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Yolsuzluğun olduğu bir ülkede adaletten bahsedemezsiniz. Orada, hukukun üstünlüğü yoktur, birilerinin, üstünlerin hukuku vardır. Böyle bir ülkede güçlüler hakim olurken, haklı olanların hiçbir gücü kalmaz, bulunmaz. Yolsuzluğun yaygınlaştığı ülkeler önce hukuklarını, sonra ahlaklarını ve son olarak da onurlarını kaybederler. Bu çok iyi bilindiği içindir ki demokrasisi gelişmiş ülkelerde yolsuzlukla mücadele devletin itibarını korumada temel ögedir.

Dünyadan 'yolsuzluk' örnekleri 

İspanya Kralı 6. Felipe'nin kız kardeşi ve eşi bir yolsuzluk skandalı dolayısıyla suçlandılar. Kara para aklamak ve yolsuzluktan dolayı. Savcı, İspanya Prensesinin kocası için 19 yıl 6 hapis cezası talep etti. İkinci bir örnek veriyim; İspanya'da iktidar partisine yönelik de yolsuzluk iddiaları yapıldı. İktidar partisinin genel merkezi 1 saat değil, 2 saat değil, tam 14 saat polis tarafından didik didik arandı. İspanya'nın Başbakanı çıkıp, 'Bana darbe yapıyorlar' demedi. Çıktı, ne söyledi biliyor musunuz 'Bu iddiaların soruşturuluyor olması İspanya'nın onurudur' dedi. İşte, devleti itibarlı kılan budur. Devleti devlet yapan da insanı insan yapan da budur. Korkmuyorsanız, aranıyorsunuz... Neden korkacaksınız? İstedikleri kadar arasınlar. Gerekçe yaratmayacaksınız, açık yüreklilikle çıkacaksınız medyanın da yargının da önüne. Bu kadar açık, bu kadar net."

Almanya Cumhurbaşkanı Wulff'un yolsuzluk iddiaları üzerine istifa ettiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, yargıya giden Wulff'un aklandığını ve onurlu bir insan gibi Almanya gezdiğini söyledi.

Danimarka'nın kalkınma bakanının, devletin bağış yaptığı bir kurumda lüks seyahat harcaması olduğu için görevinden istifa ettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, bütün Danimarka'nın bunu alkışladığını ifade etti.

Japonya'da suçlanan tarım bakanının intihar ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Bizde, Japon kültürü olsaydı, emin olun Bakanlar Kurulu'nda kimse kalmazdı" diye konuştu.

'Bir hükümetin, bir devleti nasıl soyduğuna hep beraber tanık olduk'

"17-25 Aralık yolsuzluğunun Türkiye'yi dünyanın gündemine taşıdığını" ifade eden Kılıçdaroğlu, "Keşke biz dünyanın gündemine bir bilgiyle, yeni bir icatla taşınmış olabilseydik. Bir ahlakla taşınmış olabilseydik. Bir yolsuzlukla dünyanın gündemine taşındık. Ve bir gerçeği bütün dünya gördü, biz de gördük; Bir hükümet, bir devleti nasıl soyar? Bunun örneğini yaşadık. Bir hükümetin, bir devleti nasıl soyduğuna hep beraber tanık olduk. Ve bunun çok ağır faturasını Türkiye ödedi, ödemeye de devam ediyor" dedi.

OECD'nin yolsuzluk raporu

Yapılan araştırmaya göre, son 7 yılda, ortalama yüzde 15 oranında, yolsuzluk konusunda ciddi bir "endişe artışının" yaşandığını aktaran Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi, Tanzanya ve Uganda'nın takip ettiğini söyledi. OECD'nin Türkiye hakkında, şu ana kadarki "en ağır yolsuzluk raporunu" yayımladığını ileri süren Kılıçdaroğlu, Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün, "2014 Yolsuzluk Algı Endeksinde" Türkiye'nin 11 basamak gerileyerek 64'üncü sıraya düştüğünü vurguladı.

Türkiye'nin yolsuzluk algısında rekor puan kaybedip, en kötü gerileyen ülke olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, yatırımcıların, bir ülkeye gelirken risk primine baktığını ve ona göre geldiğini, Türkiye'nin 2013'teki risk priminin 172 olurken, 2014'de bu rakamın 209'a yükseldiğini savundu.

'AKP rejiminin maliyeti senede 30 milyar dolar'

Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dünyada hiç kimse, hukukun olmadığı, adaletin bulunmadığı, yolsuzluğa bulaşmış bir ülkeye gelip yatırım yapmaz. Avrupa Birliği Komisyonu 8 Ekim tarihinde Türkiye ilerleme raporunu açıkladı. Rapora göre, özel sektör yatırımlarının milli gelire oranı, son 2 yılda yüzde 16.4'ten yüzde 15.5'ya gerilemiş durumda. Ve doğrudan yabancı sermaye stokunun milli gelire oranı son 2 yılda yüzde 23.6'dan, yüzde 19.9'a düştü. Yani rapor diyor ki; Hukuki öngörülemezlik nedeniyle son dönemde 30 milyar liralık doğrudan yabancı sermaye yatırımı Türkiye'den kaçtı. Bu rakam yolsuzluğun ve hukuk tanımaz bir hükümetin Türkiye'ye ödettiği faturadır. AKP rejiminin Türkiye'ye maliyeti senede 30 milyar dolardır. Bunlar tokat gibi gerçekler, acı. İçimizi yakıyor ama tokat gibi gerçekler. Bu gerçekleri değiştirmek için hala şansımız var. Türkiye'nin geleceğini bizler yazacağız, bu ülkenin ahlaklı insanları Türkiye'nin geleceğini yazacak."

Kılıçraroğlu, 500 yıllık uygarlaşma, ahlakı, adaleti yüceltme, yolsuzluklarla mücadele kavgasının olduğunu belirterek, hiç kimsenin bu yoldan kendilerini döndüremeyeceğini söyledi.

'Yatırımın kaçtığı, işçinin köle düzeninde çalıştığı bir Türkiye istemiyoruz'

Yolsuzlukların, yasakların, yoksullukların bir gün biteceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Türkiye bugün her bakımdan kötü yönetiliyor. Sorun üreten bir hükümet var. Kendisi sorun olan, devasa bir hükümet var şu anda karşımızda. Kendisi sorun olan bir hükümet, sorunları çözemez, sorunları çözemeyen bir hükümet sorunların yumağı haline gelir. AKP, bugün Türkiye'nin ekonomik büyümesinin, zenginleşmesinin, bereketinin önündeki en büyük engeldir. Biz yatırımın kaçtığı, işçinin köle düzeninde çalıştığı bir Türkiye istemiyoruz. Biz hukuka saygı duyulan, hesap verebilen bir kamu yönetimi olan, hakimlerin, savcıların sürülmediği, avukatların adliye koridorlarında darp edilmediği bir Türkiye istiyoruz. Üreten, büyüyen ve kalkınan bir Türkiye istiyoruz. Biz düşüncesi, inancı, kimliği, yaşam tarzı ne olursa olsun özgürce düşüncesini açıklayabilen bir Türkiye istiyoruz. Biz havuz medyası oluşturan iş adamları değil, ülkesine yatırım yapan, istihdam yaratan, onurlu, saygılı iş adamları istiyoruz. Biz kaçakçıların, hırsızların, yolsuzların değil, girişimcilerin, emekçilerin namuslu insanların başının dik gezdiği bir ülke istiyoruz."

"Bu arada birkaç sözüm de muhafazakarlara" diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dindar insan, sizin paranızı çalan insan değildir. Dindar insan, bu ülkedeki vatandaşın parasını çalan insan değildir. Dindar insan, hırsızların değil garibanların, mazlumların yanında duran insandır. Din, ne aldatmak için vardır ne de aldanmak için vardır. Din, ahlaklı ve onurlu bir şekilde yaşamak için vardır. O nedenle bütün mütedeyyin kardeşlerime de sesleniyorum; hepiniz elinizi vicdanınıza koyun ve yeniden düşünün.

Mazlumların ezildiği, ahlaklı insanların ezildiği, düşüncesini açıkladığı için insanların hapse tıkıldığı bir Türkiye istemiyoruz. Huzur, barış, kardeşlik içinde yaşayacağımız, herkesin karnının doyduğu, bebeklerin açlıktan ölmediği, 'ay başını nasıl getireceğim' diye kimsenin düşünmediği, refahı yüksek olan bir Türkiye istiyoruz. Bu Türkiye'yi yeniden inşa etmek bizim elimizdedir, sizin elinizdedir, 77 milyon insanımızın elindedir. Sizin inancınızı sömürenlere, kimliğinizi, yaşam tarzınızı sömürenlere asla prim vermeyiniz. İnsanı insan olarak göreceğiz. Allah'ın yarattığı en değerli insan olarak göreceğiz. O zaman hepimiz oturup yeniden düşüneceğiz; ahlakın, adaletin, kardeşliğin, demokrasinin, özgürlüğün paydasında beraber olacağız. Ayrışmanın, bölünmenin zamanı değil. Birlik olacağız güçlü olalım, sesimiz daha gür çıksın.”

Bu konularda ilginizi çekebilir