İstanbul'un En Tanınmış 10 Ailesi
Eczacıbaşı, Ulagay, Kıraç ve Ipar gibi aileler başta sanayi olmak üzere İstanbul’a pek çok alanda yatırım yapmışlardır. İfm Dergisi’nin mart sayısında yer verdiği İstanbul'un en tanınmış 10 ailesi...
Osmanlı döneminde köklü ve büyük ailelerin geliştirdiği vakıf kurma sistemiyle başlayan hayrat, imaret yaptırma geleneği modern Türkiye’nin kültürel başkentinde kendi adlarını yaşatmak için toplum yararına imar çalışmaları ve kültürel yatırımlara dönüşmüş, İstanbul böylece her anlamda ailelerin yaşattığı bir şehir olmuştur.
Cumhuriyet kurulduktan sonra ekonomiye can vermek ve iş potansiyeli yaratmak için milli sanayinin oluşumuna destek verilince, bu destek yeni zengin aileler yaratmıştır. Eczacıbaşı, Ulagay, Kıraç ve Ipar gibi aileler başta sanayi olmak üzere İstanbul’a pek çok alanda yatırım yapmışlardır. İfm Dergisi’nin mart sayısında yer verdiği İstanbul'un en tanınmış 10 ailesi:
ALTUNİZADELER
Ailenin atası Bayramiyye Şemsiyye tarikatının Ten-Nuriyye kolunun kurucusu mutasavvıf şair İbrahim Tennuri’dir. Ailenin İstanbul’a yerleşen ilk üyesi İbrahim Tennuri’nin oğlu Ali’nin torunu Tennu-Rizade Ali Efendi’dir. Ailenin hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olunan ilk üyesi İsmail Zühtü Paşa’dır. Altunizade İsmail Zühtü Efendi Koşuyolu semtinde bulunan Sultan Abdülmecid’in annesi Bezmiâlem Valide Sultana ait araziyi satın alarak burada dış cephesi bezemeli bir köşk yaptırmıştır. Göz alıcı bezemeleriyle kısa zamanda ünlenen köşkün ününü duyan Sultan Abdülaziz bu köşkü çok beğenerek paşadan istemiştir.
Padişahın isteğine boyun eğen İsmail Zühtü Paşa bu köşk elinden gidince yeni bir köşk daha inşa ettirmiş, Altunizade Köşkü olarak anılan bu köşkün dış cephesi önceki köşkün tersine oldukça sade yapılmıştır. Köşk 2001’de İsviçre Hayat Sigorta tarafından satın alınmış ve aslına uygun şekilde yeniden yapılmıştır. İsmail Zühtü Paşa sadece kendi döneminin değil, İstanbul’un gelmiş geçmiş en hayırsever kişilerinden biri olmuştur. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda gönüllü asker toplayıp masraflarını üstlenmiş, İstanbul halkının en temel besin kaynağı olan ekmeğin sabit bir fiyata satılması için çalışmıştır. Altunizadeler’den kısaca Piraye olarak tanınan Hatice Zekiye Pirayende de (1906-1995) ailenin yazar ve yayıncı kanadını yetiştiren kişi olmuştur. 1935’te evlendiği Nâzım Hikmet’le uzun yıllar unutulmaz şiirlerle süslenen bir aşk yaşamıştır.
ECZACIBAŞI AİLESİ
Aileye soyadını veren kişi Osmanlı’nın en genç eczacısı Süleyman Ferit’tir. Süleyman Ferit (1885-1973) İzmir Sultanisi’nden sonra İstanbul Tıp Fakültesi Eczacılık Yüksek Mektebi’ni bitirmiş, İzmir’e döndükten sonra Türk hastanesi olan Guraba-i Müslimin’de çalışmış, bu arada Aristoteles Eczanesi’nde eczacılık yapmıştır. Şifa Eczanesi’ni açmış, kısa zamanda kendi adıyla anılan pek çok ürün üretmiştir. Ferit Kuvvet Şurubu, Ferit Nane Ruhu, Ferit Hafakan Ruhu, Ferit Diş Suyu, Ferit Selamet Nezle ilacı, Ferit Tuvalet Pudrası, Ferit Diş Macunu bunlardan bazılarıdır. Süleyman Ferit Eczacıbaşı Caferizade Kemal Bey’in kızı Saffet Hanım’la evlenmiş, Nejat, Vedat, Kemal, Haluk, Melih ve Şakir adlarında beş çocukları olmuştur. Ailenin İstanbul’a yerleşen ilk üyesi Mehmet Nejat Eczacıbaşı’dır. Mehmet Nejat Ferit Eczacıbaşı (1913-1993) 1940’ların başında vitamin hapları ve vitaminli bebek maması üreten küçük bir laboratuar kurmuştur. 1952’de İstanbul Levent’te ilk modern Türk ilaç fabrikası olan Eczacıbaşı İlaç Fabrikası’nı kurarak Türk ilaç sanayisinin gelişiminde önemli rol oynamıştır.
1946’da Beyhan Ergeneyle yaptığı evlilikten Faruk Eczacıbaşı ve Bülent Eczacıbaşı doğmuştur. 1970’1i yıllarda Eczacıbaşı İlaç Kuruluşu genel müdürü, 1980’de Eczacıbaşı Topluluğu İcra Kurulu başkanı, 1993’te ise Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu başkanı olmuş, 1996’da iş yaşamını bırakmıştır.
Sanata büyük katkı
Eczacıbaşı ailesinin İstanbul’a en büyük armağanı olan İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu olarak uluslararası sanat festivalleri düzenlemek amacıyla 1973’te Nejat F. Eczacıbaşı önderliğindeki 17 işadamı ve sanatsever tarafından kurulmuştur, ilk İstanbul Festivali’ni de aynı yıl düzenleyen IKSV daha sonra Sinema Festivali ve Caz Festivali’ni organize etmiş, bu festivaller uzun yıllar İstanbul adıyla bütünleşmiştir. Eczacıbaşı ailesinin İstanbul’a ikinci armağanı olan İstanbul Modern ise Eczacıbaşı Topluluğu’nun girişimiyle ve ailenin koleksiyonlarının müzeye aktarılmasıyla hayata geçmiştir.