10 kadın başekonomistten 2015 öngörüsü
Haber: Jülide Yiğittürk Gürdamar
Türkiye’nin 10 kadın başekonomistine göre 2015 yılı ‘volatiliteli ve sürprizli’ bir yıl olacak. Yılın kaderini dışarıda FED’in faiz artırım süreci, içeride ise 7 Haziran’da yapılacak genel seçimler çizecek. Yıla damgasını vuracak iki gelişmenin de yılın ortasına denk gelmesi 2015’i iki eşit parçaya da böldü.
Banu Kıvıcı Tokalı / Halk Yatırım Başekonomist
Bu yılın ana teması 'yüksek volatilite'
2015 yılının ana teması ‘yüksek volatilite’ olarak kalmakla birlikte, volatilitenin boyutu ve piyasaların yönünü tayin etme açısından geçen yıla göre öngörülebilirliğin arttığını söyleyebiliriz. Küresel olarak para politikalarının ana eğiliminin daha net ortaya çıkması olduğunu düşünüyorum. FED’in yönünün normalleştirme ve sıkılaştırma tarafında olduğunu; ECB ve Japonya merkez bankası başta olmak üzere zayıf gelişmiş ekonomilerin para politikalarının genişlemeci tarafta kaldığını; gelişen ekonomilerin ise küresel likidite koşulları desteklediği sürece genişlemeci adımlarının ‘ölçülü’ olduğu, genel olarak da temkinli tutumlarını sürdürme baskısı altında kaldığını görüyoruz. Dolayısıyla, bir taraftan riskli varlıklara yönelik eğilim devam ederken; diğer taraftan güvenli ekonomi ve yatırım araçları da, risk algılamasının yükseldiği dönemlerde cazibesini koruyor.
Küresel risk iştahının devamında en önemli risk ise FED’in normalleşme adımlarının hızlı gerçekleşmesi. Ancak, gerek ABD ekonomisinden gelen ılımlı büyüme sinyalleri, gerekse de küresel ekonomiye yönelik devam eden riskler, bu senaryoyu düşük bir olasılık haline getiriyor. FED’in söylemleri de, sıkılaştırmada “küçük adımlar” beklentimi destekliyor. İç dinamiklerle ilgili olarak, petrol fiyatlarındaki sert düşüş ve sonrasında dengelenme çabası, petrol ithalatçısı olarak Türkiye ekonomisinin enfl asyon ve cari açık başta olmak üzere kırılganlıklarında rahatlama sağlayarak, ekonominin gelişen ülkeler arasında dış kırılganlıklara karşı daha güçlü bir görünüm vermesini sağlıyor. Küresel temaları, güçlü dolar, düşen emtia ve kıymetli metallerde ayrışma; iç dinamiklere yönelik olarak da, büyüme modeli, düşük enerji fiyatları, dünya pazarında gelişim gibi faktörler doğrultusunda, inşaat- çimento, cam, telekom ve havacılık gibi sektörleri ‘güvenli’ alanlar olarak ön plana çıkarıyoruz.
Güldem Atabay Şanlı / Egeli&Co Araştırma ve Strateji Direktörü
2015 ilginç ve zor bir yıl olacak
2015 ilginç ve ilginç olduğu kadar da zor bir yıl olacak. İki önemli dönüm noktası var: biri FED’in faiz artırım süreci, diğeri de 7 Haziran genel seçimleri. FED tarafında, en azından tahmin yapmak için uygun bir zemin var ve Yellen küresel ölçekte öngörülebilir bir manevra yapmakta. Türkiye’ye özel genel seçim ise, daha yılın başından kendini belli ettiği üzere sürprizlerle dolu bir sürecin daha başlangıcına işaret ediyor. 2008’den bu yana küresel ölçekte yaşanan “büyük durgunluk” FED’in faiz artırmaya başlayacak olması ile ABD adına son bulmuş demek. Dolayısıyla, dolar 2015 boyunca daha değer kazanmaya devam edecek. Türkiye için anlamı, 2008’den bu yana elde edilen GSMH artışının büyük ölçüde dayandığı likidite bolluğunun adım adım azalması.
Avrupa merkez bankası, Japonya ve Çin tarafından gelen parasal genişleme adımları ise ana hareketin yönünü ancak yumuşatmaya yardımcı olabilir. Gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinde değer kaybı, dalgalanma, ekonomik aktivitede önemli yavaşlamalar 2015-2017’nin ana temaları. Bu öngörülen süreçte, merkeze verimlilik artışlarını koyarak hazırlık yapan gelişmekte olan ekonomiler daha az hasar alırken; Türkiye gibi seçimler silsilesi içinde ekonomik öncelikleri kaybetmiş ülkeler zorlukları daha derinden hissedecekler. Daha şimdiden merkez bankası üzerinden yaşanan tartışmalar çoktan düşen petrol fiyatlarının yarattığı olumlu alanı yok etmişe benziyor. 2015’in Türkiye için en önemli gelişmesi ise 7 Haziran genel seçimleri. Sertçe tartışılan başkanlık sisteminin alacağı şekil kadar Kürt barış süreci ile beraber HDP’nin %10 barajını geçerek Meclis’e girebilme ihtimali, yeni Meclis tarafından artık hazırlanması beklenen yeni anayasa açısından kritik önemde. Bu anlamda, seçim sonrası Türkiye için büyük bir değişim ve denge savaşına gebe gibi görünüyor.
Özlem Yetkin/ Aktif Bank Başekonomist
Terazinin bir kefesinde Fed, diğerinde dünya
Türkiye 2015'e vites değiştirmeden giriyor. Ocak—Şubat döneminde güven endeksleri bir önceki çeyreğin düzeyinde seyrederken dış ticaret ortaklarımızda da medcezir devam ediyor. Ve bu makroekonomik gelgitlerin etki alanı jeopolitik risklerin telaff uz edildiği doğudaki komşularımızla sınırlı değil. Küresel finansal krizin neredeyse yedinci yılında dünyanın dört bir yanından en muhafazakar merkez bankaları dahi beklenmeyecek ölçüde proaktif politika kararlarına imza atıyorlar. Petrol fiyatlarındaki düşüşten faydalanacak ülkelerden birisi de Türkiye. Ekonomi yönetiminin bir kez daha dalgalı sulardan temkinli geçmeyi seçtiği 2015'te gayrisafi yurtiçi hasıla büyümesinin %3’e yakınsamasını bekliyoruz. Petrol fiyatlarının yıl içinde sadece ılımlı bir artış sergileyeceği varsayımı altında ise cari açığın 30 milyar doların altına ineceğini öngörüyoruz.
Finansal piyasalardaki oynaklığın lira üzerindeki etkisi nedeniyle enfl asyonun yılı %7 sonlandırmasını bekliyoruz. Fed’in uzun zamandır verdiği faiz artış sinyallerinin güçlenmesi ve 2013 Mayıs ayında gördüğümüz hareketin bir benzerini yaşamamız bu yılın en önemli riski olarak duruyor. Fed’in yılın ilk yarısı sonlanmadan daha net bir tarihi işaret ederek yılın ikinci çeyreğinde volatiliteyi ve TL varlıkların üzerindeki risk primini artırabileceğini düşünüyoruz. Bu tarihin seçimlerin son virajı ile buluşması ise dalga boyunu bir miktar arttırabilir. ABD’de ilk faiz artışından sonra ise yurtiçi piyasada olası kayıpların geri alınacağını düşünüyoruz. Bu görünüm altında yılsonunda 2 yıllık gösterge tahvilin faizinin %8,25, dolar kurunun 2,55 ve endeksin 86900 seviyesinde seyredeceğini düşünüyoruz. 2015'te terazinin bir kefesinde Fed ve politika kararları diğer kefesinde dünyanın geri kalanı yer alacak diyebiliriz. ABD’de beklenen normalleşmeye karşın diğer ülkelerde yaşanan zımni kur savaşı. Türkiye için öngördüğümüz senaryo gelişmekte olan ülkelerin çoğu için geçerli olacaktır.