Fındıkta çözüm ithalatta değil, istikrarlı politikada...

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN [email protected]

Fındık, Türkiye için stratejik bir ürün. Özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yaşayan nüfusun önemli bir bölümü için tek geçim kaynağıdır. Böylesine önemli bir üründe "fındığı serbest piyasaya bırakıyorum" diyebilir misiniz?

Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa veya diğer gelişmiş ülkelerden birisi fındığın yüzde 70'ini üretse, ihracatının yüzde 80'ini gerçekleştirse serbest piyasaya bırakır mıydı?

Fındıkta Türkiye'nin sahip olduğu üretim ve ihracat avantajı Amerika veya Avrupa'da olsa muhtemelen yıllık 1.5 milyar dolar değil, en az 10 - 15 milyar dolar gelir elde ederdi. Çünkü fındığın yüzde 90'nından fazlası Avrupa'da tüketiliyor. Çikolata ve şekerleme sanayinin en önemli hammaddesi.
Dün bu sütunda fındıkta ithalatın gündeme gelmesini yazınca, üreticiden ihracatçıya okurlarımızdan çok farklı görüşler geldi. Herkes ithalatın gündeme getirilmesine tepkili. Uygulanan yanlış politikaların ülkeyi bu noktaya getirdiğini söylüyor. Geçmişten bu yana don felaketinden ders alınmamasından yakınıyor.

Fındık ihracatçıları, "Geçmişte yapılan hataları bir yana bırakalım, ihraç edecek fındık bulamıyoruz. Taahhütlerimizi nasıl yerine getireceğiz?" diye soruyor.

Üreticiler ise don felaketi nedeniyle büyük zarara uğradıklarını ve  bölgenin "afet" kapsamına alınmasını istiyor.

Devlet, fındıkta don zararının boyutlarını yapılacak tespitlerle ortaya çıkaracak. Hükümetten beklenen acilen üreticinin zararını karşılayacak önlemler alması. Üreticinin zararı neyse son kuruşuna kadar ödenmeli.

Hatırlarsanız 2004'te yaşanan don felaketi sonucunda devlet hasar tespit komisyonları kurdu. Hasar tespiti yapıldı ve fındık üreticilerine uğradıkları zararın ödenmesi kararlaştırıldı. Tam 10 yıl geçti. Çiftçinin alacağı 153 milyon lira henüz ödenmedi.

Geçmiş yıllara bakıldığında yaklaşık olarak her 10 yılda bir fındıkta don felaketi yaşanıyor. Düşen üretim sektörü derinden yaralıyor. Üretimde ve tüketimde söz sahibi olan Türkiye'deki her gelişme dünya fındık piyasasını, çikolata ve şekerleme sektörünü de olumsuz etkiliyor.

Şikayet etmek, eleştirmek tamam da, çözüm de önermek gerekiyor. O zaman ne yapmalı?

1- Fındıkta istikrarı sağlayacak önlemleri kapsayan uzun vadeli politika uygulanmalı. Üretimden başlarsak, 2004 yılında don felaketi oldu. Kabuklu fındık üretimi 300 bin tona kadar düştü. 2008'de iklim koşulları iyi geçti, üretim 800 bin tonun üzerine çıktı. Bu kadar dalgalı bir üretimde mutlaka bir stok kurumuna, piyasayı düzenleyici kuruma ihtiyaç var. Geçmişte doğrularıyla yanlışlarıyla Fiskobirlik bu görevi yıllarca yaptı. 2006-2008 döneminde ise 3 yıl Toprak Mahsulleri Ofisi piyasayı düzenleme görevini üstlendi. Bugün böyle bir kurum yok. Kabuklu fındık 4 yıl dayanabiliyor. Üretimin çok olduğu yıllarda fındığı stoklayacak ve az olan yıllarda piyasaya sürecek bir kurum mutlaka olmalı. 

2- Alan bazlı destek üretimi artırmaz, düşürür. Verimliliği değil, tembelliği teşvik ediyor. 2009'dan bu yana uygulanan alan bazlı destek, üreticiyi fındık bahçelerinden uzaklaştırdı. Geçmişte dekara 200-300 kilo olan üretim 70-80 kiloya kadar düştü. Üreticinin birim alanda fındık üretimini artırmasını sağlayacak destekler sağlanmalı.  Keşap Fındık Üreticileri Birliği'nin "Fındıkta İyi Tarım İyi Gelecek Projesi"  dekara üretimi 300 kiloya kadar çıkardı. Bu tür projeler desteklenmeli. 

3-Türkiye, 2005 yılından bu yana 400 bin tonun üzerinde kabuklu fındık ihraç ediyor. 2012-2013 sezonunda 600 bin tona ulaşıldı.  Miktar olarak sağlanan artış ne yazık ki değer bakımından sağlanamıyor. Türkiye daha çok fındık ihraç ederek daha az gelirle yetinmek zorunda kalıyor. İçerde de tüketim artıyor. Bu rakamlar gösteriyor ki, Türkiye fındık üretimini 1 milyon tona çıkarsa bunu rahatlıkla pazarlayabilecek. Bugün düşük fiyatla ihraç edilen fındık doğru politikalarla yarın daha yüksek fiyatla satılabilir.

Özetle fındıkta sürdürülebilir üretim, sürdürülebilir ihracat için ürünün serbest piyasaya bırakılmasına değil, uzun vadeli istikrarlı politikaya ve verimliliği artıracak desteklere ihtiyaç var. Geçmişten ders çıkararak geleceği planlamak gerekir. 2004'te yaşanan don felaketinden ders çıkarılsa, önlemler alınsa bugün ithalat konuşulur muydu?
 

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar