Zarrab davası bankacılık sektörünü etkiler mi?

Reuters, ABD'de devam eden Zarrab davasının Türk bankacılık sektörüne olası etkilerini analiz etti...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türkiye'nin kötüye giden mali durumu dolar cinsi fonlamaya bağımlı bankaları yabancı para akımlarının durması veya tersine dönmesi gibi kötü bir ihtimalle karşı karşıya bırakıyor.

Çeşitli nedenlerden dolayı uluslararası yatırımcıların Türkiye ile ilgili endişeleri artıyor. Son dönemdeki endişelerin temelinde ise İran'a yönelik yaptırımların ihlal edilmesiyle ilgili ABD'de görülen dava ve bazı bankaların bu davaya karışma ihtimali yatıyor.

Türkiye'deki bankalar 2000 yılındaki mali krizden bu yana küresel düzenlemelerin gerektirdiğinden çok daha yüksek sermaye bulundurarak gelişmekte olan ülkeler arasında en iyi işletilenler arasında yer aldı.

Bankalar, ülke içinde müşterilere borç vermek için uluslararası piyasalardaki fonlardan borçlanırken, üst düzey bankacılar gelecekte bu duruma ilişkin önemli bir zorluk yaşanmasını beklemediklerini belirtiyor.

Ancak Türkiye'nin toplam dış borcunun üçte biri kadar dolar cinsi borcu olan bankaların borçlanma maliyetleri artıyor. Bankacılık hisseleri, ağustos ortasına kıyasla yüzde 20 düşüş kaydederek, BIST-100 endeksindeki yüzde 5 düşüşten daha kötü performans gösterdi.

Türk lirası son üç ayda dolar ve euro karşısında yüzde 10'dan fazla değer kaybetti ve kayıplar 2012 sonuyla karşılaştırıldığında yüzde 50'yi aştı.

Bu düşüşlerin arkasında Türkiye'nin kredi notunun düşürüleceği endişesi, çift haneli enflasyona rağmen hükümetin yüksek faiz oranlarına karşı çıkması ve ABD ile yaşanan gerilim bulunuyor.

Son olarak da bu unsurların arasına ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını ihlal ettiğini itiraf eden Türk ve İran uyruklu altın tüccarı Reza Zarrab eklendi. Zarrab, dünkü duruşmada ABD'de tutuklu bulunan Halkbank yetkilisi Hakan Atilla aleyhine tanık olarak ifade verdi.

Ceza verilirse etkileri ağır olabilir

Türk bankalarının bu davaya dahil olma ve yaptırımları ihlal ettikleri gerekçesiyle ağır cezalar almalarının hem sektör hem de ekonominin geneline ağır etkileri olabilir.

BNP Paribas Asset Management'da gelişmekte olan ülkeler kredi portföy yöneticisi Alaa Bushehri, "Ceza alırlarsa, dünyadaki kurumların Türk bankalarına borç verip veremeyeceği netleşene kadar bütün borç vermelerin duracağını düşünüyorum" dedi.

Bushehri, Türk bankalarındaki dolar tahvillerinin genel olarak yatırımcıların endişelerini yansıttığını belirtti. Busheri bankaların dolar tahvillerinin ortalama getirisinin Türk devlet tahvillerinin 100 baz puan üzerinde olduğuna, buna karşılık bankacılık dışı şirketlerin devlet tahvillerinden daha düşük fonlama maliyetlerine sahip olduğuna dikkat çekti.

Türk bankalarının dolar cinsi tahvilleri, Batılı ülkelerin doğrudan yaptırım uyguladığı Rusya'daki benzer ya da daha düşük kredi notuna sahip bankalara göre daha yüksek getiriyle işlem görüyor.

Halkbank: Kurallara uyduk

ABD'de görülen davada savcılar, Halkbank yetkilisi Mehmet Hakan Atilla da aralandığı bulunduğu dokuz kişiyi İran'a yönelik ABD yaptırımlarını ihlal etmekle suçluyor. Atilla bütün suçlamaları reddetti.

Zarrab, New York'ta görülen duruşmada, İran'ın ABD yaptırımlarından kurtularak petrol ve doğalgaz gelirlerini ülke dışında kullanabilmesi amacıyla uluslararası boyutta geniş bir para aklama şebekesini yönettiğini iddia etti.

İddianamede suçlananlar arasında ekonomi eski bakanı Zafer Çağlayan da bulunuyor, ancak duruşmada yargılanmıyor. Ankara, davanın siyasi olduğunu iddia ederken, Halkbank tüm işlemlerinin ulusal ve uluslararası düzenlemelere tam olarak uyduğunu söyledi.

TD Securities tarafından yayımlanan değerlendirmede, "Dava, Türk bankalara para cezası verilmesiyle sonuçlanırsa, Türkiye için ekonomik yansımaları çok olumsuz olabilir" denildi.

Şimşek: Bankaları destekleyeceğiz

Enflasyon, Ekim ayında yüzde 11.9 ile dokuz yılın zirvesini görürken, Hazine tahvil getirileri yüzde 13'ün üzerine çıkarak rekor seviyeye ulaştı. Kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor's, dünkü açıklamasında TL'deki değer kaybının enflasyona yansımaya devam ettiğini ve kalıcı yüksek enflasyon ile TCMB'nin buna vereceği yetersiz cevabın Türkiye'nin kredi notu üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturacağını belirtti.

Başbakan Yardımcı Mehmet Şimşek, dün yaptığı bir açıklamada davadan sektörün etkilenmesi halinde hükümetin ne gerekiyorsa yapacağını belirtirken, Vakıfbank Genel Müdürü Mehmet Özcan davanın Türk bankacılık sektörüne olumsuz bir etkisini beklemediklerini belirtti. Özcan "Yurtdışı borçlanmada 'roll-over' rasyolarında bir sıkıntı yaşamadık, bundan sonra da yaşayacağımızı düşünmüyoruz" dedi.

Fransız banka 9 milyar dolar ceza almıştı

Tüm bu açıklamalara rağmen yatırımcıların endişeleri devam ediyor. İran'a yönelik uluslararası yaptırımlar geçen yıl hafifletilirken, ABD'nin bazı önlemleri hâlâ yürürlükte bulunuyor. İhlal edenler yıkıcı tutarlarda ceza alabiliyor. Fransız bankası BNP Paribas'a geçen yıl ödemek zorunda kaldığı 9 milyar dolar cezaların ölçeğini gösteriyor.

Olası bir cezanın bankaların rezerv ve sermayelerine verebileceği zarar TL'deki zayıflığı artırıyor. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch bankacılık sektörünün dış borcunun eylül sonunda 172 milyar dolar civarında olduğuna, bunun 96 milyar dolarının bir yılda vadesinin dolacağını dikkat çekiyor.

Zorunlu karşılık oranları standartların üzerinde

Sorun Türk ekonomisinin sağlığı ve büyümesi açısından da azami önem taşıyor. Yurtiçi tasarrufları düşük olan diğer ülkelerde de olduğu gibi, Türk bankaları yurtdışından borçlanarak para akışlarının büyük bir kısmı için kanal görevi görüyor.

Türk bankalarının sermaye yeterlilik oranları, Basel 3 küresel bankacılık kuralları tarafından öngörülen yüzde 8 asgari oranın iki kat üzerinde bulunuyor. Ayrıca, düzenleyici kurum bankaların açık, yani hedge edilmemiş döviz yükümlülüğü tutmasına izin vermiyor. Yani liranın değer kaybı bankaların dolar cinsi borçlarını ödeyebilmesini tehlikeye atmamalı.

Fitch, bankaların merkez bankasında tuttukları zorunlu karşılıkları kullanarak ve döviz türev pozisyonlarını kapatarak gerektiğinde 12 ayda içinde 90 milyar dolara erişebileceğini düşünüyor. Fakat daha uzun sürecek bir kaynak sıkışıklığı başka sorunları da beraberinde getirebilir

Fitch bunun "döviz rezervleri, döviz kuru, faiz oranları ve ekonomik büyüme üzerine baskı yapma" ihtimalini beraberinde getireceğini belirtti.

Bunun nedeni, merkez bankasının 117 milyar tutarındaki döviz rezervinin büyük bölümünün, yani yaklaşık 60 milyar dolarlık bölümünün, bankaların merkez bankasında tuttukları sermaye tamponlarından oluşması. Merkez bankasının rezervlerinin tüketmesi ise gerektiği hallerde TL'ye müdahale edilmesini zorlaştırabilir.

Analistler, altın ve banka rezervleri hariç tutulduğunda "kullanılabilir" rezervin yaklaşık 35 milyar dolar olduğunu belirtti. Bu da, merkez bankasının TL'deki potansiyel satış baskısını önlemek için ekonomiye zarar verici sonuçları olan faiz oranlarını sert şekilde yükseltmekten başka seçeneği olmayacağı anlamına geliyor.

Kredilerin maliyetleri artıyor

Bankalar şu ana kadar borç çevirirken bir sorun yaşamadı. Türk bankalarına borç vermek, uzun zamandır devam eden bu ilişkileri riske atmak istemeyen Avrupa bankaları için de kârlı bir iş.

Fitch verilerine göre, dış borç 2017 yılının ilk yarısında yaklaşık 9 milyar dolar yükselirken, Garanti Bankası geçen hafta 38 bankanın katılımıyla 1.35 milyar dolar tutarında sendikasyon kredisi sağladığını açıkladı.

Ancak kredilerin maliyetleri artıyor. Garanti Bankası'nın sağladığı kredinin toplam maliyeti bir yıl vade için Libor artı yüzde 1.25 oldu. Bu maliyet geçen yıl Libor artı yüzde 1.10, 2015 yılında Libor artı yüzde 0.75'ti.

Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, yurtdışı yatırımcılar ile yapılan istişarelerden edinilen izlenimlerde Türkiye riskinin alınması konusunda bir iştah düşüklüğü görmediklerini söyleyerek, "2017 gibi zor geçen bir yılda yurtdışı borçlanma faizleri 50-60 baz puan yükseldi, sınırlı bir artışın 2018'de de sürmesi muhtemel" dedi.

Bir süredir bu sıkıntılara dikkat çeken varlık yönetim şirketi GAM'de yatırım direktörü Paul McNamara, bankaların kırılganlıkları nedeniyle portföyündeki tüm Türk borçlanma senetlerini sattığını söyledi.

McNamara "Yerel bankalar yurt dışından 100 milyar dolardan fazla borç aldı ve bu parayı ülke içinde kredi olarak verdi. Türk bankalarının sendikasyonlarında herhangi bir sıkıntı oluşursa, bütün bunlar hızla kötüye gidebilir" dedi.