"Borsa oynanacak yer değil"

İMKB Başkanı İbrahim Turhan, ”Borsa oynanacak bir yer değil, yatırım yapılacak bir yer. Bunun olabilmesi yasal düzenlemeyi gerektiriyor ki SPK’nın yaptığı devrim niteliğinde" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME



İSTANBUL - İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Başkanı İbrahim Turhan, ”Borsa oynanacak bir yer değil, yatırım yapılacak bir yer. Hem de uzun dönemli yatırım yapılacak bir yer. Bunun olabilmesi yasal düzenlemeyi gerektiriyor ki SPK’nın yaptığı, Türkiye sermaye piyasaları açısından devrim niteliğinde bir şey” dedi.


Turhan, Okan Üniversitesi’nce düzenlenen ”İstanbul’un finans merkezi olma yolunda hedefler ve stratejiler” konulu Uluslararası İstanbul Finans Kongresi’nde ”İstanbul Finans Merkezi Projesi Kapsamında Kurumlara Düşen Görevler” konulu oturumda Kongre Başkanı Suat Teker’in sorularını yanıtladı.

Bireysel Emeklilik Yasası’nın İMKB”yi nasıl etkileyeceği ve İstanbul Finas Merkezi’ne nasıl katkıda bulunacağı yönündeki bir soru üzerine Turhan, sadece İstanbul Borsası ve sermaye piyasalarını değil, ekonominin genel yapısını da etkileyecek bir kanun olduğunu söyledi.

Türkiye’de finans sektörünün yüzde 85’inin ticari bankacılık faaliyetlerinden oluştuğunu anımsatan Turhan, bankacılık sektörünün çok sağlıklı ve karlı olduğunu, ama sermaye piyasalarının, finans sektörünün tamamen ticari bankacılık faaliyetlerinden oluşmasının çok sağlıklı bir yapı olmadığını ifade etti.

Bu farklılaşacaksa bunun en önemli bileşenlerinden birinin sigortacılık olduğunun altını çizen Turhan, ”Türkiye’de sigortacılık sektörü olması gerekenin çok gerisindeydi. Bunun yan etsisi, tasarruf oranları üzerinde istediğimiz olumlu tablonun ortaya çıkmasına mani olan bir durum. İnsanlar bireysel emeklilik sigortacılığı, hayat sigortacılığı üzerinden tasarruflarını artırabilirler” diye konuştu.

"Bireysel yatırımcılar mutlaka sermaye piyasası araçlarına yatırım yapsın"

[PAGE]

 

 


"Bireysel yatırımcılar mutlaka sermaye piyasası araçlarına yatırım yapsın"

İMKB Başkanı Turhan, bunun Borsa ile ilgili yönüne de değinerek, şunları kaydetti: ”Borsada yabancı pay sahipliği, serbest dolaşımdaki hisselerin yüzde 60’ı. Halbuki gün içi alım satım işlemlerine baktığımızda bunun dörtte üçü yerli ve bireysel yatırımcılar tarafından gerçekleştiriliyor. Şöyle bir tablo var ortada; yabancı yatırımcılar payları alıyorlar ve ortalama 2 sene bekliyorlar. Ama bizim yurt içindeki bireysel yatırımcılarımız ortalama 28 gün vadeyle sürekli alım satım içindeler. Bunun olumlu yönleri var. Tamamen ortadan kalksın demiyoruz, ama normal şartlarda sermaye piyasalarının gelişimi kurumsal yatırımcılara bağlı. Bireysel yatırımcılarımız mutlaka sermaye piyasası araçlarına yatırım yapmalılar. Ama bunu yatırımcının kendisinin yapmaya çalışması çok sağlıklı değil. Çünkü bu bilgi, birikim, teknoloji, altyapı, yatırım, etkin risk yönetimi ister. Bunu yapmazsanız yaptığınız iş ’Borsada oynamak olur.’ Halbuki borsa oynanacak bir yer değil, yatırım yapılacak bir yer. Hem de uzun dönemli yatırım yapılacak bir yer. Bunun olabilmesi yasal düzenlemeyi gerektiriyor ki SPK’nın yaptığı, Türkiye sermaye piyasaları açısından devrim niteliğinde bir şey. Hazine’nin öncülüğünde yürütülen Bireysel Emeklilik Sistemi de o hazırlanan sağlam zeminde emin ve büyük adımlarla ilerlemeyi mümkün kılacak. Çünkü kurumsal yatırımcılar bu şekilde güçlenecek. Sermaye piyasası, bu şekilde derinlik kazanacak. Portföy yöneticisi şirketlerin burada yer alması çok önemli. Kurumsal yatırımcıların gelişmesi, yükselmesi kendilerine yer bulması çok çok önemli."

Ulaşım mutlaka halledilmeli

İstanbul Finans Merkezi projesinin sahipliğinin yayılmasının çok önemli bir gelişme olduğunu vurgulayan Turhan, bunun sadece devletin ya da devlet çatısı altında örgütlenmiş kuruluşların, örgütlerin ve finansal kuruluşların yürüteceği bir iş olmadığını söyledi.

Finans merkezini finansal işlemlerin ve işlerin gerçekleştiği, sermayenin toplandığı ve oradan geri dağıtıldığı yer olarak tanımlayan Turhan, finans merkezi için altyapının, okul ve eğitim alanlarının, eğlence ve kültür merkezlerinin yanı sıra finans merkezinde çalışacak yabancıların eşlerinin çalışabileceği yerlerin de olması gerektiğine dikkati çekti.

Şehrin ulaşımının makul bir şekilde halledilmesi gerektiğini, şehrin güvenliğinin, gece 12’de rahatça dışarıda dolaşabilecek ortamın sağlanması ve diğer eksikliklerin tamamlanarak bir araya getirilmesi durumunda bir yerin finans merkezi olabileceğinin altını çizen Turhan, ”İMKB yakın bir zamanda İstanbul Borsası’na dönüşecek. İstanbul Borsası’nı Türkiye’deki sermaye piyasalarında dikey ve yatay konsolidasyonun toplandığı, bir araya getirildiği ve bütün paydaşların da kendi içinde yer bulabileceği, temsil edildiği çatı kuruluş olarak düşünüyoruz, planlıyoruz ve öneriyoruz. Bu bizim vereceğimiz bir kararla olacak bir şey değil, ama biz bunun doğrunun bu olduğunu düşünüyorum. Gerek akademik hayatta öğrendiklerim, gerek profesyonel hayatta gördüklerim bana öğretti ki suyun normal mecrası oysa, önünde sonunda biraz geç biraz erken ama su o mecrada akar. Bu merkezi kendi içinde parçalamanız, dağıtmanız farklı noktalara yaymanız çok makul, mantıklı ve etkinlik açısından doğru bir davranış olmaz” şeklinde konuştu.

"Sermaye piyasalarımız da kendisini reorient etmelidir"

İbrahim Turhan, küresel kriz ve dünya piyasaları hakkında ise şu değerlendirmeleri yaptı: ”Özellikle gelişmiş ülkelerde yaşanan krize baktığımız zaman neyi fark ediyoruz? Problemleri var ve bu problemleri çözmek için operasyonlar yapıyorlar, ama problem çözülmüyor. Neden çözülmüyor? Çünkü problemin temelinde reel olgu var. O reel olgu çözülmeden, verimlilik farklılıkları halledilmeden, demografiyle gelen yükler makul ve mantıklı bir şekilde çözüme kavuşturulmadan, istediğiniz finansal operasyonları yapın çözüm olmuyor. Çin ekonomisi dünyada daha belirleyici bir rol oynasın diyoruz, ama arkasından çok önemli bir soru geliyor. Çin büyümesinin yüzde 40’ı ihracata dayanırken, yüzde 40’ı da o ihracatı gerçekleştirebilecek sektörlerde yapılan yatırımlara dayanırken, iç piyasasını geliştirmeden gerçek anlamda kendi ayakları üzerinde durabilecek bir mahiyete kavuşmadan, küresel bir alternatif çekim merkezi olabilir mi? Bu noktadan baktığımızda, finansın da güçlü olmasını istiyorsanız güçlü, istikrarlı bir ekonomi lazım.”

Şu anda Türkiye’nin diğer ülkelerle karşılaştırıldığında satın alma gücü paritesine göre 1,1 trilyon dolarlık bir ekonomi olduğunu vurgulayan Turhan, ”Önümüzdeki 10 yıl içinde Türkiye ekonomisinin iki katına çıkacağına eminim. Dolayısıyla böyle bir potansiyelin olduğu bir yer kendiliğinden zaten finans merkezi olacak. Bizim mutlaka Asya’ya gözümüzü çevirmemiz gerekiyor. Andre Gunder Frank’dan ilham alarak diyorum ki; bizim sermaye piyasalarımız da kendisini reorient etmelidir” dedi.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir