Petrolün Türkiye'ye doğrudan ve dolaylı etkileri
Sanko Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Aytun Bilgin, petrol fiyatlarında 2014 sonrası yaşanan hareketin Türkiye’ye doğrudan ve dolaylı etkilerini anlattı...
Aytun Bilgin
Sanko Menkul Değerler GMY
Türkiye petrol fiyatlarındaki sert düşüşü iki farklı açıdan yaşamaktadır.
Bunlardan ilki petrol fiyatlarında düşüşe sebep olan temel talep eksikliği konusudur. Bu global büyümedeki yavaşlama ve ticaret hacimlerindeki düşme ile birlikte Türkiye ekonomisini etkilemiştir.
İkinci etkisi ise yukarıda bahsettiğim konu ile ilgili olan kısımdır yani sermaye piyasalarındaki daralma ile Türkiye’den çıkan yatırımların TL değeri ve varlık fiyatları üzerinde oluşturduğu baskıdır.
2015 Yılında tüm dünyada 2008 yılından daha büyük miktarda fon başta Çin olmak üzere gelişmekte olan piyasalardan çıkmıştır. Türkiye’den de bu trende uygun olarak yaklaşık 40 milyar$’lık bir para çıkışı yaşanmıştır.
Türkiye bu petrol fiyatlarındaki çöküşten bir petrol ithalat ülkesi olarak fiyat anlamında olumlu etkiler gördü.
Türkiye’nin petrol ithalatını günlük 550 bin varil olarak kabul etmemiz mümkün. Yıllık 22 milyon ton kadar bir ithalatımız söz konusu.
Varil fiyatının 100 USD civarında olduğu durumlarda günlük ham petrol ithalatımız 55 milyon USD olmuştur.
Petrol fiyatları 30 USD altına gelmiş olsa bile petrol ithalatı vadeli kontratlar ile ortalamalar üzerinden düşünülmelidir ki 45 USD fiyat ortalamasına geldiğimizde günlük faturamızdaki düşüş 30,25 milyon USD olur.
Bunun yıllık karşılığı sadece ham petrol olarak yıllık 11 milyar USD civarındadır. Fiyatların çökmeye başladığı 2014 yılı içinde 100 USD üstündeki fiyatlara göre yaklaşık 3 milyar USD kadar bir fark oluşması muhtemeldir.
Bu toplamda ham petrol bazında 14 milyar USD’den fazla bir ekonomik avantaj anlamına gelir. Tabi bununla birlikte doğal gaz ve petrol ilişkili hammadde ve ürünler ithalatından elde edilen dolaylı etkilerde hesaba katıldığından bu rakamın daha yüksek olacağını bu konuda spekülatif rakamların telaffuzunun mümkün olduğunu belirtmek gerekir.
Ki petrol ve hammadde fiyatlarındaki hareketin Türkiye’ye sadece fiyatlar üzerinden etkisinin 20 milyar USD üzerinde olması muhtemeldir.
Aşağıda bu etkinin TL üzerinde diğer para birimlerine göreceli olarak olumlu etkisini görmekteyiz.
2014 yılında bir gazete röportajı ile petrol fiyatlarındaki olası aşağı hareketin etkilerinden bahsetmiştim o görüşmeden birkaç paragraf geçmek isterim;
"Bilgin, son gelişmeleri şöyle yorumluyor: "Belki de yüz yılın değil, iki yüz yılın fırsatı... Tüm dünyada dezenflasyon bir süreç, düşük faiz ve finansman yükü (en geniş cari açık dönemini en düşük faiz ile geçiyoruz), sadece petrolde değil hemen birçok ham maddelerde düşen fiyatlar. Kısaca enflasyon konusunda bu kadar olumlu dışsal zemin gerçekten tarihi bir 'durum'. Ancak bu, şu anda sadece bir 'durum'. Bu durumun 'fırsata'' döndürülmesi için gereken her şey tam olarak şimdi-şu an yapılmalı" diyerek başlıyor tabloyu anlatmaya…’’
"Bir diğer dolaylı konu, Körfez ülkelerindeki olası bir daralma oradan Türkiye'ye gelen finansman ve yatırımlar için olumlu sonuçlar vermez.
Rusya-İran. Bu ülkelerin petrol fiyatlarından dolayı girecekleri yeni ortamın Türkiye'ye ekonomik etkilerinden çok siyasi etkileri önemli. Çünkü Rusya ambargo ve petrol fiyatları sonrasında artık Türkiye ile ilişkileri daha ön sıralarda tutacak. İran ise ertelenen görüşmeler ve geçen sene % 50'lere çıkan enflasyon ve 60 milyar dolardan fazla yenileme yatırımına ihtiyaç duyan petrol sanayi sorunlarının üzerine bir de petrol fiyatları travması ile karşı karşıya. Bu, İran'ı ekonomik olarak oldukça sıkıştıracak kesin ama bu sıkışma siyaseten neler getirecek bu Türkiye için önemli..."
Bundan sonra Türkiye için yeni bir dönem başlıyor. Bu yeni dönem enerji ithalatının Türkiye ekonomisinin ‘’ karar vericisi’’ olduğu yapının son bulması için gerekenlerin yapılmasıdır.
Bu durumun hiçbir vakit kaybına tahammülü yok. Dış ticaret hacminin ve cari açığın enerji - petrol fiyatlarına, enflasyonun gıda fiyatlarına bağlandığı ekonomik sıkışıklığın aşılması önümüzdeki dönem Türkiye’nin genel görünümünü esastan değiştirecektir.