Leblebici: Vergi tuşuna basıldı, dolar evine daha hızlı dönebilir
TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, “Mevcut kur ve faiz seviyesi olarak baksanız bile buradan TL’ye yatırım yapmak son derece cazip görünüyor” dedi.
Ece CEYHUN
Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici, bu yıl dikkatle izlenmesi gereken en önemli küresel haber etkisinin ABD’nin son vergi düzenlemeleri olduğuna inanıyor. Trump’ın bir imzasının doları evine Fed’den daha hızlı çekme potansiyeli olduğuna inanıyor.
TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, yılın başında 2017’yi toparlanma 2018’i varlık yılı olarak gördüğünü söylemişti. Hakikaten Hazine garantili KGF kredilerinin etkisi ile Türkiye hızlı bir toparlanma sürecine girdi. Büyüme ilk tahminleri çoktan katladı. 2018’in başındayız ve Leblebici, öngörülerini paylaşırken bu defa yılın hikayesini değiştirme gücü olan, kamuoyunda henüz yeteri kadar da ilgi görmemiş bir karara dikkatimizi çekti.
ABD’de yapılan son vergi düzenlemesinin 1.5 ila 2.5 trilyon dolar arasında bir para hareketi yaşatabileceği tahminleri yapıldığını belirten Ümit Leblebici, “Bu sene etkisini tam olarak bilemediğimiz bir karar çıktı. Vergi mevzuatında değişiklik yapıldı. Merkez bankalarının aksiyon planlarını artık daha net görebiliyoruz. Ama vergi değişikliği ile ABD'ye geri gidecek para, global likiditeyi etkileyecek. Normalde bilançosunu 10’ar milyar dolarlık adımlarla küçülten Fed, buna kayıtsız kalmayabilir. Normal gidişatın üzerinde bir bilanço küçültmesinin olup olmayacağını görmek lazım. Dolayısıyla bu yıl küresel piyasalara baktığımızda yüzde 50 dolar konuşacaksak, yüzde 50 de global likiditenin faiz üzerindeki etkisini konuşacağız. Global likiditenin kaderini Fed değil bu defa vergi düzenlemesi belirleyecek. Onun için vergi tasarı nedeniyle hareket edecek parayı gözlemek lazım” ifadelerini kullandı.
Bu yıl piyasalar açısından Amerika'nın vergi adımının global likidite üzerine etkilerinin daha fazla konuşulup, tartışılacağına işaret eden Ümit Leblebici, bu etkinin her gelişen ülke açısından da farklı etkilere sebep olacağına değindi.
100 milyar TL aktife ulaşacak
“Toplam kredi büyümesini ise sektörün 2 puan üzerinde olacak şekilde hedefledik. Sektör, kredilerde yüzde 15-17 arasında büyürse biz de TEB olarak yüzde 17-19 aralığında büyürüz. Mevduatta ise sektörün 2-3 puan üzerine çıkmak istiyoruz. Bizim için mevduatta büyüme hedefi yüzde 12-14 arasında. Yüzde 110 civarında olan kredi mevduat oranımız ise değişmez. 2018 sonunda TEB olarak 100 milyar TL aktifi aşabiliriz. Global ortam gücünü kullanarak yapacağımız işler var.”
TL’ye yatırım çok cazip görünüyor
“Likidite tarafı çok fazla etkilenmezse borçlanma piyasaları tarafında da bir problem yaşanacağını zannetmiyorum” diyen Leblebici, “2017’de yaşadığımız ve kısmen 2018’de devam edecek bir akım var. Sermaye göreceli olarak nominal faizleri yüksek olan ülkelere akıyor. Biz jeopolitik gelişmeler nedeniyle bu akımdan kısmen pozitif etkilendik. Bu akış devam edebilir. Zaten mevcut kur ve faiz seviyesi olarak baksanız bile buradan TL’ye yatırım yapmak son derece cazip görünüyor. Türkiye’yi negatif trade etmek ise son derece yanlış bir karar… Türkiye’nin temel göstergeleri yatırımcıyı çekebilecek noktada. Türkiye büyüme hikayesi yaratabilen bir ülke. 2017 büyümesi muhtemelen yüzde 6.5’un üzerinde olacak. İstanbul Borsası’nda 100 şirketin karlılık artışlarına ve satış artışlarına baktığınızda son dönemlerin en iyi rakamlarıyla karşılaşıyorsunuz. Demek ki şirketler para kazanıyor ve karlılık marjları artıyor. Bu aynı zamanda şirketlerin sermaye birikimine dolayısıyla ileride yatırım yapacağına işaret eder” şeklinde konuştu.
Türk yatırımcı açısından bakıldığında da ibrenin TL’den yana olduğunu vurgulayan Leblebici şöyle dedi: “Bu bir yatırım tavsiyesi değil. Herkes kendi hesabını daha iyi bilir. Ama bana göre şu anda döviz tutmak maliyetli. TL bulunduğu seviye ve getirisi itibariyle bakıldığında çok daha yatırım yapılabilir duruyor. Eğer, ‘dövizde durayım’ diyorsanız 2018 bunu yapmak için çok doğru değilmiş gibi geliyor.”
İstanbul Borsası’nda 100 şirketin karlılık artışlarına ve satış artışlarına baktığınızda son dönemlerin en iyi rakamlarıyla karşılaşıyorsunuz. Demek ki şirketler para kazanıyor ve kârlılık marjları artıyor. Bu aynı zamanda şirketlerin sermaye birikimine dolayısıyla ileride yatırım yapacağına işaret eder.
Daha spesifik alanlara yöneleceğiz
Bir işletme sermayesi ihtiyacı vardı 2017’de. İşler aniden durdu. KGF ile bir sıçrama yapıldı. Şimdi sırada hangi hamle olmalı dediğimizde Ümit Leblebici, “Şimdi yatırıma geri dönmemiz gerekiyor. Neden? Çünkü dünyada talep artıyor. ABD ve Avrupa Birliği toparlanıyor. 2008’de başlayan kriz yavaş yavaş ortadan kayboluyor. O zaman sizin yatırım yapmanız ve ihracata gitmeniz gerekiyor. Dolayısıyla biz şimdi daha genel bir çerçeveden daha spesifik alanlara yönleneceğiz. Global likiditeyi nasıl ve hangi şirket sınıfı ile çekeceğimiz önemli. Ona uygun düzenlemeleri hazırlamak lazım. Şirket sınıfları ve endüstriler rekabet üstünlüğü sağlar” ifadelerini kullandı.
Bireysele daha fazla odaklanacak
“TEB olarak 2017 için kendimize koyduğumuz hedefleri yakaladık. Kredi portföyünün kalitesine, yaptığımız işlere dikkat etmeye çalışıyoruz. Bizim de rekabeti yoğun yaşayacağımız yer bu defa bireysel segment olacak. Konutta pazar payımız diğer rakiplerimizin neredeyse 2 katı ama bireysele daha fazla odaklanarak tüketici kredilerinden daha fazla pay almak istiyoruz. Türkiye ilk defa 1 milyonun üzerinde istihdam yaratmaya başladı. Bu da bizim için iyi bir sinyal. 2018’i bireysel ve kurumsal tarafı kuvvetlendireceğimiz bir yıl olarak planlıyoruz.”
Türk şirketleri artık fiyatla değil ürünle rekabet etmeli
Türkiye’nin önünde yapılması gereken en önemli önceliklerden birinin de ‘verimli çalışmak’ olduğunu kaydeden Leblebici şöyle devam etti: “Şirketlerin fiyatlama mekanizmalarında problem var. Bizim piyasalarımızda herkes pazar payı alabilmek için fiyat rekabeti yapıyor. Bir süre sonra bu fiyat kırma meselesi şirketlerin ihtiyacın olduğu kar birikimini sağlayamamasına sebep oluyor. Türk şirketleri artık pazar payı alabilmek için ürünleriyle rekabet etmeli. Daha fazla dış pazarlara girmeli. Dış pazarlarda etkin olabilmek için bankaları, sermaye piyasasını, sistemi daha fazla kullanmak gerekiyor. Ölçek büyüteceğiz.”
Spesifik emtialar öne çıkacak
Emtia piyasalarında ise gündeme bundan sonra ‘dünyanın daha çok tüketmeye başladığı emtiaların’ damga vuracağına anlatan Leblebici, “Emtia piyasaları son 2 senedir Türkiye lehine çalıştı ve çok büyük problem yaşamadık. Dünyanın daha fazla tükettiği yeni emtialar olacak. Bakır da bunlardan biri. Belli madenleri spesifik olarak diğerlerinden daha fazla konuşuyor olabiliriz” diye konuştu.
Türkiye maliyet enflasyonu yaşıyor
Fiyatla rekabet eden şirketler açısından artık dip noktalara gelindiğine de işaret eden Leblebici, “Enflasyonun kötü fiyatlamasının sebebi de bu. Artık fiyatı daha fazla kıramayacağımız için en ufak bir artışta yansıtmaya çalışıyoruz ve enflasyonu artırıyoruz. Türkiye’de enflasyon, talep enflasyonundan kaynaklanmıyor. Maliyet enflasyonundan kaynaklanıyor. Ölçek ekonomisine ulaşamadığımız için her şey enflasyon olarak geri dönüyor. Karlılığın yönetilemediği noktada da işin içine tekrar fiyat giriyor. Şimdi döviz kurunun belli yerlerde stabilize olması önemli. Girdi maliyetleri ile ilgili alınacak önlemler var. Verimlilik diye konuşuyoruz. Gıda ürünlerinin nakliye sırasında yüzde 30’unu kaybediyorsanız zaten yüzde 30 fiyat artışı ile başlamanız lazım. Fireye giden bir nokta var yani. Türkiye bunun üzerinde çalışıyor. Gıda Komitesi’nin çalışmalarının etkisini bir süre sonra mutlaka görmeye başlayacağız. Merkez Bankası Gıda Komitesi’nde sorumluluğu üzerine aldığı için söylüyorum. Gıda Komitesi’nde yapabileceklerinin hepsini yapsın. Çünkü orada bir verimlilik var” dedi.
Leblebici ayrıca 2017’yi enflasyonda çift haneli bitirsek de 2018'i çift haneli bitirmeyeceğimizi öngörüyor. Bankacılık sektörüne döndüğümüzde ise TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, kredi talebinde bir yavaşlama olduğunu söyledi.
"Negatif yorum yapan Türkiye'nin çözüm kabiliyetini hafife alır"
Zaman zaman bazı anketlerde ya da uluslararası raporlarda Türkiye ile ilgili negatif yorumlar çıkıyor. Bazı küresel uzmanlar tehlike çanlarını çalıyor. Bu değerlendirmeleri hatırlattığımızda TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, “Bu yorumları yapanlar Türkiye’nin kurumlarını ve sorunları çözme kabiliyetini hafife alıyorlar. Türkiye bütün negatif algıları her seferinde tersine çeviriyor. Bir de zaman faktörünü unuttuklarını düşünüyorum. '3 yıl içinde kötüye gidebilir' yorumu pek iyi niyetli gelmiyor, bu yorum yapılınca şunu demek gerek; önünü göremeyenler 3 yılı nasıl görüyor. Geçen sene başında da herkes ‘yandık, bittik, büyüyemeyeceğiz’ diyordu. Bir çözüm geldi KGF ve yılı değiştirdi. Şimdi 2017 büyümesi yüzde 6.5’un altında olmaz. Bu yıl da yüzde 4-4.5 büyürüz” yorumunu yaptı.
Kredi talebinde yavaşlama var
Leblebici, “KGF olmasaydı kredi talebi bu kadar canlı olmayabilirdi. Bankacılık hala kredi vermeye açık ama talebin ne olacağı konusu soru işareti. ‘Herkes seneyi kapattı, yatırımını yaptı’ diyebiliriz ama kredi talebinde bir yavaşlama var. 2018’in ilerleyen dönemlerinde talebi daha net okuyabileceğiz. 2017’deki yüzde 22 civarındaki kredi büyümesinde yüzde 15-17 bandına dönebiliriz. Türkiye’de istatistiki olarak mevduat, kredinin 3-4 puan altında büyüyor. Dolayısıyla 1012-14 bandında bir mevduat büyümesi olabilir. Bu büyümelerde yüzde 4.5-5’lik bir GSYİH artışını destekler. 2018’de sektörde kârlılık büyümesi aynı hızla devam etmez” dedi.
TEB için yılın projesi: Yeni şube modeli
Türk Ekonomi Bankası bir süreden beri işin dijitalle şubeyi birleştirdiği bir noktadan icat çıkarmaya çalışıyor. Önce İstanbul Maltepe’de TEB Pratik şubesini denedi. Şimdi bu pilot projeden yeni bir pilot proje çıkardı ve Denizli’deki şubesinde dijital ile fiziksel şubeyi birleştiren tamamı Türk ve TEB’li mühendisler tarafından tasarlanan bir ‘makine’ üretti. Diğer ATM’lere göre daha ucuza üretilen bu yerli makine fiziki şube içerisinde yer alan ama zaman bağımlılığını kaldırmak için akşam saat 21:00’e kadar açık kalabilen dijital bir şube. Leblebici, “Yılın projesi bizim için yeni şube modeli” diyerek şu bilgileri verdi: “Türkiye’de bankacılığa olan ihtiyacın fiziki kanallarda bir şekilde devam edeceğini düşünüyorum. Şube sayımızın da çok optimum bir noktada olduğunu düşünüyoruz. Biz yapımızı dijital ve fiziki şubeyi birleştirerek büyütmek istiyoruz.
Bankacılık sektöründe rekabeti, yapı değişiyor
“Rekabet; ağırlıklı KOBİ ve ticari segmentte olur ama Türkiye’de bilançolarda yapı değişiklikleri var” diyen TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, “Her bankanın kendine göre uzmanlık alanı vardı. Kimi KOBİ’de, kimi bireyselde, kimi uzun vadeli finansmanda, bazı bankalar proje finansmanında iyi. Her banka, kendi gelişmiş kasında devamlı pazar payı alıyordu. Bugün geldiğimiz noktada regülasyonlar ve gelen imkanlar başka yerlere odaklanma ihtiyacı oluşturdu. Daha önce hiç KOBİ bankacılığı yapmamış bir bankanın gelen KGF imkanı ile KOBİ bankacılığı yapmamasını düşünmek mantıklı değil. Artık rekabet, herhangi bir segmentte, payı küçük bankalar arasında daha sert oluşacak. KOBİ bankacılığında payı küçük ise KOBİ’de, bireyselde payı küçük ise bireyselde rekabet yaşayacak” değerlendirmesini yaptı.
Onun için kendi makinelerimizi yapmak üzere bir süredir yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Bu makinenin kasasından baskılı devresine kadar biz yaptık. Bir şubede yapılabilecek işlemlerin yüzde 75-80’ini de içine aldık. İstanbul Dudullu’da bir merkez oluşturduk. Çağrı merkezi değil. Karşınıza bir bankacı arkadaşımız çıkıyor ve onunla konuşarak hesap açmaktan çek-senet işlemlerine kadar şubedeki personelimizle nasıl işlem yapıyorsanız aynı deneyimle çalışıyorsunuz. Bir dokümanı imzalamanız gerektiğinde makine size hemen çıktıyı veriyor ve imzalayıp yeniden makineye veriyorsunuz. Kart istediğinizde hemen basıp size çıkartıyor. Her işlem o kabinin içinde gerçekleşiyor. Şimdi bu yeni modeli dış ticaretin, kobilerin yoğun oldugu ve insanlarının teknolojiye yatkın olduğu Denizli ilimizdeki şubelerimizde test ediyoruz.”