Her çeyrekte gelişmekte olan ülkelerden 100 milyar $ çıkar
Dünya Gazetesi - Mehmet KAYA
Mehmet KAYA
Uluslararası Para Fonu, (IMF) “Küresel krizin ardından 10 yıl: Daha güvenli miyiz” başlığını taşıyan Küresel Finansal İstikrar Raporunda, gelişmekte olan ülkeler üzerindeki finansman baskısının arttığını ve bu ülkelerin gelişmiş ülkelerden kaynaklı ilave baskıya hazırlanması gerektiğini yazdı.
Raporda, gelişmiş ülkelerdeki faiz artırımlarının devam edeceği, küresel ticaret savaşları ve bölgesel siyasi risklerin baskı oluşturmaya devam ettiği bir ortamda gelişmekte olan ülkelerin gerek yetersiz iç finansman imkanları, gerekse gelişmiş ülkelerin faiz artırımı nedeniyle zorlandığı kaydedildi. IMF gelecek 1 yıl içinde her çeyrekte 100 milyar dolarlık kaynağın gelişmekte olan piyasalardan çıkmasının muhtemel olduğunu hesapladı. Küresel olarak hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için risk sayılan unsurlardan biri olarak finansal kesim dışındaki sektörlerin borçlarının 2007’deki 113 trilyon dolardan (toplam GSYH’nin yüzde 200’ünden fazla), 2017’de 167 trilyon dolara (toplam GSYH’nin yüzde 250’sinden fazla) ulaşması sayıldı. Raporda, en kötü senaryonun gelişmiş ülkelerin hızlı bir faiz artırımı olduğu belirtildi. Raporda Türkiye ve Arjantin gibi ülkeler ilave kırılganlık gösteren ülkeler olarak sayıldı. Riskleri öne çıkaran raporda, “Zorlu dış çevre göz önüne alındığında, gelişmekte olan piyasa ekonomilerindeki politika yapıcılar, daha fazla sermaye çıkış basıncı için hazırlanmalıdır” denildi. Rapor, ticaret savaşları ve gelişmekte olan ülkelere finans akışını temel risk faktörleri olarak sıraladı.
Kısa vadede en kötü risk senaryosu ABD'nin hızlı faiz artırması
Raporda, IMF’nin riskli sermaye akış analizi sonuçlarına göre mevcut koşullar altında Çin hariç gelişmekte olan ülkelerde gelecek 4 çeyrek boyunca ortalama 100 milyar veya daha fazla kaynak çıkışının gözlenebileceği belirtildi. Kısa vadede en kötü senaryo olarak ABD’nin çok hızlı faiz artırımı öne çıkarılan raporda, son 6 ayda kısa vadeli risklerde artış eğilimi gözlendiği, bunda gelişmekte olan ülkelerin politika güvenilirliği ve esnekliğine dair kaygılar, ticaret savaşları, Brexit gibi küresel etkiye sahip bazı konulardaki belirsizlikler, yüksek borçlu euro ülkelerinin politika belirsizliğinin küresel olarak riskten kaçınmayı artırıcı etki yapabileceği kaydedildi.
Türkiye'nin dış borcuna vurgu
Raporda, gelişmekte olan piyasalara yönelik analizlerde, Brezilya ve Hindistan’ın dış borçlarının yükseldiği ve Türkiye’nin bu alanda en öne çıkan ülke olduğu; ancak dış borç artışının sadece bu ülkelerle sınırlı olmayarak tamamı için endişe kaynağı olduğu vurgulandı. ABD Doları'nın değerlenmesinin bütün ülkeler için Arjantin ve Türkiye gibi ülkelerde kırılganlık oluşturduğu, gelişmekte olan ülkelerde dış kredi genişleme ihtiyacının daha yüksek olduğu, Brezilya, Türkiye ve Güney Afrika’da ağustos ayında siyasi risk ve politika belirsizliği nedeniyle etkinin daha yüksek olduğu vurgulandı. Raporda Türkiye ve Arjantin için bir paragraf açılarak, “Türkiye ve Arjantin, 2013 yılından beri (borçlanmada) dış döviz payını artırarak, döviz kuru ve (vade) uyumsuzluk riskine maruz kalmaktadır” denildi.